Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/210 E. 2023/251 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/210 Esas
KARAR NO : 2023/251

DAVA : Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı şirketin kurucularının müvekkili … ile … olduğunu, şirket ana sözleşmesi gereği anılan kişilerin münferiden yetkilendirildiğini, şirketin yönetim organının bu şekilde teşekkül ettiğini, Bununla birlikte şirket ortağı ve müdürü müvekkili …’nın hayatına artık … ülkesinde devam ettiğini, Türkiye’ye uzunca bir süredir hiç gelmediğini, davalı şirketin bir müdürü Türkiye’ye hiç gelmediğinden genel kurul da senelerdir yapılmadığını ve gelecekte de yapılamayacağını, bu durumun şirketin yönetim organında aksamaya ve şirketin zorunlu organlarından olan genel kurulun toplanamamasına sebebiyet verdiğini, davalı şirketin tüm defterlerinin kayıp olduğunu, bulunamadığını, Türk Ticaret Kanununun 636. madde hükmü gereğince kanunen gerekli organlarından genel kurulun toplanamaması nedeniyle öncelikle durumun kanuna uygun hale getirilmesi, aksi halde aynı sebeple şirketin feshine karar verilmesini talep etmek durumunda kaldıklarını, şirkette fiilen çalışan kişilerin bizzat müvekkili ve diğer ortak davalı … olduğunu, müvekkili ve diğer ortağın birkaç sene şirketi faal ve basiretli tacir olarak yönettiklerini, davalı şirketin kredi borcu ya da ödenmemiş kamu borçları da mevcut olmadığını, dolayısıyla bugüne dek şirketin ve diğer ortağın istenmeyen yükümlülüklere sokulmadığını, gelinen noktada müvekkilinin başka bir ülkede hayatına ve ticari varlığına devam etmesi söz konusu iken davalı şirketin Türkiye’de hayatına devam etmesi ve yasal zorunlu organlarıyla mevcudiyetini sürdürüp faaliyet göstermesinin artık tamamen imkansız duruma geldiğini, bu hususta diğer ortak davalı …’ın bilgi ve beyanlarına başvurulabileceğini, şirketin yönetim ve genel kurul organları bakımından tamamen atıl bir vaziyette olduğunu belirterek fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydı ile TTK m.636/2 gereğince davalı şirketin uzun süreden beri kanunen gerekli organlarından genel kurulun toplanamaması nedeniyle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, TTK’nin 636. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca davalı şirketin feshi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti talebine ilişkindir. İlgili mevzuat hükmü şöyledir:
“Haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.”
Mevzuatta, şirketin feshi nedenleri tahdidi olarak sayılmamıştır. Bu nedenle, şirketin feshi koşullarının bulunup bulunmadığı yargı içtihatları doğrultusunda somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, mahkememizin bugüne kadar vermiş olduğu kararlarda genel olarak ortaklar arasında güven ilişkisini zedeleyen, ortadan kaldıran, ortaklık ilişkisini ve bu ilişkinin devamını çekilmez hale getiren, ortaklık ilişkisinin devam etmesinde gerek şirket gerek ortaklar açısından herhangi bir faydanın kalmadığı hususlarını ortaya koyan bir durumun tespiti halinde şirketin feshi taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlığa konu olayda, şirket ortaklarının … ile …’dan ibaret olduğu, ortakların her ikisinin de yurt dışında yaşamaları ve bir araya gelmelerindeki güçlük nedeniyle şirketi iade edemediklerini, genel kurul toplantısını yapamadıklarını belirttikleri görülmektedir. Bununla birlikte, mahkememizin 24.03.2023 tarihli 3 numaralı celsesinde, şirket genel kurulunu oluşturan her iki hissedarın da aynı duruşmada hazır bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, şirket genel kurulunun toplanmasında fiili imkansızlık bulunmadığının ve dolayısıyla TTK’nin 636. maddesi kapsamında şirketin feshi için haklı sebebin varlığının ispatlanamadığının kabulü gerekmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-₺ maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-₺ harcın mahsubu ile bakiye 99,20-₺ harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 13/04/2023

Başkan … (Muhalif)
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, davalı şirketin uzun süreden beri genel kurulunun toplanamaması nedeni ile feshi talebine ilişkindir. Davanın hukuki dayanağı olan TTK 636/2 maddesinde “…Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
..” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda davalı şirketin 2 ortaklı olup ortakların münferiden şirketi temsile yetkili oldukları, şirketin ilk ve son tescil kaydının ana sözleşmenin tescil edilmesine ilişkin olup, 27/04/2011 tarihinden itibaren genel kurulun yapılamadığı sabittir. Mahkememizce dinlenen davalı şirket ortaklarının beyanlarından ortaklardan birinin yurt dışında ikamet etmesi nedeni ile şirketin ilk tescil tarihinden bu yana genel kurulunun yapılamadığı anlaşılmıştır. Somut olayın açıklanan özelliği karşısında yukarıda yazılı TTK 636/2 hükmünde düzenlenen şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için süre verilmesi şartlarının yerine getirilmesine el verişli olmadığı, açıklandığı üzere şirketin ilk ve son tescil kaydının ana sözleşmenin tescil edilmesine ilişkin olduğu, bu durumda davacının işbu davayı açmakta haklı olduğu, TTK 636/2 maddesi kapsamında davalı şirketin feshine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Başkan … (Muhalif)
e-imza