Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/727 Esas
KARAR NO : 2021/876
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının 21 Mayıs 2018 tarihli iş sözleşmesi ile müvekkil şirketİ nezdinde Yazılım Geliştirme Müdür Yardımcısı olarak sürdürdüğü görevini, 11 Aralık 2019 tarihinde müvekkil şirkete sunmuş olduğu işten ayrılma isteğini içeren istifa dilekçesi üzerine, 20 Aralık 2019 tarihinde sona erdirdiğini, İş Sözleşmesi’nin 10. maddesine tahtında, İş Sözleşmesi’nin sona ermesini takiben altı ay boyunca … Bölgesi sınırlarında, diğer bir firmanın çalışanı olarak müvekkil şirketin faaliyetleri ile doğrudan ve dolaylı olarak rekabet halinde olan veya olması muhtemel işlerde çalışmayacağını beyan ve taahhüt etmiş bulunmakta olduğunu, ancak yapılan incelemeler neticesinde, İş Sözleşmesi’nin 10. maddesindeki rekabet etmeme taahhüdünü aykırı olarak, İş Sözleşmesi’nin sona ermesinin hemen akabinde müvekkil şirketin doğrudan rakibi konumundaki …A.Ş.’nin İstanbul’daki işyerinde İş Geliştirme ve İnovasyon biriminde çalışamaya başladığının tespit edildiğini, bu hususun davalını 25.12.2019 tarihli LinkedIn paylaşımı ile de sabit olduğunu, İş Sözleşmesi’nin 12. maddesine göre, davalının 10. maddedeki taahhütlerini ihlal etmesi halinde her bir aykırılık için, müvekkilim şirkette aldığı son ücret üzerinden toplam altı aylık brüt ücreti tutarında tazminatı müvekkilime cezai şart olarak ödemesi gerekmekte olup; ayrıca müvekkilimin cezai şartı aşan zararları bakımından Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında tazminat ve/veya dava hakkı ile ihlale konu fiil ve eylemlere son verilmesi amacıyla ihtiyati tedbir talep etme hakları bulunduğunu, müvekkil tarafından davalının fiili 25.12.2019 tarihinde tespit edilmiş ve 03.01.2020 tarihinde açıklanan nedenlerden dolayı Davalıya, … 11. Noterliği … tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile “İş Sözleşmesi’nin 10. maddesinde düzenlenen taahhütlerine aykırılık teşkil eden eylemlerine derhal son vermesi ve söz konusu eylemleri nedeniyle Şirket tarafından İş Sözleşmesi’nin 12. maddesinde kararlaştırılan cezai şart tutarı olan toplam brüt 168.000 TL tutarın en geç işbu ihtarnameyi tebliğ almasını takip eden 5 (beş) işgünü içerisinde müvekkilim şirketin banka hesabına yatırması gerektiğinin ihtaren bildirildiğini, davalı tarafından bahse konu ihtarnameye cevap verilmemiş bu nedenle arabulucuya başvurulduğunu, bu süreçte de davalı ile anlaşma sağlanamadığını, davalı işçinin müvekkil işverenin işyerinde; yazılım geliştirme müdür yardımcısı olarak yöneticilik görevini sürdürmüş olup davalı işçinin müvekkil şirketin tüm yazılım sistemine, teknik, ticari ve personele ilişkin iş sırlarına ve müşteri çevresine nüfuz eden konumu nedeniyle bu işyerine dair elde ettiği bilgi, ticari sır ve teknik verileri paylaşmasının müvekkil şirketi zarara uğratacağının açık olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ; 168.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ferileri birlikte davalıdan tahsiline ve bu aşamada alacağın garantisi zımmında davalının menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davalı “Yazılım Geliştirme Müdür Yardımcısı” olarak 21.05.2018 ile 11.12.2019 tarihleri arasında istihdam edildiğini, müvekkilin 11.12.2019 tarihli işten ayrılma dilekçesinde de belirttiği üzere; 1475 sayılı İş Kanununun 14/1 maddesi gereğince 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme süresini tamamlaması üzerine, kıdem tazminat talebi ile sözleşmesini feshettiğini, davalının davacı firma nezdinde çalışmasını emeklilik sebebiyle feshetme kararı aldıktan sonra yeni iş arayışına giriştiğini ve …firması ile görüşmelere başladığını, görüşmeler tamamlanmak üzere iken de …A.Ş. Firmasında Bilgi İşlem Müdürü olarak görev yapan arkadaşının önerisi ve tavsiyesi üzerine bu firmadan gelen çalışma teklifini kabul ettiğini, “innovasyon müdürü” olarak 23.12.2019 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, müvekkilin yaptığı işin her iki firmada da farklı olduğunu, davacı şirkette Yazılım Geliştirme Müdür Yardımcısı olarak şirket bünyesindeki görevinin; programların sağlıklı biçimde yürütülmesi ve gelen taleplere göre şekillendirilmesi konusunda Gümrükleme Ekibi ile Depolama Ekibinden sorumlu olarak ekiplerin yönetilmesi, gerekli olduğu durumlarda yazılımlara müdahale etmek, mevcut veritabanının sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamak ve veritabanı üzerinde gerçekleştirilecek düzenlemeleri yapmak, yazılım kodlamalarında ekip üyelerine yardımcı olmak ve kodlamaları yapmak, şirket bünyesindeki operasyonel süreçlerin sağlıklı yürütülmesi için gerekli destek hizmetinde bulunmak olduğunu, ancak …’de yaptığı işin ise, tamamen “Ar-Ge ve İnovasyon” üzerine olduğunu, normal operasyonel süreçlerde çalışmadığını, önceki çalıştığı iş yerindeki görevden farklı bir görev ve pozisyonda çalıştığını, bu pozisyonda uygulanabilir yeni fikirler oluşturmak, ya da departmana iletilen yeni fikirlerin incelenmesi araştırılması, dünya üzerindeki teknolojik gelişmelerin takip edilmesi, şirket tarafında ihtiyaç duyulan teknolojik çözümlerin tespit edilmesi veya kendisine iletilen sorunların çözümüne ilişkin Inovatif yaklaşımlar ile yeni teknolojilerin uyarlanabilirliğinin araştırılması, gerekirse prototip geliştirilmesi gibi konularda hizmet vermekte olduğunu, yapılan işin niteliği gereği rekabet kapsamında olmadığı, tarafların iş sözleşmesi sona erdikten sonra hüküm ifade etmek üzere, işçinin rekabet teşkil etmeyen bir işi yapmasını yasaklayıcı bir sözleşme yapamayacaklarını ya da iş sözleşmesine bu hususta bir hüküm koyamayacaklarını, işçinin rekabet yapmasının yasaklandığı coğrafi alanın hiçbir zaman işverenin iş ilişkisi içinde bulunduğu faaliyet sahasını aşmaması gerektiğini, müvekkil aleyhine konulan rekabet etmeme yasağında konu sınırlaması getirilmediğini, cezai şartın tek taraflı olarak düzenlendiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
27/10/2021 tarihli düzenlenen bilirkişi raporuna özetle; Sözleşme özelinde bakıldığında davalının sözleşmenin 10. maddesinde yer alan rekabet etmeme taahhüdüne aykırı davrandığına, görev tanımları açısından bakıldığında her iki şirketteki yaptığı iş ve görev tanımlarının birbirinden farklı olduğuna, söz konusu eylemin taraflar arasındaki sözleşmeye rekabet etmeme yasağına aykırılık teşkil edip etmediğine ilişkin takdirin sayın mahkemeye ait olduğuna, ilişkin görüş ve kanaatini sunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesi şöyledir:
“Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” Davalı “Yazılım Geliştirme Müdür Yardımcısı” olarak 21.05.2018 ile 11.12.2019 tarihleri arasında davacı şirkette çalışmıştır. İş akdi sonlandırılırken, taraflar arasında “rekabet etmeme” konulu bir sözleşme düzenlenmiş ve buna aykırılık halinde cezai şart anlaşması yapılmıştır. Davacı, söz konusu sözleşmeye aykırı olarak, sözleşmede öngörülen bekleme süresi dolmadan önce, davalının rakip firmada çalışmaya başladığını öne sürerek sözleşmede öngörülen cezai şartı talep etmektedir. Davalı ise yeni görevi ile eski görevinin tamamen birbirinden farklı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu da davalının inkâr yönlü savunmasını destekler mahiyettedir. Mevcut deliller ışığında, davalının başka bir firmada işe başlayarak belirli bir süreyle rekabet etmeme anlaşmasını ihlal ettiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı, davalının aynı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlamasının tek başına cezai şart ödenmesi için yeterli olmadığı, aksi halde davacının Anayasa’da güvence altına alınan çalışma hürriyetine ölçüsüz bir müdahalede bulunulmuş olacağı kanaatine varılarak davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının 2.869,02-TL peşin harçtan düşümü ile bakiye 2.809,72-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 19.910,00-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 150,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Zorunlu arabuluculuk ücreti olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/12/2021
Katip
¸
Hakim
¸