Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/46 E. 2021/189 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/46 Esas
KARAR NO : 2021/189

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) Davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 30/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle : Müvekkili aleyhine davalı tarafından, … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı 25/04/2019 vadeli ve 4.199,00 TL bedelli bonoda müvekkil keşideci olarak gözüktüğünü, davalı tarafın takibin kesinleşmesini müteakip kötü niyetli olarak ve müvekkili ödemeye mecbur bırakmak maksadıyla tapusuna haciz koydurduğunu, davalı yana haciz tehdidi ile icra takip borcu haricen ödenmiş olup davalı yanca ilgili icra dosyasına gönderilen haricen tahsil talebiyle icra dosyasının kapatıldığını, müvekkilinin takip dayanağı senet aslını alcaklı vekilinden aldığını konulan bu haciz üzerine müvekkilinin, hiçbir alacak verecek ilişkisi yokken iş bu parayı haciz tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olduğundan bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2018 yılı için belirlediği yıllık reeskont faiz oranı %17,25 olduğunu, söz konusu takibin 2019 yılında açılmış olduğu için takipte uygulanması gereken faiz oranı yıllık % 17,25 olduğunu, ancak davalının takipte uyguladığı faiz oranı %30 olduğundan fahiş uygulanan faiz nedeniyle müvekkilinin fazla faiz ödemek zorunda kaldığını, bu nedenlerle haklı davalarının kabulüyle, müvekkil borçlu olmadığı halde davalıya ödenen 6.060,00 TL’nin ödeme tarihi olan 28/01/2020’den itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak tarafımıza ödenmesine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, TTK 4. Ve 776. Maddeleri ve yüksek mahkeme kararları uyarınca sayın mahkemece görevsizlik kararı verilmesini, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların usul ve yasaya aykırı olduğunun açıkça izah edildiğini, davacının kambiyoya dayalı borcu olduğunu kabul ederek ve söz konusu icra dosyalarına herhangi bir itiraz sunmayarak takipleri kabul ettiğini, söz konusu ödemelerini yaptığını, tüm bunlara rağmen davacı tamamen kötü niyetle hareket ederek huzurdaki davayı ikame ederek müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleşmeye çalıştığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı/borçlu aleyhine, alacağın %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava , İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; dava tarihinin 20/02/2020 olduğu arabuluculuk tutanağının son düzenleme tarihinin ise 03/02/2021 olduğu, davanın arabuluculuğa başlamadan önce açıldığı, davanın konusu itibariyle arabuluculuk dava şartına tabii olduğu anlaşıldı.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na 5/A maddesi eklenmiş ve anılan kanun hükmü ile 01/01/2019 tarihi itibari ile ticari davalarda “Arabuluculuk” dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan hükme göre ticari davalardan; konusu paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Diğer yandan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Somut olayda dava ticari alım satım ilişkisine dayalı alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3048-2020/1093 E-K. sayılı ilâmında da belirtildiği üzere menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekte olup, netice itibari ile menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespiti yapılacağından bu durumda menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu ve bu nedenle menfi tespit talebi yönünden de uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ekinde arabuluculuk müessesesine başvurulduğuna dair herhangi bir belge sunmamış olup, açıklandığı üzere somut olayda arabuluculuk başvurusu sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmediği sabittir. HMK 115 maddesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir. HMK 138 maddesinde ise dava şartları ile ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği düzenlenmiş olmakla dava dilekçesinin ve eklerinin incelenmesi sonucunda 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanununun 18/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın Açılmamış sayılmasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 103,49-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 49,09-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine ,
3-Davacı tarafından bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde , gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanıp takdir olunan 4,080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 30/03/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