Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/186 E. 2023/516 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/186 Esas
KARAR NO : 2023/516

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…’nun işletmesi 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun doğrultusunda Davacı Müvekkil Şirket tarafından yürütülmektedir. Davalı-Borçluya ait … plakalı araç ile 23.10.2016- 16.08.2017 tarihleri arasında ücret ödenmeksizin 244 adet ihlalli geçiş yapılmıştır. Geçiş ücretlerinin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine Müvekkil Şirketçe; Davalı-Borçlu aleyhine … 34. İcra Müdürlüğü …E. sayılı dosyası ile ödenmeyen geçiş ücretleri ve geçiş ücretlerine 6001 Sayılı Kanunun 30/5. maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen geçiş ücretinin 4 katı tutarındaki gecikme cezası, işlemiş faiz ve KDV alacağının tahsili amacıyla 17.11.2017 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, Davalı-Borçlu şahsa ödeme emri 15.12.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak Davalı-Borçlu tarafından ödeme emrine 15.12.2017 tarihinde süresi içinde “borca, faize, ferilerine ve yetkiye” itiraz edilmiş, ilgili İcra Müdürlüğünce de söz konusu itirazın süresinde olması halinde takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Davalı-Borçlu; takibe itiraz dilekçesinde, borçlunun adresinin Bakırköy’de bulunmasından dolayı … İcra Dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürmektedir. Ancak Davalı-Borçlu tarafından göz ardı edilen husus; Davacı-Alacaklının seçimine göre icra takibinin hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde açılabileceğidir.
Huzurdaki davaya ve icra takibine konu alacak, sözleşme ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Zira alacaklı müvekkil, işletme hakkına haiz olduğu köprü ve yolu ücreti mukabilinde kullanıma sunmakta, kullanıcılar da bu durumu bilerek köprü ve/veya yolu kullanmaktadırlar. Yol ve/veya köprünün geçiş için kullanılmaya başladığı an itibarı ile her iki taraf arasında bir sözleşmesel ilişki doğmaktadır.
Davalı-Borçluya ait aracın …’u kullandığı anlarda HGS/OGS hesapları müsait değildir. Takdir edileceği üzere HGS/OGS hesabını müsait tutmak ve geçiş ücretini ödemeye yetecek bakiye bulundurmak Davalı-Borçlu tarafın sorumluluğundadır. Öncelikle haksız yetki itirazının REDDİNE,
Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davamızın KABULÜ ile; … 34. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası kapsamında 123,30 TL geçiş ücreti ve 846,00 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 1.059,30 TL asıl alacak, 59,26 TL işlemiş faiz ve 10,67 TL KDV olmak üzere toplam 1.129,22 TL üzerinden İTİRAZIN İPTALİ ile takip talebinde gösterilen şartlarda DEVAMINA,Hüküm kurulan işlemiş faize 3065 sayılı KDV Kanunu gereğince %18 KDV uygulanmasına,Davalı-Borçlu tarafın İİK.m.67/2.maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin Davalı-Borçlu tarafa yükletilmesini…” talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle; davacının , ihlalli geçişten kaynaklı olarak takip tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti ile icra inkar tazminatına ilişkin koşulların bulunup bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Türkiye Noterler Birliği’ne, … Ticaret İl Müdürlüğü’ne ve … Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve Batman Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Yargıtay 11.H.D.’ nin 06/03/2018 Tarih ve 2016/11515 E-2018/1718 K sayılı kararında da vurgulandığı gibi, TTK’nin 12. Maddesine göre “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü yer almaktadır.
TTK’nun 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.”, aynı yasanın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
“5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; … Ticaret ve Sanayi Odası’ndan gelen cevabi yazıya göre , davacıya ilişkin tacir kaydının bulunmadığı, … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin cevabi yazısına göre esnaf kaydına rastlanmadığı ; … Vergi Dairesi Başkanlığı’nca cevabi yazıda ise; davalının, 31.03.2018 tarihinde mükellefiyetini terk ettiğinin belirtildiği, gönderilen 2016,2017 ve 2018 yıllarına ait gelir vergisi beyannamesinde beyan edilen yıllık gayrisafi hasılatının, VUK md.177/2’de düzenlenen limiti aşmadığı, bu nedenle ticari araç sahibi olsa da faaliyetinin esnaf sınırları içinde kaldığı; davalı tarafın tacir olmaması ve mutlak bir ticari davanın söz konusu olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu; benzer mahiyetteki davalarda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2021/957 Esas- 2021/1325 karar sayılı kararında ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2021/319 Esas- 2021/594 karar sayılı kararında da davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemelerine değil, asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğunun belirtildiği, davalı tarafça dosyaya sunulan beyan dilekçesinde bahsi geçen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2021/1322 Esas- 2021/1265 karar sayılı kararın içeriği itibariyle iş bu dava ile uyumlu olmadığı, o davada bahsi geçen otobüsün ,… vb. Firmalarda yolcu taşıma amacıyla kullanıldığının , bu sebeple ticari faaliyette bulunduğunun kabul edildiği, bu sebeple iş bu davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla , görev dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 114 ve 115/2. Maddesine göre davanın usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/10/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza