Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/534 E. 2022/747 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/534 Esas
KARAR NO : 2022/747

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2014
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“…. işi ile uğraşan müvekkili şirkete ait … plaka sayılı aracın … nolu kasko poliçesi ile sigortalandığını, müvekkiline ait aracın 21/02/2011 tarihinde kiralama yapılan kişilerde bulunduğu sırada 22/01/2011 tarihinde çalındığını, davalı sigorta şirketine müracaat edilerek zararın giderilmesinin talep edildiğini, davalının 17/06/2011 tarihli cevabi yazısında olayda emniyeti suistimal neticesi olduğundan bahisle hasarın teminat dışı kaldığını belirttiğini,… 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …esas sırasında TCK 155 maddesine istinaden emniyeti suistimal suçundan açılan dava neticesinde emniyeti suistimal suçunun oluşmadığından bahisle sanıkların beraatine karar verildiğini, bunun üzerine sigorta şirketine tekrar başvurulduğunu ve sigorta şirketince zamanaşımı süresinin dolduğunun ve olayın hırsızlık neticesi meydana gelmediğinin tespit edildiği belirtilerek talebin reddedildiğini, davalının bu açıklamalarında kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin araç zarar bedeli dışında aracın kiralanamamasından kaynaklı ciddi bir zararı oluştuğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile araçta oluşan zarar bedeli ve müvekkilinin bu süre zarfında araçtan elde edemediği kar için 10.000,00-TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi tarafından tazminine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya konu … plaka sayılı aracın 17/12/2010-2011 tarihleri arasında …. sayılı kasko poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalandığını, davaya konu olaydan sonra davacının müvekkili şirkete başvurduğunu ve … sayılı hasar dosyasının açıldığını, ilgili hadisenin emniyeti suistimal sureti ile meydana geldiğinin ve davacıya ait aracın çalınmadığının anlaşıldığından talebin reddedildiğini, bu sebeple davanın da reddinin gerektiğinden bahisle öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, esasa geçilmesi halinde teminat dışında kalan talebi havi davanın reddine karar verilmesini…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Mahkememizden verilen 27/02/2018 tarih ve 2014/152 Esas 2018/189 sayılı kararının Yargıtay, 17. Hukuk Dairesi’nin16/06/2020 tarih ve 2019/1378 Esas 2020/3518 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla bozma ilamı şöyledir:
“…Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; aracın çalındığı iddia edilen tarih, davacının ilk başvuru tarihi, 2. başvuru tarihi ve dava tarihi değerlendirilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK’nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında aracın çalınması nedeniyle araç rayiç değeri ile yoksun kalınan kar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanılmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde (6102 sayılı TTK.nın 1420.maddesi), sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı ifade edilmiştir. 6762 sayılı TTK.nun 1268. maddesi, genel kural olarak, sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hükmünü getirmiştir.
Yine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları C.9. maddesine göre; sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı açıkça ve aynen yer almaktadır. İşbu iki yılın başlangıç tarihi ise, Borçlar Kanunu’nun, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağını belirten 128/1. maddesindeki genel hüküm karşısında ve 6762 sayılı TTK’nun 1292 ve 1299. maddeleri (6102 sayılı TTK md. 1446 ve 1427) gözönüne alındığında, rizikonun gerçekleştiğinin sigortalı tarafından haber alınmasından itibaren, ihbar yapılması gereken beşinci günün sonudur.
Somut olayda; çalınma (22.1.2011) hadisesine konu aracın davalı nezdindeki kasko sigorta poliçesinde uzun süreli araç kiralama (…) aracı olarak sigortalı olduğu belirtilmektedir. Davacı şirket tarafından kiraya verilen aracın davalı sigorta şirketine yapılan çalınma ihbarı üzerine davalı sigorta şirketi; 16.06.2011 ve 17.06.2011 tarihli cevabi yazılarında; tahkikat sonucu olayın belirtilen şekilde meydana gelmediği, hadisenin emniyeti suistimal neticesi olduğu tespit edildiği rizikonun teminat dışı olduğundan talebin reddildiğini bildirmiştir. Olayla ilgili … 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E…. K. sayılı ceza dosyasına sigortalı aracı kiralayan kişiler hakkında güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle dava açılmış, yapılan yargılama neticesinde bu kişiler hakkında güveni kötüye kullanma suçundan 25.12.2013 tarihinde beraat kararı verilmiş, beraat kararı 31.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Verilen beraat kararından sonra davacı şirket tarafından davalı sigorta şirketine yapılan ikinci başvuruda, olayın emniyeti suistimal suçu neticesi olduğu gerekçesiyle ilk başvurusunun reddedildiği, ceza dosyasında aracı kiralayan kişilerin emniyeti suistimal suçundan beraat ettiklerini aracının çalındığını (ceza dosyasında verilen beraat kararı da eklenerek) belirterek talepte bulunmuş, davalı sigorta şirketinin 05.02.2014 tarihli cevabi yazısında, aracın 22.02.2011 tarihinde araç çalınması nedeniyle yapılan başvuruda zamanaşımı süresinin dolduğu, ve hadisenin hırsızlık neticesi ile meydana gelmediği tespit edildiği rizikonun tazminat dışı olduğundan talebin teminat dışında kaldığı belitilerek davacı şirketin talebi reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve somut olaya göre, davalı sigorta şirketince, olayın güveni kötüye kullanma neticesinde meydana geldiği belirtilmiş, ceza yargılamasında ise sigortalı aracı kiralayan kişiler, güveni kötüye kullanma suçundan beraat etmiş ve beraat kararı 31.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Ceza dosyasında katılan olarak da sıfatı bulunan davacı şirket yetkilisi suçun güveni kötüye kullanma suçu olmadığını kesinleşen ceza dosyası ile öğrenmiş olmasına göre, somut olaydaki zamanaşımı süresi, ceza dosyasının kesinleşme tarihi olan 31.01.2014 tarihinden itibaren başlayacaktır. Bu durumda mahkemece, esas yönünden gerekli inceleme ve araştırma yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi’nce bu hususa yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” dosyanın mahkememize tekrar yargılaması yapılması için iade edilmiştir.
15/03/2022 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“….Davacı adına kayıtlı, dava konusu … plaka sayılı …, Şasi No: … olan aracın teknik özellikleri, marka modeli, hasar kaydının bulunmadığı ve 14/12/2010 ilk tescil tarihi de dikkate alındığında; olay tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında ortalama piyasa rayiç değerinin 25.400,00 TL civarında olabileceği, Davacıya ait aracın çalınmasından dolayı aynı nitelikteki bir aracın yeniden satın alınması için gereken makul temin süresi olarak 15 günlük makul süreye ihtiyaç duyulacağı, bu süre içerisinde davacının aracından faydalanamamış olması nedeni ile araçtan yoksun kalabileceği tespit edilmiş olup, Takdirin Sayın Mahkemede olmak üzere İkame araç klozu süresi ve tarafımızca tespit edilen makul temin
süresine göre ayrı ayrı hesaplama yapılmış olup takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; aracın kullanılamamasından doğan net zararının, İkame araç klozu süresi dikkate alındığında; 5 gün talep (gün) x 65 TL/gün = 325,00 TL olabileceği, Tarafımızca tespit edilen 15 gün makul temin süresin dikkate alındığında;15 gün makul temin süresi (gün) x 65 TL/gün = 975,00 TL olabileceği, Yargıtay kararlarında belirtilen makul temin süresi) Yukarıda Sigorta Bölümünde detaylı olaak açıklanan nedenler çerçevesinde, Dava konusu … plaka sayılı aracın çalınması sonucu meydana gelen SİGORTA HASARININ, Davalı sigortacı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen, sigortalısı… Ticaret Limited Şirketi, Başlangıç tarihi 17.12.2010,Bitiş tarihi 17.12.2011,Plaka numarası …,Poliçe numarası … olan Kasko Sigorta Poliçesi, teminatı altında olduğu, Davacı …Şirketi’nin, Dava konusu Hasar Bedeli toplamı olduğu kanaatine varılan 26.375,00-TL
(25.400,00 TL + 975,00 TL) Hasar Bedelini, Dava tarihinden itibaren, T.C. Merkez Bankasının Uyguladığı Avans Faizi ile birlikte, Davalı … Sigorta A.Ş.’den, Talep Etme Hakkının Olduğuna…” dair görüş sunulmuştur.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir. Davaya konu … plaka sayılı aracın dosyada mevcut araç özet bilgilerinin incelenmesinde davacı …Ltd. Şti. adına tescilli olduğu, aracın dosyada mevcut kasko sigorta poliçesinin incelenmesinde davalı sigorta şirketi tarafından 17/12/2010-17/12/2011 dönemi için kasko sigortasının yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmaktadır. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 6. maddesi uyarınca Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlayan zamanaşımı süreleri eski kanuna tabî olup, iş bu davada uygulanması gereken kanun 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’dur. 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesi gereğince dava 2 yıllık zamanaşımı süresine tabîdir. (6102 sayılı TTK md. 1420) Bu düzenleme kara taşıtları kasko sigortası genel şartlarının C.9. maddesinde de açıkça ve aynen yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 1292 ve 1299. maddeleri (6102 sayılı TTK md. 1446 ve 1427) hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcı alacağın muaccel olduğu gün yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günüdür. Buna göre 2918 sayılı KTK’nun 109/2 maddesinde geçen “Maddi Tazminat Talepleri” kavramı ile kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan araç hasarına ilişkin davadaki maddi tazminat talebinin ilişkilendirilmesi mümkün olmadığı gibi haksız eylemin özel bir türü olarak düzenlenen KTK’nun 109/2 maddesindeki yaralamadan veya ölümden dolayı zarar gören 3. kişilerin alacak hakkı yönünden açılacak davalarda haksız eylem aynı zamanda Ceza Kanunu bakımından suç oluşturmakta ve yasa daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmekte ise uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanabilir ise de kasko sigorta sözleşmesine dayalı iş bu davaya konu tazminat istemi bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu davada uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanmayacaktır. Dosyadaki belgelere göre aracın çalındığı iddia edilen tarih 22/02/2011’dir. Davacı tarafın davalı sigorta şirketine başvurusu üzerine zamanaşımı kesilmiş olup, sigorta şirketinin 17/06/2011 tarihli yazısı ile olayın emniyeti suistimal neticesi olduğunun tespit edildiği, hasarın teminat dışı bırakıldığı belirtilerek talebin kabul edilmediği, davacı tarafın davalı sigorta şirketine 2. kez başvurusu üzerine sigorta şirketinin 05/02/2014 tarihli yazısı ile başvuruda zamanaşımı süresinin dolduğu, olayın hırsızlık neticesi meydana gelmediğinin tespit edildiği, hasarın teminat dışında kaldığı belirtilerek talebin kabul edilmediği anlaşılmıştır. İş bu dava mahkememize 07/05/2014 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak araç kiralama kazanç kaybı ve araç bedeli olmak üzere toplam 10.000 TL üzerinden açılmıştır. Davacı taraf HMK 119 maddesi gereğince 15.06.2017 tarihli duruşmada netice talep kısmını 5.000 TL kira kaybı 5.000 TL araç bedeli olarak açıklamıştır.
Dosya bilirkişiler … , … ve … ‘e tevdi edilerek çalındığı iddia edilen aracın değeri ve poliçe de irdelenmek suretiyle davalıdan talep edilebilecek tazminat miktarı hakkında rapor istenmiş, mahkememizce kısmen benimsenen usul ve yasaya uygun bilirkişi heyetinin ortak raporunda; dava konusu olay nedeniyle oluşan hasarın bahse konu sigortalı aracın hırsızlanması neticesinde olduğu, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1-e maddesinde “aracın veya araç parçalarının çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi ” maddesinin bulunduğu, buna göre tazminat talebinin aracın çalınması şeklinde değerlendirme ile riziko kapsamında olduğu … plaka sayılı ticari aracın 22.02.2011 çalınma tarihindeki serbest piyasa fiyatının ortalama olarak 25400 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Davacı üzerine kayıtlı bulunan aracın dava dışı aracı kiralayan kişilerinde zilyetliğindeyken hırsızlandığı, sigortalı davacının aracını koruma kollama sorumluluğunu yerine getirdiği, fakat aracı teslim ettiği kişilerin elindeyken aracın çalındığı, sigorta şirketinin oluşan zararda sorumlu olduğuna kanaat getirilmiştir. Davacı taraf araç bedeline ilişkin talebinin 5000 TL olduğu, davacı vekilince 07.04.2017 tarihinde talebini ıslah ettiği, Yargıtay bozma kararında geçtiği haliyle 31.01.2014 tarihinde sigorta şirketinin temerrüte düştüğü, sigorta poliçesinden kaynaklı taleplerin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu , davalı taraf süresi içerisinde ıslah dilekçesine yönelik zamanaşımı defini ileri sürdüğü bu haliyle araç bedeline ilişkin davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu 5.000 TL üzerindeki davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığı anlaşılmış ve 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf ıslah dilekçesi ile davalı tarafa 5.000 TL olarak açmış olduğu aracın hırsızlanmasından kaynaklı kira ve gelir getirisine ilişkin taleplerini 62.000 TL olarak arttırmışsa da ; somut olayda sigorta şirketinin sorumluluğunun sözleşmeden kaynaklandığı, olaya uygulanan poliçede hırsızlık eylemi nedeniyle sigorta şirketinin sadece aracın bedelini sigortacıya ödemekle yükümlü olduğuna dair sözleşme şartı bulunduğu, aracın kira getirisine ilişkin her hangi bir sözleşme koşulu bulunmadığı, bu minvalde davalı sigorta şirketinin kiralama bedelinden sorumlu olmadığı anlaşılmış ve bu yöndeki alacak taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, toplam 5.000,00-TL alacağın, davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 17/06/2011 tarihinden itibaren, işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 341,55-TL harçtan peşin/ıslah alınan 1.893,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.552,35-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.000,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.000,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.902,00-TL’den (posta/tebligat/bilirkişi) kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 2.451,00-TL ile 1922,90-TL (ilk harç ve masraflar/ıslah ) olmak üzere toplam 4.373,90-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davacı asilin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla, davalı sigorta şirketi yönünden kesin, davacı yönünden Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza