Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/180 E. 2022/217 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/180 Esas
KARAR NO : 2022/217

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“…Müvekkil tam tarihleri tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde ortaya çıkacak sürede; davalının … ilinde, davalının dükkan konumuna göre uygun gördüğü bir çevrede, davalının aldığı çiçek ve diğer ürünlerin siparişlerini hazırlayıp müşterilere göre göndermek görevini icra eden bir gerçek kişi ticari işletmedir. Müvekkil hem ürünü hazırlamakla görevli hem de teslim ile görevlidir. Müvekkil yalnızca davalıya çalışmamakta, dışarıdan da siparişler alabilmektedir. Müvekkil yaptığı işin faturasını davalıya göndermekte davalı da ödemeyi yapmaktadır. Ancak yaptığın işin faturasının neye göre kesileceği hususunda, faturadan önce mutabakat imzalanmakta, mutabakat imzalanmadığı taktirde de müvekkil fatura kesememekte, kesse bile fatura iade edilecek olduğundan fatura mutabakatları davalının dayattığı şekilde yapılmıştır. Böylece müvekkilin alacakları mutabakatlar dışında kalmıştır. Mutabakatlar ise gabinle maluldür; zira davalı müvekkil gibi küçük işletmelere fatura bedellerini hızlıca ödemezse müvekkilin dükkanını çevirebilecek bir sermaye bulması mümkün değildir. Her ne kadar basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü tacirlere gabin yönünden menfi haklar sağlasa da; aşırı nisptesiz halden istifade durumu için gabin ticaret hukukunda da mümkündür. Burada da mutabakatlar yönünden dayanağımız tecrübesizlik veya düşüncesizlik değil; bunlar dışındaki zorunlu bir aşırı nispetsizliktir. … ile müvekkil arasında, müvekkilin konumundaki diğer tacirlerin de bağlı bulunduğu bir internet sitesi sistemi mevcuttur. Bayilik sonlanınca müvekkil bu sistemden atılmıştır. Ancak bu sistemde hangi ürünün, hangi tarihte, hangi fiyatla, hangi adrese ve hangi gönderim seçeneğine göre gönderileceği kayıtlıdır. HMK 220 uyarınca tarafımızca iddia edilen tüm işlemlerin kayıtlı, müvekkiller sistemden atıldığı için, valnızca davalıda mevcuttur ve davalı bu kayıtları sunma yükümlülüğü vardır vardır. 4, …’nde “90 dakikada gönderim” (hızlı) uygulaması vardır. 90 dakikada gönderim uygulamasında müvekkil 90 dakika içerisinde … tarafından gösterilen ürünü Önce hazırlayıp, sonra da … tarafından gösterilen adrese götürmekle yükümlüdür. Eğer sipariş normal sipariş değil de, 90 dakikada gönderim siparişi ise sipariş başına 10,00 TL ek ücret vardır. Davalı 01.01.2020 tarihinden itibaren, sözleşmede hiçbir değişiklik yahut anlaşma yapmadan 10,00 TL tutarındaki bu 90 dakikada gönderim ek üçretini ödemeyi bırakmıştır. Üstelik … hariç Türkiye’nin dieğr tüm bölgelerinde mezkur hızlı gönderim ücretleri ödenmeye devam edilmiştir; müvekkilin arkadaşlarından öğrendiği kadarıyla arabuluculuk başvurumuz akabinde … bölgesinin tamamında da bu ücretler tekrar ödenmeye başlanmıştır. Bu ücretlerin ödenmemesi hususunda kendiliğinden karar veren ise davalı bünyesinde çalışan, dönemin bölge müdürüdür. Bu alacak bakımından talebimiz vakidir. Müvekkil günde ortalama 15 adet 90 dakikada hızlı gönderim siparişi almıştır. İşbu dilekçenin 3 numaralı bendinde belirtildiği üzere tüm kayıtlar davalıda olduğundan, 01.01.2020 tarihinden itibaren tam olarak adet 90 dakikada gönderim siparişi geldiği, ancak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkaktır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 64 maddesi uyarınca hızlı gönderim için alınan ilave ücretin 2/3’ü müvekkile ait olacaktır. bu ücreti müvekkil, ödenmeyen dönem hariç olmak üzere, yıllarca 10,00 tl olarak almıştır. müvekkillere satışa hazırlayacakları malzemeleri satan da davalıdır. Davalı bir gönderide gönderilen mal toplamını bir faturada gösterir. Ancak tek bir gönderide gelmesine rağmen, aynı gönderide gelen her bir mal için ayrı ayrı nakliye bedelini müvekkile fatura eder. 1 numaralı ekte sunduğumuz faturada örneğin tek gönderide gelen 29 kalem mal için 29 adet de nakliye bedeli kesilmiştir (EK-İ Nakliye Bedellerinin De Göründüğü Fatura Örneği). Bunu kabul etmez ise, müvekkile mal gönderilmediği için müvekkil gelen siparişleri de yapamayacağından, müvekkilin iradesi burada da sakata uğratılmıştır. Üstelik hiçbir mal müvekkilin dükkanına teslim de edilmemiştir, müvekkil nakliye edilen malları hep kendisi gidip almıştır. Müvekkiller birçok seferinde malı kendi ödedikleri kargoyla teslim aldıklarından ikinci bir nakliye bedeli daha ödemişlerdir. Davalı tarafından müvekkile satılan malların tesliminde, malları eğer davalı müvekkile teslim etseydi malların paletle gelmesi gerekirdir. Ancak müvekkile tek bir palet gelmiş dahi değildir. Buna rağmen her bir teslimatta müvekkilden en az 100,00 TL palet ücreti kesilmiştir. Bu palet bedellerinin de iadesini talep etmekteyiz. Ürünleri ve paletleri teslim ettiğini ispat yükü davalıdadır. Müvekkillerin başında, müvekkiller sözleşmeye aykırı davranır ise günlük olarak siparişlerini kapatma yetkisi bulunduğu iddia edilen bölge müdürleri vardır. Ancak tamamen keyfi olarak müvekkil ya sistemden siparişe kapatılmış ya da günlük çok düşük miktarlarda sipariş kotası konulmuştur. Müvekkilin hatırlayabildiği kadarıyla toplamda 100 günün çok üzerinde süreyle haksız ve mesnetsiz olarak dükkanı siparişe kapatılmıştır Tam gün sayısı davalının sunduğu kayıtlardan ortaya çıkacaktır. Müvekkil yılın 365 sipariş almaktadır. Sipariş hiç gelmeyen günler müvekkilin kapalı olduğu günlerdir. Bölge müdürü müvekkilin dükkanını gunluk siparişe tamamen keyfi olarak kapatmaktadır yahut 10 adetle sınırlamaktadır. Bu keyfiliğe örnek olarak; müvekkilin kapatıldığının bölge müdürü tarafından nasıl ve hangi sebeple bildirildiğini gösterir Whatsapp konuşması kaydını ekte sunmaktayız Bu örnekte davalı çalışanı bölge müdürü, geceden sabaha kadar çalışmayı emrettiği, bunun yapılmadığı ve sorulan sorunun üslubunu beğenmediği için keyfi olarak müvekkili siparişe kapatmıştır veya sipariş kısıtlaması koymuştur. Her bir kısıtlamanın ve kapatmanın haklı gerekçesini ispat yükü davalıya düşe talebimiz bilirkişi incelemesi sayesinde müvekkilin günlük ortalamasının tespiti ile kapatıldığı veya kota konulduğu günlerden doğan zararının müvekkile ödenmesi yönündedir. Müvekkile kapasitesinin çok üzerinde mal gönderilmiş ve bu mallar daha sonra iade alınmamış, bozulmuştur. Müvekkil bu malların fazla olduğunu, bozuk olduğunu, bozulma ihtimali olduğunu belirtmiş ve nihayetinde iadesini talep etmişse de bu mallar bakımından iade işlemi yapılmamıştır. Müvekkil tarafından bu malların fazla olduğu, bozuk olduğu, bozulma ihtimali olduğu ve nihayetinde iadesini talep ettiği mail ve diğer deliller bilahare ibraz edilecektir. Müvekkile gönderilen bozuk mallar ve iade alınmayan fazla mallar bakımından da müvekkillerden alınan ücretlerin iadesini talep etmekteyiz. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3 maddesindeki bildirim süresi, müvekkilin bulunduğu hiçbir bildirimde aşılmamıştı. Davamız ispat bakımından; 90 dakikada gönderim ücreti ve kota/kapatım zararı bakımından HMK m 107/2 uyarınca belirsiz alacak davasıdır. Diğer alacaklar bakımından kısmi davadır. Davalı ile arabuluculuk görüşmesi yapılmış ancak anlaşma sağlananmış olup anlaşmama tutanağı ektedir . Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini….”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Türkiye’de online … ve hediye sektöründe lider e – ticaret sitesi olan, Türkiye genelinde birlikte çalıştığı 900’den fazla çiçekçi iş ortağı ile en kolay ve ekonomik yoldan çiçek göndermeyi sağlamak amacıyla faaliyetlerine başlayan Müvekkil Şirket; e-ticaret sektörüne yeni bir bakış açısı getirmek, en hızlı ve kolay şekilde ürün gönderimini sağlamak hedefiyle pazaryeri (Marketplace) modeli kapsamında bünyesine kattığı elektronik, ev & yaşam, kişisel bakım, süpermarket, kozmetik, moda, spor & outdoor, hobi, pet shop ve takı & aksesuar gibi farklı kategoriler altında da yüzbinlerce ürünü müşterilerine sunmakta, her geçen gün gelişmeye ve online alışveriş deneyimini en iyi şekilde sağlamak amacıyla faaliyetlerine devam etmektedir.
Davacı da, geçmiş dönemde Müvekkil Şirket’in Ankara ilindeki iş ortaklarından biri olarak faaliyetlerini yürütmüş olup, Müvekkil Şirket’in … adlı internet sitesi ve … mobil uygulamaları üzerinden müşteriler tarafından sipariş verilen ve Müvekkil Şirket tarafından davacıya yönlendirilen siparişlerin dağıtım ve teslimatlarını yapmıştır.
Taraflar arasında Müvekkil Şirket’in müşterilerinin vermiş oldukları siparişlerin dağıtımına ilişkin olarak “… İşbirliği Sözleşmesi” (“Sözleşme”) akdedilmiştir. Anılan Sözleşme uyarınca davacı, … Sipariş Sistemi (“Sistem”) üzerinden kendisine ulaşan siparişleri … müşterisine veya … müşterisinin istediği kişinin adresine ulaştırmak ve teslimatını gerçekleştirmekle sorumlu olup, Sözleşme’ye uygun şartlarda yapılan teslimatlara karşılık detayları Sözleşme’nin Mali Hükümler kısmında belirtilen ödemelere hak kazanmaktadır. Sözleşme 06.11.2014 tarihinde imzalanmakla birlikte, taraflar arasındaki ticari ilişki başlamış, 15.05.2017 tarihinde taraflar arasındaki sözleşme yenilenmiş ve taraflar arasındaki ticari ilişki yaklaşık 6 sene yürürlükte kalmıştır. Ancak, davacının Müvekkil Şirket’e gönderdiği 20.06.2020 tarihli fesih ihbarı üzerine Sözleşme’de yer alan fesih süresine riayet edilerek Sözleşme sona ermiş ve bu kapsamda davacının … Sipariş Sistemi ve Paneli kapatılmıştır.
İşbu cevap dilekçemizde davacının tüm iddialarına karşı açıklamalarımız yer almakla birlikte, her şeyden önce davaya konu tüm taleplerinin dayanağı olan “aşırı yararlanma” iddiasına ilişkin yanıtlarımıza yer vermemiz gerekmiştir. Zira, aşırı yararlanmanın objektif ve subjektif unsurlarının bulunmadığı somut olayda davacının diğer iddia ve taleplerinin herhangi hukuki bir dayanağı da olmayacağı açıktır. Davacı dilekçesinde, davalı ile imzaladıkları mutabakatların gabinle malul olduğunu, zira davalının, davacı gibi küçük işletmelere fatura bedellerini hızlıca ödemezse davacının dükkânını çevirebilecek bir sermaye bulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının imzaladığı mutabakatlarda alacaklarının mutabakat dışı kaldığını, mutabakatlar yönünden zorunlu bir aşırı nispetsizlik olduğunu iddia etmiştir.
Gabin (Aşırı Yararlanma) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28 inci maddesinde yer almakta olup, “kurulan sözleşme süreci içinde, taraflardan herhangi birinin aleyhine ağır oransızlık durumunun oluşması” olarak tanımlanmaktadır.
Gabin’in varlığı için objektif ve sübjektif unsurlar aranmakta olup, objektif unsur olarak nitelendirilebilecek unsur edimler arası açık oransızlığın varlığı iken sübjektif unsur deneyimsizlik, düşüncesizlik ve zor durumda kalma halidir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, bir olayda aşırı yararlanmanın meydana gelip gelmediğinin tespiti adına öncelikle edimler arası açık oransızlık olup olmadığının
değerlendirilmesi, ardından sübjektif koşulların varlığının tartışılması gerekmektedir. Bu kapsamda aşırı yararlanmadan söz edebilmek için yapılan sözleşme ile borçlanılan tarafların karşılıklı edimlerinin birbirinden açık şekilde farklı olması gerekir. Edimler arasındaki aşırı dengesizlik sözleşmenin kurulduğu anda, sözleşmenin yapıldığı yerdeki piyasa ve pazar, arz ve talep şartlarına göre mevcut olmalıdır.2 Bununla birlikte, karşılıklı edimlerin objektif olarak takdir edilen değerleri arasında açık yani, işten anlayan herkesin kolayca gözüne çarpan bir oransızlık var ise objektif koşulun gerçekleştiği kabul edilir. Ancak somut olayda, davacı ve davalı arasındaki karşılıklı edimler arasında açık bir fark söz konusu değildir, zaten Sözleşme’nin özü itibariyle de böyle bir dengesizlik söz konusu olamayacaktır. Zira, İşbu dilekçemizin 1 inci maddesinde açıkladığımız üzere Sözleşme kapsamında davacı … Sipariş Sistemi (“Sistem”) üzerinden kendisine ulaşan siparişleri … müşterisine veya … müşterisinin istediği kişinin adresine ulaştırmakta ve teslimatını gerçekleştirmekte, Müvekkil Şirket ise bu kapsamda davacıya yönlendirilen sipariş fiyatlarının %60’ını davacıya ödemekte, kalan %40’ını ise kendisi almaktadır. Yine taraflar arasındaki anlaşma uyarınca, davacının talebi üzerine istediği adet ve sayıda ürün gönderilmekte olup, gönderilen toplam ürünün ise yalnızca %10’u tutarında nakliye bedeli davacıya yansıtılmakta, bu tutarlar ise Sözleşme’nin ilk imzalandığı günden beri taraflar arasındaki mutabakatlar çerçevesinde ödenmektedir.
Sözleşme kapsamında taraflar arasındaki edimler arasında bir oransızlık olmadığı açıktır. Tam tersine, edimler arasındaki denge incelendiğinde davacının daha kazançlı olduğu aşikârdır. Açıklanan tüm bu nedenlerle somut olayda aşırı yararlanmanın objektif unsurunun gerçekleşmediği sabittir. Somut Olayda Aşırı Yararlanmanın Subjektif Koşulları Gerçekleşmemiştir.
Davacı da, dilekçesinde dayanağının zorunlu bir aşırı nispetsizlik olduğunu iddia etmiştir.
Bununla birlikte; zor durumda kalma hali aşırı yararlanılan kişinin sözleşmeyi akdettiği sırada önemli ölçüde sıkıntı içerisinde ve çaresiz durumda olması, içinde bulunduğu bu halin sözleşmeyi mevcut şartları ile imzalamasına sebep olması ve içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için tek çarenin bahse konu sözleşmeyi yapmak olduğunun bilincinde olması gerekir. Üstelik, bir tacirin risk içeren sözleşmelere taraf olması durumunda dahi davaya konu sözleşme ve mutabakatların davacı adına risk içermediği ve aleyhine olmadığı hususunu tekrar belirtmek isteriz- bu sözleşmelere taraf olması nedeniyle aleyhine çıkan her sonuç zor durumda kalma hali sayılamayacak ve aksi durum ahde vefa ilkesinin yok sayılması düşüncesini doğuracaktır. Aşırı yararlanmadan bahsetmek için aşırı yararlanma kastının da bulunmak gerekir. Açıklanan nedenlerle; somut olayda aşırı yararlanmanın objektif ve sübjektif unsurları ile davalının yararlanma kastı bulunmadığından, davacının haksız ve hukuka aykırı tüm taleplerinin reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini…”
GEREKÇE:
Uyuşmazlık tespiti; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı ödemelerin tahsil edilememesi nedeniyle alacak ve tazminat davasıdır.
17.11.2021 tarihli ve 2 numaralı celseninde; Davacıya 2 haftalık kesin süre verilerek dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddialarını açıklaması ve somutlaştırılmasının istenilmesine, bu çerçevede belirsiz alacak davası yönünden 01/01/2020 tarihinden itibaren ödenmediğini iddia ettiği siparişlerin tarihlerini, listesini ve miktarlarının, aynı şekilde siparişe kapatıldığı ve kota konulduğunu iddia ettiği gün ve saatleri, buna ek olarak kısmı dava yönünden ödediğini belirttiği nakliye ve palet ücretlerine ilişkin tarih ve dökümlerinin ayrıca ayıplı olduğunu ve iadesini talep ettiği malların miktar nevi ve tarihleriyle ayıp ihbarı yapıp yapmadığına ilişkin delillerinin dava dilekçesinin sonuç kısmında belirtilen sıraya uygun şekilde kalem kalem açıklanmasının istenilmesine, dair ara karar oluşturulduğu, davacının belirtilen sürede ara kararı yerine getirmediği, dava dilekçesinin somutlaştırılmasına ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemiş olması, davacının netice taleplerinin somut, belirli ve anlaşılabilir olmaması nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-HMK’nın 114. ve 194. maddeleri uyarınca davacının somutlaştırma yükümlülüğü yetine getirmediği anlaşıldığından davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 59,30-TL harçtan düşümü ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 50,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 16/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza