Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/657 E. 2022/768 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/461 Esas
KARAR NO : 2022/734

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı şirket aleyhine … bilanço dönemlerinde müvekkiline vadesinde ödemeyen … payı borcunun tahsili talebi ile … 23. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının anılan takibe herhangi bir borcu olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini, süresinde yapılan itiraz nedeni ile icra takibinin durdurulduğunu belirterek davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, … 23. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takibin toplam 545.192,38-TL üzerinden asıl alacak yönünden takipte talep edilen faiz tür ve oranlarında faiz işletilerek devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı tarafından iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu edilen … payının bir amme alacağı olduğunu, davacı kurum tarafından ikame edilen … 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.K. Sayılı ilamında davacı kurum alacağının amme alacağı niteliğinde olduğuna karar verildiğini ve zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğuna hükmedildiğini, davacı kurum tarafından … hesaplanmasına esas olan matraha dahil edilmeye çalışılan iletim ve dağıtım bedelleri gibi bedellerin enerji bedeli olmadığını, müvekkilinin sadece tahsiline aracı olduğu bedeller olduğunu belirterek öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, bu talebin kabul edilmemesi halinde haksız ve kötü niyetle girişilen takip nedeni ile davanın esastan reddine ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Takibe dayanak alacağın niteliği gereği somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK’nun 125 md. uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolmamış olması nedeni ile davalı tarafın zamanaşımı itirazı kabul edilmemiştir.
Mahkememizce … 23. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine 3093 sayılı kanun gereği mükellefiyet (07/06/2016 tarihli E.132458 sayılı makam oluru) borcun sebebi gösterilerek 197.154,28-TL asıl alacak, 348.038,07-TL işlemiş faiz olmak üzere 545.192,38-TL’nin tahsili talebi ile 23/08/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun süresinde boca ve tüm ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sonucunda mahkememizin 2017/635-2018/1276
E.K. sayılı 20/12/2018 tarihli kararı ile yasal mevzuata göre davaya konu dönemde sistem kullanım bedeli, dağıtım ve iletim bedellerinin davalının gelir kalemi olmadığından … payı matrahına dahil edilemeyeceğinden davacının icra takibinin haksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olup, kararın istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/1250-2021/998 E.K. sayılı 10/06/2021 tarihli ilamı ile “…Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu gereğince Ocak 2007’den 26/07/2008 tarihine kadar davalıdan herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı, var ise ne miktarda alacaklı bulunduğu noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, alacağın doğduğu tarihler gözetilerek yasal mevzuatın incelenmesi gereklidir. Davanın yasal dayanağını oluşturan ve alacağın doğum tarihinde yürürlükte bulunan 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 4/c maddesinde … A.Ş. ve … A.Ş. ile bu kuruluşların dışında kanunla elektrik üretimi ve iletimi tesisleri kurmaya ve işletmeye, dağıtım ve ticaretini yapmaya yetkili kılınan diğer kurum, kuruluş ve işletmeler nihai tüketiciye satılan enerjiden elde edilen gayri safi satış hasılatının (katma değer vergisi hariç, tüm fon, vergi ve payları dahil) %3,5 oranı (Maddedeki %3,5 oranı 23/02/2003 tarih ve 25029 sayılı Resmî gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile de %2 olarak değiştirilmiştir.) tutarındaki payı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu fıkra 09.07.2008 tarihinde 5784 sayılı Kanunun 11. maddesi ile yapılan değişiklik ile “Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler. Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ayrıca pay yatırmaz.” şeklinde değiştirilmiştir. Anılan yasal düzenleme daha sonraki tarihlerde birçok kez değiştirilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özü, sistem kullanım bedelinin (nihai tüketiciye satılan enerjiden elde edilen gayri safi satış hasılatının (katma değer vergisi hariç, tüm fon, vergi ve payları dahil) şeklinde açıklanan TRT payı matrahı içinde yer alıp almayacağına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için ” sistem kullanım bedeli” üzerinde de durulması gerekir. Sistem kullanım bedeli, Elektrik Piyasası Tarifler Yönetmeliği gereğince serbest tüketiciden tahsil edilen bir bedelidir. Uyuşmazlıklı alacağın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 4/c maddesi hükmü gözetildiğinde sistem kullanım bedelinin de TRT payı matrahı içinde yer aldığının kabulü gerekir. Nitekim maddede 5784 sayılı Kanunun 11. maddesi ile yapılan değişiklile “sistem kullanım bedeli” açıkça TRT payı matrahından çıkarılmıştır. Bu nedenle Mahkemece “yasal mevzuata göre davaya konu dönemde sistem kullanım bedeli, dağıtım ve iletim bedelleri davalının gelir kalemi olmadığından TRT payı matrahına dahil edilemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf itirazının kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin istinaf itirazının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK m.353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine uygun olarak işlem ve değerlendirme yapılmak üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA…” karar verilmiştir. Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2021 tarih ve 2019/1250-2021/998 E.K. sayılı ilamı uyarınca davacının dava tarihi itibari ile alacağının hesaplanması için bilirkişiden rapor alınmıştır. 29/08/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…1-Davacının davalı taraftan 3093 sayılı kanun gereği rapor içeriğinde de ayrıntılı olarak açıklandığı üzere satışlarından elde ettiği gelir üzerinde TRT Payı kesmek sureti ile davacı kuruma intikal ettirmesi gerektiği, 2-İş bu davada davalı şirketin bir kısım TRT payını ilettiği ancak TRT payı matrah hesaplamalarının sistem katılım payı ilave etmeksizin hesap edilmiş olduğu, Bu durumun rapor içeriğinde de ifade edildiği üzere Davacı kurumun elektrik satışları ile ilgili inceleme sonrasında Vergi Denetmeni Fatih Çiftçi tarafından tespitlerin yapılmış olduğu, 3-Davalı şirketin zamanaşımı ve sistem katılım payının … payı hesaplamasına 2008 Yılı Temmuz ayı öncesinde de katılmaması gerektiğine il,işkin itirazların takdir ve değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu, 4-Davacı kurumun 2007 ve 2008 yılı ile ilgili sistem katılım payı ilaveli matrah hesaplaması ile ilgili davalı şirkete bildirimlerini 27.11.2015 tarihinde (vergi denetmeni tarafından hazırlanan 25.12.2012 tarihli denetim raporunun davacı kuruma 12.10.2015 tarihinde iletilmesi sonrasında) yapmış olduğu, 5-Davalının davacı kuruma ödemelerini sistem katılım. Payi ilave etmeksizin hesaplanan … katılım payları üzerinden ödenmiş olduğu, Sistem katılım payının … payı hesaplamasında dikkate alınmaması hususunun 13.07.2008 tarihinde kabul! edilen kanun ile birlikte yürürlüğe girdiği, Söz konusu dönem öncesinde Sistem katılım payının … payı matrah hesaplamasında dikkate alınması gerektiği, Bu durumun aynı zamanda iş bu davada verilen Bam kararında da ifade edildiği, 6-Davalının davacı kuruma olan … payı borcunun (Sistem katılım payının dahil edilmediği 2007 ve 2008 yılı Temmuz aynına kadar (Kanunun yürürlüğe girdiği tarih) hesaplanması gerektiği, Bu itibarla yapılan hesaplamalarda; Davalının 2007 yılı dolayısıyla 22.08.2016 takip tarihi itibari ile kuruma 121.630,71 TL’lik asıl borç 225.998,96 TL’lik gecikme zammı olmak üzere toplam 347.629,39 TL’lik borcunun bulunduğu, Davalının 2008 yılı dolayısıyla 22.08.2016 takip tarihi itibari ile kuruma 75.523,55 TL’lik asıl borç 122.039,41-TL’lik gecikme zammı olmak üzere toplam 197.562,96 TL’lik borcunun bulunduğu, Davacının söz konusu dönemler ile ilgili toplam alacağının 197.154,28 TL asil alacak ve 348.038,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 545.192,38 TL’si olduğunun dikkate alınması gerektiği, 7- Davacının hesaplanan alacaklarına 6183 sayılı, amme alacaklarının tahsili usulü hakkında ki kanun gereği takip tarihinden sonrada gecikme zammı hesaplamasının gerekeceği, 8-Davacı ve davalı tarafça talep edilen 20 oranında İcra İnkar Tazminatının Mahkemenin takdirinde bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Yukarıda incelenen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2021 tarih ve 2019/1250-2021/998 E.K. sayılı ilamında belirtildiği üzere uyuşmazlığa konu alacağın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 3093 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu 4/c maddesi hükmü gözetildiğinde sistem kullanım bedelinin de TRT payı matrahı içerisinde yer aldığının kabulü gerekmekte olup, mahkememizce benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 197.154,28-₺ asıl alacak ve 348.038,07-₺ işlemiş faiz talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile takibin devamına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında kabul edilen dava değeri üzerinden alacaklı-davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması zorunlu olup, davacı şirketin alacağının varlığı ve miktarı ancak yargılama sonucunda belirlendiğinden alacağın likit olmadığı gözetilerek davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının … 23. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
Yasal koşulları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 37.242,09-₺ harçtan peşin alınan 9.310,53-₺ harcın mahsubu ile bakiye 27.931,56-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.055,00-₺ bozmadan önceki masraf (1.800,00-₺ bilirkişi ücreti ile 255,00-₺ tebligat posta gideri), 800,00-₺ bilirkişi ücreti, 208,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.063,00-₺ ile 9.346,53-₺ harç gideri olmak üzere toplam 12.409,53-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 77.971,16-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/10/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza