Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/602 E. 2023/327 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/602 Esas
KARAR NO : 2023/327

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/01/2015
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olanTazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Zorunlu Trafik Sigorta poliçesi ile sigortalı olmayan … plakalı traktörün 12/06/2005 tarihinde, sürücü … sevk ve idaresindeyken asli kusurlu olarak müvekkilinin sevk ve idaresindeki plakasız motosiklete çarpması neticesinde çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sebebiyle motosiklet sürücüsü müvekkilinin yaralanarak sürekli sakat kaldığını, yapılacak bilirkişi incelemesi ile de müvekkilinin sakatlık durumunun tespit edileceğini, kazadan sonra müvekkilinin uzun süre tedavi görmek zorunlu kaldığını, aylarca hastanede kaldığını, tedavi süresi boyunca çalışmadığını, kazadan sonra müvekkili tarafından davalıya başvurulmuş ve kurumca … numaralı hasar dosyası açılmışsa da davalı tarafından müvekkiline olumlu bir cevap verilmediğini, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği için kazadan dolayı sorumluluğunun ve faiz sorumluluğunun devam ettiğini, bu nedenle faizin başlangıç tarihinin olay tarihinden, aksi düşünce oluşması halinde ise davalıya müracaat edildiği tarihten 8 iş günü sonrasından itibaren faizin başlatılması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına uygun müracaata rağmen ödeme yapmayan davalının müracaatla birlikte temerrüde düştüğünü beyanla tahkikat sonucunda maddi zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının ( davalı kurum azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalıya yüklenmesine karar verilmesine karar verilmesini müvekkili adına talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iddiasına göre 12/06/2005 tarihinde, Zorunlu Trafik Sigortası bulunmayan …sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ile davacı sevk ve idaresindeki plakasız motosikletin çarpışması sonucu motosiklet sürücüsü davacının yaralandığı, bu nedenle müvekkili … Hesabı’ndan sigortasız aracın kusuru oranında tazminat talep edildiğini, öncelikle kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın geçerli bir ZMMS poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, eğer geçerli bir ZMMS poliçesi yok ise müvekkilinin poliçe limitinin 50.000,00 TL olduğunu ve sorumluluğunun da bu miktar ile sınırlı olduğunu, davanın zamanaşına uğradığını, zamanaşımı itirazının reddi halinde davacı ile araç sürücüsü arasında bir uzlaşma olup olmadığının araştırılmasını talep ettiklerini, davacının araç sürücünden şikayetçi olmadığını, kusur durumunun Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacının varsa müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğin, maluliyet oranının da Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Trafik kazası tespit tutanağı, mahkememizin … tarihli bilirkişi raporu, İstanbul ATK’nun … tarihli kusur raporu, … tarihli ATK maluliyet raporu, … 1. Sulh Ceza Mahkemesi dosyası, nüfus kayıt örnekleri, hastane evrakları ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle oluştuğu iddia edilen bedensel zararların tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2015/95 Esas, 2018/728 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 20/05/2021 tarih ve 2019/2495 Esas 2021/749 Karar sayılı ile “..Somut olayda; davaya konu trafik kazası 12/06/2005 tarihinde gerçekleştiğine göre davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıldır. İşbu dava ise 28/01/2015 tarihinde, bir başka deyişle 8 yıllık ceza dava zamanaşımı dolduktan sonra açılmıştır. Davacı vekili yasal cevap süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Mahkemece, zamanaşımının 10 yıl olduğu ve bu süre içerisinde dava açıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. Oysa ki, 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi, failin fiilen zararın öğrenilmesi vs. durumun bulunduğu hallerde uygulanabilen süredir. Gelişen durumun varlığı halinde açılacak tazminat davalarının bu 10 yıllık tavan zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Ancak gelişen durumun varlığının bulunmadığı hallerde uygulanacak zamanaşımı süresi ise, 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi değil, 8 yıllık ceza dava zamanaşımı süresidir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ile Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının 20/09/2016 tarihli raporunda davacının trafik kazası neticesinde yaralanması nedeniyle %17.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlendiği ancak raporda gelişen bir durum olup olmadığı yönünden herhangi bir tespitin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, kazadaki yaralanma nedeniyle davacının gördüğü tedavilere ilişkin detaylı açıklama davacı taraftan alınıp eksik kalan belge varsa toplanmasından sonra, ATK 3. İhtisas Kurulundan davacının kazadaki yaralanmasıyla ilgili tedavisinin tamamlanıp maluliyetin doğduğu tarihin ne olduğu; yaralanmaya bağlı olarak gelişen yeni durum olup olmadığı; gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise, bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılması gerekirken; eksik incelemeyle, yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmesi doğru olmadığından..” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda davacı tarafa davacının gördüğü tedavilere ilişkin olarak detaylı beyanda bulunması için süre verilmiş, davacı taraf beyan dilekçesi doğrultusunda … Devlet Hastanesine müzekkere yazılarak davacıya ilişkin tedavi evrakları celp edilerek, dosya rapor tanzimi için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 31/03/2023 tarihli raporun sonuç kısmında “..Mahkemenizce sorulduğu üzere kişinin bahse konu kazaya bağlı yaralanmasının (lateral malleol kırığı) iyileşme süresinin adli tıbbi uygulamalarda 3 (üç) ay olarak değerlendirildiği ve bu süre bittikten sonra maluliyetin tespit edilebilir olduğu bilinmekle, 12.06.2005 tarihli trafik kazası sonrası taburcu olduktan sonra devam eden bir tedaviyi belirtir herhangi bir tıbbi belge bulunmadığı, 26.08.2011 tarihli sağlık kurulu raporunda sol ayak bileği eklem hareketlerinde kısıtlılık, 20.09.2016 tarihli adli tıp heyet raporunda ise sol ayak bileği eklem hareketlerinde kısıtlılık ve sol bacakta kısalık tespit edilerek değerlendirme yapıldığı, saptanan sekellerin kırıkların iyileşmesi sonrasında tespit edilebilir durumlar olduğu, yeni gelişen bir durumdan bahsedilmediği, varsa kişinin kaza sonrası taburcu olduktan sonra devam eden tedavilerini gösterir tıbbi belgelerin teminen gönderilmesi halinde yeniden değerlendirme yapılabileceği, ayrıca 20.09.2016 tarihli adli tıp heyet raporunda ve 12.01.2023 tarihli ortopedi raporunda belirtilen sol alt ekstremitedeki kısalık sekeli ile dava konusu trafik kazası arasında tıbben illiyet bağı kurulamadığı cihetiyle, mevcut belgelere göre;1…. oğlu, 15.03.1976 doğumlu, …’nin 12.06.2005 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 (28Aa……….10)A %14 E cetveline göre %12.1 (yüzdeonikinoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği, .Her ne kadar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararında Adli Tıp Kurumu Adli Tıp Üçüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği belirtilmişse de, Kurumumuzun 23/02/2018 tarih ve 13 no’lu Başkanlar Kurulu Kararı ile Kurumumuz Adli Tıp Üçüncü İhtisas Kurulu’ndaki iş yoğunluğu nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından gönderilen ve maluliyet konusunda görüş sorulan dosyaların 01/03/2018 tarihinden itibaren benzer nitelikli kurul üyelerinden müteşekkil Kurumumuz Adli Tıp İkinci İhtisas Kurulu tarafından değerlendirilmesi kararı alınmış olup, kurul bünyesinde üyesi bulunmayan uzmanlık alanına ilişkin dosyalar olduğunda diğer ihtisas kurullarından ilgili alandaki üye ya da raportörün katılımı ile mütalaa düzenlendiği hususu oy birliği ile mütalaa olunur..” yönünde görüş bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, 12/06/2005 tarihinde sevk ve idaresinde olan motorsiklet ile dava dışı sürücü …’in sev ve idaresindeki … plakalı traktörün karıştığı kazada yaralandığı, davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıl olduğu, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 31/03/2023 tarihli rapora göre 20.09.2016 tarihli adli tıp heyet raporunda ve 12.01.2023 tarihli ortopedi raporunda belirtilen sol alt ekstremitedeki kısalık sekeli ile dava konusu trafik kazası arasında tıbben illiyet bağı bulunmadığı, dava konusu kaza nedeniyle davacıda yaralanmaya bağlı olarak gelişen yeni durum olmadığı, iş bu davanın 8 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açılmış olduğu, davalı tarafça yasal cevap verme süresi içerisinde de zamanaşımı itirazında bulunulduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 179,90 TL harcın başlangıçta alınan 27,70 -TL harçtan ve 163,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11,7 TL harcın kararın kesinleşmesinin ardından ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği ret olunan kısım üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/05/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza