Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/516 E. 2021/166 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/516 Esas
KARAR NO : 2021/166

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/12/2014
KARAR TARİHİ : 24/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, 28.03.2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirket ile 17.12.1997 tarihinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptığını, sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmesi gereken konutların müvekkiline teslim edilmediğini, kesinleşmiş ilama bağlanan cezai şart miktarı olan 59.939,85 TL’den 26.01.2011 tarihi itibariyle tahsilat yapılamadığını, taraflar arasındaki bu husumet dışında müvekkilinin maddi sıkıntılar sebebiyle davalıdan 1999-2002 yılları arasında 14 kez karşılığında bono imzalayarak yaklaşık 8.569 ABD Doları nakit para aldığını, borç para alışverişi ve bonoların imza edilmesi sırasında davalının müvekkiline hile ile imzalattığı bir bonoyu 30.000 ABD doları yazmak suretiyle sonradan doldurduğunu ve ciro yolu ile diğer davalı …’e devrettiğini, dava konusu bononun kötü niyetli bu davalı tarafından takibe konulduğunu, müvekkilinin dava konusu bonoyu davalı Şirket’in hileli davranışı ile imzaladığını, diğer davalı …’ün iyiniyetli hamil olmadığını, diğer davalı Şirket’in bonuyu tanzim etme şeklini ve amacını bildiğini ve davalı şirketin diğer hileli işlemlerini bildiğini ve kendilerine bu hususlarda yardımcı olduğunun kendileri tarafından bilindiğini, …’ün davalı Şirket’in…’deki inşaatının bulunduğu alanda kokoreç ve köfte satarak hayatını kazanan biri olduğunu, davalı Şirketle ilişkisinin uzun yıllara dayalı olduğunu, şirketin resmi çalışanı olmasa bile çalışan düzeyinde yakınlığı ve ilişkisinin bulunduğunu, cezai şart talepli ikame edilen davada cumartesi ve pazar günleri davalı Şirket’in …’deki ofisinin yakınında köfte yapıp şirket çalışanlarına ve şirkete gelen misafirlere köfte sattığı ve dava konusu villaların 2002 yılında tamamen bittiğini bu villalardan oğluna da aldığı yönünde davalı şirket lehinde tanıklıkta bulunduğunu, bu beyana göre, davalı …’ün diğer davalı Şirket’e satın aldığı villa kaynaklı borcu olması gerekirken, …’ün davalı Şirket’ten alacaklı olduğu ve bu alacağına karşılık olarak müvekkilinin imzaladığı dava konusu bonoyu ciro yolu ile iktisap ettiğini, ilginç olanın davalı … iktisap ettiği tek bononun bu bono olmadığı ve diğer 14 bonoyu da aynı şahsın takibe koyduğunu, dava konusu bononun tanzim tarihinin 15.06.2005, vadesinin 15.06.2007 olduğunu, … ‘ün diğer bonoları 26.11.2007 tarihinde icraya koyarken dava konusu bonoyu neden iki yıl gecikme ile 17.02.2009’da icraya koyduğunu davalı …’ün bonoları ciroyla devraldığı davalı Şirket’i takip etmeyerek sadece müvekkilini takip ettiğini, bono bedelinin “….” ahzolunduğunun bononun üzerinde yazılı olduğunu, buna göre davalı Şirket tarafından faturasının kesilmiş ve ticari defterlerine işlenmiş olması gerektiğini iddia ederek dava konusu bonodan dolayı davalılara borçlu olunmadığının tespiti ile teminat olarak icra takip dosyasına yatırılan ve alacaklı vekilince tahsil edilen 8.010 TL’nin istirdadına, davalıların kötü niyetli hareket ederek müvekkilinin mağduriyetine neden olduğundan % 40 tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, 02.06.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olması sebebiyle hile ya da ikraha dayanarak menfi tespit davasının açılmasının mümkün olmadığını, davacının dava konusu bononun hileyle alındığını ileri sürerken, davalı Şirket’ten maddi sıkıntı nedeniyle borç aldığını ve karşılığında senet imzaladığını ikrar ettiğini, davacının aksine 14 kerenin çok üzerinde davacıya yardımda bulunulduğunu, davacının 14 kez davalı Şirket’ten borç aldığını ileri sürmesinin nedeninin … 8. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davacı aleyhine yaptıkları icra takibine konu olan bonoların sayısının 14 olması olduğunu, oysa ki zamanaşımı süresi geçmesi nedeniyle takibe koymadıkları daha çok sayıda bono olduğunu, tesadüfen muhafaza edilen 10 adet senedin daha mevcut olduğunu, dolayısıyla davacının bu kadar çok bonoya hile ile imza atmasının mantıksızlığının ortada olduğunu, davacının … 8. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında açılan takiplerde müvekkili …’e ödeme yaparken kötü niyet iddiasının ileri sürülmediğini, müvekkili …’ün … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, davalı Şirket ile davacı arasındaki sözleşme hakkında bilgisi olmadığını ve villaların 2002 yılında bittiğini ve bir tane oğluna aldığını beyan ettiğini, müvekkili …’ün sadece köfte ve kokoreç satarak hayatını kazanmadığını, …’de kokoreç ve köfte salonu olduğunu, ayrıca Tekel Bayisi olduğunu, bunlar nazara alındığında davacının iddialarının afaki olduğunu, keza, …’ün villayı davalı Şirketten değil bir başka kişiden satın aldığını, davalı Şirket’in yaptığı parasal yardımların sadece oğlunun ölümünden sonrakilerle sınırlı olmadığını, davacının bizzat ihtiyaçlarının yanında kızı …’ın tüm okul ve diğer ihtiyaçlarının davalı Şirket tarafından her ay hesabına yatırılarak karşılandığını, müvekkili …’ün ciranta olduğunu ve protesto çekilmesi gerektiğini bilmediği için bu hususu ihmal ettiğini ve bu yüzden davalı Şirket’i takip etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların delil listelerinde yazılı olan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası , … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı , … 2. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı, … 2. İcra müd. … Esas sayılı ve … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları celp edilerek dosya içerisine konulmuştur.
Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; senedin hile ile davacıya imzalatıldığı ispatlanamadığı gibi senedin hükümsüzlüğünden ve bedelsizliğinden kaynaklanan def’ilerin de hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması ve bunun da ispatlanması gerekmekte olup bu husus ispatlanamadığından, davacı vekili ise; delil listesinde ” ve her türlü yasal delil ” e dayanmış olup, ancak 18/06/2013 tarihli celsede ise; davalı tarafa yemin teklifinde bulunmayacaklarını ifade ettiği anlaşılmış olmakla, tüm dosya kapsamına göre; davacının dava konusu bonoyu hileye maruz kalmadan serbest iradesi ile imzaladığı sonuç ve kanaatine varılmakla subuta ermeyen davanın reddine….” ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 26.06.2014 tarih ve 2014/8703 Esas, 2014/11769 Karar sayılı ilamı ile “….Dava konusu bono “…” kaydı ile düzenlenmiş olup, lehtar davalı … A.Ş.’dir. Davalı vekili, dava konusu bononun davacıya verilen borç para karşılığı alındığını bildirerek bononun “malen” olan düzenlenme nedenini “nakden” olarak talil etmiş olup, bu durumda ispat külfeti davalı … A.Ş.’ne geçmiştir. Hal böyle olunca, davalı şirketin davacıya nakit para vererek dava konusu bononun alındığını ispat etmesi gerekli olup, öncelikle bu konu irdelenip tartışıldıktan sonra, şayet davalı şirketin alacağını kanıtlayamaması durumunda, hamilin iyiniyetli olup olmadığının tartışılması gereklidir. Bu yönler gözetilmeden, delil takdirinde hataya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek hükmün davacı yararına Bozulmasına karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/8703-2014/11769 E.K. sayılı bozma ilamı ile “… Dava konusu bono “malen” kaydı ile düzenlenmiş olup, lehtar davalı … A.Ş.’dir. Davalı vekili, dava konusu bononun davacıya verilen borç para karşılığı alındığını bildirerek bononun “malen” olan düzenlenme nedenini “nakden” olarak talil etmiş olup, bu durumda ispat külfeti davalı … A.Ş.’ne geçmiştir. Hal böyle olunca, davalı şirketin davacıya nakit para vererek dava konusu bononun alındığını ispat etmesi gerekli olup, öncelikle bu konu irdelenip tartışıldıktan sonra, şayet davalı şirketin alacağını kanıtlayamaması durumunda, hamilin iyiniyetli olup olmadığının tartışılması gereklidir. Bu yönler gözetilmeden, delil takdirinde hataya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA,
karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak duruşmalara devam olunmuştur. Yerel mahkemece bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde; Davanın kabulüne, … 8. İcra müdürlüğünün …E. sayılı dosyasında takibe konu senet ve alacak nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, 8.010,00 TL nin davalı … Den istirdadına ve bu davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Şartlar oluşmadığnıdan kötü niyet tazminat talebinin reddine, şeklinde karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/571-2017/7105 E.K. sayılı bozma ilamı ile ” davalılar vekilinin davalı …A.Ş. hakkında verilen kabul kararına yönelik temyiz itirazlarının reddine, hükmün temyiz eden davalı … yararına BOZULMASINA, karar verilmiştir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; ”Davanın kabulüne, 8.010,00-TL’nin davalı …’den istirdadına ve bu davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan hususlar Yargıtay tarafından onanmış olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 08/07/2020 tarih ve 2019/262 Esas, 2020/1366 Karar sayılı ilamı ile BOZULMASINA, karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak duruşmalara devam olunmuştur. Her ne kadar davalı tarafından tekrar tanık dinletilmesi talep edilmiş ise de 6100 sayılı HMK ‘ya göre vazgeçilen tanık deliline tekrar dayanılamayacağından ve davacı tarafın da tekrar tanık dinletilmesine muvafakati olmadığından davacı tarafın tanık dinletilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve Yargıtay 19. H.D. 08/07/2020 tarih ve 2019/262 Esas, 2020/1366 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; dava konusu bono “malen” kaydı ile düzenlenmiş olup, lehtar olan davalı … A.Ş tarafından dava konusu bononun davacıya verilen borç karşılığı alındığı bildirilmekle, bononun “malen” olan düzenlenme nedeninin “nakden” olarak talil edilmiş olup; bu durumda ispat külfeti davalı … A.Ş ‘ye geçtiği anlaşılmış olmakla; davalı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin davacıya yaptığını iddia ettiği nakit ödemelere ilişkin her hangi bir tespitin bulunmadığı, ticari defterde nakit ödemelerin kayıt edildiği kasa hesabında yer alan hareketlerin cari hesaplarda takip edilmediği, bu nedenle defterlerde yer alan nakit ödemelerin kime yapıldığının tespit edilemediği, davacıya ait banka ekstrelerinde ise; davalı şirketin davacıya dava konusu senet tutarını kapsayan büyüklükte nakit ödemesi yaptığına dair bir belge bulunmadığı, icra takibine konu senetlerin hesap ekstresinde yer alan ödemelerden sonraki tarihte keşide edildiği ve bunların da icra takibine konu senet tutarının çok altında olduğu, dava konusu senetteki malen kaydına rağmen, davalıdan 8.569,00 USD doların borç alındığı ve bononun bu borca ilişkin düzenlendiğinin davalı tarafından ispat edilemediği, davalı şirketin, davacıya nakit para vererek dava konusu bononun alındığını ispat edemediği bu nedenle davalı şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, diğer davalı … yönünden ise davalı …’ün kötü niyetini ispata yeterli delil bulunmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Ayrıca davalıların kötü niyetli olduklarının tespit edilememiş olması nedeniyle kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … yönünden davanın reddine,
2-Davalı …yönünden davanın kabulü ile … 8.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasına konu senet ve alacak nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 3.642,02 TL’nin peşin alınan 792,40 TL’den düşümü ile fazla yatan 2.852,62 TL’nin davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından bozmadan sonra yapılan 78,00 TL posta ve tebligat masrafından oluşan yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.731,09 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteslsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren onbeş gün süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 19/04/2021

Katip

¸e-imza

Hakim

¸e-imza