Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2022/847 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2022/847

DAVA : Genel Kurul Kararının Yoklukla Malul Olduğunun Tespiti / İptali
DAVA TARİHİ : 22/01/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hazirun cetvelinde kayıtlı 93 ortaktan 25’ine genel kurul çağrı yazısının usulsüz bir şekilde çıkarıldığını, Genel kurulun asaleten ve vekaleten 50 ortağın katılımı ile toplandığını, divan seçimi de dahil olmak üzere alınan tüm kararlarda kabul oyu veren ortak sayısının 34 ile 26 arasında değişmekte olduğunu, genel kurula katılması usulsüz olarak engellenen ortak sayısının bütün kararların karar nisabını değiştirecek miktarda olduğunu, usulsüz davetiye ile genel kurula katılma hakkı engellenen 25 ortakla birlikte 75 ortak için karar nisabı kesirler dikkate alınmayacağından 38 + 1 yani 39 kabul oyu gerektiğini, genel kurulda alınan hiçbir kararda 39 kabul oyu mevcut olmadığını, usulsüz çağrı yapılan ortakların …, ……, …, …, …, …, … olduğunu, bu 8 ortağın adresinin posta listesinde … olarak gösterildiğini ve bu adrese tebligat çıkartıldığını, E Blok 6 nolu dairenin üye …adına kayıtlı olup, kiracısı 3. kişinin bu adreste oturmakta olduğunu, usulsüz çağrıdan sonra sadece …’nin genel kurula katıldığını, diğer 7 ortağın katılımının engellendiğini, üye …’ın üyeliğinin sona erdiğine veya devir ettiğine dair herhangi bir karar veya kayıt bulunmamasına rağmen bu üyenin genel kurula çağrılmadığı gibi hazirun cetvelinde de yer almadığını, genel kurula da katılamadığını, oysaki bu üyenin 25 yıllık üye olup, kooperatif mülkiyetindeki D Blok 18 nolu daire bu üye adına 06.05.2013 tarihinde ferdileştirilmiş olduğunu, müteveffa üye … vefat edeli 6 sene olduğu halde bu üyenin mirasçıları yerine müteveffaya çağrı yazısı gönderildiğini, dolayısıyla tebligat da yapılamadığını, müteveffanın mirascılarının da hazirun cetvelinde yer almadığı gibi genel kurula da katılmamış olduklarını, üyelerden …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …’e gönderilen tebligatlar da tümüyle usulsüz olduğunu, bu üyelerin kooperatife posta listesinde yazılı adresleri iletişim adresi olarak vermelerinin söz konusu olmadığını, b yönde herhangi bir beyanları olmadığı gibi adreslerinin farklı olduğu kooperatifçe düzenlenen aidat makbuz kayıtları davalı yanca açılıp yürütülen icra ve dava dosyaları ile çok iyi bilinmekte olduğunu, alakasız adreslere iadeli taahhütlü gönderilen bütün çağrı tebligatlarının bila döndüğünü, bu üyelerden hiçbiri genel kurula katılamamış olduğunu, üye Muhlis …’in kendisine tahsis edilen D Blok 34 nolu dairede hiçbir zaman ikametgahı olmadığı gibi 2014 yılında dairesini 3. kişiye sattığını, üye …, …, …, …, …, …, …, …’ın kooperatif inşaatında gösterilen adreslerinde kiracılarının mevcut olduğunu, kendilerinin hiçbir şekilde bu adreslerde ikamet etmemiş olup, bu adresi iletişim adresi olarak davalı kooperatife vermemiş olduklarını, bu durumun davalı Kooperatifçe de çok iyi bilinmekte olduğunu, zira davalı Kooperatifin apartman aidatlarını bu şahıslardan değil, kiracılarından toplamakta olduğunu, makbuz kayıtlarıyla da durum sabit olduğunu, üye …’in de keza B Blok 41 nolu daire eşi ve diğer üye …’le birlikte ikamet etmekte olduğunu, davalı Kooperatif üye maksuz kayıtları ile durum sabit olduğu halde …’deki bir adrese çağrı kağıdı çıkarılmasının usulsüz olduğunu, üye …’ın gösterilen adreste oturmadığını, bu daireyi üye ….’a sattığının, bizzat davalı Kooperatif’in açtığı tapu iptali ve tescil davasında geçmekte olduğunu, üye …’ın yurt dışında ikamet etmekte olup, …’ye gönderilen çağrı yazısındaki adresle hiçbir ilgisi olmadığını, kendisine davalı kooperatifçe E Blok 29 nolu dairenin tahsis edilmiş olup, bu adreste kızı …’ın ikamet ettiği halde ve davalı kooperatifçe aidat makbuzları da bu şekilde kesildiği halde …’deki alakasız bir adrese çağrı yazısı gönderilmesinin usulsüz olduğunu, keza üye …’da ikamet ettiği ve bu durum 2018 yılında davalı Kooperatif tarafından yapılan icra takibinde de sabit olduğu halde alakasız bir şekilde …’daki bir adrese çağrı yazısı gönderildiğini, keza üye …’nın da davalı kooperatif tarafından 2018 ve devamında açılan icra takipleri ve itirazın iptali davalarında …’daki adresinde ikamet ettiğinin davalı kooperatif nezdinde sabit olduğu halde alakasız bir şekilde …’daki bir adrese çağrı yazısı gönderildiğini, açıklanan tüm bu durumlara dair davalı Kooperatifin apartman makbuz kayıtları ve bildirilecek icra ve dava dosyaları celp edildiğinde, kasıtlı olarak çağrı yazılarının alakasız adreslere gönderilerek bu üyelerin genel kurula katılmalarının engellendiğinin anlaşılacağını, genel kurula katılması engellenen üye sayısı karar ekseriyetini değiştirecek miktarda olduğundan, divan başkanlığının oluşumu da dahil olmak üzere alınan tüm kararların yok hükmünde olup, mutlak butlanla batıl olduğunu, bu tip kararların yoklukla batıl olduğunun tespiti davası Yerleşik Yargıtay İçtihatlarının da işaret ettiği gibi, muhalefet şerhi şartına ve süre sınırına bağlı olmaksızın tüm üyeler tarafından ileri sürülebileceğini, genel kurul tutanağının toplantının bitiminden yaklaşık 2 saat sonra toplantı bitip üyeler dağıldıktan sonra alınan notlar üzerinden ve gerçeğe aykırı olarak tutulduğunu, genel kurulda her bir karar alındıktan sonra muhalefet edenler karar akabinde muhalefet dilekçelerini verdikleri halde, muhalif olduklarına dair dilekçeler tutanağın bitimine yazıldığını, karar önergelerinde geçen kararların bir kısmının çok kısa okunduğunu, bir kısmı hiç okunmadığı halde tutanağa geçirildiğini, 3 nolu gündemde eski yöneticiler hakkında tazminat davası açılmasına ilişkin önerge oylandıktan sonra muhalif kalan …, …, …, …, …, …, …, …, …’in muhalefet şerhi verdiği halde tutanağa bu şerhin geçmediğini, toplantı bitiminde işlenen muhalefet şerhlerine bakıldığında bu karara muhalefet şerhi verildiğinin açıkça görüldüğünü, müvekkilleri tarafıdan 3, 4, 5 ve 7 nolu kararlara muhalefet şerhi verildiği halde, 6 nolu karara da muhalefet şerhi verildiğinin yazılmasının tutanağın sonradan kopyala yapıştır usulü ile doldurulduğunu ispatladığını, eski yöneticiler hakkında mali sorumluluk davası açılması iddiası tümüyle usulsüz ve eski yönetim kuruluna hiçbir şekilde bilgi belge sormaksızın yönetim kurulu üyelerinin imzası ve ağzından yazılan 20.12.2019 tarihli “hesap tetkik komisyonu raporuna” dayandığını, bu raporun ibra edilen dönemleri kapsayan ve geçmişte ibra edilmiş konularda düzenlenmiş müfettiş raporunun özeti niteliğinde olup, genel kurulun olduğu güne kadar hiçbir üyeye iletilmdiğini ve eski yönetim kurulu üyelerinin cevap ve kendini savunma haklarının fiilen yok edildiğini, her yönüyle usulsüz ve görevi dışında ibra edilen dönemleri de kapsayan bir rapora dayanarak alınan kararın tümüyle usulsuz olduğunu, hukuka, hakkaniyete ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, gündem maddesinde bir kısım yönetim kurulu kararlarının iptali istenilmiş ise de bu kararlar gereğince yapılan sözleşmelerin ifa edildiğini ve genel kurulun bilgisinde olduğunu ve genel kurul onayından da geçtiğini, ayrıca kura çekilmesine yer olmadığına dair karar alınmasının da kötüniyetli ve diğer üyelerin haklarını ağır derecede ihlal eder nitelikte olduğunu, 4 gündem maddesindeki önergenin a bendinde … Şirketi ile anlaşmaya varılmasına ilişkin kararın ifa edildiğini, işlerin eski yönetim tarafından süresinde teslim alındığını, fatura ibraz edilmiş ve ticari kayıtlara intikal ettirilmiş olduğunu, projelerin 11.06.2019 tarihinde yönetime sunulduğu halde 31.07.2019 tarihinde 2. defa proje sunulmasının tümüyle yönetim kurulunun değişiklik talebi neticesinde gerçekleştiğini, 4 gündem maddesindeki önergenin b bendinde Fehmi Şen’e kooperatif borçları için üye …’nin dairesini vermesi ve bu sebeple bedelinin eşi S. …’nin doğmuş ve doğacak borçlardan mahsubu kararının uygulandığını, bu karar gereğince üye … ile sözleşme ve ek sözleşme yapıldığını, üye dairesini davalı Kooperatifin borçlarına karşılık bedelsiz olarak alacaklıya devir ettiğini bu aşamadan sonra bu kararın iptali kötüniyetli ve tek taraflı ağır haksızlık yaratacak bir işlem olduğunu, 4. gündem maddesindeki önergenin c bendinde üye …’ın D Blok 25 nolu daireden D blok çatı katındaki daireye becayişinin kabülü kararının da uygulandığını ve davalı Kooperatife geçen D Blok 25 nolu daire yeni bir üyeye (…) bedeli karşılığı devir edildiğini ve davalı Kooperatifçe bu bedelin tahsil edildiğini, üstelik bu devirin genel kurullarda konuşulduğunu, ayrıca 20.01.2013 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde, yapılan tahsislerin genel kurulun onayından geçtiğini, 07.05.2017 tarihli genel kurula sunulan Yönetim Kurulu Raporunda bu becayiş ve tahsislere ilişkin detaylı bilgi verildiğini ve genel kurulca 01.01.2007 – 31.12.2015 arası tüm dönemlerdeki inşaat, sözleşme, tahsis ve diğer tüm mali işlemleri de kapsayacak şekilde şekilde ibra verilmiş olduğunu, hal böyleyken, bu aşamada bu becayişin ve tahsisin iptali, hukuka, hakkaniyete ayrıkı olup kötüniyetli olduğunu, 4. gündem maddesindeki d bendinde çatı katların üyeler …, …ve …’a tahsisine ilişkin kararla ilgili bu tahsisler sebebiyle yapılan tapu devirleri 20.01.2013 tarihli genel kurulun 6. Gündem maddesinde genel kurulun onayından geçtiği gibi bu dairelerin ne şartlarda bu fiyatlara verildiği ve ne koşullarda teslim edildiğine dair 07.05.2017 tarihli genel kurula sunulan 07.05.2017 tarihli genel kurula sunulan Yönetim Kurulu Raporunda detaylı bilgi verildiğini, bu rapor dikkate alınarak genel kurulca 01.01.2007 – 31.12.2015 arası tüm dönemlerdeki inşaat, sözleşme, tahsis ve diğer tüm mali işlemleri de kapsayacak şekilde ibra verildiğini, bu aşamada bu tahsislere ilişkin kararın iptali hukuka, hakkaniyete aykırı olup, kötüniyetli olduğunu, bahsi geçen tahsis kararlarının hukuka aykırı olduğunu iddia eden ve önergeleri veren mevcut yönetim kurulu üyesi …’nin kendisine tahsis edilen C Bloktaki daireye dair hiçbir genel kurul kararı mevcut olmadığı gibi diğer üyelerden 8 yıl önce bu daireyi kullanmaya başladığı için eşiklik ilkesi gözetilerek hiçbir fark, ek yükümlülük veya şerefiye bedeli ödemediğini, buna rağmen genel kurul kararı ile tahsis edilen daireler için iptal davası açmış ve huzurdaki iptale konu önergeleri genel kurula sunduğunu, 4. gündem maddesinin e bendinde kura çekilmesine yer olmadığına dair karar alınmasının istenilmesi tümüyle E Blok 42 nolu daireyi herhangi bir tahsis kararı olmadığı halde işgali altında tutan borçlu üye …’ın korunmasına yönelik hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar olduğunu, kuraya girebilecek 1 daire olduğu iddia edilirken, kuraya girebilecek ve henüz daire tahsisi yapılmamış iki üye daha mevcut iken sırf tek daire …’a kalsın diye kura çekilmesine yer olmadığı yönünde iptal kararı verilmesi kötüniyetli olduğunu, üstelik bu üye borçları sebebiyle iki defa ihtar edilmiş olup, atılma kararı için süresi geçtiği halde halen atılmadığını, 4. gündem maddesinin f bendinde üye …’la yapılan protokolün iptali ve ödenen 128.835,00-₺’in iadesine ilişkin karar ve önerge tümüyle hukuku aykırı olduğunu, bu protokolün 30.06.2018 tarihli genel kurulun 14. gündem maddesinde genel kurula sunulduğunu ve genel kurulun onayından geçtiğini büyük oranda da ifa edildiğini, ayrıca bu üyenin Kooperatife borç verdiğini, geçmiş genel kurullarda defalarca tutanağa geçerek genel kurul onayından geçtiğini, bu aşamada bu protokole dair kararın iptal edilmesi tümüyle hukuka ve hakkaniyete aykırı kötüniyetli olduğunu, genel kurulun 5 nolu gündem maddesine müvekkillerin muhalif kalmasının sebebinin bu konunun 30.06.2019 tarihli genel kurulda görüşülmüş ve karar alınmış olması olduğunu, yasal süresi içerisinde mali sorumluluk davası açmayan ve bu yönde genel kurul kararı alınmaması sebebiyle, yeniden hak ihdas edebilmek için aynı konuda tekrar karar alınmış olduğunu, usul ve yasaya, iyiniyete aykırı olduğunu, genel kurulun 7. Gündem maddesinde sunulan önerge ile alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, 7. gündem maddesindeki önergenin a bendinde daha evvel genel kuruldan geçen 23.05.2018 tarihli “Protokol” ve eklerine dair, 09.09.2019 tarihli “Alacakların Temliki Sözleşmesi”nin onaylanması ve buna bağlı bir kısım yükümlülükler ve taahhütler yazılmış ise de genel kurula okunan metinde bu kısmın hiç okunmadığını, üyelerin görüşüne sunulmamış ve usulsüz bir şekilde tutanağa geçirildiğini, 7. gündem maddesindeki önergenin b ve c Bendinde üyelerin ödeyeceği temiant ve harç miktarları hukuka aykırı olarak 930,00 TL olarak belirtildiğini ve her üye için 10.000,00-TL ödeme kararlaştırıldığını, üye sayısının 94 olup, bunların bir kısmı peşin ödemeli üye olduğunu, her halükarda toplanacak bedelin 431.659,86 TL’lik ve 1.279.120,00 TL’lik, ayrıca açılan 4 tane tapu iptali davasının harç ve masraflarını karşılayacak miktarda olmadığını, üyelerin yanlış bilgilendirildiğini ve önergede bu bedelin teminat olduğu ve sonradan kendilerine iade edileceğinin söylendiğini, davaların kaybedilmesi durumunda bu bedelin tümüyle yanacağı konusunda hiçbir açıklama yapılmadığını, üyelerin yeterince aydınlatılmadığını ve amacına uygun bir karar alınmadığını, 7. gündem maddesindeki önergenin d bendinde icra takipleri için teminat konusu tekrar yazıldığını ve bu konuda yönetim kuruluna üyelerden para toplama yetkisi istenilmiş ise de önergenin bu kısmının üyelere okunmadıüğını, gizlice ve genel kurul sonrasında tutanağa eklendiğini, üyelerin hiçbirinin, yaklaşık 30.000,00-TL borç doğuracak böyle bir karardan haberi olmadığını belirterek öncelikle 22.12.2019 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların mutlak butlan ve yoklukla malul olduğunun tespitine, aksi kanaatte alınan kararların yasa, ana sözleşme, hakkaniyet ve iyiniyet kaidelerine aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili kooperatifin üye sayısının 93 değil 86 olduğunu, hazirun cetvelinin 86 ve 93. Sıralarında yer alan…, …, …, …, …, …, … ve …’in kooperatif üyesi olmadığını, kooperatife karşı tap iptal ve tescil davası açmış olan kişiler olduğunu, anılan kişilerin üyelik iddiaları ve başvurularının bulunmadığını, azledilen yönetim kurulunun söz konusu 8 kişiyi usulsüz olarak 2018 yılı olağan genel kurul hazirun cetveline eklediğini, azledilmiş yönetim kurulu üyeleri olan davacıların seçilen yönetime kooperatif belge ve mallarını eksik ve azledildikten sonra teslim ettiklerini, bu hususta başlatılan soruşturma dosyasının derdest olduğunu, usulsüz çağrı yapıldığı iddia edilen üyelerin usulsüz çağrı yapıldığı iddia edilen tebligat adresleri ile önceki genel kurul hazirun cetvellerindeki adreslerin aynı olduğunu, azledilen yönetim kurulu üyeleri olan davacıların kasıtlı olarak ve yıllarca hazirun cetvelindeki adreslere usulsüz çağrı yaptıklarını ve bu tebligatların bila tebliğ döndüğünü, iş bu dava ilek endi usulsüz işlemlerine dayanarak kendi kötü niyetlerinin sonucundan çıkar sağlamak, usulsüz işlemleri nedeni ile alınmış olan kararları iptal ettirmek için haksız iddialar ileri sürdüklerini, üye …’ın davacıların azledilmiş oldukları 30/06/2019 tarihli 20018 olağan genel kurulun iptali talebi ile dava açtığını, anılan davanın … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sırasında görüldüğünü belirterek dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu,… şirketinin muvazaalı sözleşmelere konu işleri yapmadığını, azledilen yönetim kurulu tarafından seçilen yönetime teslim edilen 11/06/2019 tarihli proje bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı kooperatifin 27/12/2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan ve yoklukla malul olup olmadığının, kararların meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına, eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının, iptali koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti noktalarına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için davalı kooperatifin sicil dosyası, ana sözleşme, dosya kapsamı, tarafların dosyaya sunduğu delil, belgeler ve kooperatifin ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak 27/12/2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan ve yoklukla malul olup olmadığının, kararların meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına, eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının, iptali koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
08/09/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunun sonuç kısmında “…a) İncelenen davalı Kooperatife ait 2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edilmiş olduğu, b) İncelenen Genel Kurul Maddeleri sırasıyla, Madde 3, Madde 4, Madde 5, Madde 6, Madde 7, Madde 8, Madde 9, bu kararlarda Kanun ve, ana sözleşme hükümleri açısından açık olarak iptal edilebilirlik kanaati oluşmadığı…” yönünde görüş bildirilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. Maddesi aşağıdaki şekildedir:
“Aşağıda yazılı kimseler kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere 1 ay içerisinde kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.
1-Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri,
2-Yönetim kurulu, 3-Kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarının mucip oldukları takdirde bunların her biri…”
Öte yandan yokluğun tespiti davası Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmemiştir. “Yokluk” kavramı hukukumuzda yerleşmiş olup, özel hukuk işlemleri için olduğu gibi genel kurul kararlarının kesin hükümsüzlüğü konusunda da kullanılmaktadır. Yokluk halinde hukukî işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeni ile şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Genel kurul kararlarının yokluğu, hukukî yararı bulunan herkes tarafından ve kural olarak bir süreye bağlı olmaksızın itiraz şeklinde veya dava yolu ile ileri sürülebilir.
Diğer yandan davacının dava konusu kararların “butlanının tespiti” talebi de mevcuttur. “Butlan” bir işlemin konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırı olması halidir. Eş söyleyişle bir işlemin konusu kanuna, ahlâka, adâba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da konusu imkansız ise bu işlem bâtıldır.
Tüm dosya kapsamı itibariyle davalı kooperatifin 27/12/2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 4-5-6-7-8-9. maddelerinin mutlak butlan ve yoklukla malul olduğu , yoklukla malul olduğunun kabul edilmemesi halinde ise iptali talep edilmişse de; davalı kooperatifin olağan üstü genel kurul tutanağı ve hazır bulunanlar listesi incelediğinde Kooperatifler Kanunun 45. maddesine göre gerekli çoğunluğun sağlandığı, bu nedenle toplantı ve karar yeter sayısına ilişkin itirazların yerinde olmadığı, kooperatiflerde ortaklığa giriş, ortaklıktan çıkış ve ortaklıkta meydana gelen değişiklikler yazılı yapılmak zorunda olduğu, kooperatif ortağının adres değişikliğini Yönetim Kuruluna bir yazı ile başvurarak bildirmesinin gerektiği, dava dosyasında adres değişikleri için yazılı bir bildirim olmadığı önceki yıllara ait Hazır Bulunanlar Listeleri incelendiğinde, tebligat adreslerinin bir önceki adreslerle aynı olduğu, bu sebeple usulsüz tebligat iddiasının da yerinde olmadığı, TTK’nın 443. maddesi uyarınca hesap tetkik raporunun kanun gereği önceden taraflara gönderilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, bu sebeple tebliğ edilmemiş olmasının genel kurul kararının iptali gerektirmeyeceği, bilançoda bazı konular kasıtlı bir şekilde gizlendiyse, ek bır inceleme olmadan anlaşılmaması durumunda, o konularla sınırlı kalınmak kaydı ile ibra geri alınabilmesinin mümkün olduğu ancak davacı tarafça bu hususta somut gerekçenin ortaya konularak belgelendirilmediği, bunların dışında, ibra edilen dönemlerle ilgili hukuksal sorumluluğun bulunmadığı, alınmış ibra kararının tekrar geri alınmasının mümkün olmadığı, Ticari işlemlerde açık olarak tüzel kişiliğin devamlılığının esas olduğu, davalı Kooperatife ait 2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edilmiş olduğu ve 27/12/2019 tarihli Genel Kurulun yoklukla veya mutlak butlanla malul olmadığı, iptali talep edilen maddelerin kanuna ve ana sözleşme hükümleri uygun olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-₺ maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40-₺ harcın mahsubu ile bakiye 26,30-₺ harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 9.200,00-₺ vekalet ücretinin davacılardan mütesaviyen tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza