Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/241 E. 2020/506 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/241 Esas
KARAR NO : 2020/506

DAVA : İhalenin Feshi
DAVA TARİHİ : 01/06/2020
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 2. İflas Dairesi tarafından 13/03/2020 tarihinde yapılan ihalenin usulsüzlükler barındırdığını, müvekkilinin ücretini ödeyerek 30 yıl önce satın aldığı ve halen kullanmakta olduğu gayrimenkul ve benzer şekilde sahipli başka gayrimenkullerin de söz konusu ihaleye konu edildiğini, ihaleye esas kıymet takdirinin usulüne uygun olarak yapılmadığını, kıymet takdiri ve satış ilanının ilgililere tebliğ edilmediğini, satış ilanının 4 nolu maddesinde belirtilen 23 nolu gayrimenkul üzerinde kain su deposu ile 10 nolu maddesinde belirtilen arsa üzerinde kain elektrik trafosu, su deposu gibi ortak alanların da ihaleye konu edildiğini, herhangi bir ticari bütünlük söz konusu olmamasına rağmen 31 adet gayrimenkulün birlikte satışa çıkarılarak ihaleye iştirakın azaltıldığını, açık arttırma ile satış yerine pazarlıkla satış yapılmasının gerekçesi bulunmadığını belirterek … 2. İflas İdaresi tarafından … esas sayılı dosyadan 13/03/2020 tarihinde yapılan ihalenin fesih edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; ihalenin 13/03/2020 tarihinde açık arttırma ve pazarlık usulü ile yapıldığını, çekişmeli arttırma sonucu müvekkili üzerinde kaldığını, 20/03/2020 Cuma günü ihalenin kesinleştiğini, ihalenin fesih davası açılma süresinin dolduğunu, davanın tensiben reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iş bu davada taraf ehliyeti bulunmadığını, iflas müdürlüğünden yapılan satışlarda satış ilanından sonra ilgililere tebligat şartı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş’i temsilen … 2. İflas Müdürlüğü’ne yargılamanın her aşamasında usulünce tebligat yapılmış olup, davaya karşı beyanda bulunulmamıştır.
Dava, … 2. İflas Dairesi’nin …İflas sayılı dosyasında 13/03/2020 tarihinde yapılan ihalenin feshi talebine ilişkindir.
İİK. 224. ve 221. maddelerinde müflisin iflas masasına ait malların pazarlık usulüyle satışı konusunda alacaklılar tarafından karar alınabileceği yönünde hüküm bulunsa da pazarlıkla satışın hangi usulle ve ne şekilde yapılacağı hususunda bir düzenleme bulunmamaktadır. İİK. 242. maddesi ve devamı maddelerinde arttırma suretiyle satışa ilişkin hükümler bulunmaktadır. İİK. 244. maddesinde de arttırma suretiyle satışta haciz yoluyla yapılan takiplere istinaden yapılacak satışa ilişkin hükümlere atıf yapılmıştır. Ancak bu hükümlerin pazarlıkla satışa uygulanması mümkün değildir. Bu sebeple pazarlıkla satışa genel hüküm niteliğinde bulunan Türk Borçlar Kanununun 274. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen satışa ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2004/3728 E. – 10122 K. sayılı 22.04.2004 tarihli kararı da bu doğrultudadır. Türk Borçlar Kanununun cebri müzayedeye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı bu davada görevli mahkemenin genel mahkeme niteliğinde olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” hükmü düzenlenmiştir. Anılan maddede, belirtilen davalar, mutlak ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerekir. Somut olayda, davanın iflas tasfiyesinde yapılan ihalenin feshi davası olduğu, davacı tarafın tacir niteliğinin bulunmadığı görülmektedir. Davacı tarafın iddiası, davanın konusu ve dosyaya sunulan delillerin incelenmesi sonucunda uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir. Nitekim davacı taraf tacir olmadığı gibi uygulanması gereken hükümlerin de Türk Borçlar Kanununda düzenlenen satış sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu anlaşılmaktadır. HMK 114. maddesinde; Mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceğinin açıklandığı anlaşılmakla, iş bu davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; davacı ve davalı … Ltd. Şti. Vekillerinin yüzlerine karşı davalı iflas idaresinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza