Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/592 E. 2022/19 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/592 Esas
KARAR NO : 2022/19

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
DAVA TARİHİ : 13/09/ 2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; 2007 doğumlu kızı …’u öğrenci olarak davalı …ŞTİ. 2020-2021 öğretim yılı için kayıt ettirdiğini, ancak 2020 yılı Mart ayında pandemi sebebiyle okulların kapanması üzerine 3 ay kadar bir süre kızının okula gitmediğini, daha sonra 2020 yılı içinde yaz tatili süresince online sisteme geçildiğini ve sadece deneme sınavları için çocukların okula çağırıldığını, alacaklı kuruma sadece 3 taksit olarak 2.250,00 TL borçlarının bulunduğunu,her ne kadar alacaklı kurum 6 aylık alacak için icra takibinde bulunmuşsa da kızı aracılığıyla 3 senet parasını okulun muhasebesine gönderdiğini;sistem arızalı diyerek parayı alıp makbuzunu daha sonra vereceklerinin söylendiğini ve ancak okulca makbuzun verilmediğini, daha sonra okul adı altında dershane işleten yönetim ile yaptıkları görüşmede yüz yüze eğitim ile online sistem arasındaki maddi farkın giderilmesini istediklerini, okulun bu talebe olur verdiğini ancak kalan senetlerin parasının iadesi hususunda bir şey söylemediklerini, buna rağmen … 9. İcra Dairesi’nin …esas sayılı icra takibi başlatıklarını, kendilerinin alacaklı kuruma yüz yüze eğitim ile online eğitim sistemi arasındaki fark nedeniyle yani kızları dershaneye gitmediğinden borçlarının bulunmadığını, olsa dahi sadece 2.250.- TL senetlik borçlarının bulunduğunu belirterek … 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki 6.000.- TL bedelli,03/09/2020 tanzim tarihli, 04/04/2021 vade tarihli, borçlusu …, alacaklısı …LTD. ŞTİ. Olan senedin iptaline karar verilmesine , senetle ilgili olarak haciz işlemi yapılmamasını talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmalara da vekil veya temsilci aracılığıyla katılmamıştır.
Dava; tüketici işleminden kaynaklı olarak menfi tespit talebine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun (TKHK) amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanımlar başlıklı 3. maddesi (1) sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan yada hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi, (k) Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi (1) Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” düzenlemeleri bulunmaktadır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, davacının tacir olmadığı; davalı kurumda kızının öğrenci olması ve okul taksitlerinin ödenmesi amacıyla senetlerin düzenlendiği; davaya ve takibe dayanak senetlerin nama yazılı olduğu ve belgenin ekindeki taksitli ödemeye ilişkin liste gözetildiğinde davalı eğitim kurumu karşısında davacının tüketici konumunda bulunduğu ve bu sebeple davaya bakmaya görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmakla; mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi’nin görevli bulunduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı gerekçeli kararda belirtildiği üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 114 ve 115/2. Maddesine göre davanın usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğuna
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; tarafların yokluklarında verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.26/01/2022

Katip
☪e-imzalıdır.

Hakim
☪e-imzalıdır.