Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/634 E. 2020/820 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/385 Esas
KARAR NO : 2020/721

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalılar arasında … İlçesi … Mahallesi 228 pafta 1615 ada 73 parsel taşınmaz üzerindeki yapı konu edilerek tadilat ve onarım işlerinin yapılması konusunda anlaşıldığını, fakat davalıların edimlerini gizli ayıplı olarak ifa ettiklerini, bu nedenle fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 10.000,00-TL tazminatına davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında daha önceden tahkim yargılaması yapıldığını, 22/09/2016 tarihinde hakem kararı bulunduğunu, taraflar arasındaki 12/10/2016 tarihli sulh protokolü bulunduğunu, tahkim kararının … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayısına kaydedildiğini, bu nedenle hakem şartı, derdestlik ve kesin hüküm sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin ise müvekkillerinin edimlerini usulüne uygun yerine getirdiğini, bahsedilen ayıp ve hataların daha sonradan müvekkilleri projeden el çektikten sonra davacının yaptığı imalatlardan kaynaklandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 475. Maddesine göre eser sözleşmesinde ayıp nedeniyle tazminat talebidir.
Mahkememizce verilen karar istinaf edilmiş ve BAM 15. HUKUK DAİRESİ’nin 2018/271 esas. 2018/981 karar sayılı kararında, “….Somut olayda, tahkim sözleşmesi gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için hakeme başvurulmuş, hakem tarafından 22/09/2016 tarihli hakem kararı verilmiş, sonrasında taraflar arasında düzenlenen 12/10/2016 tarihli Tahkim Sulh Protokolü ile, “22/09/2016 tarihli tahkim yargılaması hakem kararı kapsamında belirlenen taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini sona erdirmek, hakem kararını icra takibine konu etmeden borcun tasfiyesini sağlamak, … alacağının ödenmesi şartlarını ve işbu protokol tarihi itibariyle taraflar arasındaki her türlü ticari ilişkiden dolayı oluşan hak ve yükümlülüklerden taraflardan birini ibra etme şartlarını düzenlemek” amaçlanmıştır. Taraflar arasında düzenlenen tahkim sözleşmesi usul ve yasaya uygun bulunduğu gibi, tahkim sözleşmesinde taraflar arasında yapılan anlaşma belirtilerek, “bu anlaşma kapsamında, …’nın, … adına bir kısım yapı ve inşaat işleri yaptığı, …’nın geçen süreçte bir kısım maliyet faturalarını ve hak edişlerini …’a teslim ettiği, … tarafından da bir kısım ödemeler yapıldığı, hak edişlerin ödenmeyen kısmı ve/veya … tarafından … adına yapılan işler için … tarafından karşılanan harcama kalemleri sebebiyle …’nın …’dan olan alacak tutarı konusunda taraflar arasında ihtilaf oluştuğundan” bu ihtilafın hakem usulüyle çözülmesinin amaçlandığı, hakem usulüyle çözülecek uyuşmazlığın eksik ve ayıplı işler, açık veya gizli ayıplar ya da belli bir kısım uyuşmazlık ile sınırlandırılmadığı, bu nedenle, HMK’nın 413. Maddesi gereğince taraflar arasındaki bu anlaşmadan kaynaklanan uyuşmazlıkların öncelikle hakem yoluyla çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmakla yerel mahkemece davanın hakem şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur..”denilerek, tahkim şartı nedeniyle usulden verilen red kararı doğru bulunmuş, bu kezde karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/3450- 2020/1932 karar sayılı kararı ile, “….Somut olaya gelince, her ne kadar taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklı ihtilafın hakem usulüyle çözüleceği kararlaştırılarak tahkim sözleşmesine yer verildiği tartışmasız ise de, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler karşısında, davalı tarafça yasal cevap süresi içerisinde ileri sürülmüş tahkim ilk itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece tahkim itirazı reddedilip işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi yerine, yanlış değerlendirme ile davanın usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” denilerek, kararın bozulmasına karar verilmiş ve yukarıdaki esasa kaydolmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede, her ne kadar Yargıtay ilgili dairesince cevap dilekçesinin süresinde olmadığı belirtilmiş ise de, davalı taraf, dava dilekçesi kendisine tebliğ edildikten sonra, süresi içinde, cevap dilekçesi sunma süresinin uzatılmasına dair, talepte bulunmuş ve bu talebi sehven mahkemece değerlendirilmemiş ve talep ettiği süre içerisinde de cevap dilekçesini sunmuştur. Buna göre, davalı tarafın talebi sehven mahkemece değerlendirmeye alınmayarak cevapsız bırakılmasına ve davalı taraf talep ettiği süre içerisinde cevap dilekçesi sunmasına göre, cevap dilekçesinin süresi içerisinde kabul edilmemesinin, savunma hakkının kısıtlanması anlamına geleceği anlaşılmakla, savunma hakkı kapsamında cevap dilekçesinin süresinde kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmekle ve buna göre, süresi içerisinde tahkim itirazının ileri sürülmesine göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 413. Maddesine göre ilk itiraz olarak tahkim ileri sürülürse bunu mahkeme göz önünde bulundurmak ve davayı usulden reddetmek zorundadır. Taraflar arasında tahkim sözleşmesi bulunduğu, davalı tarafından süresinde verilen cevap dilekçesinde tahkim şartının ilk itiraz olarak ileri sürüldüğü göz önünde bulundurularak davanın usulden reddine karar verilerek, bozma ilamına uyulmamış ve mahkememiz kararında direnilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememiz kararında direnilmesiyle, davanın hakem şartı nedeniyle usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 170,78-TL harçtan düşümü ile bakiye 116,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde yargıtay yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza