Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/674 E. 2022/999 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/674 Esas
KARAR NO : 2022/999

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili müvekkili … Tic. A.Ş’nin …’na bağlı şirket olduğunu, müvekkilinin enerjide arz güvenliğinin sağlanması için kamunun da yönlendirilmesi ile dikey yapılandırmaya gidilmesi yönünde çalışmalar başlattığını ve enerjide üretim, dağıtım ve perakende satış konusunda kamunun da politika, söylem ve banka kredilerinin bu yönde teşviki ile bir arayışa girdiğini, bu kapsamda dönemin T.C Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü’ne başvurarak … tarih ve … sayılı … … tarih ve …. sayılı … yatırımları teşvik belgesine bağlanarak her iki santral için toplamda 106.054.400 USD teşvik belgesi aldığını, alınan teşvik belgesinden sonra bu dönemde enerji üretim yatırımlarında aktif rol alan … Bankası A.Ş’nin kredi şartlarının uygun olmasından dolayı 08/11/2010 tarihinde imzalanan 160.000.000 Euro limitli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 31. Maddesi “Yatırım ve Teçhizat Kredisi” başlığı kapsamında finansman sağladığını, bu kapsamda Doğalgaz Kombine Çevrim Santralleri yatırımlarına başlandığını, davalı banka tarafından yapılan yatırımların kombine çevrim yatırımına fon desteği sağlanamayacağını ifade edilerek durdurulduğunu, oysa ki imzalanan sözleşmenin 31. maddesinde Kombine Çevrim Santralleri donanımları projede yer aldığını ve Dengeleme Güç piyasasında da faaliyette bulunulacak olduğunu gösterir şekilde gelir tablosu sunulduğunu, bunun yanında müvekkilinin de sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiğini, dava konusu somut olayda müvekkili şirketin genel kredi sözleşmesinin gereği gibi ifa edilememesi sebebiyle uğradığı zararlar ve mahrum kaldığı kar, paranın alım gücündeki muazzam azalmalara bağlı olarak gecikme sebebiyle zararın tazmini için yeterli olmayacağını, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda vermiş olduğu …gün ve … sayılı kararına konu uyuşmazlıkta bahsedildiği alacaklı tarafından ileri sürülen munzam zararın varlığının somut olarak ispatı aranmadığını, soyut ispatın dahi yeterli kabul edildiğini, dolayısıyla munzam zarar alacaklısının mahrum kaldığı kar ve zararını kalem kalem ispat etmesine gerek olmayıp her yıl gerçekleşen enflasyon oranı, mevduat ve devlet tahvillerine uygulanan faiz oranları, döviz kurları ve diğer yatırım araçları ile belgeler resmi kurumlardan getirtilerek, uzman bilirkişiler tarafından rapor alınmak sureti ile gerçek zararın belirlenmesi için yeterli olacağının belirtildiğini, müvekkilinin meydana gelen 10.000.000,00-TL zararının davalıdan tazminini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından TBK’nun 122. maddesine dayanarak aşkın zarar talebinde bulunulmasının hukuki dayanağı bulunmadığı ve ilgili talebin temelsiz olduğunu, kredi geri ödemelerini geciktirerek temerrüde düşen davacı şirket kendi kusurlu hareketleriyle kurulan sözleşmenin feshine neden olduğunu, hal böyleyken temerrüde düşen borçlunun temerrüdü nedeniyle zarara uğrayanın müflis banka olduğunu, buna karşın kredi geri ödemelerini süresinde yapmayan davacı firma, müflis bankayı ciddi tutarda bir zarara uğratmasına karşın aşkın zarar iddiasında bulunduğunu, ilgili iddia huzurdaki davanın ne derece temelsiz ve dayanaksız olduğunun en açık göstergesi olduğunu, müflis banka tarafından alacağının tahsili için yürütülen hukuki süreci akamete uğratmak isteyen davacı yan temelsiz ve dayanaksız davalar açarak süreci uzatmaya çabaladığını, bu bakımdan aşkın zarar iddiasının ciddiye alınabilir nitelikte olmadığını, belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Dava niteliği itibari ile kayıt kabul talebine ilişkindir.
Davacı vekili tahkikat aşamasında dosyaya sunmuş olduğu 30/12/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir. Davalı vekili 02/01/2023 tarihli dilekçesi ile davacı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını belirtmiştir. Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri niteliktedir. HMK 307-315 maddeleri gereğince davadan feragat davaya son veren taraf işlemi olup hüküm ifade etmesi karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Bu nedenlerle davanın feragat nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
1-Feragat nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar Kanunun 22. maddesi uyarınca alınması gereken 53,80-₺ karar harcının peşin alınan 54,40-TL’den mahsubu ile kalan 0,60-₺ harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, talep olmadığından davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerine İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/12/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza