Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/518 E. 2020/709 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/518 Esas
KARAR NO : 2020/709

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2014
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasın sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin sağlık sektöründe … A.Ş. olarak hizmet sunmaktayken sonrasında … A.Ş. bünyesinde birleştiğini, davacı şirketin ihtiyacı olan elektrik enerjisini 01/04/2010 tarihli sözleşmeye istinaden 2011 yılı Ocak ayından 2011 yılı Mayıs ayı sonuna kadar davalı şirketten satın aldığını, davalı şirket tarafından 2011 yılı başından 31/05/2011 tarihine kadar düzenlenen faturalarda fiili elektrik tüketimi ve kanunen tahsili mümkün diğer kalemler dışında “Kayıp Bedeli” adı altında bir tutarın daha elektrik faturasına yansıtılarak tahsil edildiğinin anlaşıldığını ancak elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıplar ile başkaları tarafından hırsızlık sureti ile kullanılan kaçak elektrikten dolayı satıcının uğradığı bu kayıp kaçakta herhangi bir kusuru olmayan ve faturasını düzenli ödeyen tüketicilerden tahsilinin adalet düşünceleri ile hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunun aşikâr olduğunu, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar Sayılı kararı gereğince kayıp ve kaçak bedeli adı altında tahsil edilen tutarların iadesinin gerektiğine hükmedildiğini, bu nedenle davalının 2011 yılı başından Mayıs ayı sonuna kadar kayıp bedeli olarak davacıdan tahsil ettiği 67.013,28 TL ana para ve her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren hesaplanan 20.570,12 TL faizi olmak üzere toplam 87.583,40 TL’nin tahsili amacı ile davalı hakkında … 28. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikli olarak taraflar arasında akdedilen 01/04/2010 tarihli sözleşme ile davacı şirket için davalının gerekli elektrik enerjisini tedarik etmekte olduğunu, davalının icra takibinde alacaklı olarak görülen şirkete karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının kayıp kaçak bedelini EPDK’nın kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedel olduğunu, dolayısı ile icra takibinde iş bu davada dayanak gösterilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile EPDK kararının geçersiz hale geldiğinin kabulünün hukuk sisteminde mümkün bulunmadığını, davanın …T.A.Ş.’ye ihbarının gerektiğini, kayıp kaçak bedeli tamamen dağıtım şirketleri ile ilgili bir husus olup cevap dilekçesi ekinde yer alan web sayfasından da bu hususun açıkça görüldüğünü, davalı tarafça tamamen mevzuata uygun olarak kanunun emrettiği şekilde işlem yapıldığını ve 01/01/2011 tarihinden itibaren kayıp kaçak bedelinin faturalara ilave edildiğini, bu nedenle dava konusu faturalandırmanın tamamen mevzuata ve EPDK kararlarına uygun ve bu doğrultuda mevzuatın emrettiği şekilde yerine getirildiğini, yine yapılan işlemin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine de uygun bulunduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı tarafça davacı adına düzenlenen ve tahsil edilen elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedelinin iadesi için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazının iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda belirlendiği üzere davaya konu 31/01/2011 tarihli faturada 16.233,02 TL, 28/02/2011 tarihli faturada 14.464,35 TL, 31/03/2011 tarihli faturada 13.926,91 TL, 30/04/2011 tarihli faturada 11.398,76 TL, 31/05/2011 tarihli faturada da 10.990,24 TL olmak üzere toplam 67.013,28 TL kayıp bedelinin faturalara yansıtılmak sureti ile davalı tarafça davacıdan tahsil edildiği tespit edilmiş olmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ve 21/05/2014 tarihli kararında da belirtildiği üzere kayıp kaçak bedeli tahsilatının haksız olduğu ve bu bedeli ödeyen aboneye iadesi gerektiği bildirildiğinden aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun … 28. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 67.013,28 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, işlemiş faize ilişkin fazlaya ilişkin istemin ise takipten önce davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir belge dosyaya sunulmamış bulunduğundan davacı tarafın takip talepnamesinde talep etmiş olduğu temerrüt faizine ilişkin isteminin yerinde görülmediğinden reddine, yine dava konusu alacak likit bulunmadığından davacı tarafın icra inkâr tazminatı isteminin de yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Mahkememiz kararının davalı tarafın vaki temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/4229 Esas ve 2020/162 Esas sayılı ilamı ile;
“Kayıp-kaçak bedeli ile dağıtım-iletim bedeli sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelleri hakkında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun öncesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devleti ninvazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17/06/2016 Tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17’nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre ilk derece mahkemesince dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni Yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş olup Mahkememizce bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, bozmaya karşı beyanları alınarak usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu’nun kararı dayanak yapılarak iş bu dava 20/10/2014 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda Yargıtay ilamında belirtildiği üzere, 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişlikler ve kanuna eklenen geçici maddeler uyarınca iş bu dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davanın yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeni ile konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibari ile talebinde kısmen haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekalet ücreti ve ilk kararda olduğu gibi yargılama giderine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’nin peşin alınan 1.057,85 TL’den mahsubu ile kalan 1.003,45 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bozma öncesinde yapılan 1.626,00 TL yargılama gideri ile bozma sonrasında yapılan 95,25 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.721,25 TL yargılama giderinden 1.308,15 TL ile ilk harç 79,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza