Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/153 E. 2023/179 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/153 Esas
KARAR NO : 2023/179

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/09/ 2014
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine … numaralı KTK zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile dava dışı … adına sigortalı bulunan ve müteveffanın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … istikametinde seyir halindeyken; … plakalı araca çarpması neticesinde çift taraflı kaza vukuu bulduğunu ve müvekkilinin oğlu …’ın vefat ettiğini, müteveffanın sürücü belgesi mevcut olduğunu, meydana gelen kazada herhangi bir kasti hareketinin bulunmadığını, davalı sigorta şirketine müteveffa sürücünün bulunduğu aracın sigortacısı sıfatıyla dava açıldığını, müvekkilinin 08/03/1945 doğumlu ve ev hanımı olduğunu, merhumun ölümü ile kaybettiği manevi destek ve yaşadığı üzüntü ve acının yanında merhumun maddi desteğinden de yoksun kaldığını, Borçlar Kanunu ile Yargıtay kararları kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı hakkının olduğunu, davalı sigorta şirketine davadan önce başvuru yapıldığını ancak başvurunun reddedildiğini, kendi kusuru ile vefat eden sürücülerin mirasçılarına sigorta şirketleri tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak destekten yoksun kalma tazminatı ödenmediğini ancak Yargıtay’ın bu konuda içtihatlarını değiştirdiğini, müvekkilinin ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığını, müteveffanın üniversite mezunu ve vefat tarihinde şirket kurucu ortağı ve müdürü olarak görev yaptığını, aylık kazancının değişken olduğunu beyanla fazlaya ilişkin her tür dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının (davalı sigorta şirketi azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) 22/11/2011 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … adına tescilli … plakalı araç için müvekkili şirketçe 06/04/2011-06/04/2012 tarihleri arasında … nolu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, sigortalı… plakalı aracın 22/10/2011 tarihinde yaptığı trafik kazası nedeniyle, müvekkili sigorta şirketine 05/11/2013 tarihinde açılan dava neticesinde … nolu hasar dosyası açıldığını, nitekim açılan dava ile birlikte müvekkili şirkete tebliğ edilen evraklar incelendiğinde müteveffa sürücünün kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, sigorta ettirenin veya onun gibilerin, kendi sorumluluk alanında ve kendisinin sorumlu olacağı bir trafik kazası sonucu vefatı halinde, bu olaydan yansıma yolu ile zarar gören yani ilgili olayda sürücünün desteğinden yoksun kalanların, bu zararlarını tazminat hukuku çerçeve içerisinde talep haklarının bulunmadığını, bu dava ile müteveffanın annesi için destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiğini, öncelikle destekten yoksunluk tazminatının varlığı ve miktarının belirlenebilmesi için, aktüeryal hesaplama yapılmasının zorunlu olduğunu, müvekkiliin herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, sürücünün %100 kusuru ile sebebiyet verdiği kazada vefat etmiş olması ile yansıma yoluyla zarar gören destekten yoksun kalan hak sahiplerinin bu tür zararlarının sigorta güvencesi kapsamında bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyası, 08/09/2016 tarihli bilirkişi raporu, 03/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporu, kasko sigorta poliçesi, irsaliye ve faturalar, araç ruhsat fotokopisi, veraset ilamı, sürücü belgesi, trafik kazası tespit tutanağı,Türkiye Noterler Birliğinin cevabi yazısı, … 7. Noterliğinin cevabi yazısı ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/925 Esas, 2018/525 karar sayılı kararı ile “davanın reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2019/2032 Esas , 2022/203 karar sayılı kararı”…görülmekte olan davada, talebin dayanağını oluşturan kaza, 22/10/2011 tarihinde meydana gelmiş olup; kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay özel dairesinin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15/03/2021 gün ve 2020/471 E., 2021/2720 K.sayılı içtihatlarından da görüleceği üzere duraksamamak gerekir. Bu durumda mahkemece, talebin aracın ZMM sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında kaldığının gözardı edilmesi sonucunda, başka bir olay, durum ve hukuki ilişkiye ait bulunan HGK’nın 01/11/2017 gün 2017/1315 Esas-2017/1239 Karar sayılı ilamındaki belirlemelere bağlı kalınması sonucunda dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi ve aşamalarda bilgileri verilen araç kayıtlarında plaka farklılığı olduğu anlaşılmakla bu hususun da resmi kayıtlarla denetlenmemiş bulunması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında yerinde görülmediğinden davacı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına..” karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda Türkiye Noterler Birliği’ne ve davacı vekilinin talebi doğrultusunda … 7. Noterliği’ne müzekkerlere yazılarak araç kayıtlarının ve satış sözleşmelerinin gönderilmesi talep edilmiş, gelen cevabi yazıların incelenmesi neticesinde …plaka sayılı aracın satış ve devir işlemlerinin ardından plakasının … olarak değiştirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 18/05/2022 tarihli ara kararı ile güncel Yargıtay ve BAM içtihatları doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre, varsa indirim gereken tutar ve sigorta şirketinin teminat tutarını aşan miktar olup olmadığı hususlarıda değerlendirilmek suretiyle ek rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 03/10/2022 tarihli ek raporunda özetle ” davacı Anne …’ın indirime tabi tutulmayan nihai ve gerçek maddi zarar tutarının 568.155,09 TL olduğu, davalı Sigorta Şirketi vekili tarafından dosyaya mübrez cevap dilekçesinde de beyan ve kabul edildiği üzere mülkiyeti dava dışı …’a ait olan (…) Plakalı araç kaza tarihini de kapsayan dosyada mevcut 06.04.2011-06.04.2012 tarihleri arası geçerli olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş.ye Sigortalı olup, anılan Poliçede ölüm hamlinde kişi başına Teminat Limiti tutarı (200.000,00)TL. Dir. davacı hak sahibinin yukarıda tesbit ve hesaplanan Nihai ve Gerçek Maddi zararı (568.155,61)TL. Olup, poliçede belirlenen (200.000,00)TL. tutarındaki Teminat Limitini aşmaktadır, Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara kin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren (8) iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir. Dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz talep edilmektedir. Diğer yandan; Davacı tarafça ödeme hususunda davalı Sigorta Şirketine başvuruda bulunduğuna dair dava dosyasında bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu duruma göre; Bu husustaki hukuki durumun ve delillerin takdiri Mahkemeye ait olmak Tamerrüt ve faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabulü gerekmektedir…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk karar öncesinde dosyaya sunulan 04/12/2017 tarihli talep artırım açıklamalı dilekçe ile başlangıçta 1.000,00 TL olarak belirtilen dava değerin 33.283,09 TL artırılarak toplam 34.293,09 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 24/01/2023 tarihli ıslah başlıklı dilekçede özetle “…. ıslah talebimizin kabulü ile davacı anne için 06.11.2017 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile talep edilen 34.283,09 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 165.716,91 TL arttırılarak azami poliçe limiti olan 200.000,00 TL’nin 22.11.2011 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini…”talep edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)’nın 107. maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak davası kabul edilmiştir.
6100 sayılı Kanun’un 107. maddesinde “..Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir…” düzenlemesi yer almaktadır.
Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya ise kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir.
Dava dilekçesi anlatımından, HMK 107. maddeye atıf yapılmadığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının belirtilmediği, “fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ” ibaresenin yer aldığı, bu durumda davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davanın kısmi dava olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; 22/10/2011 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde … numaralı KTK zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olan müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araç arasında çift taraflı meydana gelen kaza neticesinde davacının oğlu …’ın vefat ettiği, her ne kadar … Cumhuriyet Başsavcılığının kazaya ilişkin soruşturma dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde müteveffa … % 100 oranında kusurlu ise de ; kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay özel dairesinin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu, bu nedenlerle davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olacağı, 03/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı annenin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 568.155,61 TL olarak hesaplandığı ve davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 200.000,00 TL olduğunun belirtildiği, her ne kadar davacı tarafça bilirkişi raporu doğrultusunda 24/01/2023 tarihinde ıslah dilekçesi sunularak dava dilekçesinde 1.000,00 TL olarak belirtilen ancak 04/12/2017 tarihli dilekçe ile 34.283,09 TL’ye yükseltilen dava değeri 200.000,00 TL olarak ıslah edildiği belirtilmişse de, yukarıda açıklandığı üzere iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak değil, kısmı dava olarak açılmış olduğu, kısmı olarak açılan davada talep artırım ( bedel artım) yapılmasının mümkün olmadığı, dava sürecinde sadece bir kez ıslah yapılmasının mümkün olduğu, bu sebeple davacı tarafça dosyaya sunulan 04/12/2017 tarihli dilekçenin bedel artırım dilekçesi değil ıslah dilekçesi olduğu ve bu miktar üzerinden davanın kabulünün gerektiği, 24/01/2023 tarihli dilekçede belirtilen miktar üzerinden harç yatırılmış ise de, bu miktar açısından davanın reddinin gerektiği, davalı taraf dava öncesinde temerrüte düşürülmediğinden alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 34.283,09 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
– Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 2.341,87 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL başvuru harcı 114 TL tamamlama harcı ve 566,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.637,57 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.094,50 TL yargılama gideri ( bilirkişi ücreti-posta gideri ) ile 704,3 TL harç masrafı olmak üzere toplam 1.798,8 TL yargılama giderden 359,6 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/03/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza