Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/279 E. 2022/966 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/279 Esas
KARAR NO : 2022/966

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle :
“…Davalı … ile dava dışı üçüncü firma olan …Tic. Ltd. Şti. ve Müvekkil … arasında sözleşme akdedilmiştir. Davalı ve Müvekkil ile dava dışı üçüncü firma arasında akdedilen sözleşme) Söz konusu sözleşme ile Davalı yan sözleşmede belirtilen özelliklerde … cinsi ağacı dava dışı üçüncü firmaya satacaktır. Söz konusu satışa teminat olarak da alıcı olan dava dışı üçüncü firmaya Müvekkil 36.000 TL bedelli senet vermiş ve yine 36.000 TL bedelli rehin sözleşme: imzalamıştır. Bu husus söz konusu satış sözleşmesinin 9. Maddesinde düzenlenmiş olup maddeye göre, satıcı tarafından ortaya çıkabilecek zararlara karşı aracı üzerinde 36.000 bedelli rehin vermiştir. Sözleşmede yer alan söz konusu düzenleme şu şekildedir. Satıcı tarafından ortaya çıkabılecek zararlara karşz …a ait … plakalı 2011 model yılı .. şase nolu … aracın üzerine 36000 TL lik Noterden rehin senedi sözleşmesi yapılmıştır.” (Ek-3: … 2. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı “borç ve rehin sözleşmesi”) 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden 18.900,00 TL bedelli“sözleşme ve konteynır ücretleri”ni talep etmiştir. Davalı yan işbu icra dosyası bakımından talep edilmiş olan borcunu ödememiştir. Bunun üzerine de Müvekkil vekalet ücreti ile tahsil harcı hariç olmak üzere toplamda 19.662,33 TL ödemeyi yapmıştır. Bu hususta da alacaklı şirket yetkilisi … ile 05.11.21013 tarihinde yazılı anlaşma imzalamışlardır. (Ek- … 2. İera Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası bakımından düzenlenen ödeme emri ve hesap özeti ile alacaklı firma yetkilisi ilte Müvekkil arasında imzalanan 05.11.2013 tarihli anlaşma) Yine yukarıda belirtmiş olduğumuz satış sözleşmesinde bildirilen 36.000 TL bedel karşılığında düzenlenen … 2. Noterliğinin …tarihli … yevmiye numaralı “borç ve rehin sözleşmesi” uyarınca da Müvekkilin rehinli aracı rehin alacaklısı olan … Orman Ürünleri firmasına teslim edilmiştir. Müvekkil söz konusu aracı teslim almak istediğinde şirket öncelikle borcu ödemesi gerektiğini bildirmiştir. Bunun üzerine de Müvekkil rehin bedeli olan 36.000 TL’yi … Orman Ürünleri firmasına ödeyerek araç üzerindeki rehini kaldırarak teslim almıştır. Alıcı firmayı zarara uğratan ve dolayısı ile söz konusu ticari borca kefalet veren Müvekkili zarara uğratan davalı yanın söz konusu borcu sebebi ile Müvekkilin aracı üzerindeki rehinin kaldırılması için rehin bedeli de Müvekkil tarafından ödenmiştir.Davalı yanın söz konusu satış sözleşmesi uyarınca edimini ifa etmemesi sebebi ile söz konusu ticari borca kefalet veren Müvekkil işbu kefalet dolayısı ile uğramış olduğu zararların tazminini davalı yandan tazmin etme hakkı yani rücu hakkı olduğu siz Sayın Mahkemenin de malumudur.Söz konusu kanun hükmüne göre Müvekkil rücu hakkına sahiptir. Bu sebeple de zararını tazmin etmek isteyen Müvekkil davalı yan aleyhine icra takibine girişmiştir. Hal böyle iken, davalı yanın söz konusu satış sözleşmesi uyarınca ifa etmesi gereken edimlerini ifa etmemiş olması nedeni ile Müvekkilin uğramış olduğu zararların davalı yandan tazmin edilebilmesi amacı ile 30.04.2014 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişilmiştir. Davalı yan da işbu dava konusu edilen itirazında borcun tamamına, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ancak borçlu Davalı tarafından yapılan itirazlar yukarıda ayrıntısı ile arz ve izah etmiş olduğumuz üzere mesnetsiz olup tamamen ilgili itirazı sürüncemede bırakma amacına yöneliktir.Davalı yanın işbu sözleşme uyarınca edimini ifa etmemesi üzerine dava dışı üçüncü firma olan… ifa etmiş olduğu ücret ödeme borcunu başlatmış olduğu icra takibi ile Müvekkilden tahsil etmiştir. Yine Müvekkil söz konusu sözleşmeye rehin olarak vermiş olduğu aracının rehin bedelini …’ne ödeyerek aracını teslim almıştır. Müvekkilin davalı yanın borcunu ifa etmemesi nedeniyle zarara uğradığı aşikardır. Bu bakımdan işbu davanın ikame edilmesi zarureti hasıl olmuştur. Tüm bu nedenlerle Davalı yan tarafından haksız olarak itiraz edilen icra takibi bakımından itirazın iptali ile 020 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Müvekkilin fazlaya ilişkin bilcümle hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile Davalı tarafından yapıları itirazın kaldırılmasına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“…Davacı, geçtiğimiz yıl içerisinde müvekkll şirket yetkilisiyle irtibata geçerek kendini … adlı şirketin Dış Ticaret Müdürü olarak tanıtmıştır. Akabinde, Müdürü olduğu şirketin Nijerya ile ticari bağlantıları olduğunu belirterek Nijerya vatandaşı olan müvekkil şirket yetkilisine, birlikte Nijerya’dan Türkiye’ye kereste ve bağlı diğer ürünlerin ithali amacıyla iş yapmak istediğini ifade etmiştir. Bu çerçevede … olarak birlikte çalıştıklarını iddla ettiği dava dışı … firmasının Nijerya ülkesinden kereste ithal etmek istediğini belirterek bu firma ile müvekkil şirket yetkilisi akabinde sözleşme Imzalanmasını temin etmiştir. Müvekkli de davacının tacir, pozisyonuna itimat ederek ve aracı olarak imzaladığı sözleşmeyea binaen, Nijerya ülkesinden toplam değeri yaklaşık 60.000-EURO olan 3 konteynir keresteyi ülkemize göndermiştir. Davacı, gönderilen malların gümrükten alınması işlemlerini kendilerinin yaptığını, … firmasının malları teslim alacak durumda olmadığını, malların gümrükte beklemesi halinde ciddi miktarda ardiye, bekleme ve depo ücreti ödeneceğini, ödenecek ücretin katı ortadan kaldıracağını İleri sürerek, sözleşmedeki kefil sıfatının verdiği durumu da kullanarak malları gümrükten alabilmesi için kendisine yetki belgesi düzenlenmesini talep etmiştir. Müvekkil de davacıya bu konuda yetki vermiştir. Davacı bunun üzerine, 34.000-EURO tutarındak! 2 konteynır keresteyi gümrükten almıştır. Akabinde …TİC. A.Ş. adına talep ettiği 21.600-EURO değerindeki konteynır ürün Ise bahse konu şirket adına … limanına yönlendirilmiş ve teslim alınmıştır. Tüm bunlarırı ardından davacı müvekkille iletişimi kesmiş, ve tabir yerinde ise kayıplara karışmıştır. Dolandırıldığı gerçeğin! anlayan müvekkil iİse tüm aramalarına rağmen davacıya ulaşamamıştır. Bu süreçte yapılan araştırmalarda gönderilen 2 konteynir ürünün davacının yakınlarına alt … adlı firmaya el altından teslim edildiği tespit edilmiştir.Z. Davacı dava dilekçesinde davanın nedeni alacaklarla ilgili bir kısım hususları hikaye etmiştir. Ancak sunulan vesikanın adi bir varaka olmayıp HMK anlamında çeşitli hukuki sonuçlar bağlanan ve belli hususiyetleri içermesi zorunlu olan bir dava dilekçesi olduğu nazarda tutulmalıdır. Saygıdeğer Mahkeme tarafından da bu husüs nazara alınarak, tensip zaptı ile birlikte davacıya, davasını HMK m.194/1-2 çerçevesinde somutlaştırması için kesin süre verilmiştir. Davacı her ne kadar verilen sürenin ardından ek bir beyan dilekçesi sunmuş ise de dava dilekçesinde yer alan karışıklık ve HMK m.194 vd hükümlerine aykırılık giderilmemiştir. Dava dilekçesinde alacakların nedeni olarak 36.000-TL’si rehin bedeli, 19,662,23 TL’si ise “sözleşme ve konteynir ücreti” gösterilmiştir. Ancak “sözleşme ve konteynir ücreti” tabiri ile kastedilenin ne olduğu belli değildir. Aytıca 19.662,23 TL’nin ne kadarının sözleşme bedeli, ne kadarının konteynır ücreti olduğu da belirtilmemiştir. Saygıdeğer Mahkeme tarafından verilen süreye rağmen bu eksiklik giderilmemiş ve talep somutlaştırılmamıştır. Dolayısıyla dava dilekçesi mevcut haliyle ne talep üzerinde değerlendirme yapılmasına ve talebin irdelenmesine, ne cevap verilmeye ve ne de buna dayanılarak sav-savunma dağru şekilde değerlendirilip hüküm kurulmasına elverişli değildir. Bu itibarla ve davacıya bu eksikliği gidermesi için kesin şüre verilmiş olması da nazara alınarak davanın ve dava dilekçesinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz.Huzurdaki davaya konu edilen alacağın nedeni olarak davacının dava dışı …’a kefil sıfatıyla müvekkilin borcu sebebiyle ödeme yaptığı Iddlası olduğuna göre öncelikle müvekktilin dava dışı …’a borçlu olması, davacının da müvekkilin borcunu ödemiş olması hukuken zorunludur. Oysa müvekkilin dava dışı …’a herhangi bir borcu yaktur, Bu itibarla almayan borç sebebiyle müvekkile rücu edilmesi da mümkün değildir. Davacının bunun aksini ortaya koyan ne somut bir beyanı, ne de dosyaya sunmuş olduğu delil yoktur. Bu itibarla huzurdaki davanın öncelikle bu sebepten reddi gerekmektedir. Davacı Her Ne Kadar Dava Değeri Kadar Ödemeyi Dava Dışı …’a Yaptığını İddia Etmekte İse De Bu Durum Maddi Hakikate Aykırıdır. Bu İddia İspat Da Edilmiş Değlidir. Bu İtibarla Hukuk! Dayanağı Olmayan İddlanın Reddi Gerekmektedir.Davacı, müvekkllin sorumlu olduğunu İddia ettiği borç sebebiyle dava dışı…’a dava değeri kadar ödeme yaptığını lddia etmiştir. Davacının bu iddlasını ispatla yükümlü olduğu izahtan varestedir, HMK gereği davacı, iddiasının dayanağı olan belgeleri ve tüm delillerini, bir fazla suret olarak dilekçeye ekleyip dava dilekçesiyle birlikte Mahkeme’ye sunmak zorundadır.Davacı, müvekkllin sorumlu olduğunu İddia ettiği borç sebebiyle dava dışı …’a dava değeri kadar ödeme yaptığını lddia etmiştir. Davacının bu iddlasını ispatla yükümlü olduğu izahtan varestedir, HMK gereği davacı, iddiasının dayanağı olan belgeleri ve tüm delillerini, bir fazla suret olarak dilekçeye ekleyip dava dilekçesiyle birlikte Mahkeme’ye sunmak zorundadır.4.1.a. Yine doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik Içtihatlarında belirtildiği üzere; “Üzerinde alacaklı lehine rehin tesis edilen taşınır veya taşınmaz mal borçlu ya da üçüncü kişiye ait olabilir. Rehnedilen taşınız veya taşınmaz malıpı üçüncü kişiye ajt olması veya rehnin tesisinden sonra o malın mülkiyetini üçüncü kişinin kazanması halinde, alacaklı alacağını rehinli mal bedelinden tahsil için sadece üçüncü kişiye karşı rebnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişemez. Zira, rehinle teminat altına alınan borç üçüncü kişinin borcu değildir. Üçüncü kişi sadece başkasının borcunun teminatı olarak kendi malı üzerinde alacaklı lehine rehin tesis etmiştir. Rehinli alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe borcu rehinle teminat altına alınmış borçluya karşı girişir. İtiraz ederek veya takip konusu borcu ödeyerek rehinli malının satılmasını önlemekte menfaati olduğundan üçüncü kişiye de ödeme veya icra emri tebliğ edilmesini kanun öngörmüştür. Davacının hukuki ve maddi dayanağı olmayan tüm taleplerinin ve davanın reddine,müvekkilin davacıya borçlu olmak bir yana davacıdan alacaklı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarımızın saklı tutulmasına,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Mahkememizin 22.11.2016 tarihli kararıyla “Davacının … 2. İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyasında dava dışı … Firmasına ödediğini iddia ettiği para ortaklık iç ilişkisi içerisinde değerlendirilmelidir. Bu sebeple bu paranın haklı olarak ödenip ödenmediği, adi ortaklar arasında görülecek ayrı bir davada tartışılabilir. Ortaklığın iç ilişkisinde ödendiği söylenen bu para, özellikle davalının ağaç satım sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmiş olması sebebiyle davalıdan istenemez.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2020 tarihli ve 2017/4785E.- 2020/987K. sayılı kararıyla mahkememiz kararı aşağıdaki gerekçeyle kaldırılmıştır:
” Davacı taraf, davalıya dava dışı şirketle arasındaki ilişki nedeniyle kefil olduğunu, bu kapsamda davacıya ait araç üzerinde 36.000,00 TL’lik rehin kurulduğunu, davalının dava dışı şirkete karşı sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa etmemesi nedeniyle dava dışı şirket tarafından başlatılan takipte 19.622,33 TL ödeme yapıldığını iddia ederek bu tutarların tahsili için takip başlatmış, itiraz üzerine de işbu davayı açmıştır. Davalı taraf ise davacının rücu hakkı doğmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince dava dışı şirket ile davacı arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu, davalının dava dışı şirkete sözleşmeye konu malları teslim ettiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyaya sunulan sözleşmesinin incelenmesinde, davacı ile dava dışı şirket arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Mahkemenin bu yöndeki gerekçesi hatalıdır. Öte yandan davacı tarafça dosyanın mevcut haliyle dava dışı alıcı şirkete rehin nedeniyle ödeme yaptığı hususu yazılı belge ile ispatlanamamış ise de, davacı tarafça dava dışı şirket tarafından Yalova İcra Müdürlüğü’nde yapılan takip nedeniyle ödeme yapılarak icra dosyasının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla somut olayda davacı tarafa, davalının sözleşmedeki hangi edimlerini ifa etmediğinin açıklattırılarak, daha sonra davalı tarafın malların teslimiyle ilgili gösterdiği delillerin dosyaya celbinden sonra davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirip getirmediği üzerinde durulması, dava dışı şirketin davacı ve davalıya ilamsız takip yaptığı gözetilerek alacağının bulunup bulunmadığı hususları tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken bu yönler gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
İcra dosyasının celp edilip incelenmesinde özetle şöyledir:
“… İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasında toplam 19.543,64 TL’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, dayanak olarak sözleşme ve konteyner ücretlerini gösterdiği görülmüştür. İcra dosyasında alacaklı vekilinin 11/03/2015 tarihli dilekçeyle dosya borcunu 05/11/2013’te kısmen tahsil ettiğini, tahsil harcı ve vekalet ücretini yeni aldığını, dosyanın haricen tahsil edilmesi nedeniyle infazını istediği, dava dilekçesine ekli fotokopi belgede ise … 2.İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasının avukatlık ücreti ve tahsil harcı haricen tahsil edildiğinin 05/11/2013’te imza altına alındığı görülmüştür. …”
İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararı öncesinde alınan 03/11/2015 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“…Davalı taraf dosyaya delillerini ve Sayın Mahkemenin ihtarına rağmen inceleme gününde ticari defterlerini sunmamış olduğundan inceleme dosyadaki belgelerle sınırlı olarak yapılmış, mali inceleme yapılamamıştır. Sözleşmenin 9. maddesinde “ Satıcı tarafından ortaya çıkabilecek zararlara karşı …a ait … plakalı 2011 model yılı … … şase nolu … aracın üzerine 36000 TL lik Noterden rehin senedi sözleşmesi yapılmıştır” hükmü yer almaktadır. Söz konusu davada kefalet sözleşmesi ve hükümlerini uygulamayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Iler ne kadar menkul rehni sözleşmesinin yapılması şekle bağlı değilse de Medeni Kanunun 940. maddesinin 2. fıkrasında “…taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir” dendiğinden, tescil yapılmadıkça rehin kurulmuş olmayacaktır. Ancak dosyadaki belgelerden rehnin teslimli mi teslimsiz mi yapıldığı anlaşılmamakta, trafik siciline tescilin yapılıp yapılmadığı görülmemektedir. Trafik sicilinden menkul rehninin ne zaman kurulduğu ve kaldırıldığı sorulmalıdır. Motorlu taşıt rehninin geçerli olabilmesi, kurulmasına sebep olan geçerli bir alacağın varlığına bağlıdır. Bu rehin hakkının feriliğinin bir sonucudur. Alacak geçerli değilse rehin hakkı da kurulmuş olmaz. Geçerli bir alacağın varlığı halinde TBK m.127/1 gereğince, başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu takdirde, alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi, ifası ölçüsünde alacaklının haklarına halef olabilir. Ancak dosyadaki belgelerden geçerli bir alacak olup olmadığını, dava dışı … Ltd. Şti.’ye 36.000 TL’lik ödemenin yapıldığını ve rehnin kaldırıldığını gösteren bir belgeye rastlanmamıştır. İler ne kadar dayanağını göremesek de sadece dava dışı …Ltd. Şti.’nin 25.10.2013 tarihinde davacı ve davalıya karşı … E. sayılı dosya ile 19.543,64TL bedelli ” sözleşme ve konteynir ücreti” ne dayanan ilamsız takip başlattığı, davacının dosyaya bu miktarı ödediği anlaşılmaktadır…” dair görüş sunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kaldırma kararından sonra mahkememizin 19.07.2021 tarihli ve 4 numaralı celsesinde, davacıya “davalının sözleşmedeki hangi edimlerini ifa etmediğinin” açıklanması ve dosyanın bilirkişiye tevdi edilebilmesi için gider avansını yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davacının süresi içinde bilirkişi ücretini dosyaya depo etmediği, dosyadaki mevcut delillere göre ise mahkememizin önceki kararından ayrılmayı gerektirir yeni bir durum ortaya çıkmadığı, davacının alacak iddiasını ve alacağın varlığını ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 950,60-TL harçtan düşümü ile bakiye 869,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda karar verildi.27/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır