Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/284 E. 2020/807 K. 31.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/284 Esas
KARAR NO : 2020/807

DAVA : Adi Ortaklığın Varlığının Tespiti, Feshi Ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 31/12/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalıların murisi …’nın kardeş olduğunu, … ili … ilçesi … Mah. … Sokak 12 No’da yer alan “…” unvanlı iş yerinin 1947 yılında kurulduğunu, kurucusunun … olduğunu, iş yerine bir süre sonra %40 hisse ile …’ın ortak olduğunu, … unvanlı iş yerinin davacı ile …’nın babası … adına kayıt ve tescil olunduğunu, işyerinde öncelikle kardeşlerden 1959 doğumlu davacı …’nın kasap olarak işe başladığını, 1971 yılında davacının sağ elini kıyma makinesine kaptırarak iş kazası geçirdiğini, bu olay nedeni ile halen %40 engelli olarak hayatını idame ettirdiğini, bu olaydan üzüntü duyan …’nın kendisinden sonrası için vasiyet hazırladığını, …’nın 18/05/1978 tarihinde kendisini devre dışı bırakarak ortağı … ve oğulları arasında bir protokol hazırlandığını, …’nın 1985 yılında vefat ettiğini, geriye 3 ortak olarak yaşamını sürdüren …’nın kaldığını, 2004 yılına kadar davacı …’nın kimi zaman kasapta kimi zaman ise kendi müzik firmasında çalışmaya devam ettiğini, kasap dükkanında … ve …’nın devamlı, davacı …’nın 2004 yılı sonuna değin fasılalı olarak çalıştığını, daha sonra davacının hem …’ın hem de müteveffa kardeşinin daveti ile kasaba geri dönüş yaptığını, bunun üzerine emekli olmak istediğini belirten …’ın 2004 yılında kardeşler ile bir anlaşma yaptığını, buna göre ortaklıktaki %40 hissenin 2’ye bölünerek kardeşler arasında pay edileceğini, bunun mukabilinde kendisine kaydi hayat şartı ile kendisinden sonra ise eşi …’a yine kaydi hayat şartı ile gelir verilmesini, ayrıca evin et ihtiyacının düzenli olarak karşılanması mukabilinde ortaklık payından nakti olarak herhangi bir bedel ya da taşınır, taşınmaz emtia istemediğini belirterek hissesini kardeşlere bıraktığını, … ve …’nın bu durumu kabul ettiklerini ancak bu durumu kanıtlayacak herhangi bir yazılı anlaşma yapılmadığını, böylece 18/05/1978 tarihli anlaşmanın ortaklardan …’ın ayrılması ile yeni bir aşamaya geçtiğini, yeni dönemde davacının …’nın hissesinin %40, davalı mirasçıların murisi …’nın hissesinin ise %60’a çıktığını, 2005 yılı başında davacının kendisine ait iş yerlerini kapatarak kardeşi … adına kayıt ve tescilli olan dükkanda sigortalı işçi sıfatı ile bulunduğunu ve 2008 yılında emekli oluncaya kadar sigortalılık halinin devam ettiğini, davalı … Ltd. Şti.’nin … ili … ilçesi … Köyü … mevki No: 180 Manyas adresinde 2013 yılında kurulduğunu, şirketin maliki olduğu entegre tesis ve fabrika ile buradaki taşınır ve taşınmaz malların tamamının davalıların murisi tarafından ortaklık kazancı ile alındığını, yönetici olarak müteveffa … adına kayıt edildiğini, …Tic. Ltd. Şti.’nin 17/07/2018 tarihinde kurulduğunu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün… sicil numarası ile kayıtlı olduğunu, anılan şirketin ortaklarının …’nın eşi ve çocukları olduğunu, … ünvanlı firmanın bu aşamada … Ltd. Şti. olarak işletme faaliyetine devam ettiğini ve gelir elde ettiğini belirterek davalılar arasındaki miras çekişmesinin neden olduğu müşteri ve itibar kaybının önüne geçmek için şirket idaresinin tayin edilecek kayyım ya da kayyım heyetine bırakılmasına, davacının haklarının halele uğramaması için şirketin bütün mevcut mal varlıklarını, aktif ve pasifi ile birlikte bilanço halinde düzenlenmesi, gelir ve giderlerinin rapor halinde düzenlenmesi için kayyım atanmasına karar verilmesini, neticeten somut olayda âdi ortaklığın varlığının davacıya %40, davalılara %60 üzerinden tespiti, daha sonra bu ortaklığın feshine ve tasfiyesi için gereğinin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, …, …, … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müteveffa … arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, …’nın vefatı üzerine …-… unvanlı işletmenin ticaret sicili nezdinde tutulan kaydının kapatıldığını, anılan ferdi işletmeye ilişkin yürürlükteki Ticaret Kanunu uyarınca mal beyanının 08/10/1985 tarihinde tescil ve ilan edildiğini, işletme ile ilgili verilen mal beyanında işletmenin aktif ve pasifinin olmadığının mirasçılarca imza altına alındığını, anılan belgede davacının da imzasının bulunduğunu, adi ortaklık konusu olduğu iddia edilen limited şirketin müvekkillerinin murisi tarafından kurulduğunu, davacı ve murisin babası olan … tarafından işletilen kasaptan bağımsız olduğunu, davacı ile davalıların murisi arasında 35 yıl boyunca gizli ortaklık ilişkisi bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, adi ortaklığın tespitine ilişkin davanın davalı limited şirketlere yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin mal varlığında bulunan taşınmazların muris …’nın kişisel çabaları ve birikimi neticesinde satın alındığını, murisin kişisel mal varlığına dahil olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Ltd. Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü gerçek olmayan ortaklık aşamalarının üzerinden uzun zaman geçtiğini, davacının iddialarını doğrular yazılı kesin delilinin olmadığını, müvekkillerinin murisinin yeni şirket kurduğunu, adına markalar tescil ettirdiğini, yeni işletmeler açtığını, davacının bu durumlara itiraz etmediğini, bu aşamada açılan davanın kötü niyetli olduğunu belirterek ispat edilemeyen haksız, yersiz ve hakkın kötüye kullanılması sureti ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; âdi ortaklığın varlığının tespiti, feshi ve tasfiyesi talebinden kaynaklanmakta olup, davanın TTK 4 maddesinde tanımlanan ticarî dava niteliğinde olmadığı, dosyaya sunulan delillerden ve taraf vekillerinin beyanlarından davacı ile davalı gerçek kişilerin TTK 124 maddesinde tanımlanan tâcir sıfatına haiz olmadıkları, bu durumda uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK 2/1 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevinin kapsamında olduğu anlaışılmıştır. HMK 114. maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olarak gösterildiği, HMK 115. Maddesinde de dava şartlarının mevcut olmaması halinde davanın usulden reddi gerekeceğinin ifade edildiği, ayrıca görevin kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekte olup, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/12/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza