Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/270 E. 2023/368 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/270 Esas
KARAR NO : 2023/368

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : “… Müvekkilim şirket, “…” alan adlı internet sitesinin sahibi ve işleticisidir. … internet sitesi, konaklama hizmeli vermek isteyenlerle bu hizmetle ilgilenmek isteyen son kullanıcıyı bir araya getirmek amacıyla kurulmuş, çeşitli hizmet sağlayıcıların sunduğu hizmetleri karşılaştırma imkanı veren ve internet üzerinden ulaşılan elektronik bir platformdur. … wcb sitesinin amacı, elektronik bir buluşma ortamı yaratarak konaklama hizmeti işlemlerini kolaylaştırtmaktır.Müvekkilim şirket, bu faaliyeti çerçevesinde konaklama tesisleri ve turizm operatörleri gibi müşterilerinin reklam ve ilanlarını ücret karşılığında … alan adlı internet sitesinde yayınlamaktadır. Ücretler trafik yönlendirme bedeli esasına göre belirlenmekte ve müvekkilim şirketin internel sitesini ziyaret eden kullanıcıların ilan/reklam veren müşterinin intemet sitesine yönlendirilmeleri üzerinden her yönlendirme başına ücret ödenmektedir. Davalı şirket “…” alan adlı inltemet sitesinin sahibi olup, müvekkilim şirketle çeşitli tarihlerde sözleşmeler yaparak müvekkilim şirketin internet sitesine reklam ve ilanlar vermiş ve çerçevede müvekkilimden tralik yönlendirme hizmeli satın almmıştır Ancak, davalı, sözleşmeler kapsamında kendisine kesilen faturaların bedellerini zamanında ve tam olarak ödememiştir. Davalının söz konusu faturalar karşılığında müvekkilime toplam 92.663,54.- TL borcu bulunmaktadır. Davalı, çeşitli uyarılara rağmen söz. konusu barcunu ödemeyince, tarafımızdan … 12. İecra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatılmış, ancak davalının borca itirazı üzerine takip durmuştur. Bunun üzerine tarafiımızdan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş, ancak taraflar arasında bir anlaşma sağlanamamıştır. Davalının borca itirazı haksız ve dayanaksızdır. Davalı, müvekkilimden sözleşmeler kapsamında hizmet almış, ancak sözleşmeler gereğince ödemesi gereken ücretleriçin kendisine kesilen fatura tutarlarını ödememiştir. Davalının borcu inkar etmesi haksız ve kötüniyetlidir. Davalının, tarafımızdan istenen faize itiraz etmesi de geçerli değildir. Tarafımızdan istenen faiz, ticari temerrüt faizidir ve yasaya uygundur.Davalının haksız ve dayanaksız. itirazının iptalini ve takibin devamını sağlamak amacıyla işbu davanın açılması zorunluluğunu duymuş bulunuyoruz. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ve yargılamada belirlenccek dururmlar karşısında, davalının … 12. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının müvekkilime 4020’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini, yargılama giderleriyle vekillik ücretinin de davalıya yükletilmesini saygılarımla vekil olarak karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle: ” Müvekkil davalı Şirket ile davacı yan arasında çeşitli tarihlerde sözleşmeler yaparak reklam ve ilanlar vermek istemiştir. İmzalanan Sözleşmenin amacı davacı tarafın, müvekkil şirkete trafik yönlendirme hizmeti sunmasıdır. Sözleşme sorunsuz bir şekilde taraflar arasında yürürlükte iken davacı tarafından dava dilekçesinde belirtildiği üzere ödenmeyen cari alacaklar sebebiyle sonlandırılmıştır. Ancak, dava dilekçesinde mahkemenize davacı yan tarafından sunulan Dava konusu ödenmemiş faturalardan hiçbiri müvekkilimize tebliğ edilmemiştir. Bu sebeple huzurdaki davada ispat yükü davacı yan üzerinde olup fatura konusu hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir. Yukarıda bahsedilen hususlara ek olarak Davacı yan tarafından cari açık olduğu ve müvekkilin yapması gereken ödemeleri yapmadığı ile ilgili başlatılan takipte ve sonra huzura ikame olmuş davada başkaca delil sunulamamıştır. Bilindiği üzere COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde pandemi ilan edilmiş olup, dünya çapında hala hızla yayılmaktadır. Bu bağlamda COVID-19 salgın hastalığının mücbir sebep teşkil ettiği söyleyenebilecektir. Kaldı ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/90 K. 2018/1259 T. 27.6.2018) demek suretiyle salgın hastalıkların mücbir sebep olduğunu kabul etmiştir. Tarafların yaptıkları sözleşme uyarınca üstlendikleri edimlerin ifası, mücbir sebep olarak nitelendirilen bu salgın hastalık ve salgın hastalıkla mücadele ederken devletlerin aldığı önlemler sebebiyle doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmiş ve bazen de imkansızlaşmıştır. Ülkemizde ilk etapta eğlence yerleri ve kahvehanelerin kapatılmasıyla başlayan önlemler gün geçtikçe sıkılaşmış, şehirlerarası ulaşımın yasaklanması ve devamında sokağa çıkma yasağı uygulamasına kadar genişletilmiştir. Şüphesiz ki bu durum hayatın olağan akışını etkilemiş ve birçok sektörün özellikle de turizm sektörünün oldukça zarar görmesine sebep olmuştur. Müvekkil şirket sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini bu zor dönemde dahi yerine getirmek için üstün çaba sarfetmiştir. Kaldı ki kesinlikle aksi iddiaların kabulü anlamına gelmemekle birlikte; sözleşme yapıldığı andaki karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. COVID-19, turizm sektörünü ağır bir şekilde etkilemiş bulunmakla müvekkil şirketin bu sektörde hizmet sunduğu değerlendirildiğinde sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (M.K. 2., 4. md) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelmektedir. Kuşkusuz salgın hastalığın ortaya çıkması ve de bu durumun sonuçları müvekkil şirketten kaynaklanmadığı ve aşırı ifa güçsüzlüğüne de sebep olduğu açıktır. Biran için müvekkil şirketin borçlu olduğu düşünüldüğünde dahi TBK md.119/f.2 hükmündeki düzenlemeye göre “Borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını…. ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir” hükmüne havidir. Bu halde de müvekkil şirketin borçlu olduğu düşünüldüğünde herhangi bir kusuru olmadan temerrüde düşmüş ve bu aşamada pandemi sebebiyle aşırı ifa güçlülüğüyle karşılaşmışsa, aşırı ifa güçlüğünün borçlu olduğu iddia edilenden kaynaklandığını söylemek mümkün olamayacaktır. Müvekkil Şirket itibarı son derece yüksek, yurtiçi ve yurtdışında faatliyetler gösteren ve işini senelerdir başarıyla yürüten bir şirket olup kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerle ifa güçlüğüne düşmemiştir.
Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı faiz talep etmişse de, takipten evvel temerrüde düşürülmeyen borçlu için işlemiş faiz talep edilemeyeceğinden davacının işbu husustaki taleplerinin de reddi gerekmektedir. Zira 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Ayrıca dava İİK’nun 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Bu davalar, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Alacaklının takipte dayandığı belgeler dışında başka belgelere dayanılamayacağı da açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere ve re’sen tespit edilecek hususlar eşliğinde, davacının varlığını iddia etmiş olduğu hususların asılsız olduğu izahtan varestedir. Bütün bu açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. davanın reddine ve takibin iptaline, davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan icra takibi sebebi ile %20’den az olmamak üzere davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Taraflar arasında hizmet ilişkisinden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vakii itirazın İİK.m.67 hükmü doğrultusunda iptali talebi mahiyetinde olduğu anlaşıldı.
İcra dosyası celp edilip özetle şöyledir:Davacının, … 12. İcra Müdürlüğü’nün… E sayılı dosyası ile davalı adına başlattığı takipte;92.663,54-TL tutarındaki takip
tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek TİCARİ TEMERRÜT faizi, masraf ve Ücret-i — Vekalet ile birlikte, B.K.md.84 uyarınca kısmi ödemeler öncelikle masraf, faiz ve fer’ilerden düşülerek borçludan tahsili talebidir…”
14/12/2022 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:”Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile davacı şirket tarafından sunulan defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde tespit edilen hususlar topluca değerlendirildiğinde; Davacı …A.Ş. ile davalı … Tic. A.Ş. arasında 2015 yılından başlayan bir ticari ilişkinin var olduğu, Davacı …A.Ş.” ye ait 2021 yılına ilişkin ticari defterlerin HMK m.222/1 uyarınca eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğu, Davacı …A.Ş.’nin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeye göre 31.12.2021 tarihi itibariyle Davalı … A.Ş. ‘den 92.663,54 TL alacağı bulunduğu, Taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında davacı tarafından verilen hizmetlerin faturalandırıldığı ve 08.04.2021 tarihine kadar sorunsuz olarak ödendiği ancak sonrasında davacı tarafından yine sözleşme kapsamında hizmet verilmesi ve faturalandırılmasına karşın davalı tarafından ödeme yapılmadığının anlaşıldığı, Davalı …Tic. A.Ş.’nin defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı, borcu bulunmadığına yönelik iddialarına ilişkin somut kanıtların dosyaya sunulu olmadığı…” dair görüş sunmuştur.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın iptali” başlıklı 67. maddesi şöyledir:
“Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”
Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacının takip tarihi itibarıyla takip bedeli kadar alacaklı olduğuna ilişkin iddiasını alacağa dayanak olarak gösterdiği fatura ve ticari defter kayıtları ile ortaya koyduğu, bilirkişi raporunun davacının iddiasını destekler mahiyette olduğu, faiz talebinin alacağın türü ve dosya kapsamına uygun düştüğü, takip talebine konu edilen alacağın miktar itibarıyla hesaplanabilir olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davaya konu edilen icra takibine yapılan itirazın haksız olduğu, icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair koşullarının somut dosya bağlamında mevcut bulunduğu değerlendirilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜNE,
… 12. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına,
Alacağın %20 si olan 18.532,70-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 6.329,84-TL harçtan peşin alınan 1.119,15-TL ve icraya yatan 463,32 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.747,37-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 14.826,16-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama gideri 1.211,35-TL ilk harç ve masraflar ile 4.562,00-TL (posta/tebligat/bilirkişi) olmak üzere toplam 5.773,35-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacının ve davalının yüzüne karşı karar verildi. 20/06/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır