Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/285 E. 2020/685 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/285 Esas
KARAR NO : 2020/685

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2019 yılı Temmuz ayı içerisinde kendisine, tanıdığı motor tamircisi arkadaşı olan …’ın teklifi üzerine 13 adet motosiklet almak için girişimde bulunduğunu, tanıdığı olan sigortacılık yapan davalı … ile aralarında geçen konuşma sonucu durumu öğrenen davalının bu işe ortak olarak girebileceğini ve finansmanı sağlayabileceğini söyleyerek işe ortak olmak istediğini, anlaşan tarafların işe başlayarak davalının finansmanı doğrultusunda toplam 100.000 TL bedel ödenmek suretiyle motosikletler satın aldığını, bu motorların alınmasını müteakiben işi getiren motor ustası ile davalının birlikte hareket etmeye başladıklarını ve müvekkilini bu işin dışına itmeye çalıştıklarını, davalı ve …’ın bu olaydan sonra 2 Mart 2020 tarihine kadar müvekkilini aramadıklarını, bu tarihte davalının müvekkilini arayarak görüşmek istediğini ve ofisine çağırdığını, müvekkili gittiğinde…’ın da geldiğini gördüğünü, burada davalının müvekkilini tehdit ettiğini, kendisini dolandırdığını söylediğini ve müvekkiline senet imzalatmak istediğini, müvekkilinin bunu kabul etmemesi üzerine daha ağır tehditlere yönelerek müvekkilinin ailesinin bu işten zarar göreceğini, kendisinin …’lı olduğunu ve bu işin sonucunun çok daha farklı yerlere varacağını söyleyerek tehditlerini sürdürdüğünü, müvekkiline yönelik gerek küfürler gerekse hakaretlerle ağır bir baskı kurarak senetleri imzalamadığı takdirde buradan çıkamayacağını söyleyerek imzalamasını sağlamaya çalıştığını, orada bulunan …’ın kendisinin sorumluluğu aldığını ve senetleri kendisinin de imzalayacağını söylediğini, müvekkilinin kefil sıfatıyla imzalaması karşılığında kendisinin bu borcu ödeyeceğini söyleyerek gerek baskı gerekse kandırma yoluyla imza atmasını sağladığını, müvekkilinin bu şekilde dava konusu olan toplam 160.000,000 TL bedelli iki adet senedi imzaladığını, senetlerin imzalanmasından sonra davalının tehditlerinin arttığını, senetlerim doldurularak bankaya verildiğini, müvekkilinin söz konusu senetler nedeniyle borçlu olmadığını beyanla müvekkilinin 15/06/2020 ve 15/08/2020 vadeli 2 adet 80.000’er TL’lik senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili ve dava dışı …’ın ortak iş yapmak üzere anlaştıklarını, iş teklifinin davacının belirttiğinin aksine müvekkili tarafından değil bizzat davacı ve dava dışı …’dan geldiğini, yapılması kararlaştırılan iş nedeniyle müvekkili tarafından davacının hesabına muhtelif zamanlarda paralar gönderildiğini, müvekkilinin davacıya ödediği tutarın en az 116.634,00 TL olduğunu, davacının tüm araçların müvekkilinin eşi adına tescil edildiği iddiasının da doğru olmadığını, davacı tarafından … ve … plakalı araçların satılmış olduğunu, aralarındaki ticari ilişkinin bozulması nedeniyle müvekkilinin koyduğu sermayenin kendisine iade edilmesi istediğinde davacı ile dava dışı …’ın durumlarının iyi olmadığını ancak kendisine senet verebileceklerini söylediklerini, müvekkili tarafından iyi niyetli olarak bu teklifin kabul edildiğini, bu nedenle dava konusu senetlerin düzenlenerek müvekkiline verildiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde tehdit ve zorla senetleri almadığını, ispat yükü davacıda olup senetlerin zorla imzalatıldığını davacının ispatlaması gerektiğini, bir an için davacının iddialarının kabul edilmesi halinde dahi senetlerin tamamen iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığını, senetlerden dava dışı …’ın da sorumlu olduğunu ve kendisinin senetlerin geçersizliğine dair herhangi bir iddiasının olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tehdit ve baskı altında imzalatıldığı iddiası ile senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiş ve anılan kanun hükmü ile 01/01/2019 tarihi itibari ile ticari davalarda “Arabuluculuk” dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan hükme göre ticari davalardan; konusu paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Diğer yandan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Somut olayda dava kıymetli evraktan kaynaklı alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3048-2020/1093 E-K. sayılı ilâmında da belirtildiği üzere menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekte olup, netice itibari ile menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespiti yapılacağından bu durumda menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu ve bu nedenle menfi tespit talebi yönünden de uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ekinde arabuluculuk müessesesine başvurulduğuna dair herhangi bir belge sunmamış ve duruşmada arabuluculuğa başvurulmadığını beyan etmiş olup somut olayda arabuluculuk başvurusu sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmediği sabit olduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. Maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın usulden Reddine,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza