Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/29 E. 2023/194 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/29 Esas
KARAR NO : 2023/194

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı şirket nezdinde 31/10/2017 tarihinde ilanlı olarak olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını, söz konusu olağanüstü genel kurul toplantısı gündeminin konusunun davalı şirket esas sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesinin değiştirilmesi olduğunu, müvekkilinin anılan olağanüstü genel kurul toplantısına katılımının engellendiğini, bu sebeple müvekkilinin azınlık pay sahibi olarak hak ve menfaatlerini korumak maksadı ile muhalefet şerhi de koyamadığını, hisse devrinden sonra çoğunluk hissedar …’ın azınlık hissedarlarının mali haklarını, bilgi alma ve inceleme haklarını gasp ettiğini, planlı olarak yapılan eylemler neticesinde müvekkilinin zarara uğradığını, davalı şirketin hakim hissedarının gereği yokken sermaye artırımı organize ederek azınlık konumunda bulunan müvekkiline ait payları eritme gayreti olduğunu, olağanüstü genel kurul toplantısına katılmak için pay sahiplerine usulüne uygun çağrı yapılmadığını, genel kurul toplantısının gündeminin belirli olmadığını, bu minvalde bir kararın alınacağı genel kurul toplantısı gündeminin açık, anlaşılabilir, genel kurulda karar vermeye ve oy vermeye elverişli olması gerektiğini, davalının hakim hissedar olarak iş bu hakimiyetini kötüye kullandığını, TTK hükümlerini açıkça ihlal ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, genel kurul toplantısı sermaye artış kararının afaki iyi niyet kurallarına ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek 31/10/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırımı kararının kanuna, esas sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılık sebebi ile TTK 445 vd. maddeleri uyarınca iptaline, TTK 449 maddesi uyarınca ilgili kararların icrasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; İrlanda’da tüzel kişiliği bulunan davacı şirketin yargılama masrafları dahil olmak üzere müvekkili şirketin dava sebebi ile uğrayabileceği zararları bakımından teminat yatırması gerektiğini, iş bu davanın hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirkete çağrı prosedürüne uygun surette bildirimde bulunulduğunu, müvekkili şirket yönetim kurulunun 10/10/2017 tarih ve 2017/3 toplantı numaralı kararı ile TTK madde 376 şartlarının oluştuğundan olağanüstü genel kurulun toplanması için çağrı yaptığını, davacı şirketin gündemin belirliliği ilkesinin açıkça ihlal edildiğini, gündem maddelerinin kanuna aykırı olarak düzenlendiği ve iptal edilmeleri gerektiği yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, TTK 446 maddesi altında iptal davası açabilecek kişilerin belirlendiğini, iş bu madde kapsamında davacı tarafça iddia edilen söz konusu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olmasının dava şartı olduğunu, pay sahiplerinin kararı iptal ettirebilmek için söz konusu aykırılığın genel kurul kararının alınmasını etkilediğini ispat etmekle yükümlü olduklarını, davacı tarafın beyanlarının afaki olduğunu, ilgili hususları ispata yönelik hiçbir delil ve belge sunmadığını, müvekkili şirketin hakim ortağın hisse devralmasından sonra büyük yatırımlar gerçekleştirdiğini, bu yatırımlar için finansal bir kaynağa ihtiyaç duyulduğunu, müvekkili şirketin artırım kararı almakla çoğunluk pay sahibi şirketten para alacağını yatırıma dönüştürmek sureti ile fedakarlıkta bulunduğunu, 30/09/2017 tarihli hesapları ile mali tabloları esas alınarak hazırlanan … tespit raporuna göre öz varlığın -10.828.391,84-TL olarak tespit edildiğini, bu durumda 2.500.000,00-TL tutarındaki davalı şirket sermayesinin artırılması zorunluluğu doğduğundan sermayenin 27.000.000,00-TL’ye çıkartıldığını, sermaye arttırımı sebebi ile davacı tarafın herhangi bir hakkının ihlal edilmediğini, rüçhan haklarını kullanmaları için gerekli tüm prosedürün yerine getirildiini ancak davacı tarafın asıl amacının sermaye arttırımı yaptırmamak, şirkete herhangi bir katma değer sağlamamak olduğunu belirterek TTK 451 md. uyarınca genel kurul kararına karşı kötü niyetle iptal davası açan davacı şirketin, davalı şirketin uğradığı yahut uğrayacağı her zarardan sorumlu bulunmasına ve gerek dava masrafları gerekse uğrayacağı zararlar bakımından artırılan sermayenin %15’inden az olmamak üzere uygun bir teminata hükmedilmesine, davacı tarafın genel kurul kararının icrasının durdurulması ve yürütülmesinin geri bırakılması taleplerinin reddine, müvekkili şirketin 31/10/2017 olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına ve yerleşmiş içtihada uygun olarak alındığından genel kurul kararının iptali talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin 31/10/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddiası ile TTK 445 vd. hükümleri uyarınca iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan deliller incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445-451. maddelerinde genel kurul kararlarının iptali konusu düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davalı şirketin sicile kayıtlı olduğu adresin … adresi olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu, davacının davalı şirkette %25 hisseye sahip olup, aktif dava ehliyetinin olduğu, dava konusu 31/10/2017 tarihli genel kurula katılmamış olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul tarihi 31/10/2017’dir. Dava 19/01/2018 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2018/68-2019/362 E.K. sayılı 02/05/2019 tarihli kararı ile “…Davanın reddine…” karar verilmiştir. Anılan karar davacı tarafça istinaf edilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/2723-2021/1920 E.K. sayılı 30/12/2021 tarihli kararı ile “…Olağanüstü genel kurul kararından önce, davalı şirketin iki ortaklı olup sermayesinin 2.500.000,00 TL. Olduğu, İtibari değeri 1.875.000,00 TL. Olan 1.875.000 adet hissenin dava dışı …AŞ.ye ait olduğu, itibari değeri 625.000,00 TL. Olan 625.000 adet hissenin davacı … şirketine ait olduğu anlaşılmıştır. İptali talep olunan kararın, şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen sermaye maddesinde değişiklik yapılarak sermaye artırımı kararına ilişkin olup davacı tarafça sermaye artırımı maddesine ilişkin ana sözleşme tadil metninin değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte usulünce ilan edilmediği, bu şekilde gündemin gereği gibi ilan edilmeyerek TTK 453.m. uyarınca emredici yasa hükmüne aykırı davranıldığı ileri sürüldüğü halde, ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir değerlendirmede bulunulmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan raporda, davalı şirketin 2017 yılı 331 numaralı ”ortaklara borçlar ” hesabına muavin kayıtlarına göre dava dışı ortağın davalı şirketten 30/09/2017 tarihi itibariyle alacağının 38.592.201,88 TL. Olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda, dava dışı hakim ortak…AŞ.’nin davalı şirkete borç verdiği şirket defterlerinde kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de, borcun veriliş sebebi, neden ve ne koşullarda borç verdiği, davalı şirketin dava dışı çoğunluk pay sahibine borçlandırılış sebebinin açıklanmadığı tesbit edilmiştir. Bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin mali durumu 10.829.225,17 TL sermaye artışı ile düzelebildiğine göre, bilirkişi raporunda bu miktarın üzerinde sermaye artırımı yapılmasını gerektirir somut bir yatırım planı olduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı gibi tesbitinde olmadığı, sermaye artırımının başka kaynaklardan karşılanıp karşılanmayacağı hususunun tartışılıp değerlendirilmediği, davacı vekilinin kök ve ek bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarının da davalı şirketin defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişilerce değerlendirilmediği gibi mahkemece de bu yönde bir değerlendirme ve tesbitin yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece, davacı vekilinin itirazının dayanağını teşkil eden uzman görüşüne ilişkin raporun HMK’nın 293. maddesi çerçevesinde incelemeye tabi tutularak ve aralarında finans konusunda uzmanlığı olan bir bilirkişi barındıran yeni bir heyet oluşturularak davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da incetilmek suretiyle yukarıda tesbit edilen hususlarda ve davacı vekilinin uzman görüşüyle de desteklenen bilirkişi raporlarına vaki itirazlarının da karşılanmak suretiyle yeni rapor alınıp oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. HMK.nın (Değişik: 22/07/2020-7251/35 md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/05/2019 tarih ve 2018/68 Esas – 2019/362 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA…” karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 30/12/2021 tarih ve 2019/2723-2021/1920 E.K. sayılı ilamının “İstinaf Sebeplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı bölümünde yer alan hususların tek tek incelenip değerlendirilmesi kaydı ile dava dosyası ve davalı şirketin dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak sureti ile davalı şirketin davaya konu 31/10/2017 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının şirketin mevcut durumu itibari ile zorunlu olup olmadığı, şirketin menfaatine olup olmadığı, kararın meydana gelişi ve içeriği itibari ile kanuna, esas sözleşmeye, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığının, neticeten iptali koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 09/12/2022 tarihli raporun sonuç kısmında “…1. Tüm bu belirlemeler ve açıklamalar ile davalı şirketin 2017 yılı bilanço ve mali verileri nazara alındığında davalı şirketin 24.500.000,00 TL’lik serrmaye artırımının davalı şirket yönetiminin ön görüsü kapsamında (şirketin zarar ettiği ve bu zararın bir süre daha devam edeceği öngörüsü ile) birikmiş zararlardan yola çıkılmak sureti ile belirlenmiş olduğu, Gerçekleşen mali veriler nazara alındığında iş bu artırımın isabetli olduğunun değerlendirilebileceği, Diğer taraftan artırım ile elde edilen tutarın artırıma katılan şirkete artırım öncesi alınan borçların ödemesi olarak kullanılmasına ilişkin takdir ve değerlendirmenin Mahkemeye ait olduğu, 2. Genel Değerlendirme sonucuna göre ise, sermaye artırımı kararının geçerliliği bakımından, dürüstlük kuralına aykırılık yönünden, hakim ortağa borçlanılması ve taahhüt edilen sermayenin borç ödemesi olarak hakim ortağa aktarılmasının gerekçesi, başkaca bir finansman yönteminin kullanılıp kullanılamayacağı ve nihayet Sermayenin 1/3 ü ile yetinilecek asgari sermaye artış tutarı mali değerlendirmelerde 10.828.391,84 TL + 833.333,33 TL 11.661.725,17 TL olarak tespit edilmiş olmasına karşılık sermaye artırımının bu miktarda yapılması hususlarında gerekli izahatın yapılması gerekiğinin söylenebileceği; kanuna aykırılık incelemesi yönünden ise, TTK 462 ve TTK 376 uyarınca yapılacak işlemlere aykırılık değerlendirmesi söz konusu olabileceği, bu durumda ise kanuna aykırılık nedeniyle iptalden söz edilebileceği, ancak nihai hukuki takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça davalı şirket …A.Ş’nin 31/10/2017 tarihli genel kurulu toplantısındaki sermaye artırım kararının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu belirtilerek sermaye artırımı kararının TTK 445. Madde uyarınca iptali talebiyle iş bu davanın açılmış olduğu, davalı şirket tarafından TTK 376. madde uyarınca borca batık halde olunması nedeniyle sermaye artırımının gerekli olduğu savunmasında bulunulmuş ise de; şirketin bu borcunun dava dışı çoğunluk pay sahibi olan … A.Ş’ye ilişkin olduğu, dava dışı şirket … A.Ş’ye 31.10.2017 tarihi itibari ile 39.828.287,72 TL borç bulunmasına karşın 24.500.000,00 TL nakit sermaye sermaye artırım yapıldığı ve ardından bu tutarın dava dışı alacaklı … A.Ş hesabına 01.12.2017 tarihinde borç ödemesi olarak gönderildiği, yine yasal olarak şirketin mali durumunun düzeltilmesi için 10.828.391,84 TL + 833.333,33 TL – 11.661.725,17 TL sermaye artırımı yapılması yeterli iken davalı şirketçe 24.500.000,00 TL üzerinden sermaye artırımı yapıldığı, davalı şirketçe yakın tarihte şirketin hakim ortağına borçlanılmasının, alınmış olan borçların nerede kullanılmış olduğunun, mali olarak yeterli miktarın 2 katından fazla sermaye artırımı yapılmasının gerekli olduğu hususlarının ispat edilemediği, bu sebeplerle davalı şirketin 31/10/2017 tarihli sermaye artırım kararının TTK 445/I maddesi uyarınca dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, davalı şirketin 31/10/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının iptaline,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-₺ harçtan peşin alınan 35,90-₺ harcın mahsubu ile bakiye 144,00-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.275,40-₺ Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararından önceki yargılama giderleri (1.800,00-₺ bilirkişi ücreti, 475,40-₺ tebligat posta gideri), 1.540,05-₺ tebligat posta gideri ile 9.000,00-₺ bilirkişi ücreti Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararından sonraki yargılama giderleri olmak üzere toplam 12.815,45-₺ ile 71,80-₺ harç gideri olmak üzere toplam 12.887,25-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine takdir olunan 9.200,00-₺ maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
E-imza E-imza E-imza E-imza