Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/432 E. 2020/279 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/432 Esas
KARAR NO : 2020/279

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 03/09/2020

Mahkememizde açılan dava dosyasının incelenmesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde içki alım satımı yaptığını, cari alacakların ödenmesi için çek verildiğini, müvekkilinin düzenli olarak ödediği çeklerinin karşılığı olan ticari ürünleri henüz teslim almadan polislerin el koyması neticesinde müvekkilinin ürünleri alamadığını, müvekkilinin ürün teslim almadan ödeme yapmak zorunda bırakıldığını belirterek müvekkilinin … Bankası … Şubesi 72.600,00-TL bedelli, 02/07/2019 tarihli çek, …Bankası … Şubesi 28.100,00-TL bedelli 17/09/2019 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 51.850,00-TL bedelli 14/07/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 50.000,00-TL bedelli 23/07/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 56.800,00-TL bedelli 31/07/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 32.400,00-TL bedelli 11/08/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 50.000,00-TL bedelli 25/08/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 50.000,00-TL bedelli 29/08/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 30.000,00-TL bedelli 31/03/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 28.800,00-TL bedelli 15/04/2020 tarihli çek, … Bankası … Şubesi 31.500,00-TL bedelli 28/01/2020 tarihli çeklere ilişkin borcu olmadığının tespiti ile karşı tarafın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na 5/A maddesi eklenmiş ve anılan kanun hükmü ile 01/01/2019 tarihi itibari ile ticari davalarda “Arabuluculuk” dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan hükme göre ticari davalardan; konusu paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Diğer yandan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir.
Somut olayda dava menfi tespit talebine ilişkindir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3048-2020/1093 E-K. sayılı ilâmında da belirtildiği üzere menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekte olup, netice itibari ile menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespiti yapılacağından bu durumda menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu ve bu nedenle menfi tespit talebi yönünden de uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde arabuluculuk kurumu ile ilgili açıklama yapmamış, dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağını sunmamış olup açıklandığı üzere somut olayda arabuluculuk başvurusu sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmediği sabittir. HMK 115 maddesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir. HMK 138 maddesinde ise dava şartları ile ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği düzenlenmiş olmakla dava dilekçesinin ve eklerinin incelenmesi sonucunda 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanununun 18/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-₺ maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.561,63-₺ harçtan mahsubu ile bakiye 2.507,23-₺ harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/09/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza