Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/731 E. 2022/399 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/731 Esas
KARAR NO : 2022/399

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2020
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“Davalı, 03.07.2014 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) dağıtım şirketi olan müvekkil … A.Ş.’nin bayiliğini yapmıştır. 03.07.2014 tarihli LPG ile çalışan Karayolları Taşıtları için İkmal İstasyonu Bayiliği Sözleşmesi’nin normal şartlar altındaki sona erme tarihi 03.07.2019’dir. EPDK internet sitesinde, davalının Otogaz bayilik lisansının 18.10.2018 tarihi itibariyle sonlandırıldığı görülmüştür. Davalı ile akdedilmiş Bayilik Sözleşmesi”nin 2. Maddesine göre; Bayi yasal prosedürleri tamamlayarak yetkili makamlardan çalışma izni, işyeri çalışma ruhsatı, LPG otogaz bayilik lisansını almakla mükelleftir. Davalının sözleşmenin asli devamlılık unsurlarından biri olan LPG Otogaz Bayilik lisansını EPDK nezdinde sonlandırması açıkça sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. İşbu nedenlerle sözleşme fiilen ve hukuken uygulanamaz hale gelmiştir. Belirttiğimiz bu sebeplere binaen … 32. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı ile imzalanan bayilik sözleşmesi feshedilmiştir. Davalı, sözleşmenin haksız şekilde feshine sebebiyet vermekle, müvekkilin zarara uğramasına neden olmuştur. Bu nedenle davalı, Bayilik Sözleşmesi’nin 32. Maddesinin (a) bendine göre müvekkilin uğradığı müspet zararı tazmin etmek durumundadır. Davalı, bayiliğe devam ettiği süre boyunca LPG satışına devam etmiş ve müvekkil de bu satışlardan kar elde etmiştir. Bu nedenle sözleşme olağan şartlar altında devam etseydi, davalı LPG satışlarına devam edecek ve müvekkil de kar etmeye devam edecekti. Sözleşmenin süresinden önce davalının kusuru ile sona ermiş olması sebebiyle müvekkil, bu kardan mahrum kalmıştır. Davalının satış rakamlarının müvekkil ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesini dileriz. Müvekkilin LPG alış ve davalıya LPG satış fiyatları müvekkil şirket kayıtlarında görülmektedir. Davalının satışları ile birlikte değerlendirilerek müvekkilin uğradığı kar mahrumiyetinin yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesini talep ederiz. Ayrıca davalı taraf, sözleşmenin 32. Maddesinin b bendine göre sözleşmeye aykırı davranışlarıyla sözleşmeyi feshettiğinden cezai şart ödemekle yükümlüdür. Cezai şart hesabı, bayinin LPG alımı yaptığı dönemde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımıyla hesap edilir. Yapılacak bilirkişi incelemesi ile davalının LPG alımı yaptığı dönemde aldığı en yüksek LPG miktarının tespiti ile sunulacak olan perakende satış fiyatları göz önüne alınarak cezai şart miktarının tespit edilmesini talep ederiz. Bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart, ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğundan hem müspet zarar (kar mahrumiyeti) hem de cezai şart aynı anda talep edilebilmektedir. Ayrıca fesih ihtarının davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren her iki tarafın da tacir olması sebebiyle müvekkil şirketin alacağına avans faiz oranı üzerinden faiz işletilmesini, sözleşmeden kaynaklanan diğer talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla talep etmekteyiz. Ayrıca sözleşme imzalanırken davalıya ariyeten teslim edilmiş olan emtianın da sözleşmenin feshiyle birlikte müvekkile iade edilmesi gerekmektedir. Bu emtia şunlardan ibarettir: 2 Tabancalı B Tipi Dispenser, 10 metreküp LPG Otogaz Tankı, Tesisat, ,İstasyon Kurulum, Kademeli Pompa Revizyon, Elektrik Panosu Modemli (Tek tank için) Emtianın rayiç bedelinin tayin edemediğimizden şimdilik 2.000 TL harca esas değer bildiriyoruz. Emtianın rayiç bedeli tespit edildiğinde eksik harç tarafımızca yatırılacaktır.
fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile;
Kar mahrumiyeti olarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 1.500,00-TL,
Cezai şart olarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 5.000,00-TL,
Ariyet olarak teslim edilmiş emtianın müvekkile iadesine, emtianın iadesinin mümkün olmaması halinde rayiç bedelin davalıdan tahsiline(harca esas değer 2.000,00- TL esas alınmıştır)
Olmak üzere şimdilik toplam 8.500,00- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“Davacı tarafça müvekkil aleyhine açılmış olan tazminat davası hukuka aykırıdır. Şöyle ki; Müvekkil akaryakıt istasyonunda kiracı olup kiraya veren tarafından bu iş yerinden tahliye edilmeye çalışılmış, hatta … İcra Hukuk Mahkemesi …-Esas sayısı ile de kiralananın tahliyesi maksadıyla kiraya veren tarafından dava açılmıştır. Bunun üzerine müvekkil 2018 yılında istasyonu boşaltmak durumunda kalmıştır. Bu müvekkilin dışında gerçekleşmiş bir olaydır. Daha sonra olası bir denetlemede sorun yaşanmaması amacıyla iş yerinden tahliye edilmesinin akabinde müvekkil bayilik lisansının iptali için başvuru yapmıştır. Tüm bunları dağıtıcı firmaya bildirmiş ve yeni iş yerinde devam etmek üzere taraflar arasında bir sözleşme daha imzalanmıştır. Bu sözleşmenin bir suretini sayın mahkemeye sunuyoruz. Ancak o dönemlerde piyasada yaşanan problemler nedeniyle davacı taraf taahhütlerini yerine getirmemiş ve müvekkil de bu nedenle başka bir firma ile anlaşma yapmıştır. Tüm bunlarda müvekkilin hiçbir kusuru yoktur. Kiraladığı yerden istemi dışında çıkarılan müvekkil sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı davranmamış, sözleşmeyi ayakta tutabilmek için elinden geleni yapmış ve yeni bir yer kiralayarak yeniden sözleşme imzalamak istemiştir. TBK 138. Maddesinde de belirtildiği üzere sözleşmenin değişen şart ve durumlara göre uyarlanması mümkündür. Taraflar bu doğrultuda yeniden bir sözleşme imzalamışlar fakat davacı taraf bu sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmemiş ve müvekkilin mağduriyet yaşamasına sebebiyet vermiştir. Tarafların 2014 yılında imzaladıkları sözleşmenin 35. Maddesinde LPG teslimat yerlerinin değişmesi sadece davacı taraf için mücbir sebep sayılmıştır. Müvekkil için ise bu hal mücbir sebep olarak değerlendirilmemiştir. Sözleşme davacı tarafça hazırlanmış, maddeler karşılıklı olarak tartışılmamıştır. Sözleşmenin maddeleri genel işlem koşulları niteliğinde olup bu maddelerin çoğunu davacı taraf, kendi lehine, müvekkilin aleyhine olarak kaleme almıştır. Dolayısıyla sözleşmede belirtilen mücbir sebep hallerinin müvekkil için de uygulanması gerekmektedir. Müvekkilin benzin istasyonundan tahliye edilmesi nedeniyle LPG teslimat yeri değişmiş olup bu durumda müvekkil açısından da bir mücbir sebep oluşmuş olacaktır. Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Lisans Yönetmeliği Madde 20/a da dağıtıcı lisansı sahiplerinin yükümlülüklerinden biri olarak “Sözleşme imzaladığı otogaz bayileri adına elektronik ortamda lisans işlemleri yapmak” sayılmıştır. Dolayısıyla müvekkilin lisansının süresinin bitmesi ya da süre uzatımı gerekmesi halinde gerekli başvuruların dağıtıcı aracılığıyla yapılması gerekmektedir. Yönetmelik de bu yöndedir. Davacı taraf kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği gibi bir de sorumlu olarak müvekkili göstermiş ve dava açmıştır. Açılan bu dava hukuka aykırıdır. Karşı taraf yükümlülüğünü yerine getirmemiş üstüne bir de sözleşmeyi haksız olarak feshetmiştir. Ortaya çıkan sebebin haklı bir sebep sayılabilmesi için iyiniyet kurallarına göre sözleşmenin devamının taraflardan beklenememesi gerekir. Sürekli borç ilişkisinden doğan münferit bir borca aykırı davranış, örneğin münferit sözleşmede temerrüt veya geçici bir imkânsızlık, ancak sürekli borç ilişkisini çekilmez hale getirdiği takdirde ilişkiyi sona erdirme imkânı vermelidir. Karşı taraf her ne kadar sözleşmeyi feshetmekte haklı sebebi olduğunu ileri sürse de sözleşmenin devam edebilmesi mümkündür zira müvekkil başka bir istasyon kiralayıp sözleşmenin bu şekilde devam etmesi için elinden geleni yapmıştır. Sözleşme uygulanmaya devam edebilecek vaziyette olmasına rağmen karşı taraf kötü niyetli bir şekilde sözleşmeyi feshetmiştir. Açılan dava hukuka aykırı ve haksız bir dava olup bu davayı kabul etmemekle birlikte davacının talepleri de azami seviyeden belirlenmiş olup bu durum hakkaniyete aykırıdır. Davacı tarafça, bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart ifaya eklenen cezai şart olduğundan hem müspet zarar(kar mahrumiyeti) hem de cezai şart aynı anda talep edilebilmektedir dense de bu ancak sözleşmede açıkça belirtildiği takdirde mümkündür. Müvekkil ve karşı taraf arasındaki sözleşmede ise böyle bir anlaşma bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Kararı 2008/6130-Esas, 2010/2066-Karar ve 23.02.2010 tarihli kararında “Sözleşmenin feshedilmesi halinde müsbet zarar istenemeyeceği kural olup, aksinin taraflarca kararlaştırılması ve kar mahrumiyetinin talep edilebilmesi mümkündür.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla karşı tarafın hem müspet zarar hem de cezai şartı aynı anda talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca yine cezai şartın açıklandığı sözleşmenin 32. Maddesi b bendine göre cezai şart hesabı; bayinin LPG alımı yaptığı dönemde LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpılmasıyla hesap edilir şeklindedir. Ancak bu şekilde hesaplanacak olan cezai şart fahiş oranda olup hakkaniyete aykırıdır. Bu nedenle mahkemece bu oranın düşürülmesi ve asgari olarak hesaplanması gerekmektedir. Nitekim cezai şartın indiriminde asıl ve en önemli koşul, cezai şartın aşırı yüksek olmasıdır. Cezai şartın yüksek olup olmadığı, her olayın özelinde hakim tarafından belirlenmelidir. Yargıtay da çeşitli kararlarında açıkça hakkaniyet ve nesafet kuralına aykırı olan cezai şartın hakim tarafından re’sen indirilebileceğini belirtmiştir. Ayrıca dava yetkisiz mahkemede açılmış olduğundan yetki itirazında bulunuyoruz. Davanın, davalı müvekkilin yerleşim yeri olan Elbistan Mahkemelerinde açılması gerekmektedir.
Müvekkilim aleyhine açılmış bulunan davaya yasal süresi içeresinde cevaplarımızı sunuyor, Müvekkilim aleyhine açılmış hukuki mesnetten yoksun gerçek dışı iddialar ve ithamlarda bulunularak açılan davanın reddine karar verilmesini , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini”
GEREKÇE:
Dava, somut olayda taraflar arasında akdedilen bayiilik sözleşmesi, protokol ve ekleri gereğince bayiilik lisansının sonlanması sebebi ile davacının davalılardan cezai şart talebinde haklı olup olmadığının, haklı ise miktarının, davalı bayiinin anılan sözleşme ve protokol kapsamında sözleşmenin haksız şekilde feshine sebebiyet verip vermediği, bu suretle davacının kar mahrumiyetine sebep verip vermediği, ayrıca sözleşme imzalanırken davalıya ayrıyetten teslim edilmiş olan emtia davacıya iade edilip edilmediği, emtia nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarıdır.
20/12/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Hesaplanan 397.691,14 TL cezai şartın ödemesinin yapılması halinde davalı şirketin yıkımına sebep olacağı,mahkeme kararının sözleşme süresine göre kar mahrumiyeti hesaplanması yönünde ise davalının davacıya 10.646,89 TL kar mahrumiyeti hesaplandığı, 03.07.2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’nin 32 maddesi a bendi uyarınca. düzenlenen 5 yıllık süre bitimi olan) 03.07.2019 tarihine kadar olan dönem bakımından oluşan kar mahrumiyeti alacağının -ileride artırılmak üzere şimdilik- 1.500- TL+KDV’ sinin ihtarname tarihi olan 22.03.2019 2 gün bitim tarihi olan 24.03.2019 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faiz oranı ile birlikte tahsilini, Ariyet olarak teslim edilen emtianın Davacı taraf iade edilip edilmediği ile ilgili dosya’ da herhangi bir bilgi edinilememiştir. Söz konusu emtia davacı tarafa teslim edilmemiş ise emtianın tespiti hususunda mahkemenin atayacağı ayrı bir Makine Mühendisi Bilirkişi tarafından yerinde inceleme yapılıp, rapor
halinde mahkemeye sunulmadır….”
Davacı vekilinin UYAP üzerinden gönderdiği ıslah dilekçesi özetle şöyledir:
“Fazlaya ilişkin her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla, Kar mahrumiyetine ilişkin talebin 10.646,89 TL, cezai şarta ilişkin talebin 50.000,00 TL üzerinden kabulüne, Islah edilen 54.146,89-TL’ye ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini”
Davacı vekilinin UYAP üzerinden gönderdiği 02/02/2022 tarihli dilekçesi özetle şöyledir:
“….Dava açıldıktan sonra davaya konu emtia müvekkil şirkete iade edilmiş olup, iade sonrasında ise ilgili emtia müvekkil şirket tarafından dava dışı bir şirkete satılmıştır….”
Tarafların sunduğu karşılıklı dilekçeler ve eklerinden açıkça anlaşıldığı üzere, taraflar arasında 03.07.2014 tarihli LPG satışı konusunda bayilik sözleşmesi yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, 22.12.2020 tarihli dava dilekçesinde, davalının anılan sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle üç ana başlık altında taleplerini toplamıştır. Öncelikli olarak, davacı tarafından sözleşme imza aşamasında teslim edilen dispanser, tank, tesisat gibi bir takım emtiaların iadesi talep edilmektedir. Ancak, 02.02.2022 tarihinde, davacı tarafından sunulan dilekçede, emtianın dava açıldıktan sonra iade edildiği bildirilmiş olmakla bu konudaki dava konusuz kalmıştır. Davacı tarafından ikinci olarak, sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle kâr mahrumiyeti talebinde bulunulmuştur. Davacı, taraflar arasındaki sözleşmenin 32. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki ticari kayırların esas alınarak zararın hesaplanmasını ve ödenmesini istemektedir. Davacı ayrıca son olarak, anılan sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı cezai şart isteminde bulunmaktadır. Taraflar, cezai şart bedelini, LPG alımının en yüksek olduğu aydaki miktarın fesih tarihindeki perakende satış fiyatıyla çarpımı sonucunda çıkacak rakam olarak kararlaştırmıştır.
Dava dosyası, sektör uzmanı, mali müşavir ve sözleşme alanında nitelikli hesaplama uzmanından oluşan üçlü bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 20/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı şirketin 10.646,89-TL kar kaybı olduğu belirtilmiş; ayrıca 397.691,14 TL cezai şart hesaplaması yapılmıştır. Yapılan yargılama ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davalının bayilik sözleşmesini 18.10.2018 tarihinde sonlandırdığı, ancak sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine dair ispata elverişli delil sunmadığı, dolayısıyla sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin kabulü gerekmiş ve buna göre kar kaybı ve cezai şart istemi yönünden değerlendirme yapılmıştır. Davacının kar kaybı istemi yerinde görüldüğünden ve bilirkişi raporunda yapılan hesaplamadan ayrılmayı gerektirir bir neden bulunmadığından bu istemin kabulüne karar verilmiştir. Bununla birlikte, vergi beyannamesine göre davalının 2017 yılında 81.573,10 TL, 2018 yılında ise 31.396,40 TL kâr ettiği, bu durumda 397.691,14 TL cezai şartın davalının ekonomik olarak mahvına sebebiyet vereceği değerlendirilmiş ve takdiren 15.000 TL cezai şart ödenmesine, tazminat ve cezai şart taleplerine dava ve ıslah tarihine göre faiz işletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
A-Emtianın iadesi talebinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
B-Kar mahrumiyeti talebine ilişkin davanın KABULÜNE, toplam 10.646,89-TL’nin ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine (1.500,00TL’lik kısmına 22/12/2020 tarihinden, 9.146,89-TL’lik kısmına 07/02/2022 tarihinden itibaren faiz işletilmesine,)
C-Ceza şart talebine ilişkin davanın KISMEN KABULÜNE, 15.000,00-TL cezai şartın davalıdan tahsili ile ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine (5.000,00-TL’lik kısmına 22/12/2020 tarihinden, 10.000,00-TL’lik kısmına 07/02/2022 tarihinden itibaren faiz işletilmesine,)
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.751,93-TL harçtan peşin alınan 1.069,86-TL harcın mahsubu ile bakiye 682,07-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.100,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.100,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.112,60-TL’den (posta/tebligat/bilirkişi) kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 1.474,29-TL ile (ilk harç ve masraflar/ıslah harcı) 1.132,06-TL olmak üzere toplam 2.606,35-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin taraflardan (694,78-TL’sinden davacı tarafın, 625,22-TL’sinden davalı tarafın sorumlu olması kaydı ile) tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza