Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/175 E. 2023/600 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/175 Esas
KARAR NO : 2023/600

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 25/12/2015
KARAR TARİHİ : 23/11/2023

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilleri şirketin … Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarası ile kayıtlı olduğunu, 30/11/2015 itibari ile yapılan mali inceleme ile borçlarının aktifinden fazla olduğunun tespit edildiğini ve şirketçe bu durumu teşvik eden bu karar ve iflas durumunun ortaya çıkmasının söz konusu olduğunu ancak müvekkilleri şirket ile ilgili detaylı açıklamalar ve ekte sunulan iyileştirme projesinin tatbikine imkan verilmesi halinde borçlu şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olabilme ihtimali çok yüksek olduğunu, bu sebeple iş bu projenin uygulanmasına ve iflas ertelenmesine karar verilmesi için iş bu davanın açıldığını, neticeten …A.Ş.’nin borca batık durumu nedeni ile ve ekte sunulan iyileştirme projesi dikkate alınarak iflas durumunun 1 yıl süre ile ertelenmesine ve muhtemel icra ve yargılama işlemlerinin ilgili kanunların istisna kıldığı işlemler hariç tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, İİK 179 ve TTK’nun 376 maddesinde düzenlenen iflas erteleme davasıdır.
7101 sayılı kanun ile İİK’ya eklenen geçici madde 14- (Ek: 28/02/2018-7101/46 md.)’de “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” hükmü yer almakta olup, mahkememizce bu hüküm çerçevesinde yargılama yapılmıştır.
TTK 376 ve İİK 179 vd. maddeleri uyarınca şirketlerin aktifleri borçlarını karşılamaya yetmediği takdirde yönetim kurulu bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Bu durumda şirketin doğrudan doğruya iflasına karar verilir. Ancak idare ve temsil ile yetkili kimseler ya da alacaklılardan biri şirket veya kooperatiflerin mali durumunun iyileştirmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar verir. Somut olayda davacı şirketin muamele merkezinin mahkememiz yargı sınırı içerisinde olup, kesin yetki kuralı çerçevesinde mahkememizin görevli ve yetkili olduğu, şirketin yönetim kurulu toplantısında erteleme davası açılması için karar alındığı, dava açmak üzere avukata özel yetki ve vekaletname verildiği, dava ön koşullarının gerçekleşmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 2015/1232-2019/895 E.K. sayılı 10/10/2019 tarihli karar ile “…1-Davacının iflas erteleme talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …A.Ş.’nin iflasına, İflasın 10/10/2019 günü saat 15:47 itibarı ile açılmasına, İflasın açıldığının İstanbul İflas Müdürlüğü’ne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere ile bildirilmesine, İflas kararının İflas Müdürlüğü tarafından ilanına, İflas avansının İflas Müdürlüğüne aktarılmasına, Davacı şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararlarının hüküm ile birlikte kaldırılmasına, İhtiyati tedbir kararlarının kaldırıldığının ilgili mercilere bildirilmesine, İflas ile birlikte kayyumun görevine son verilmesine…” karar verilmiş olup, anılan kararın istinaf edilmesi neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2382-2021/222 E.K. sayılı 18/02/2021 tarihli ilamı ile “…İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur.Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir.İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb dir.Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının, alacaklıların haklarını, iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması gerekir. Somut davada, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı bilanço tarihinde şirket malvarlıklarının yani aktiflerinin rayiçleri değerleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemektedir.Yani şirket borca batıktır.Ancak, şirketin borca batıklığına dair tespit tarihi 31.12.2016 dır. 09.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda 31.12.2016 tarihi itibariyle, şirket aktiflerinin satış değerlerinin ( piyasa rayiç değerleri ) esas alınarak düzenlenen bilançoya göre toplam borçlarının toplam aktiflerini (-)4.862.152.13 TL aştığı ve borca batık durumda olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 11.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirket öz kaynaklarının 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-)8.016.632.12 TL olduğu bu durumda kaydi değerlere göre borca batıklık durumun devam ettiği belirtilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, İflasın ertelenmesinin en önemli koşulu sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borca batık olması halidir. Borca batıklık, şirket pasifinin aktifinden fazla olması hali olarak tanımlanmaktadır. Yine İİK 179. maddesi gereğince iflas kararı verilebilmesi içinde şirketin borca batık olması ve borca batıklığın karar tarihinde de mevcut olması gerekir. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmelerde dikkate alınarak belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacı kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de bakılması ve özellikle bu noktada konusunda uzman bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır. Davacı şirketin mali durumunun yargılama sonuna kadar incelenmesi ve borca batıklığın tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekecektir. Somut davada, davacı şirketin aktiflerinin rayiç değerlerinin tespiti ile bulunan borca batıklığına dair rapor tarihi 31.12.2016, karar tarihi ise 10.10.2019 dur.Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda şirket aktiflerinin kaydi değerleri esas alınarak borca batıklık tespiti yapılmıştır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında, iflas kararı verilebilmesi için şirketin aktiflerinin güncel rayiç değerlerinin teknik bilirkişi vasıtası ile tespiti sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir. Güncel olmayan ve kaydi değerlere göre borca batıklığın tespitine konu olan rapor sonucuna göre İflas kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Diğer taraftan, 29.01.2016 tarihli İhtiyati tedbir kararından hüküm tarihine kadar, davacı şirketin iflas ertelemenin bütün sonuçlarından yararlanmasına rağmen, iyileştirme projesinde yer verilen sermaye artışının ve diğer öngörülerin yerine getirilmemiş olması nedeniyle, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu kabul etmek mümkün görülmemiştir.Bu anlamda ve özellikle talep tarihinden itibaren geçen sürede dikkate alınarak İflas erteleme talebinin red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaması nedeniyle iflas erteleme red kararında geçen sürede dikkate alındığından bir isabetsizlik görülmemekle birlikte, İİK 179. maddesi kapsamında iflas kararı verilebilmesi için şirketin borca batıklığının güncel rayiç verilerle teknik bilirkişi vasıtası ile tespiti sonrasında bir karar verilmesi gerekirken, kaydi veriler esas alınarak hazırlanan rapor sonucuna göre karar verilmesi isabetli görülmemiş ve davacı vekilinin buna dair istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar ve 10.10.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA…” karar verilmiş olup, dava dosyası mahkememizin 2021/175 esas sırasına kayıt edilerek yargılamaya anılan dosya üzerinden devam edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2382-2021/222 E.K. sayılı ilamı gereği davacı şirketin güncel borca batıklığının rayiç ve kaydi verilere göre tespiti için dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 11/11/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında “…Şirketin 31.12.2018 tarihli kaydi ve rayiç değer Bilançosuna göre; şirketin kaydi değerlere göre -6.299.131,50 TL, rayiç değerlere göre ise -6.319.888,53 TL borca batık olduğu…” şeklinde görüş belirtilmiştir. Davacı şirketin güncel borca batıklığının kaydi ve rayiç değerlere göre tespiti istenmesine rağmen bilirkişi heyetinin 11/11/2021 tarihli raporunda batıklığın 31/12/2018 tarihli kaydi ve rayiç değer bilançosuna göre yapıldığı görülmekle davacı vekilinin 29/11/2021 tarihli itiraz dilekçesi ve bir kısım müdahil vekillerinin beyan ve itiraz dilekçeleri de incelenmek sureti ile davacı şirketin kaydi ve rayiç değerlere göre güncel borca batıklığının tespiti hususunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 14/06/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında “…Şirketin 01.01.2019 tarihli kaydi ve rayiç değer Bilançosuna göre; şirketin kaydi değerlere göre -6.299.131,50 TL, rayiç değerlere göre ise – 6.319.888,53 TL borca batık olduğu…” şeklinde görüş belirtilmiştir. Dosya kapsamına, mevcut delil durumuna göre davacı şirketin güncel borca batıklığının rayiç ve kaydi verilere göre tespiti için bilirkişi heyetinden 2. ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 08/06/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında “…Şirketin Mayıs 2013 Rayiç değer Bilançosuna göre; şirketin – 1.111.409,61 TL (eksi değerde) borca batık olduğu…” şeklinde görüş belirtilmiş olup dosya kapsamına uyan bilirkişi raporu denetime elverişli kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı şirketin mevcut durumda borca batık olduğu, iyileştirme projesinde gerçekleştirmeyi hedeflediği tutarları yakalayamadığı, pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanabilirliği ve alacaklıların menfaatlerini korumaya ilişkin şartların gerçekleşmediği anlaşıldığından iflas erteleme talebinin reddine ve davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İflas erteleme talebinin reddine,
2-MERSİS’te … numarası ile kayıtlı … Şirketi’nin iflasına,
3-İflasın 23/11/2023 günü saat 14:25 itibari ile açılmasına,
4-İflasın açıldığının … İflas Müdürlüğü’ne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere ile bildirilmesine,
5-İflas kararının iflas müdürlüğü tarafından ilanına,
6-İflas avansının iflas müdürlüğüne aktarılmasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 242,15-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; Müdahil … vekilinin yüzüne karşı davacı taraf ile diğer müdahillerin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/11/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza