Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/239 E. 2022/883 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/239 Esas
KARAR NO : 2022/883
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :29/05/ 2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ve kendilerine ödeme emri gönderildiğini, gönderilmiş olan ödeme emrine borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, 07/03/2018 tarihinde kaza mahalinden firar eden … plakalı (çekici) araç trafik yoğunlu nedeniyle yavaşlayan sürücü … ‘nin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı özel halk otobüsüne arkadan çarptığını ve çarpmanın etkisiyle ileriye doğru savrulan … plakalı özel halk otobüsü de sürücüsü … ’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracına arkadan çarpmak suretiyle kaza meydan meydana geldiğini, kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araçta meydana gelen hasar sebebiyle sigortalıya 31/05/2018 tarihinde 9.053,75 TL ödeme yapıldığını, meydana gelen kaza neticesinde müvekkili şirketin teminatı altında olun hasar gören araç sahibine/sigortacısına 9154,00- TL tazminat ödemek zorunda kaldığını, sürücünün olay yerini terk ettiğini, müvekkil şirketin ödemek zorunda kaldığı iş bu meblağı rucuen talep etme hakkının doğduğunu, 6102 sayılı TTK 1472. maddesi kapsamında halefiyet ilkesi gereği sigortalıya 31.05.2018 tarihinde yapılan 9.154,00-TL tutarındaki asıl alacak ödemesinin ferileriyle birlikte işleyecek yasal faizi ile tahsili talebidir, TTK, KTK ve 5684 sayılı sigortacılık kanunu uyarınca, müvekkili kuruma yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olan aracın kusurlu sürücüsüne, işletenine ve diğer sorumlulara rücu etme hakkı verildiğini, haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edilen takibin devamın karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi , tensip zaptı ve bilirkişi raporu Tebligat Kanunu madde 35’e göre tebliğ edilmiş. Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır.
Dava trafik kazasından kaynaklı olarak sigortalı araç hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında görevli mahkemenin tespiti hususunda, 22.03.1944 tarih, 37 esas, 9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1.fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yine 2.maddenin 2.fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir. Bu anlamda uyuşmazlıkla ilgili olması bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1.maddesinde tanımlanmıştır. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Yani bir özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülür. Özel mahkemeler istisnai niteliktedir.
Toplanan deliler ve tüm dosya kapsamına göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı … ‘nın gerçek kişi, sigortalı … plaka sayılı aracın ise hem ruhsat kayıtlarına ve hemde davacı ile sigortalı arasındaki sigorta sözleşmesine göre özel-hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, davacının halefiyete dayalı olarak iş bu davayı açtığı ve davacının sigortalısı ile davalı arasındaki eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu , eylemin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı ve haksız fiilden kaynaklandığı, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlığın mutlak yada nispi ticari dava kapsamında bulunmadığı, bu sebeplerle davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın görev şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/12/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza