Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/199 E. 2022/810 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/199 Esas
KARAR NO : 2022/810

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 04/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının … 24. icra müdürlüğünün … esas sayılı icra icra takibi başlatıldığını müvekkili sigorta şirketi nezdinde mevcut … tecdit nolu poliçe ile sigortalı …’ün “…” adresinde bulunan taşınmaz 29/12/2019-29/12/2020 vadeli olarak yangın sigorta poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını, müvekkilli şirktin sigortalı adreste 23/03/2020 tarihinde taşınmazın bulunduğu adreste davalı … kanalının tıkanması sonucu mutfaktaki giderden taşınmazın bulunduğu yere 75-100 cm arasında su bastığını sigortalı taşınmazın mutfak bölümünde, odalarda, giriş zemin ve boyalarının hasarlanması neticesinde maddi hasarın meydana geldiğini hasarın toplam 9.562,08-TL hasar bedeli 09/04/2020 tarihinde ödenerek hasarın tazmin edildiğini bu sebeple … 24 icra müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına karşı yaptığı tüm haksız itirazlarının iptalini, davalının % 20den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçluya yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığı, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde idari yargı mahkemeleri görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddinin gerektiği, davacı tarafından ikame edilen dava haksız, hukuksuz ve mesnetsiz olduğu belirtilerek davanın görev, usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ; davalı aleyhine başlatılan takibi yapılan itirazın İİK 67. Madde uyarınca iptali talebine ilişkindir.
… 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … karar sayılı kararı ile dava hakkında görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne, … Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve … Vergi Dairesi’ne, … Vergi Dairesi’ne, … Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacının sigortalısı olan …’ün tacir olup olmadığı hususu sorulmuş; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazıda davacı sigortalısının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı; … Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gelen cevabi yazıda davacının sigortalısının esnaf kaydının bulunmadığı belirtilmiş; … Vergi Dairesi’ne, … Vergi Dairesi’ne, … Vergi Dairesince ise davacının sigortalısı olan …’ün VUK 9. Madde uyarınca vergiden muaf esnaf tanımında olduğu, sadece gayrı menkul sermaye iradı yönünden vergi mükellefi olduğu bildirilmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında görevli mahkemenin tespiti hususunda, 22.03.1944 tarih, 37 esas, 9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1.fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yine 2.maddenin 2.fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde; davacının, dava dışı sigortalısına ilişkin olarak açtığı bu davada görevli mahkemenin sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu davada hangi mahkeme görevli ise ona göre belirlenmesinin gerektiği; davacının sigortalısı olan …’ün tacir olmaması nedeni ile iş bu davanın tacirler arasında bir dava niteliğinde olmadığı, mutlak bir ticari davanın da söz konusu olmadığı ve genel hükümlere dayalı olarak açılan işbu davanın ticari bir dava sayılamayacağı gözetilerek mahkememizin görevsizliğine, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi’ olduğuna, daha önce … 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas … karar sayılı dosyasında davaya ilişkin olarak görevsizlik kararı verildiği ve her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olduğu görülmekle kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığın halli için, ilgili istinaf dairesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın görev şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine, davada, daha önce 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/638 Esas 2021/468 karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiği anlaşılmakla iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olduğu görülmekle kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığın halli için, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine dosyanın gönderilmesine,
3-Harç, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekilininE ve davalı vekilinin yüzün karşı verilen kararın gerekçesinin tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/11/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza