Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/329 E. 2021/643 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/329 Esas
KARAR NO : 2021/643

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin davalı şirket ile 20/02/2017 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulundan (SPK) gerekli izinleri almış olması, yüksek kar vaadi, … sektöründe bilinen ve bu konuda öncü şirketlerden olması nedeni ile müvekkilinin davalı şirkete inanıp güvendiğini, yüksek kazanç elde edeceğini düşünerek davalı şirkete yatırım yapıp çalışmaya karar verdiğini, müvekkilinin davalı şirkete yatırımcı olarak toplam 891.753,41-$ ödeme yaptığını, müvekkili tarafından bu ödemelerin belirli periyotlar ile yapıldığını, toplamda 136 adet banka havalesi yapıldığını, yapılan her ödemenin “… Yatırımcı” açıklaması ile gönderildiğini, bu ödemelerin 20/02/2017-11/06/2018 tarihleri arasında gerçekleştiğini, bugüne kadar müvekkilinin yatırdığı toplam bedelin 220.563,41-$’ının “kar” adı altında iade edildiğini, geri kalan 671.190,00-$ ile vaad edilen karın ise müvekkiline ödenmediğini, bakiye kalan alacağının ödenmemesi üzerine davalı şirket ile iletişime geçildiğini, yapılan görüşmeler sonrası müvekkilinin elde ettiği karlar ödenmediği gibi müvekkilinin yatırmış olduğu ana paranın tamamının da sıfırlandığı, hiçbir alacağının olmadığı yönünde müvekkiline cevap verildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından SPK ve CİMER’e bildirimler yapıldığını, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, … soruşturma sayılı dosyada müvekkilinin para yatırdığı banka hesabının… Şti. unvanlı bir şirkete ait olduğunu ve yatırılan paranın davalı “…” …’ya gönderildiğini ve para yatırılan hesabın esasında davalı şirket ile aynı unvanlı … merkezli bir şirket olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin bahse konu banka hesabına para yatırırken karşısında hesap sahibi olarak “…” gördüğü için de ve her para yatırdığında davalı şirket tarafından paranın yatırıldığına ilişkin onay mailleri gönderildiğinden yapılan işlemlerden hiçbir şekilde şüphelenmemiş olduğunu, soruşturma dosyasında davalı şirket yetkilileri hakkında TTK 158-1 (Dolandırıcılık) gereğince iddianame hazırlandığını ve … 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından ceza davası açıldığını, … Ltd. Yatırım Değerleri ile davalı … A.Ş. arasında organik bağ olduğunu, her iki şirketin yöneticilerinin aynı kişiler olduğunu, her iki şirketin de banka hesaplarında işlem yapma yetkisine sahip kişinin … olduğunu, müvekkilinin para yatırdığı … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne bağlı … nolu vadesiz USD hesabının …’ye ait olup, bu hesabın 03/11/2014’de … tarafından açıldığını, ilgili hesaptan işlem yapma yetkisi olan tek kişinin … müşteri numaralı … olduğunu, esasında davalı şirketin kasasında olması gereken paranın yurt dışına kaçırılmış olduğunu, bir müşterinin hesabında kaç para olduğunun ve bu müşterinin parasını arttırıp arttırmadığının yani kar ya da zarar edip etmediğine yönelik bilgilerin saklanmış olduğunu, alacaklıların alacağına kavuşmalarını engellemek için hileli davranış olduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı müvekkilinin alacaklı olduğunun tespitine, İİK md.159 ve devamı maddeleri gereğince gerekli muhafaza tedbirlerinin alınmasına bu kapsamda davalı şirketin faaliyet gelirlerine tedbir konulmasına, İİK md. 257/2 gereğince davalının yedinde veya 3. şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczine karar verilmesine ve İİK 177/1 maddesi gereğince (borçlunun hileli fiillerde bulunması) davalıların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı tarafın hiçbir zaman …A.Ş.’nin müşterisi olmadığını, davalılardan alacaklı olmadığını, davacı yönünden aktif husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, davalılar yönünden pasif husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini, dava şartı yokluğuna ilişkin olarak mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise iflas talebi istemek için de gereken şartların oluşmadığını, davacının hileli işlemlerin varlığı iddiasını ispatlamadığını, davacının yüzbinlerce dolar yatırdığını iddia ettiği banka hesabının kime ait olduğunu bilmediği, davalı müvekkili şirket sandığı yönündeki iddiasının kabul edilemeyeceğini, haksız fiile dayanan davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı tarafın hiçbir zaman …A.Ş.’nin müşterisi olmadığını, davalılardan alacaklı olmadığını, davacı yönünden aktif husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, davalılar yönünden pasif husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, ancak davacı tarafın borç ilişkisini ne sözleşme ne haksız fiil ne de sebepsiz zenginleşme gibi bir borç ilişkisine dayandırmaksızın salt söylem ile alacaklı olduğunu iddia ederek davalıların iflasını istediğini, eldeki davanın dava şartı yokluğundan usulden, dayanaksız olması açısından ise esastan reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Davalı şirketin sicil dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası, … 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin… E.K. sayılı dosyası getirtilip incelenmiştir.
Dava, İİK 177 maddesine dayalı iflas talebine ilişkindir. İİK 177 maddesinde “Aşağıdaki hallerde alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir. 1-Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoliyle yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddedeki hal varsa;(1) 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır. (Ek: 9/11/1988-3494/36 md.) Bu Kanunun 178’inci maddesinin ikinci fikrası burada da uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere İİK md. 177’de doğrudan doğruya iflas talep edebilme hakkını alacaklı tarafa vermekte olup, buna göre iflas davasının yöneltildiği kişinin borçlu olması gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafça … Bankası … Şubesi nezdindeki …IBAN nolu hesaba “… Yatırım” açıklaması ile 136 ayrı havale işlemi sonucu toplam 891.753,41-$ para transferinin gerçekleştiği, paranın transfer edildiği hesabın …’da mukim “…” isimli şirkete ait olduğu sabittir. Davacı, yatırdığı toplam bedelin 220.563,41-$’ının “kar” adı altında iade edildiğini, geri kalan 671.190,00-$ ile vaad edilen karın ise kendisine ödenmediğini, “…” isimli şirket ile davalı “…” arasında organik bağ olduğunu, davalı … ‘in davalı şirketin yetkilisi olduğunu, “…” şirketinin banka hesaplarında işlem yapma yetkisine sahip tek kişi olduğunu, davalıların kendisini zarara uğratan hileli işlemler yaptıklarını öne sürerek alacaklı olduğunun tespitine ve davalıların iflasına karar verilmesini talep etmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının para yatırdığı banka hesabı dava dışı “…” isimli şirkete aittir. Bu durumda davacının davalı şirketten alacaklı olduğunun tespiti için organik bağın varlığının saptanmış olması gerekmektedir. Bu iddianın genel hükümlere göre açılmış bir alacak davasında ispatlanmış olması gerekmektedir. Böylece doğrudan ticari ilişki olmasa bile davalıların davaya konu borçtan dolayı sorumlu olduğu ortaya konularak ispatlandıktan sonra İİK’nun 177. maddesine göre doğrudan iflas davası açılabilecektir. Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi borçlu kişi olup, buna pasif husumet denilir. Bir davada husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise davanın bu sebep ile reddi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda davacının aktif husumet, davalı tarafın pasif husumet ehliyetinin olduğu ilama bağlandıktan sonra iflas talebinde bulunulabileceğinden HMK 114/1-d maddesi uyarınca davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine,
2-Harç başlangıçta peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili lehine takdir olunan 4.080,00-₺ vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara mütesaviyen verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili Av. … İle davalı şirket vekili Av. … ile davalı … vekili …’nin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açı k olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/11/2021
Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza