Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/91 E. 2022/157 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/91 Esas
KARAR NO : 2022/157

DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 05/02/2021
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı şirket kayyımı … dava dilekçesinde özetle; … Asliye 16.Ticaret Mahkemesi …E.sayılı dosyasındarı verilen 18 Şubat 2020 tarihli karar ile … Ticarct Sicil Müdürlüğünün … sicil numaralı … Şti.’ne yönetim kayyımı olarak atandığını, yönetim kayyımı olduğu şirketin göreve başladığı tarih itibariyle … adresinde faal olduğu ve 16 personelin bulunduğunun belirlendiğini, yönetim kayyımı atama kararının tescilinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin … tarih ve … sayılı gazetesinde yayınlandığını, ve işbu tescil sonrası imza sirküleri çıkarıldığını, şirketin 2019 yılında beyannamelerini düzenleyen ve imzalayıp ilgili vergi dairesine e-beyanname ile bildirimini yapan S.M. Mali Müşavir …’ün 2019 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamcsi incelendiğinde; Şirketin 10,000,00 TL tutarındaki ödenmiş sermayesini kaybettiğini, şirketin (-) 158.763,38 TL. Kadar borca batık olduğunun görüldüğünü, borca batıklığın 2020 yılında da (covit süreci nedeniyle) artarak devam ettiğini, … 16.Asliye Ticaret Mahkemesinde sunulan 07.10.2020 tarihli Kayyım raporunda “Haziran sonrası dönemde gelişen olaylar ve Türkiye’de ekonomik hayatın seyri, davalı şirket lehine olmamış ve davalı şirketin Eylül sonu itibariyle 138.552.-TL. Dönem zararı gerçekleşeceğinden borca batıklığın artarak (-) 366.845-TL’ye baliğ olacaktır.” şeklinde beyanda bulunulmuş olduğunu, şirketin organsız kalması ve dava ikame eden hissedarın feshini ve tasfiyesini talep ettiği dikkate alındığında, şirketin mevcut haliyle 3,5 aylık kayyım ücreti ve 4 aylık Mali Müşavir ücretini dahi ödemeyecek durumda olup, fesih ve tasfiye yapılmadığı sürece sürekli yüksek kira ve orlak alan giderine katlanmak zorunda olduğunu, 6102 sayılı kanun 376/3 fıkrası gereğince şirketin borca batık olduğunu bildirme yükümlülüğü gereği mahkemeye müracaat etme sorumluluğunun hasıl olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.K. sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde davacı … tarafından davalılar …Tic. Ltd. Şti., …, … aleyhine limited şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi talebi ile 28/01/2020 tarihinde dava açıldığı, 18/02/2020 tarihli ara karar ile şirkete mali müşavir …’ın tedbiren kayyım olarak atanmasına karar verildiği, iş bu karar ile şirketin münferiden temsile yetkili kılındığı, yargılama sonucunda 11/11/2021 tarih, 2020/78-2021/776 E.K. sayılı karar ile davalı şirket yönünden davanın kabulü ile davalı şirketin TTK’nun 636/3. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir …’ın atanmasına, davalı gerçek kişiler yönünden açılan davanın pasif husumet nedeni ile reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava, 2004 sayılı İİK’nun 179. Ve TTK 376 maddesine dayalı olarak açılmış iflas bildirim talebine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun 376 maddesinde “…(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar. (2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer. 3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini yandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.” düzenlemesi yer almaktadır. Yukarıda yazılı olduğu üzere TTK 376/3 maddesi uyarınca iflas isteminin bildirimine yönelik yönetim kurulu kararının dosyaya ibrazı için davacıya 1 haftalık süre verilmiş olup, bu süre içerisinde yönetim kurulu kararı dosyaya ibraz edilmemiştir. Ayrıca İ.İ.K’nun 181 maddesi delaleti ile aynı yasanın 158. maddesi gereğince ilk alacaklılar toplantısına kadar yapılacak harcamalara karşılık 2021 yılına göre belirlenen iflas avansı tutarı olan 18.000,00-₺ iflas avansı ile 1.000,00-₺ ilân giderini yatırmak üzere davacıya 2 haftalık kesin süre verilmiş olup, bu süre içerisinde iflas avansı ile ilân gideri dosyaya yatırılmamıştır. Sayılan tüm bu hususlar dava şartı olup, açıklandığı üzere yerine getirilmediğinden HMK 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30-₺ harcın mahsubu ile bakiye 21,40-₺ harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca iadesine,
Dair; davacı tarafın yokluğunda kararın davacı tarafa tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/03/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza