Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/251 E. 2020/210 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/251 Esas
KARAR NO : 2020/210

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 12/01/2018
KARAR TARİHİ : 18/06/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında 16/01/2016 tarihinde en az 1 yıl geçerli olmak üzere Denetim ve Tasdik sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme süresinin bitiminin akabinde 31/01/2017 tarihinde sözleşmenin yenilendiğini, sözleşmenin süresinden önce ve haksız bir şekilde davalı tarafından feshedilmesi üzerine müvekkili şirket tarafından öncelikle … 27. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cari hesap dökümü ve tahakkuk eden borçlarına ilişkin 6 adet fatura gönderildiğini ve 36.363,96-TL’nin tebliğden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, davalının iş bu talebe karşı kayıtsız kalması üzerine …’na başvurulduğunu, Hakem Kurulu’nun … tarihli … sayılı kararında tarafların uzlaşamamasını gerekçe göstererek menfi veya müspet hiçbir karar vermediğini belirterek … Hakem Kurulu’nun … tarihli 2017/03 sayılı kararının iptaline, yeniden karar verilmek üzere dosyanın …’na iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında 2016 yılını kapsayan tam tasdik konulu Denetim Ve Tasdik Sözleşmesi kurulduğunu, aynı şekilde taraflar arasında 2017 yılını kapsayacak şekilde sözleşmenin yenilendiğini, davalı şirketin tam tasdik konulu denetim ve tasdike tâbi şirketlerden olmadığını, taraflar arasında kurulmak istenen sözleşmenin mali müşavirlik sözleşmesi olması gerektiği halde davalının davacıdan bu hizmeti talep ettiği halde davacı tarafından 3568 sayılı yasa kapsamında gerekli ve yeterli aydınlatmayı yapmaksızın bu sözleşmelerin kurulduğunu, davacının sözleşmenin kurulduğu aşamada dahi kötü niyetli olduğunu, 2017 yılını kapsayan sözleşme döneminde Mayıs ayı ve öncesinde arasında sözleşme bulunan davacı tarafından değil de 3. şahıslar tarafından beyannamelerinin verildiğini gören davalının bu hususta görüşmek üzere davacıya iletişim yolları ile ulaşmaya çalışmasına rağmen ulaşamadığını, bunun üzerine davalının 03/05/2017 tarihinde 2017 dönemli Denetim Ve Tasdik Sözleşmesini haklı sebeplere dayanarak ihtar çekme sureti ile tek taraflı olarak feshettiğini, diğer yandan …’ın muhasebe işlemlerinin davalı müvekkiline tanıtmış olduğu SMMM … tarafından takip edileceğini belirttiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince 3 aylık kontroller ve bilgilendirme dahil davalıya hiçbir bilgi ve rapor verilmediğini, davacı tarafın SMMM hizmeti vermeye yetkili olmadığından bahisle … tarafından yapılan yargılama sonucunda verilen 24/08/2017 dava tarihli 06/12/2017 karar tarihli kararın iptal edilmesi talepli huzurdaki haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda verilen 2018/46-380 E.K. sayılı 05/04/2018 tarihli karar ile “…1-Davanın kabulüne, …’nun 2017/03 dosya numaralı 06/12/2017 tarihli kararının iptaline…” karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2019/237-2020/156 E.K. sayılı 16.01.2020 tarihli ilâmı ile “…Yerel Mahkeme karar tarihinden önce 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Yetkileri Hakkındaki Kanun’un 5/3-4 fıkrasında 14/03/2018 tarihli ve 7101 Sayılı Kanun’un 55. maddesi ile yapılan değişiklikle fıkradaki “İptal davaları” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Bu hüküm bir usul hükmüdür derhal uygulanır. Kanunda derhal uygulamayı engelleyen geçici bir hükümde bulunmadığına göre hakem kararlarının iptali davalarının HMK 410. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemelerinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekir. Bu durumda 14/03/2018 tarihli 7101 Sayılı Kanun’la 5235 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle Bölge Adliye Mahkemeleri hakem kararlarının iptali davalarına ilk derece mahkemesi olarak bakacağından mahkemece Bölge Adliye Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK’nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA…” karar verilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur. 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Yetkileri Hakkındaki Kanun’un 5/3-4 fıkrasında 14/03/2018 tarihli ve 7101 Sayılı Kanun’un 55. maddesi ile yapılan değişiklikle fıkradaki “İptal davaları” ibaresi madde metninden çıkarılmış olup, bozma ilamında da belirtildiği üzere bu düzenleme uyarınca iş bu dava yönünden görevli mahkeme İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’dir. 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olarak gösterildiği, HMK 115. maddesinde de dava şartlarının mevcut olmaması halinde davanın usulden reddi gerekeceğinin ifade edildiği, ayrıca görevin kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekte olup, mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 40,00-TL tebligat posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/06/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza