Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/186 E. 2022/253 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/186 Esas
KARAR NO : 2022/253

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı müvekkilinin davalıya bir grup ev tekstil ve eşyası ürün siparişi verdiğini, siparişin kabulü üzerine kurulan sözleşme uyarınca davalının, 12 Haziran 2020 tarihli ve … numaralı fatura kestiğini, söz konusu fatura karşılığında ise müvekkilinin malı teslim almadan önce 17 Haziran 2020 tarihinde fatura bedeli olan 100.000,00 TL’yi davalıya ödediğini, davalı tarafça gönderilen malların bir çoğunun kırık ve kullanılamaz halde olması nedeniyle davalı taraf yetkilisi …’e Whatsapp yazışmaları ile ayıp bildirimde bulunduklarını, ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmış olduğunu, 17 Eylül 2020 tarihinde de TTK 227/1 maddesi uyarınca ” satılanı geri vermeye hazır olduklarını bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanmak istediklerini davalı tarafa bildirdiklerini, davalı tarafın TBK 219 madde uyarınca satılan maldaki maddi, hukuki yada ekonomik ayıplardan sorumlu olduğunu, satılan malların çoğunun kırık ve çatlak olması nedeniyle ayıplı olduğu, haklı davanın kabulü ile davacının17 Haziran 2020 tarihinde davalıya yaptığı 100.000,00 TL ödemenin TBK 229 uyarınca faiziyle birlikte davalı’dan tahsiline; davacının sözleşme bedeli olan 100.000 TL’yi ödeyebilmek için çektiği kredinin faizi olan 18.657 TL’nin ödenmesine; davacının malları saklamak maksadıyla ödediği 3.500,00 TL depo bedelinin davacıya ödenmesine, davacının uğradığı prestij ve kar kaybının tazmini için 40.000 TL’nin davacıya ödenmesine, davacının uğradığı tüm zararların ve kar kayıplarının belirlenmesinin ardından hüküm altına alınacak tazminata, dava tarihinden itibaren devlet bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faiz oranının uygulanmasına; tüm yargılama giderleri ve taraflarına takdir olunacak vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:davacının iddialarının gerçekleri yansıtmadığı, ürünlerin ayıplı olduğuna dair her hangi bir tespit yapılmadığı, davalı şirkete ait 2. Kalite ürünlerin 17.08.2020 tarihinde davacıya ait … adresinde bulunan depoda teslim edildiği, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan 2 adet resimden görüleceği gibi bir kısım ürünlerin kırıldığı tespit edilerek konu hakkında davalı şirket çalışanına bilgi verildiği, 2 adet resimde görünen ürünlerin kasten ayıplı olarak gönderilmediği, nakliye sırasında hasar gördüğü, davacıya toplam 6557 adet ürün teslim edildiği, 100.000,00 TL bedelli toplam 6557 üründen kırılmaya müsait olmayan 1669 adet olup bu ürünün toplam bedeli 67.384,83 TL olduğu, davacının basiretli bir tacir gibi ilgili mevzuat uyarınca hiçbir tespit yaptırmaksızın 6577 ürün arasından neredeyse 50 adedi dahi olmayan bir kısım hasarlı ürünü ve bu ürünlere ait 2 adet resmi sebep gösterip sözleşmeden döndüğünü ifade etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, davacıya teslim edilen ürünlerin teslimden sonra ne şekilde depolandığı, saklama koşullarının da taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığı, davacının sözleşmeden tümden dönme hakkının bulunmadığı, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan yazışmalardan görüleceği üzere taraflar arasında bir durum değerlendirmesi yapılarak, satılamayacak derece hasara uğramış olduğu belirtilen bir kısım ürünler sebebi ile bu durumun ne şekilde giderileceği hakkında fikir teatisi yapıldığını, davacının sözleşmeden dönme iradesi bulunmayıp taraflar arasında sorunun çözüme kavuşturulması amaçlandığı, TBK 227. Maddesinde belirtilen taleplerin şirket yetkilisine yapılmasının gerektiği ancak yazışmaları yapan … ve …’a şirket yetkilisi olmadıkları, davacının, ayıplı ve hasarlı ürünlerin bedelinin üstünde bir taleple bulunmasının mümkün olmadığı, davalı tarafça davacının zararının da karşılandığı, davacının çekmiş olduğu kredinin faizini davalı taraftan talep edemeyeceği, yine deponun kendisine ait olması nedeniyle depo kira bedelini de talep edemeyeceği, davacının prestij ve kar kaybı olmaması nedeniyle bu taleplerinin de kabul edilemeyeceği belirtilerek davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
12 Haziran 2020 tarihli ve … numaralı fatura, Whatsap yazışmaları, 18/11/2021 tarihli bilirkişi raporu, 11/01/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; alım-satıma konu malın ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, TBK 227. Madde uyarınca davacı lehine seçimlik haklarını kullanma şartlarının ve bu arada diğer zararları isteme koşullarının şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Mahkememizin 02/09/2021 tarihli ara kararı ile dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek davaya konu malların bulunduğu depoda incelemede yapılmak suretiyle rapor tanzimi istenmiş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 18/11/2021 tarihli raporda özetle:”….Davacı şirketin belirtilen adresteki deposundaki davaya konu malların ihtiyacı karşılayamayacak seviyede hatalı ve eksikli oldukları, üretim amacına uygun olmayan özelliklere sahip AYIPLI MAL oldukları tespit edildiğini, davaya konu eşyalar ve ambalajları üzerinde yapılan ayrıntılı incelemeler sonucunda davaya konu emtianın ayıplı olarak davacıya teslim edildiği, davaya konu malların ayıp ve hasarlarının, malların teslimi öncesi ve hatta nakliyesi öncesinde oluştuğu, ayıp ve hasarın davaya konu malların yaklaşık olarak % 80-90 ında mevcut olduğu kanaatine varıldığı, Borçlar Hukuku açısından yapılan incelemeler davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu ve bu hakkını kullandığı, davacının ödediği l00.000,00 TL nın ödendiği günden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiği, kar kaybı ile ilgili bilge olmadığından hesaplama yapılamadığı prestij kaybının mahkemece takdir edileceği, ödediği l00.000 TL için kredi faizini talep hakkı olmadığının tespit edildiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilinin bilirkişi heyeti raporuna karşı beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 11/01/2022 tarihli ek raporda özetle:”….Davacı şirketin belirtilen adresteki deposundaki davaya konu malların ihtiyacı karşılayamayacak seviyede hatalı ve eksikli oldukları, üretim amacına uygun olmayan özelliklere sahip ayıplı mal oldukları tespit edildiğini, davaya konu eşyalar ve ambalajları üzerinde yaptığım ayrıntılı incelemeler sonucunda davaya konu emtianın ayıplı olarak davacıya teslim edildiğini, davaya konu malların ayıp ve hasarlarının, malların teslimi öncesi ve hatta nakliyesi öncesinde oluştuğunu, bir kısım özenli ambalajlama gerektiren ürünlerde özensiz ambalajlama sonucu kutular bantlanıp kapandıktan sonra /nakliye esnasında da bazı hasarların oluşmuş olabileceğini, ayıp ve hasarın davaya konu malların yaklaşık olarak % 80-90’ında mevcut olduğu kanaatine varıldığını, davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu ve bu hakkını kullandığını, davacının ödediği l00.000 TL’nın ödendiği günden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiğini, kar kaybı ile ilgili bilgi olmadığından hesaplama yapılamadığını, prestij kaybının mahkemece takdir edileceğini, ödediği l00.000 TL için kredi faizini talep hakkı olmadığının tespit edildiğine…”dair görüş sunulmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 23-(1)-c) maddesi uyarınca; alıcı, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (2) gün içinde, açıkça belli değil ise malı teslim aldıktan sonra (8) gün içinde incelemek veya incelettirip mal ayıplı çıkar ise bu süre içinde ayıbı ihbar etmelidir.
