Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/662 E. 2023/112 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/662 Esas
KARAR NO : 2023/112

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
“…Davalı/borçlu şirket ile Müvekkil şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında taraflar arasında cari hesaba dayanan bir ilişki ve bu ilişkiden doğan alacak mevcuttur. Müvekkil şirket işbu cari hesap ilişkisine dayanan alacağı dolayısıyla 25.11.2019 takip tarihi itibariyle 69.115,96 TL alacaklı bulunmaktadır. Bunun üzerine 69.115,96 TL tutarındaki alacağın tahsili için … 2. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmıştır. (Ek-1: … 2. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra dosyası) Ancak davalı/borçlu şirket tarafından söz konusu icra takibine haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğü tarafından işbu icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine Müvekkil Şirketimiz tarafından öncelikle dava şartı olan arabuluculuk uzlaşma yoluna başvurulmuştur lakin davalı tarafla arabuluculuk görüşmesinde sulh sağlanamamıştır. (Ek-2: … Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı dosyasına ait arabuluculuk ilk ve son tutanağı) Arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşmanın sağlanamaması üzerine işbu huzurda ikame edilen itirazın iptali davasının açılması gerekliliği hasıl olmuştur.
Davalı/borçlu şirketin itirazı haksız ve kötüniyetlidir.Davalı/borçlu şirket ile Müvekkil şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında taraflar arasında cari hesaba dayanan bir ilişki ve bu ilişkiden doğan alacak mevcuttur. İşbu dilekçemiz ekinde sunulan cari hesap tablosundan da görüleceği üzere; Müvekkil Şirketimizin 69.115,96 TL miktarında davalı taraftan alacağı bulunmaktadır. (Ek-3: Cari hesap tablosu) Müvekkil Şirket tarafından söz konusu alacağın ödenmesi davalı/borçlu şirketten yazılı ve sözlü olarak müteaddit defalar talep edilmiş ancak davalı/borçlu şirket tarafından bu borç ödenmemiştir. Bunun üzerine söz konusu alacak bakımından davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmıştır ancak davalı/borçlu şirket işbu icra takibine itiraz etmiştir. İşbu itiraz yasal dayanağı bulunmayan, haksız ve kötü niyetli bir itirazdır. Nitekim tarafların ticari defterinin incelenmesi ile yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda da davalı tarafın borcunun mevcut olduğu ve bu tutara yönelik itirazın haksızlığı sübuta erecek ve ispatlanacaktır. Bu nedenler doğrultusunda davalı tarafın Müvekkil Şirketimize borcu bulunduğundan; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi Sayın Mahkemenizden talep edilmektedir. Davalı/borçlu şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmektedir.Davalı/borçlu şirket kötü niyetli itirazı ile alacağın tahsilini geciktirmek ve müvekkilimizi zarara uğratmak gayesiyle hareket etmektedir. Bu nedenle, Davalı/borçlu şirketin haksız itirazı nedeniyle İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi gereği alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerekmekte ve talep edilmektedir. Fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalı/borçlu şirketin haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalı/borçlu şirket aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini…” dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle;
“….Huzurdaki dava yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Bilindiği üzere, itirazın iptali davası için İcra İflas Kanunu’nda özel bir yetki kuralı öngörülmemiştir. Dolayısıyla, itirazın iptali davasının takip yapılan icra dairesinin yetki çevresinde açılacağına dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle yetkili mahkeme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki hükümleri uyarınca belirlenmektedir. Buna göre yetkili mahkeme borçlunun yerleşim yerindeki mahkemelerdir. Müvekkil şirkete gönderilen ödeme emrine ait tebliğ mazbatasından ve işbu itirazımız ekinde sunulmakta olan müvekkil şirketin adresini gösterir Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kaydından da görüleceği üzere müvekkil şirketin yerleşim yeri adresi “…”dir (Ek1: Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi). Dolayısıyla, yetkili mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri değil, … Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemeleridir. Bu bağlamda, huzurdaki davanın … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkemeye yetki yönünden itiraz eder, itirazımızın kabulü ile Sayın Mahkemenizce Yetkisizlik kararı verilmesini talep ederiz. Müvekkil şirket ile davacı yan arasında, uzun yıllar süren ticari ilişki sonucunda taraflar ticari ilişkinlerini 2017 yılında sona erdirmişlerdir. Davacı … A.Ş. Tarafından müvekkil … A.Ş.’ye 19.07.2017 tarihli taahhütname gönderilmiştir(Ek2: 19.07.2017 tarihli Taahhütname). Bu belgeye göre, …’nun davacı şirkete 5.316.471,77-TL borcu bulunmakta olup bu borcun 15.08.2017 tarihine kadar ödenmesi halinde davacı şirket lehine verilmiş ipoteklerin terkini sağlanacaktır. Bunun üzerine de, müvekkil şirketin alacaklı olduğu dava dışı … A.Ş. Tarafından yine dilekçemiz ekinde detayları bulunan ödeme yapılmıştır (Ek3: … tarafından yapılan ödeme dekontu). Görüldüğü üzere, taahhütnamede belirtilen 15.08.2017 tarihinden önce, 08.08.2017 tarihinde, 5.316.471,77-TL borç bakiyesi ödenerek müvekkil şirketin davacı yana olan borcunun tamamı sona erdirilmiştir.Davacı taraf, nedeni dahi belirli olmayan bir alacak iddiasıyla, üzerindeki yazılar dahi okunmayan bir tabloyu dayanak göstererek, … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı ilamsız icra takibini başlatmıştır. Bilindiği üzere, bir borcun varlığını ispat için faturalar dahi yeterli olmamakta, iddia eden tarafın aynı zamanda alacağına ilişkin malları/hizmeti teslim ettiğine dair belgelerle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Somut olayda ise, davacı yan, iddia olunan alacağı ispata yarar herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı gibi, alacağın nedeni dahi belirli olmayan cari hesap tablosu ile alacak iddiasında bulunmaktadır. Oysa, müvekkil şirketin davacı yana olan borcu 2017 yılında tamamıyla ödenerek kapatılmış, cari hesap ilişkisi sona erdirilmiştir. İcra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkilin davacı yana hiçbir borcu bulunmamaktadır. Yapılacak yargılama neticesinde, icra takibine itirazlarımızın haklılığı sübuta erecektir. Kaldı ki, takibe konu ödeme emrinde gösterilmiş takip sonrasında talep edilmiş avans faiz oranı miktarı son derece FAHİŞ olup bu orana da ayrıca itiraz ederiz. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurları bilinebilecek nitelikle olmalıdır. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Dava konusu alacağı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının iddia ettiği alacak likit ve belirlenebilir bir alacak değildir. Şöyle ki, huzurdaki davaya konu olan alacak iddiası yargılamayı gerektirmekte olup ancak davacıya ve davalı müvekkilimize ait ticari defterler üzerinde uzman bilirkişilerce yapılacak inceleme sonucunda tespit edilebilir. İşbu dilekçemiz ekinde sunduğumuz taahhütname ve ödeme dekontu uyarınca, davacı şirket tarafından borç miktarına ilişkin mutabakat sağlanmış ve müvekkil şirket davacı şirkete olan borcunun tamamını ödemiştir. Bu nedenle, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının iddia ettiği ettiği alacak likit belirlenebilir alacak değildir. Davacı şirketçe müvekkil …’ya gönderilen taahhütname ile açıkça kabul edildiği üzere müvekkil şirketin davacı yana olan borcunun tamamı ödenmiştir. Davacı tarafça kötüniyetli olarak icra takibi başlatılmış olduğu nazara alındığında davacı tarafça müvekkil şirketin kasten zarara uğratılmaya çalışıldığı ortadadır. İşbu husus yapılan yargılama neticesinde anlaşılacak olup davacı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ederiz.Sonuç olarak; yetki itirazımızın kabulüyle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesine, aksi halde ise, yapılacak yargılama neticesinde icra takibine yapılan itirazın haklılığı ortaya çıkacağından davanın esastan reddi ile davacı hakkında %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 16/02/2023 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davadan feragat, HMK.m.307 ve m.309 hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK.m.310 hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Feragat bildirimi de HMK.m.310 hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine, davalı vekilinin 16.02.2022 tarihli beyan dilekçesi ile yargılama gideri talep etmediğine yönelik dilekçesi nedeniyle yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın (ilk duruşmadan sonra feragat olduğundan 2/3’ü alınmıştır.) peşin alınan 1.180,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.000,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların beyanları doğrultusunda vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi. 17/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır