Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/764 E. 2023/294 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/764 Esas
KARAR NO :2023/294

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/09/ 2014
KARAR TARİHİ:10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili 13/09/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle “…Davalının davacı müvekkili şirket ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalının mağazalarında satmak üzere mal satın aldığını, davacı müvekkili şirket tarafından davalıya tedarik edilen ürünlere dair Sevk İrsaliyeli Faturalarının; 07/09/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriAI Sıra NO:…, 06/09/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriAI Sıra NO:…,11/09/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriAI Sıra NO:…, 0/07/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriBI Sıra NO:…, 09/09/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriBI Sıra NO:…,…, 05/07/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriBI Sıra NO:…, 29/07/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriBI Sıra NO:…, 27/08/2013 Fiili Sevk Tarihli İRSALİYELİ FATURA SeriBI Sıra NO:…, Davacı olan müvekkili şirket tarafından davalı şirkete tedarik edilen ürünlerin teslim edildiğine dair taşıma irsaliyelerinin; 02/08/2013 Fiili Sevk Tarihli TAŞIMA İRSALİYESİ Seri Sıra No.:F …, 10/09/2013 Fiili Sevk Tarihli TAŞIMA İRSALİYESİ Seri Sıra NO.:F …, 06/08/2013 Fiili Sevk Tarihli TAŞIMA İRSALİYESİ Seri Sıra NO.:F …, 26/07/2013 Fiili Sevk Tarihli TAŞIMA İRSALİYESİ Seri Sıra NO.:F …,… 11/09/2013 ambar giriş tarihli Ambar Tesellüm Fişi ( EL ATF ) Seri:D Sıra No:…, 02/09/2013 Fiili Sevk Tarihli (… LOJİSTİK) AMBAR TESELLÜM FİŞİ Seri C Sıra NO:…, 06/08/2013 Fiili Sevk Tarihli (… LOJİSTİK) AMBAR TESELLÜM FİŞİ Seri C Sıra NO:…, 27/07/2013 Fiili Sevk Tarihli (… LOJİSTİK) AMBAR TESELLÜM FİŞİ Seri B Sıra NO:…, … FATURA SERİ : AP Sıra No: …, olduğunu belirttiği, davalı şirketin davacı olan müvekkili şirketten tedarik ettiği mallara karşılık ödeme yapmaması üzerine davacı müvekkili şirketin cari hesabında 200.690,91 TL tutarında açık oluşturduğunu, davalı şirketin tüm görüşmelere rağmen işbu borcu ödememesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalı şirketin yasal süresi içerisinde vekili aracılığı ile haksız ve hukuka aykırı olarak borca, faize ve fer’ilerine itiraz etmek sureti ile takibimn durmasına neden olduğunu belirtmiş ve davalı tarafça kötü niyetli olarak yapıldığını iddia ettiği itiraz neticesinde takibin durmuş olmakla haksız itirazın iptali ile takibin devamını temin etmek ve kötü niyetli itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını, itirazın iptali ile takipteki faizi ile takibin devamını, itirazın kötüniyetli olması ve takibin durmuş olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmolunmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini… ” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…Davacının dava dilekçesinde özetle “itirazın iptaline, takibin devamına” karar verilmesini talep ettiğini, davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında uzun yıllardır devam eden ticari bir işin söz konusu olduğunu ancak şirketin üzerine düşen edimlerini gereği gibi yapmaması üzerine müvekkili şirketin mağdur olduğunu, davacı tarafından talep edilen alacağın gerçeği yansıtmadığını bu durumun şirket kayıtlarının (defterlerinin) incelenmesinden sonra açığa çıkacağını, davacının vermediği hizmet veya mal bedelini almak istediğini, davacının talep ettiği tüm hizmet veya malları verdiğini ispat etmek durumunda olduğunu, davacı tarafından verildiği iddia olunan 09/09/2013 tarih 25.736,06 bedelli, … nolu faturanın verilen hizmet açıklamalı fatura kabul edilmediğini, bu faturanın 06/12/2013 tarihinde davacı şirkete iade edildiğini, söz konusu iade faturasının davacı şirket tarafından açıldığını ve alınmadığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından davacıya satması için ürün gönderildiğini, davacının bu ürünleri, son kullanma tarihi geçtikten sonra müvekkili şirkete iade ettiğini, iade edilen ürünlerin müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini ve tekrar davacıya gönderildiğini, davacı tarafın bu ürünleri kabul etmemesi üzerine de söz konusu ürünlerin müvekkili şirkette kaldığını, müvekkili şirket tarafından bu ürünlerin iade için toplam 25.682,59 TL 5 adet iade faturası düzenlendiğini belirtmiş ve mahkememizden davanın reddini, davacının alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLER:
…. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası, Taraflar arasında malların tedarik ve satımına dair akdedilmiş olan sözleşmeler Cari hesap ve faturalar, 21/03/2016 tarihli bilirkişi raporu, 15/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; cari hesaptan kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67. madde uyarınca iptali talebine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından , davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklı olarak 200.690,91 TL nin ödenmesi talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış olduğu; ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği ve davalının takibe itirazı üzerine takibin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2014/1214 Esas 2017/913 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yasa yoluna bavşurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 2020/586 Esas, 2021/1232 Karar sayılı kararı ile “.. davalının iade faturasına konu malı davacıya teslim ettiğini ispat etmesi gerekmekte, ayrıca davalının bu iade faturasına malın bedelini davacıya ödediğini de ispatlaması gerekmektedir. Bu hususların yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, ancak davalının mevcut dosyadaki belgelerle iddiasını ispata elverişli yazılı delil sunamadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, sadece iade faturalarının bulunduğu, bu hususta ayıp ihbarına ilişkin bir araştırma yapılmadığı görülmüştür.Davalı vekilince, davacıya alacağa dayanak faturalar kapsamında iade faturası düzenlenip tebliğ edildiği ileri sürülerek dava bu yönde kabul edilmiş ise de, davacının alacağa dayanak irsaliyeli faturalarına ilişkin alacağının her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ihtilafsızdır. Bu durumda davalı yanca ürünlerin alındığı ve faturalarının defterlerine işlendiği, davacının alacağını ispat ettiği sonucuna ulaşılmaktadır. Davalı vekilince savunmada ileri sürüldüğü üzere alacağa dayanak ürünlere ilişkin iade faturasının davacıya gönderildiği yönünde fatura ve kargo takip formu sunulmuşsa da iade konusu ürünlerin davacının kabul etmemesi nedeniyle davacıya teslim edilmediği görülmüştür. Tarafların cari hesapları arasında toplam 51.418,70 TL tutarında bir fark olduğu, bunun da iade faturalarından kaynaklandığının raporda belirtildiği ancak sadece 09/09/2013 tarih 25.736,06 bedelli, … nolu “verilen hizmet” açıklamalı faturasının kabul edilmediği belirtilmiş olup, kalan kısım yönünden hangi faturalardan kaynaklandığı, 25.736,06 TL’lik kısma konu faturaların ne olduğu, kapsamı ve davalı kayıtlarında mevcut olup olmadığının belirlenmediği, ve kalan kısım yönünden iade faturası düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmediği, bilirkişi raporunun bu yönden eksik bırakıldığı, Mahkemece bu konuda yeterince araştırma yapılmadığı görülmüştür.Mahkemece iade faturalarının ayrı ayrı kapsamlarının belirlenerek, ne kadarlık kısmın tebliğ edildiği, iade faturalarına ilişkin yapılmış ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı, şayet ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabit olduğundan, 51.418,70 TL tutarındaki farkın oluşmasına sebep iade ve faturaların karşılaştırma ve dökümü yapılmasının sağlanması ayrıca cari hesapları arasında toplam 51.418,70 TL tutarında bir fark olduğu, bunun da iade faturalarından kaynaklandığının raporda belirtildiği ancak sadece 09/09/2013 tarih 25.736,06 bedelli, … nolu “verilen hizmet” açıklamalı faturasının kabul edilmediği, iade edildiği açıklaması ile yetinildiği, kalan kısım yönünden herhangi bir araştırma yapılmadığı, davacının 09/09/2013 tarih 25.736,06 bedelli, … nolu “verilen hizmet” açıklamalı faturasının kabul edilmediği, iade edildiği, iadenin ise davacı tarafça kabul edilmediği, buna göre bu fatura yönünden hizmet faturası olarak kesilmesi nedeniyle davacı tarafça hizmetin verilip verilmediğinin araştırılması gerektiği, gerek duyulması halinde söz konusu faturaların içeriği konusunda taraf bilgilerine başvurulması sağlanarak, iade faturalarının kapsamlarının ne olduğu konusunun açıklattırılması gerekirken bu hususta mahkeme tarafından da herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, ayrıca, bilirkişi tarafından davalının iadeye ilişkin ayıp savunmasına ilişkin olarak değerlendirme yapılırken, davalı tarafça düzenlenen iade faturaları üzerinden hareket edilmesi, davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde mahallinde yapılacak inceleme temel alınarak bir hesaplamaya gidilmemesinin de usulen hatalı olduğu, araştırma neticesinde sonuca varılamaması halinde davalı tarafça bir kısım ayıplı ürünlerin davacıya iadesine ilişkin olarak düzenlenen iade faturasına konu ürünlerin davacı tarafından teslim alınmadığı davalı tarafça belirtilmiş olduğundan bu iade faturasına dayalı olarak da davalı tarafın bir mahsup talep hakkı bulunmayacağının kabul edilmesi gerektiği, bu şekilde söz konusu cari hesap ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda başka bilirkişilerden yeni rapor aldırılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken, belirtilen hususlarda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, bu şekilde eksik inceleme sonucunda hüküm tesis edildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır…” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda taraflara beyanda bulunmaları için verilen kesin süre içerisinde her hangi bir beyanda bulunulmamıştır.
Mahkememizin 27/04/2022 tarihli celsesinin ara kararı ile dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 24/01/2023 tarihli raporlarında özetle “…davacı kayıtları uyarınca Takip tarihi itibariyle, davalının 200.690,91 TL borçlu olduğu, davalının kayıtları uyarınca Takip tarihi itibariyle, 149.272,21 TL davacının alacaklı olduğu, davacının Eylül 2013 dönemine kadar tanzim ettiği tüm faturaların davalıda kayıtlı olduğu, yine davalının Aralık 2013 tarihinde tanzim ettiği faturaların davacıda kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki farkın davalı tarafından 06.12.2013 tarihinde tanzim ettiği 6 adet toplam 51.418,70 TL tutarındaki faturalardan kaynaklı olduğu, davalının tanzim ettiği 06.12.2013 tarihli 921629 nolu 25.736,06 TL tutarındaki faturasının, davacının 09.09.2013 tarihinde tanzim ettiği … nolu “mal fazlası” açıklamalı faturaya karşılık yaklaşık 3 ay sonra tanzim edilen “hizmet bedeli” açıklamalı iade faturası olduğu, yine davalının 06.12.2013 tarihli 5 adet toplam 25.682,59 TL tutarında ürün faturalarının ve ürünlerin davacı tarafından kabul edilmediği ve kayıtlarına almadığı, davalı beyanları kapsamında 06.12.2013 tarihindeki iade faturalarına konu ürünlerin davacının 07.09.2013 tarihli iade faturası içeriğinde mevcut dava dışı şirket ürünleri olduğu ve son kullanma tarihleri geçen ürünler olduğu bu nedenle 06.12.2013 tarihli iade faturası ile iade edilmek istendiğine, ayıba İlişkin İncelemeler Neticesinde: Ayıp ihbarına ilişkin inceleme ve değerlendirmeler neticesinde: kozmetik ürünlerinde ayıp iddiasının son kullanma tarihinde olduğu ve farklı firmanın ürünü olduğu şekli ile yapıldığı tarafların son kullanma tarihindeki gecikmenin davalı tarafın kendilerinin kusuru olmadığı hususunda olduğu görüldüğünden dosyada olay sırasında diğer mahkemelere yaptırılmış bir tespit olmadığından ayıp konusunda kozmetik yönünden ayıbın veya gizli ayıbın varlığına dair yeterli kanaate ulaşılamamıştır….” yönünde görüş bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında mal alım satımından kaynaklı süregelen ticari bir ilişki bulunduğu, davacı tarafça cari hesaptan kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebiyle iş bu davanın açılmış olduğu, davanın cari hesaptan kaynaklı olması olması nedeniyle tarafların ticari defter ve kayıtlarının iddiaların ispatı bakımından önem arz ettiği, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının 200.690,91 TL alacaklı olarak göründüğü, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre ise davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 149.272,21 TL alacaklı olarak göründüğü, tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki uyumsuzluğun davalı tarafça 06/12/2013 tarihinde tanzim edilen toplam 51.418,64 TL bedelli 6 adet faturadan kaynaklandığı, davalının tanzim ettiği 06.12.2013 tarihli 921629 nolu 25.736,06 TL tutarındaki faturanın, davacının 09.09.2013 tarihinde tanzim ettiği … nolu “mal fazlası” açıklamalı faturaya karşılık yaklaşık 3 ay sonra tanzim edilen “hizmet bedeli” açıklamalı iade faturası olduğu, yine davalının 06.12.2013 tarihli 5 adet toplam 25.682,59 TL tutarında ürün faturalarının ve ürünlerin davacı tarafından kabul edilmediği ve kayıtlarına almadığı, davalı tarafça bu 6 adet faturaya konu malların ayıplı olduğunun iddia edildiği ancak ayıplı olduğu iddia edilen malların davacı tarafa iade edildiğine ve ayıp ihbarı yapıldığı hususlarının davalı tarafça ispat edilemediği, dolayısıyla davalının ticari defter ve kayıtlarına göre 149.272,21 TL ve 6 adet iade faturasına ilişkin 51.418,64 TL’ olmak üzere 149.272,21+ 51.418,64 TL= 200.690,91 TL borcunun bulunduğu, bu sebeple icra takibine yapılan itirazın yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne, alacağın cari hesaptan kaynaklanan likit bir alacak olması nedeniyle davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜ ile; davalının …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının iptali, ile takibin takip talebindeki hal ve şartlar üzerinden devamına
2- 200.690,91 TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 40.138,18 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 13.709,20 TL harçtan peşin alınan 2.423,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.285,3 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 31.096,73 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.050,50 TL yargılama gideri ( bilirkişi ücreti-posta gideri ) ile 2.423,90 TL harç masrafı olmak üzere toplam 6.474,4 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
10/05/2023

Katip … Hakim …
E-imza E-imza