Olağan muayene ile tespit edilemeyen gizli ayıp bulunduğu hallerde de, 6098 sayılı TBK’nın 223-(1) maddesine göre, alıcı devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Satış sözleşmesinde ayıba ilişkin hükümler 6098 sayılı TBK’nın 219 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 219. maddesine göre; satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile, onlardan sorumludur. Aynı Kanun’un 222. maddesine göre; satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayıp, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.
Ayıp halinde alıcının hakları 6098 sayılı TBK’nın 227-(1) maddesinde; “Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, İmkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak sayılmıştır. Alıcının genel hükümlere göre tazminat hakkının saklı olduğu da hüküm altına alınmıştır (m.227/1).
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında ticari ilişki kapsamında 12 Haziran 2020 tarihli ve … numaralı faturaya istinaden davacı tarafça satış bedeli olan 100.000,00 TL’yi davalıya ödediği ve davaya konu malların 17/08/2020 tarihinde davacıya teslim edilmiş olduğu hususunun dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, davacı tarafça alım satım sözleşmesine konu malların ayıplı olduğundan bahisle alım satıma ilişkin olarak ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, mahkememizce dava konusu malların bulunduğu depoda yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporuna göre dava konusu malların yaklaşık %80-90 oranında ayıplı olduğu, mallarda kırık çizik, küf gibi açık ayıpların söz konusu olduğu, davacı tarafça ayıp ihbarına ilişkin olarak sunulan whatsapp yazışmaları incelendiğinde, ilk olarak malların teslim edildiği 17/08/2020 tarihinde davalı yana “ev testili bizim can alıcı noktamız, bu grubun yarısı kırık çatlak çöpe gidiyor inanın” şeklinde ürünlerdeki ayıplara dair bildirimde bulunulduğu, sonrasında 18/08/2020 tarihinde de “bol kırık”, “küf kokan pikeler ” şeklinde başkaca ayıp bildirimlerinde bulunulmuş olduğu, bu ayıp ihbarlarının tarihi itibariyle süresinde olduğu, TTK m.18/3’deki tacirler arasındaki bildirim usulleri geçerlilik şartı değil ispat şartı olması ve ayıp ihbarının TTK 18. maddesinde sayılan işlemlerden olmaması nedeniyle davalı satış sorumlusu ile davacı şirket yetkilisi arasında yapılan whatsap mesaj içeriklerine göre ayıp ihbarının usulüne uygun yapıldığı, davalı yanın, malların teslimi öncesinde oluştuğu tespit edilen ayıplara ilişkin olarak davacıya karşı sorumlu olduğu, ürünlerin kabul edilemeyecek derecede kusurlu ve ayıplı olması nedeniyle davacı/alıcının seçimlik haklarını kullanma koşullarının oluştuğu, davacı yanında sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep ettiği anlaşılmakla davaya konu malların davalı yana iadesi ile ödenen 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konu malların bulunduğu deponun davacıya ait olması nedeniyle depo kira bedeline ilişkin talebin reddine, davacı tarafça çekilen krediye ilişkin faizin ödenmesine ilişkin talebin , davacı tarafça çekilen kredi ve kredi faizine ilişkin sorumluluğunun davacıya ait olması nedeniyle reddine, davacı tarafça prestij kaybı ve kar kaybına ilişkin taleplerin ise bu hususlarda delil sunulmaması ve iddiaların ispat edilememesi nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın kısmen kabulü ile; 12/06/2020 tarihli faturaya istinaden davacıya teslim edilmiş olan davaya konu malların davalıya iadesi ile 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
-Fazlaya ilişkin talebin reddine
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 6.831,00-TL harçtan peşin alınan 2.769,24-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.061,76-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 13.450,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 8.880,41-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.777,00-TL (posta/tebligatbilirkişi)’den kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 1.095,85-TL ve 2.769,24-TL ilk harç ve masraflar olmak üzere toplam 3.865,09-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin taraflardan (505,98-TL’sinden davacı tarafın, 814,02-TL’sinden davalı tarafın sorumlu olması kaydı ile) tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.30/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza