Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/434 E. 2022/860 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/434 Esas
KARAR NO : 2022/860

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 24/06/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “….Davacının müflis şirket ile aynı işyerinde olan ve tüm işlemleri beraber yapılan hatta aynı dosya kapsamında iflasına karar verilen … firmasında 19.09.2017 tarihinden beri sigortalı çalışmakta olup, 10.12.2018 tarihinde 4 koduyla işten çıkarıldığını, bunun üzerine iflasın açılmış olduğu … 3. İflas Dairesi’nin …sayılı dosyasına kıdem ihbar tazminatı için başvuru yapmış olup, iflas dairesinin tüm talepleri reddettiğini, bilindiği üzere müvekkilin sigortalı göründüğü … firması ile Kartela firmasının aynı adresteki aynı işyerinde aynı işleri yapmakta olup, iki firmanın işçilerinin de Dsg ve Kartela’nın işlerini ayırt etmeden yıllarda çalıştıklarını, iki şirketin tek şirket gibi hareket etmesinin, iflas dosyası kapsamında birbirlerine vermiş oldukları teminatlar şirket sahiplerinin aynı olması ile ortada olduğunu, bu kapsamda 6.604,79 TL kıdem tazminatı, 5.979,43 TL ihbar tazminatı alacağının kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini…” talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “….Davacının talebinin işçi alacaklarına yönelik olduğunu, davacının dava dilekçesinde beyan ettiği üzere … Şti. Firması bünyesinde çalıştığını, dolayısıyla huzurdaki davanın müvekkile karşı ikame edilmesinin mümkün olmadığını, davacı her ne kadar işveren şirket … ile müvekkil müflis firma … arasında bağlantı olduğunu iddia etse de söz konusu iddiaların soyut ve mesnetsiz olduğunu, açıklanan sebeplerle husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı işçinin iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erip ermediği hususunun belirsiz olduğunu, bu durumun yargılama yapılmasını gerektirdiğini, İş sözleşmesinin davacının iradesi ile sonlandırılmış olması ihtimalinde işçinin kıdem tazminatı alma hakkı olmayacağını, işçinin maaşı dikkate alındığında tazminat taleplerinin fahiş oranda olduğunu, davacının iş akdi süresi ve almakta olduğu maaş gibi hesaplamaya esas unsurların belirsiz olduğunu, davacının hizmet akdinin kesintisiz olup olmadığının da bilinmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLER:
Ticaret Sicil Kayıtları, 11/10/2022 tarihli bilirkişi raporu, hizmet döküm cetveli ile SGK dosyası ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, işçilik alacağının 2004 sayılı İİK’nın 235.maddesi uyarınca müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulü talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık ise , müflis şirket ile … şirketi arasında organik bağ olup olmadığı, bu anlamda, müflis çalışanı olmayan davacı alacağının müflis masasına kayıt ve kabulüne ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı hususudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 tarih 2017/(22)9 -31 Esas 2021/1075 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” Uygulamada işverenler iş hukukundan doğan yükümlülüklerden kaçınmak için bazı durumlarda bir holding veya şirketler topluluğunda ya da bunların dışında kalan şirketlerde işçiler görünüşte bir şirketin işçisi olarak gösterilmektedir. Bu duruma engel olmak için tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi geliştirilmiştir. Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, S./Memiş, T.: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, Erol Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 209).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210)
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır.”
Yukarıda ifade edildiği üzere, organik bağın genel ve kapsayıcı bir tanımı bulunmamakla birlikte, her somut olayın özelliğine göre tespit edilmesi gerekir. Emsal Yargıtay kararlarında, şirketlerin ortaklarının aynı olması, şirketlerin iç içe geçmiş olarak ticari faaliyet yürütmeleri, firmalar arasında sıklıkla işçi geçişi olması, şirketin faaliyet konularının aynı olması gibi durumlarda şirketler arasında organik bağın bulunduğu kabul edilmektedir. Emsal Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 Tarihli, 2016/29064 Esas, 2016/20166 Karar sayılı ilamında, tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Kayıt kabul davalarında ispat yükü kural olarak hakkının tanınmasını isteyen davacı alacaklıda olur. Davacının, alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukukî ilişkiye dayandığını, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan deliller ile ispatlaması gerekir.
İİK 235. maddesinde “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir. (1) 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “297 nci maddenin son fıkrasına” ibaresi “302 nci maddenin altıncı fıkrasına” şeklinde değiştirilmiştir. İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar. Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür. Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunur.” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkememizce davacının iflas masasına başvuru dilekçesi ve ekleri, başvuruya ilişkin iflas idaresinin kararı, sıra cetveli, tebligat ve ilana ilişkin belgeler getirtilip incelenmiştir.Müflis ‘nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/10/2020 tarihli …esas sayılı dosyasında iflasına karar verildiği, iflas işlemlerinin … 3. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında yürütüldüğü, davacının, işçilik alacağından kaynaklanan 12.584,22 TL alacağın iflas masasına kaydedilmesi talebinde bulunduğu, 55 kayıt no’lu alacak kayıt başvurusunda alacak kayıt talebinin reddine karar verildiği, kararın 09/06/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının talebinin haksız reddedildiği iddiası ile iflas masasına husumet yönelterek eldeki davayı 24/06/2015 tarihinde açtığı, iş bu davanın İİK md. 135 hükmüne göre 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
11/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle”… Tic. Ltd. Şti.’nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile 02.10.2020 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da işaret edildiği üzere iflas masasına yazılacak alacaklar, iflas tarihi itibarıyla hesaplanır. Bu kapsamda iflas tarihine kadar davalı şirketin temerrüde düşürüldüğüne dair bir belge dosya kapsamında bulunamadığından (ihtarname,
iş mahkemesinde açılan dava vb.) ihbar tazminatına ilişkin faiz hesaplaması yapılamamıştır.
Dava dışı şirket ile müflis şirket arasında organik bağ olup olmadığının nihai takdir ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere taleple bağlı kalınarak davacının alacak kalemlerinin aşağıdaki şekilde hesaplandığı;
¸….” yönünde görüş bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; müflis şirket ile … şirketinin adreslerinin aynı olması, şirketlerin birbirini tamamlayan sektörde faaliyet göstermesi, şirketlerin iç içe geçmesi gibi faktörler birlikte değerlendirildiğinde müflis şirket ve … şirketi arasında organik bağ bulunduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin emsal ilamları uyarınca “işveren ile organik bağ içinde olan şirketler de isçi alacaklarından müteselsil olarak sorumlu” oldukları, mahkememizce hükme esas alınan ve denetlenebilir 11/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının toplam 12.584,22 TL işçilik alacağının bulunduğu ve müflis şirketinde organik bağı bulunan şirketin çalışanı olan davacının işçilik alacağından sorumlu olduğu anlaşılmakla 12.584,22 TL işçilik alacağının müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜ ile; davacının 12.584,22 TL alacağının müflis … LTd.Şti’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 9.200,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama gideri 59,30-TL ilk harç ve masraflar, 1.896,20-TL (posta/tebligat/bilirkişi) olmak üzere toplam 1.955,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/11/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza