Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/457 Esas
KARAR NO : 2022/15
DAVA : Ticari Şirket (Yönetim Kurulu Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/09/2020
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yönetim Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : davacı müvekkili ticaret sicil gazetelerinden, hazirun cetvellerinden ve ticaret odası kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, milyarlarca TL değerinde gayrimenkule sahip …A.Ş.’de nihai gerçek kişi ortaklık yapısı dikkate alındığında hem yaklaşık % 43 oranında hissedar hem de yönetim kurulu (”YK”) üyesi ve başkan vekili olduğuğunu, Kardeşi … ise Yönetim Kurulu (”YK”) Başkanı ve aynı zamanda murahhas üye olduğunu, davalı firma bir aile şirketi olup, 3 ortağının olduğunu, bunların müvekkili, kardeşi …ve anneleri …olduğunu, müvekkili …arasında çok sayıda hukuki ihtilaf ve … hakkında devam eden onlarca soruşturmanın olduğunu, …, usulsüz işlemler sebebiyle … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından verilen 02.07.2020 tarihli karar ile annelerinin Vasiliğinden azledildiğini, yine … 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından verilen 05.08.2020 tarihli karar ile grubun hakim şirketlerinden … A.Ş., …A.Ş., … A.Ş. Ve… A.Ş şirketlerindeki imza yetkisinin kaldırıldığını ve ana firmaları yönetmek üzere kayyım heyetinin atandığını, …’nin ve yanına aldığı kişilerin buna rağmen hukuk tanımaz işlemlere devam ettiğini, milyarlarca lira değerinde taşınmazları olan davalı şirketin çok sayıda görüşülmeyi bekleyen devasa sorununun olması ve esas sözleşmenin amir hükmüne rağmen yönetim kurulu başkanının şirketlerin yönetim kurullarını (YK) her ay toplaması gerektiği halde toplamaması sebebiyle müvekkili 26.08.2020 tarihinde yönetim kurulu başkanı …’den şirketin yönetim kurulunu toplamasını talep ettiğini, …tarafından verilen 27.08.2020 tarihli cevap ile şirketin yönetim kurullarının 03.09.2020 tarihinde toplanacağı ifade edildiğini, müvekkili YK toplantısını beklerken 02.09.2020 tarihinde hiçbir gerçekliğe dayanmayan bir takım gerekçelerle firmanın yönetim kurulu toplantısının ileri bir tarihe ertelendiği ifade edildiğini, 26.08.2020 tarihli yönetim kurulunun toplanmasına ilişkin talebe 03.09.2020 tarihinde toplantı yapılacağı şeklinde dönüş yapan ve bu daha sonra bu toplantıyı da 02.09.2020 tarihinde iptal eden Hakan M. Çiftçi, 02.09.2020 tarihinde ise müvekkiline imzalanmak üzere bir yönetim kurulu kararı ilettiğini, müvekkili kararı inceler incelemez şok olduğunu, müvekkiline YK toplantısının 03.09.2020 tarihinde yapılacağını bildiren …’nin ve diğer üye …’nun Kanuna aykırı bir şekilde, müvekkiline haber dahi verilmeden, Kanundaki toplanma ve karar alma usullerine ve ahlak ve iyiniyet kurallarına ve kendi beyanlarına aykırı olarak toplanarak, son derece hayati konularda müvekkilinden habersiz olarak toplanarak ve müvekkilinin iradesinin ne yönde olacağına dahi kendileri karar vererek karar aldıklarını gördüğünü, karardaki dikkat çeken hususlardan bir tanesi saat 11. 00’de şirket merkezinde toplanıldığı şeklinde usulsüz gerçeğe aykırı beyanda bulunulmasının olduğunu, kamera görüntülerinden anlaşılacağı üzere üyelerden … belirtilen saatte şirket merkezinde dahi olmadığını, yine kamera kayıtları ile sabit olduğu üzere ilgili tarihte hiçbir şekilde taraflar toplanmadığını, yine kararda dikkat çeken bir başka husus ise kararın katılanların oy çokluğu ile alındığının karara düşülmesinin olduğunu, …ve … adeta gaybtan haber alarak müvekkilinin yerine geçerek, müvekkili yerine irade beyanında bulunduklarını, müvekkilinden habersiz müvekkilinin karara muhalif kaldığı, kararın oy çokluğu ile alındığı şeklinde tutanak tuttuklarını, müvekkilinin kararı imzalamasını talep ederek belgeyi ivedi bir şekilde iade etmesi gerektiğini ısrarla ifade eden üyelerden şirkete, tarafsız ve şirketin ve müvekkilinin haklarını müdafaa etmek için mahkeme tarafından görevlendirilen … ise bu toplantının hiç yapılmadığını ve kararların bu şekilde de alınabileceğini 04.09.2020 tarihinde mail ile bildirdiğini, suç teşkil eden bu kararın ivedi olarak iade edilmesini talep ettiğini, ancak bunun doğru olmadığını, mevzuata göre yönetim kurulu toplantıları önceden belli olan bir vakitte ve yerde yapılmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine bildirildiğini, gelen yönetim kurulu üyeleri varsa gündem veya ekleyecekleri başka gündemle toplandığını, sonra karar için tek tek oylandığını, red veya çekimser olan oylar için istenirse gerekçe dahi yazıldığını, sonra bu kararlar da yargı yolunun açık olduğunu, elden dolaştırma yolu ile karar alınabilmesi için ise toplantı yeter sayısı oybirliğ olduğunu, yani üyelerden hiçbirisi itirazda bulunmadığı takdirde elden dolaştırma yolu ile karar alınabileceğini, aksi takdirde yönetim kurulunun toplanmasının gerektiğini, elden dolaştırma yoluyla karar alınamayacağını, müvekkiline iletilen ve diğer 2 üyenin ıslak imzasını taşıyan karar elden dolaştırma yolu ile alınan bir karar olmadığını, kararda toplantı yeri ve saati yazdığını, ayrıca gayb okunmak suretiyle, hiçbir şekilde tevil edilmesi mümkün olmayan bir şekilde, müvekkilinin karara muhalif kaldığı da, kararın oyçokluğu ile alındığı belirtilmek suretiyle karara işlendiğini, dolayısıyla üyelerden İrfan Hattatoğlu‘nun ıslak imzalı kararın içeriğini yok sayarak kararların bu şekilde de alınabileceğini ifade etmesi fiili ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bu mesnetsiz taleplere ve iddialara müvekkilince 05.09.2020 tarihinde ekli e posta ile cevap verildiğini, yönetim kurulu üyesi müvekkilinden habersiz ve onun yerine geçerek alınan kararın hukuka aykırı olduğu ve hüküm doğurmayacağı hususunda hiçbir tereddüt bulunmadığını, mezkur 31.08.2020 tarihli yk kararlarının içeriği de dikkate alındığında şirketlerin içlerinin boşaltılması, borca batık hale getirilmesi ve nihayetinde ne şekilde oluşturulduğu belli olmayan bir kısım borçların ödenmesi amacı ile kapsamı, içeriği ve şartları bilinmeyen bir devre gidilmesi sürecinin ön adımlarını oluşturması, ortaklardan birisini diğeri aleyhine kayırması sebebiyle batıl olduğunu, bu karar, şirketin malvarlığının bir kül halinde devrini öngördüğünden müvekkilinin hissedar ve YK üyesi olarak anonim şirkete ilişkin tüm idari ve mali haklarını ortadan kaldırmakta olduğundan batıl olduğunu, belirtilen 2 yönetim kurulu üyesi, olmayan bir yönetim kurulu dayanak gösterilerek, suç işlenerek yapılmaya çalışılan ve … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin… E. Sayılı dosyasında tedbiren durdurulması istenen ve … Cumhuriyet Başsavcılığının …Sor. Nolu dosyasında soruşturulmakta olan bir Yönetim Kurulu kararını dayanak kabul ederek yapılmaya çalışılan usulsüz bir genel kurula ilişkin olarak usulsüz bir şekilde yönetim kurulu üyesi ve yaklaşık %50 oranında hissedar olan müvekkilinden habersiz karar alarak müvekkilin malvarlığının kül halinde devrini yapmaya çalıştıklarını, yine TTK 390 vd. Hükümlerine aykırı olarak müvekkilinden habersiz alınan kararlar ve karar alındıktan sonra tahrif edilen kararlar sebebiyle, … 6. Asliye Ticaret, 8. Asliye Ticaret, 20. Asliye Ticaret ve 21. Asliye Ticaret Mahkemelerinde devam eden çok sayıda dava bulunduğunu, müvekkilinin yaklaşık %50 oranında hissedar olduğu şirketin ortak olduğu …A.Ş. genel kurulunda davalı şirket adına kimin genel kurulda oy kullanacağına ilişkin olarak alınan ve belirtildiği üzere baştan sona hukuka aykırı olan bu kararın uygulanması müvekkilinin genel kurulda haklarının yok sayılması ve yok edilmesi sonucunu doğuracak, müvekkilinin mülkiyet hakkını zedeleleyecek bir karar olduğunu, dolayısıyla kararın uygulanmasının tedbiren ertlenmesi yönünde ivedi olarak karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle 31.08.2020 tarihli olduğu ifade edilen ve genel kurul çağrısına dayanak yapılan YK Kararı ve YK Karar defterleri celp edilerek öncelikle, müvekkilinin toplantıya çağrılmadığı davalı firma YK üyelerince ikrar edildiğinden ve bu husus başlı başına kararı batıl kıldığından, ağır hukuka aykırılıklar taşıyan ve müvekkili maddi manevi zarara uğratacak olan ve telafisi imkansız zararlar doğuracak olan mezkur 31.08.2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararının ve uygulanmasının öncelikle tedbiren durdurulmasını, Yönetim kurulunun toplanması ve çağrı usullerine ilişkin TTK md. 390 vd. hükümlerine açıkça aykırı olan 31.08.2020 tarihli kararın yokluğunun tespitini, aksi takdirde TTK 391’de belirtilen şartlar gerçekleştiğinden iptalinin ve batıl olduğunun tespitini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından iptali istenen 31.08.2020 tarihli Yönetim Kurulu kararı, … A.Ş.’nin davalı şirketteki temsilcisinin seçilmesi ve … 14.09.2020 tarihinde yapılacak genel kurulunda davalı şirketi temsil edecek kişinin seçilmesine ilişkin olduğunu, bu karar hükümlerinden biri hükümsüz hale gelmiş, biri ise bizzat Yönetim Kurulu tarafından iptal edildiğini, YK kararının 1. no.lu temsilci seçimine ilişkin kararı tescil ve ilanı gereken bir karar olduğunu, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 33. maddesi uyarınca tescil isteme süresi 15 gün olduğunu, oysa iptali istenen kararın tescil ve ilanı işbu cevap tarihinde dahi istenmediğini, tescil isteme süresi olan 15 günlük süre çoktan aşılmış olduğundan, kararın tescil ettirilebilmesi ve böylelikle hüküm doğurması mümkün olmadığını, dolayısıyla uygulanmasının durdurulması talep edilebilecek bir karar ortada olmadığını, çünkü zaten kararın uygulamaya konması hukuken mümkün olmadığını, YK kararının 2. no.lu genel kurul temsilcisinin seçimine ilişkin kararı da iptaline ilişkin YK kararı alınmış olması sebebiyle uygulanması mümkün olmayan bir karar olduğunu, …A.Ş.’nin 14.09.2020’de gerçekleştirilecek genel kurulu, davacı …’nin de imzaladığı YK kararı ile iptal edildiğini, böylelikle iptali istenen karardaki temsil hükmü sonuç doğurmadığını ve sonrasında da sonuç doğurması mümkün olmadığını, bu doğrultuda, iptali istenen YK kararı hükümsüz hale gelmiş olduğundan iptalinin istenmesinde hukuki yarar olmadığını, davanın usulden reddedilmesinin gerektiğini, davacı taraf … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi Ve … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarını çarpıtarak mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, davacı ve davalı şirket yönetim kurulu başkanı …’nin anneleri … … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin (“Vesayet Makamı”) …E. … K. sayılı dosyası kapsamında verilen kararı ile kısıtlandığını, …, anne …’ye vasi olarak atandığını, kısıtlılık kararından itibaren bir gün dahi annesiyle ilgilenmeyen davacı, bu kez de annesini kullanarak, asılsız iddialarla vesayet makamına ve diğer mercilere “sayısız” başvuruda bulunduğunu, neticede …’nin vasilik görevi kardeşler arasındaki ihtilaf sebebiyle “geçici olarak” askıya alındığını, ancak bu kararın gerekçesinde davacının iddia ettiği şekilde usulsüz işlemlerin yapıldığından bahsedilmediğini, Davacı tarafından şirket feshi istemiyle açılan … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosyasından verilen karar ile …’nin imza yetkisinin kaldırıldığı iddiası da yine tam bir aldatmaca olduğunu, …’nin dava dışı şirketlerdeki imza yetkisi kaldırılmadığını, kendisi hala imza yetkisine sahip olup yalnızca “sınırsız” imza yetkisi kaldırıldığını, davalı şirketteki imza yetkisi ise devam ettiğini, davacı, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile atanan kayyımlarla da anlaşamadığını, kayyımlar hakkında da asılsız ithamlarda bulunarak, hukuki yollara başvurduğunu, davacı taraf kendi talepleri neticesinde verilen kararlar dahi davacıyı memnun etmemekte, davacı, şirketlerin tek karar vericisi olmak istemektedir. davacı, davalı şirket ve diğer grup şirketlerin nerdeyse hepsinde pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olduğundan, şirketlerin mevcut duruma gelmelerinde rol oynadığını, süreç hakkında bilgi sahibi olduğunu, öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki, davacının davalı şirkette yaklaşık %43 oranında hissedar olduğu iddiası doğru olmadığını, pay defteri suretinde de görüldüğü üzere davacının davalı şirkette yalnızca 1 adet payı bulunduğunu, davacı taraf davayı haksız ve gerekçesiz isnatlarla sürekli hukuki yollara başvurarak, Anayasal bir hak olan şikayet hakkını kötüye kullanmakta ve şirketlere dönüşü mümkün olmayan zararlar verdiğini, müvekkilinin her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… Tic. A.Ş’nin 31/08/2020 tarihli yönetim kuruluna ilişkin tutanakları,29/05/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu, tarafların yazılı ve sözlü beyanları ile tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; … Tic. A.Ş’nin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu davaya başlangıçta heyet olarak bakılmış ise de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesinde yapılan düzenleme gereği yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti ve iptaline yönelik davalar heyetçe bakılacak davalardan olmaması nedeniyle dava dosyası mahkememiz tevzi defterine göre tekli üye hakime tevzi edilmiştir.
Davanın konusuz kalıp kalmadığının, şayet konusuz kalmış ise yargılama gideri ve vekalet ücreti tahmili yönünden dava tarihindeki haklılık durumunun tespiti için, dosya ve gerekli görülmesi halinde davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına, gerektiğinde bilirkişi heyetine davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapma yetkisi verilmiş olup, mahkememizce atanan bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 29/05/2021 tarihli raporda özetle: “dava dosyasının incelenmesi neticesinde davacıya 31/08/2020 tarihli yönetim kurulu toplantısı için çağrı yapıldığına ilişkin hiçbir delile rastlanmadığı, kanunda yönetim kurulu toplantıları için özel bir şekil şartı düzenlenmemiş olmakla birlikte, uyuşmazlık halinde ispat yükünün toplantıyı yapan şirkette olduğu kabul edilmekte olduğu, bu sebeple, dava konusu edilen davalı şirketin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulu toplantısına ilişkin bir çağrının bulunmaması ve davacının bu sebeple toplantıya iştirak etmemesi sebebiyle “yok” hükmünde olduğu, taraflar arasında uyuşmazlık konusu itibariyle yönetim kurulu kararlarının icra kabiliyetinin kalmadığının açık olduğu; öte yandan, davanın açıldığı tarih itibariyle alınan bu kararın davacının yokluğunda alınmış olduğunun tespitinde davacının hukuki menfaati olduğu,tarafların karşılıklı beyanlarından ve dosyaya sunulu hukuki mütalaadan hareketle, taraflar arasında şirketin haklı sebeple feshine (TTK 531. madde) gidecek ölçüde ihtilaf ve yine karşılıklı davaların bulunduğu, yapılan bir hukuka aykırı işlemin tespitinin geçmişe etkili olduğu da nazara alındığında davada verilecek kararın uyuşmazlık içerisinde olan tarafların menfaatlerini TTK’nın uygulanması yönünden etkileyebileceği, davacının açmış olduğu davada hukuki menfaati olabileceği, davanın halihazırda mevcut durum itibariyle konusuz kaldığı kabul edilse dahi, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının haklı olduğu, dava konusu 31.08.2020 tarihli yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğu, davanın konusuz kalıp kalmadığı yönünden dava açmakla davacının hukuki menfaati olduğu, bununla birlikte davanın konusuz kaldığı kabul edilse dahi davanın açıldığı tarih itibariyle davacının haklı olduğu ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içeren dilekçeler dosyaya sunulmuş ve davalı vekilinin ek rapor alınmasına ilişkin talebinin dosya kapsamı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle; davacının, …A.Ş.’nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğu; davalı şirketin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulunda alınmış olan kararların yok hükmünde olduğuna karar verilmesi talebiyle iş bu davanın açılmış olduğu; dosyada yapılan bilirkişi incelemesi içeriğinde de belirtildiği üzere, … A.Ş.’nin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulu toplantısına ilişkin olarak davacıya her hangi bir çağrı yapılmadığı; davalı tarafça da yönetim kurulu toplantısına ilişkin olarak usulüne uygun çağrı yapıldığının ispat edilemediği, davacının katılmadığı 31/08/2020 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 2 nolu, genel kurul temsilcisi temsilcisinin seçilmesine ilişkin kararın , daha sonra davacının da katılmış olduğu, 14/09/2020 tarihli toplantıda iptaline karar verildiği; 2 nolu kararın iptaline ilişkin bu karar da davacının da imzasının bulunduğu; dolayısıyla yok hükmünde olduğunun tespiti talep edilen 2 nolu yönetim kurulu kararının davacının da imzası bulunan tutanak ile geçersiz hale getirildiği ve bu madde yönünden açılanan davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ; iptali talep edilen 31/08/2020 tarihli genel kurulda alınmış olan 1 numaralı karara ilişkin olarak ise, her ne kadar davalı tarafça ilgili kararın 15 günlük yasal süre içerisinde kararın tescil ve ilanının yapılmamış olması nedeniyle kararın hükümsüz olduğu iddia edilmişse de, davacının usulüne uygun olarak toplantıya çağrılmamış olması nedeniyle alınan bu kararın alındığı tarih ve iş bu dava tarihi itibariyle1 numaralı kararın yok hükmünde olduğu anlaşılmakla, …Tic. A.Ş’nin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulunun 1 nolu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle davacının iş bu davayı açmakta haklı olduğu anlaşılmakla davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı …Tic. A.Ş’nin 31/08/2020 tarihli yönetim kurulunun 1 nolu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine
-31/08/2020 tarihli yönetim kurulunun 2 nolu kararına ilişkin olarak açılmış olan davanın ise konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu harçtan peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 176,75-TL tebligat posta gideri ile 54,40-TL harç gideri olmak üzere toplam 3.231,15-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesi gereğince ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünü karşı verilen kararın gerekçesinin tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/01/2022
Katip …
E-imza
Hakim …
E-imza