Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/665 E. 2021/241 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/665 Esas
KARAR NO : 2021/241

DAVA : Ortaklıktan Çıkarılma Olmadığı Takdirde Fesih-Tasfiye
DAVA TARİHİ : 08/02/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/125-709 E.K. Sayılı birleştirme kararı ile mahkememizin 2016/958 esas sayılı davası ile birleştirilen davanın davacısı … tarafından davalı … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde zetle; dava dilekçesinde özetle; davalı ile …Ticaret Limited Şirketinde ortak olduklarını, davalının aynı zamanda bir kısım işlemleri münferiden yürütmeye yetkili şirket müdürü olduğunu, davalının şirketin paralarını şirket hesabından çekerek zimmetine geçirdiği gibi şirketin alacaklarına karşılık olarak verilen çekleri de tahsil ettiğini ve zimmetine geçirdiğini, …’a ait 06/01/2017 keşide tarihli ve 13/01/2017 keşide tarihli toplam 112.914,65-TL bedelli 2 adet çeki davalının tahsil ederek şirket hesabına girmeden doğrudan zimmetine geçirdiğini, ayrıca şirket hesabından 19/12/2016 tarihinde 49.700,00-TL, 21/12/2016 tarihinde 4.100,00-TL, 06/01/2017 tarihinde 1.960,00-TL, 27/01/2017 tarihinde 2.300,00-TL, 16/11/2016 tarihinde 3.000,00-TL, 10/11/2016 tarihinde 1.580,00-TL, 660,00-TL, 300,00-TL, 259,00-TL, 02/12/2016 tarihinde 5.000,00-TL paralar çekerek zimmetine geçirdiğini, davalının temsilcisi ve ortağı olduğu firmanın Türkiye’deki temsilciliğini yaptığı ve … firması olan … firmasından söz konusu temsilciliği kardeşi adına kurduğu … A.Ş firmasına yönlendirerek ve ayrıca tüm müşteri portföyünü de bu firmaya yönlendirerek hem şirket zarar uğrattığını hem de haksız rekabet oluşturacak şekilde fiillerde bulunarak TTK. 62. maddesinde tarif edilen suçları işlediğini, davalı şirketin müşterilerini kardeşi adına kurduğu firmaya yönlendirdiğini ve şirketi bu şekilde zarara uğrattığını, davalının davranışları ve uzun süredir yaşanan ortaklar arasındaki sorunların giderilmesine yönelik herhangi bir girişimde bulunmaması nedeniyle ortaklıklarının çekilmez hale geldiğini, şirketi zarara uğrattığını ve zarara uğratmaya devam ettiğini belirterek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, aksi halde şirketin tasfiyesine ve tasfiye müdürü olarak kendisinin atanmasına karar verilmesini, ayrıca davalının şirketi zarara uğratması nedeni ile belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere şimdilik 10.000,00-TL’nin davalıdan alınarak şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı … vekili aşamalardaki beyanında birleşen davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 2018/411-2020/718 E.K. sayılı 17/12/2020 tarihli birleştirme kararı ile mahkememizin iş bu dava dosyası ile birleşen davanın davacısı … vekili tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın davalı şirketin %55 hissesine sahip ortağı olduğunu, şirketin %45 hissesine sahip ortağı … ile birlikte şirketi temsile yetkili olduklarını, …’ın …’da yerleşik olup, uzun zamandan beri şirket işleri ile ilgilenmediğini, müvekkili … tarafından hisselerini devretmesi talebinin kabul görmediğini, şirkete yeni ortak alma, yerine çalıştıracak eleman alma, kendisinin de ara sıra şirkete uğraması teklifinde bulunduğunu, bu süreçte …’ın şirket hesaplarından usulsüz olarak para çektiğini, farklı tarihlerde toplam 130.000,00-₺ para çektiğini, bu nedenle şirket hesaplarının en çok bulunduğu … Bankası ve … Bankası’na sadece 2 ortağın bir arada ıslak imzaları ile işlem yapması, bunun dışındaki işlemlerin yapılmaması için noterden ihtarname gönderildiğini, …’ın hisse devri için sürekli farklı talepler ileri sürmesinin şirket mal varlığını şahsi mal varlığı imiş gibi davranarak hareket etmesinin, şirket işleri ile ilgilenmemesinin şirket içerisinde huzursuzluk ortamı yarattığını, tüm bu sebeplerden dolayı öncelikle telafisi imkansız zararlar doğması ihtimali bulunduğundan …’ın müdürlük yetkilerinin kullanılmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, …’ın şirketten çıkartılmasına ve şirketin devamına, mümkün olmazsa şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; ortaklıktan çıkarma talebinin aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin davada davalının yalnızca feshi ve tasfiyesi istenen şirket olmasının kanun gerekliliği olduğunu, şirket işleriyle ilgilen kişinin müvekkili olduğunu, iddia edilenin aksine müvekkilinin İstanbul’da ikamet ettiğini, şirket merkezinden uzakta ikamet edip şirket işleriyle ilgilenmeyen davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin malvarlığının bir kısmını zimmetine geçirmekle kalmayıp haksız rekabete sebebiyet vererek şirketi zarara uğrattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.K. sayılı 10/09/2018 tarihli birleştirme kararı ile mahkememizin 2018/411 esas sayılı dosyası ile birleşen davanın davacısı … vekili tarafından davalı … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirket hesaplarından usulsüz para çektiğini, bu durumun güveni ortadan kaldırdığını belirterek …’ın dava dışı şirketten çıkartılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; ortaklıktan çıkarma talebinde bulunacak kişinin dava dışı … Ltd. Şti. olduğunu, davacının ortaklıktan çıkarma talebi yönünden aktif husumetinin olmadığını, şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talepte ise davalının yalnızca feshi ve tasfiyesi istenen şirket olması gerektiğini, bu nedenlerle birleşen davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, diğer yandan şirket işleri ile ilgilenen kişinin müvekkili olup, iddia edilenin aksine müvekkilinin …’da ikamet ettiğini, davacı …’ın şirket merkezinden uzakta ikamet edip şirket işleri ile ilgilenmediğini, davacı …’ın şirketin mal varlığının bir kısmını zimmetine geçirmekle kalmayıp haksız rekabete sebebiyet vererek şirketi zarara uğrattığını, tüm bu nedenlerle ortaklıktan çıkarmaya ilişkin davanın usulden ve esastan reddine, şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin davanın ise pasif husumet yokluğundan … yönünden reddine ve yalnızca şirket yönünden kabulüne ve tasfiye müdürü olarak şirkete davalı müvekkili …’ın atanmasına, davacının şirkete verdiği zararların zararın oluştuğu tarihten itibaren işletilmek üzere yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2016/958 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … aleyhine şirket ortaklığından çıkarma, şirketin feshi ve tasfiyesi ve tazminat talepli dava açıldığı, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … aleyhine şirket ortaklığından çıkarma, şirketin feshi ve tasfiyesi ve tazminat talepli dava açıldığı, iş bu davanın … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.K. sayılı birleştirme kararı ile mahkememizin 2016/958 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. 2016/958 esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2016/958-2018/73 E.K. sayılı 25/01/2018 tarihli kararı ile “…A) 1-Davanın reddine…B)1-Birleşen davanın reddine…” karar verilmiştir. Tarafların kararı istinafı neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/87-2020/1175 E.K. sayılı 22/10/2020 tarihli kararı ile “…Limited şirketin sona ermesi ve sonuçları başlığı ile TTK 636. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; Limited şirket, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararı ile iflasın açılması ve kanunda öngörülen diğer hallerde sona erer. Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir. Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/6043 Esas 2014/18201 Karar sayılı ilamı “…Haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemli davanın, kural olarak şirket tüzel kişiliği hasım gösterilerek açılması gerekir. Ancak, tüm ortakların taraf olduğu davalarda ayrıca tüzel kişiliğin hasım gösterilmemesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Özellikle, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi iki ortaklı limited şirketlerde ortakların davada taraf olması halinde, davanın şirkete karşı açıldığının, dava dilekçesinde diğer ortağın gösterilmesinin, şirketi temsilen olduğunun kabulü gerekir….” şeklindedir. Yukarıda belirtilen Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere, tarafların, iki ortaklı … Tic. Ltd. Şti.’ nin ortakları oldukları, limited şirketin ortağı olan davacı … tarafından diğer ortak …’ a husumet yöneltildiği, bu durumda davalı …’un şirketi temsilen taraf olarak gösterildiği ve husumet eksikliğinin bulunmadığı gözetilerek şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin talep yönünden taraf delilleri toplanılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şirkete husumet yöneltilmediği gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. 6102 sayılı TTK’ nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekir. Kabule göre de; birleşen dosyada davacı vekili tarafından 23/01/2018 tarihinde ibraz edilen dilekçe ile, alacak taleplerinin şimdilik atiye bırakılmasını talep ettiklerini beyan ettiği dikkate alınarak, beyan doğrultusunda HMK’ nın ise 123. maddesi uyarınca gerekli işlemler yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu talebin yukarıda yazılan gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, hükümde her bir talep yönünden ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken ” davanın reddine” şeklinde tek bir hüküm kurulması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin birleşen dosya yönünden (pasif husumet yokluğundan redde ilişkin) yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının birleşen dosya yönünden ve açıklanan sebeple kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile “…1-Asıl davada davalı – birleşen davada davacı …’ın, birleşen dosyada verilen karara karşı (Pasif husumet yokluğundan redde ilişkin) yapmış olduğu istinaf başvurusunun KABULÜ ile; … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2018 tarih 2016/958 Esas – 2018/73 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeple HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA…” yönünde karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/87-2020/1175 E.K. sayılı ilamı doğrultusunda davacı …’ın şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin talebi yönünden davası mahkememizin 2020/665 esas sırasına kayıt edilerek yargılamaya bu esas numarası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların ortağı olduğu …Tic. Ltd. Şti.’nin sicil dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; …Tic. Ltd. Şti.’nin %55, …’ın %45 ortağı olup, her iki ortağın da şirket müdürü olduğu anlaşılmıştır.
Davacı …’ın davalı …’a ve davalı … Ltd. Şti.’ye yöneltmiş olduğu her iki davasında birinci talebi …’ın şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkindir. Limited şirket ortağının çıkarılmasına ilişkin yasal düzenleme TTK md. 640’de yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeye göre limited şirket ortağının diğer ortak aleyhine haklı sebeple çıkarma davası açması mümkün değildir. Böyle bir davanın somut olayda ancak … Tic. Ltd. Şti. tarafından açılması gerekir. Bu nedenle davacı …’ın her iki davasında diğer ortak …’ın şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin talebi aktif husumet yokluğu nedeni ile kabul edilmemiştir.
Davacı …’ın davalı …’a ve davalı … Ltd. Şti.’ye yöneltmiş olduğu her iki davasında ikinci talebi ise şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkindir. Yukarıda açıklandığı üzere Bölge Adliye Mahkemesi ilamı doğrultusunda davacı …’ın davalı …’a yöneltmiş olduğu davada mahkememizce yargılanmasına devam olunan talebi de şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkindir. Limited şirketin fesih ve tasfiyesinin hukukî dayanağı olan TTK 636/3 maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi talepli davanın kural olarak şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerekmektedir ancak tüm ortakların taraf olduğu davalarda tüzel kişiliğin hasım gösterilmemesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Somut olayda 2 ortaklı limited şirket söz konusu olup, davanın diğer ortağa yöneltilmesi halinde davanın şirkete karşı açıldığının kabulü gerekmektedir. Yüktek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması bu yöndedir. Bu nedenle davacı …’ın davalı …’a yöneltmiş olduğu davada ve davacı …’ın davalı …’a yöneltmiş olduğu davada fesih ve tasfiye istemli davanın şirkete karşı açıldığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil dosyası getirtilmiş, taraflarca delil olarak bildirilen banka kayıtları getirtilmiş, delil olarak bildirilen mailler, mutabakat mektubu, banka dekontları dava dışı … A.Ş.’ye ilişkin firma sicil bilgileri vs. tüm deliller incelenmiştir. Dava sebebi olarak öne sürülen maddi vakıalara ilişkin olarak taraflarca bildirilen tanıkların beyanları alınmıştır. Tüm delillerin değerlendirilmesi, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sureti ile TTK 636/3’de ön görülen haklı sebeplerin somut olayda mevcut olup olmadığının ve ortakların ortaklıktan çıkma payının belirlenmesi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 03/07/2020 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda özetle “…İncelenen davalıya ait 2015-2019 yıllan ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdikinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu görülmekle, davalı şirket defterlerinin delil vasfı mahkemeniz takdirlerinde olduğu, Bununla birlikte Sayın Mahkemenizce davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi durumunda 31.12.2019 tarihli mali verilere göre davalı …’ın çıkma/çıkarılma payı 582.535,00 TL olarak hesaplandığı, Dosyanın mevcut durumu itibariyle davalı şirketin feshi bakımından TTK 636 uyarınca haklı sebeplerin mevcut olduğu, somut olay özelliklerine göre çıkarılmanın veya çıkmanın menfaatler dengesine uygun olmadığı, bununla birlikte takdir ve değerlendirme yetkisinin Mahkeme’ye ait olduğu, feshe karar verilmesi halinde taraflar arasında menfaat ihtilaflarından bağımsız bir tasfiye memuru atanması gerekeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere yargılama aşamasında …’ın …aleyhine açmış olduğu davada fesih ve tasfiye talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/87-2020/1175 E.K. sayılı ilamı doğrultusunda mahkememizin 2020/665 esas sırasına kayıt edilmiş olup, buna göre 2020/665 esas sayılı davada …’ın fesih ve tasfiye talebinde haklı olup olmadığının tespiti ve kök rapora … vekilinin itirazlarının incelenmesi sureti ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 20.02.2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç kısmında “…Mahkemece davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi durumunda 31.12.2019 tarihli mali verilere göre davalı …’rın çıkma/çıkarılma payı 582.535,00-TL olarak hesaplandığı, Davacı/ karşı davalı …’ın davalı … şirketini firması Kasasından/Bankasından 127.083,97-TL ve kayıtlara alınmayan üç çek toplamı 115.295,24-TL olmak üzere toplam 242.379,21-TL almış olduğu, Bu tutarın toplam 173.390,09-TL’sini (53.866,99-TL+59.010,13-TL+ 43,214.07 TL+17.298,90-TL) davalı şirketin ödemelerinde kullandığı, bakiye 68.989,12-TL (242.379,21 TL – 173.390,09 TL) uhdesinde kaldığı, Bu tespitimize göre davalı …’ın şirketteki payı % 45 olmakla, payına düşen tutar 68.989,12 TL x % 45 – 31.045,10-TL alarak hesaplandığı, Dosyanın mevcut durumu itibariyle davalı şirketin feshi bakımından TTK 636 uyarınca haklı sebeplerin mevcut olduğu, somut olay özelliklerine göre çıkarılmanın veya çıkmanın menfaatler dengesine uygun olmadığı, bununla birlikte takdir ve değerlendirme yetkisinin Mahkeme’ye ait oıduğu, feshe karar verilmesi halinde taraflar arasında menfaat İhtilaflarından bağımsız bir tasfiye memuru atanması gerekeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Tic. Ltd. Şti.’nin 2 ortaklı olduğu, …’ın %55, …’ın %45 hisseye sahip olup, her iki ortağın da şirket müdürü olduğu, bilirkişi kök ve ek raporunda belirtildiği üzere her ikisinin de şirket hesabından para çektiği, …’ın şirket hesabından çektiği paraların şirket kasasına alındığı ve buradan şirketin masraflarına ilişkin ödemeler yapıldığı, …’ın ise kayıtlara alınmayan 3 adet çek bedelini tahsil ettiği, bu tutarın bir kısmını şirketin ödemelerinde kullandığı, bir kısmının ise kendi uhdesinde kaldığı, her iki ortağın birbirini zimmete para geçirme ile karşılıklı itham ettiği, ortaklar arasında karşılıklı çekişmeler nedeni ile çalışmayı imkansız kılacak şekilde kişisel husumet oluştuğu, ortaklar arasında güven unsurunun tamamen ortadan kalktığı, şirketin 2016 yılından itibaren satışlarının bir önceki yıllara göre yarı yarıya düştüğü ve 2017 yılından itibaren gayri faal bir şirkete dönüştüğü, mevcut durumun şirketin feshi için haklı neden olduğu, açıklandığı üzere şirketin gayri faal olması, 1 ortağın şirketten çıkarılması sonucunda geriye kalan 1 ortakla yahut fesih dışında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözümle dahi şirketin devamının sağlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Kıyaslama yapıldığında feshe sebep olan olaylarda …’ın ağır kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar … da şirket hesabından para çekmiş ise de bu paraların şirket harcamalarında kullanıldığı sabit olup, aksi yöndeki iddialar ise karşı tarafça ispat edilememiştir. Haklı sebeple fesih davası açılabilmesi için haklı nedenlerin ortaya çıkmasında ortağın kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması gerekmektedir. Hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesi de dikkate alınmak sureti ile …’ın her iki davasındaki fesih ve tasfiye talebi kabul edilmemiş, …’ın fesih ve tasfiye talebi kabul edilerek tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-A)Davacı … tarafından davalı … aleyhine şirket feshi talebi ile açılan davanın kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil sırasında kayıtlı davalı … Limited Şirketi’nin haklı nedenlerle feshine,
Tasfiye memuru olarak (Emekli Banka Müdürü) …’ın atanmasına,
Tasfiye memuruna aylık 3.000,00-₺ ücret takdirine,
Tasfiye işlemleri için 5.000,00-₺ ve 3 aylık tasfiye memuru ücreti 9.000,00-TL olmak üzere toplam 14.000,00-₺ tasfiye giderinin davacı tarafından depo edilmesine,
Karar kesinleştiğinde tasfiye memurunun göreve başlamasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-₺ harcın peşin alınan 170,78-₺ harçtan mahsubu ile bakiye 111,48-₺’nin davacı …’a iadesine,
3-Davacı … tarafından yapılan 1.737,00-₺ bilirkişi ücreti, 36,00-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.773,00-₺ yargılama gideri ile 59,30-₺ harç gideri olmak üzere toplam 1.832,30-₺’nin davacı …’dan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı … vekili lehine takdir olunan 4.080,00-₺ maktu vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacı …’a verilmesine,
B)Birleşen davada davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-₺ maktu karar ve ilam harcının davacı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı …Ltd. Şti. tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … Ltd. Şti. vekili lehine takdir olunan 4.080,00-₺ maktu vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine,
C)Birleşen davada davacı … tarafından davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-₺ maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90-₺ harcın mahsubu ile bakiye 23,40-₺ harcın davacı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … vekili lehine takdir olunan 4.080,00-₺ maktu vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; davacı-birleşen davanın davalıları … ile … vekili …’in yüzüne karşı davalı-birleşen davaların davacısı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/04/2021

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza