Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/205 E. 2020/542 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/205 Esas
KARAR NO : 2020/542

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle :Müvekkil şirketin sahibi olduğu … alan adlı internet sitesini işletmek suretiyle Türkiye genelindeki birçok satıcının mal ve hizmetlerini internet üzerinden tüketicilere sunmasına aracılık ettiğini, bu kapsamda müvekkil şirketin … üzerinden satış yapmak isteyen satıcılarla “Satıcı İlan ve İşbirliği Sözleşmesi” imzaladığını ve bu sözleşmesel ilişki kapsamında satıcılardan alacağı belli bir komisyon karşılığında satıcıların … isimli alışveriş platformu üzerinden tüketicilere mal ve hizmet sunmasını sağladığını, tüketicilerin mal ve hizmet bedellerinin karşılığı olarak ödedikleri tutarlar ise sözleşme ve sair protokollerle kararlaştırılan biçimde satıcılara gönderildiğini, … 24.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında müvekkilin de aralarında bulunduğu birtakım üçüncü kişi şahıs ve şirketlere 2004 S. İcra İflas Kanunu’nun m.89/f.1 düzenlemesi uyarınca haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, İcra dosyasının incelenmesi neticesinde görüleceği üzere müvekkil şirketin merkez adresine fiziken gönderilen 12/12/2019 tarihli birinci haciz ihbarnamesine 13/12/2019 tarihinde tarafımızca UYAP üzerinden itiraz edildiğini ve … 60.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı usulüne uygun biçimde düzenlendiğini, bu kapsamda anılan dosyadan müvekkil şirket adına gönderilecek tüm tebligatların bu aşamadan sonra vekil sıfatıyla taraflarına gönderilmesi gerektiği 7201 s. Tebligat Kanunu’nun “vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağına” yönelik olduğunu, buna rağmen … 24.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı tarafından 16/01/2020 tarihinde yeniden müvekkil şirket muhatap gösterilerek müvekkil şirkete … yoluyla yeni bir birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, gönderilen birinci haciz ihbarnamesine herhangi bir itiraz gelmemesi üzerine alacaklı tarafından müvekkil şirkete yeniden … yoluyla 18/02/2020 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, son olarak müvekkil şirket tarafından bu haciz ihbarnamesine de yanıt verilmemesi üzerine bu sefer üçüncü haciz ihbarnamesi vekil sıfatıyla 11/03/2020 tarihinde … yoluyla tarafımıza tebliğ edildiğini, dosyada müvekkil şirkete gönderilen ilk haciz ihbarnamesine 13/12/2019 tarihinde itiraz etmelerine ve itiraz ekinde aynı gün vekaletnameyi de dosyaya sunmuş olmalarına rağmen UYAP kayıtlarından ilk itirazları ve vekaletnamenin İcra Müdürlüğü tarafından itirazın üzerinden yaklaşık üç aylık bir süre geçtikten sonra 04/03/2020 tarihinde onaylandığının görüldüğünü, vekaletname tarafımızca icra dosyasına 13/12/2019 tarihinde sunulmuş olmasına rağmen itiraz dilekçeleri ve vekaletnamenin icra müdürlüğü tarafından 04/03/2020 tarihinde dosyaya alınması ve açık hata fark edilmesine rağmen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi de 11/03/2020 tarihinde vekil sıfatıyla tarafımıza üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesi de açıkça hukuka aykırı olduğunu, İcra Müdürlüğü’nün usulsüz işlemleriyle ilgili olarak … 28.İcra Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, bununla birlikte İcra Hukuk Mahkemesince verilecek karardan bağımsız olarak müvekkil şirketin … 24.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının borçlusu …Tic. Ltd. Şti.’ne ve dolayısıyla takip alacaklısı …’e de herhangi bir borcu bulunmadığına dair huzurdaki menfi tespit davasını ikame etmek zorunlu olduğunu, müvekkil şirketin ticari ve defter kayıtlarının bilirkişi aracılığıyla incelenmesi durumunda bu durum tespit edilebileceğini, tüm bu açıklanan gerekçelerle davalarının kabulüne, … 24.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takip yönünden üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edilen müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Müvekkili …’ün yeni ünvan …Tic. Ltd Şti.’de çalışırken iş kazası geçirerek sakat kaldığını, bunun üzerine işveren firmaya karşı … 3. İş Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında iş kazasından kaynaklanan maddi, manevi tazminat davası açtıklarını ve davalarının kabul edildiğini, borçlu aleyhine … 24,İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında … 10.Asliye Ticaret Mahkemesi … Değişik İş sayılı dosyasından almış oldukları ihtiyati haciz kararı ile ihtiyati haciz işlemlerinin tatbik edilerek esas takibe geçildiğini ve takip dosyasının kesinleştiğini, … 24. İcra Müdürlüğünün üçüncü şahıs … tarafından ileri sürülen itiraz dilekçesini zamanında ve olması gerektiği şekilde dosyaya koymuş olsaydı bunların hiçbirinin yaşanmayacağını, dolayısıyla haberdar olmadıkları bir durum yüzünden mesul tutulmalarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, şikayet konusu olay ile alakalı herhangi bir kusurlarının ya da hukuka aykırı davranışlarının olmadığını nedeniyle husumet itirazlarını ileri sürdüklerini, hal böyleyken davacı … vekilinin yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin taraflarınca yükletilmesine dair talebinin hukuka aykırı ve haksız olduğu aşikar olduğunu, talebin reddedilmesinin gerektiğini, tüm bu hususların yanı sıra davacı tarafın dava konusu husus ile alakalı … 28.İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında “16.01.2020 tarihinde gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin ve 18.02.2020 tarihinde gönderilen ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin 11.03.2020 olarak düzeltilmesine, usul ve yasaya aykırı biçimde düzenlenen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline” talepli dava açtığını, İcra Mahkemesindeki işbu davanın kabulü halinde huzurdaki davanın konusuz kalacağını, açıklı gerekçelerle … 28.İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele olarak kabul edilmesini, hukuka aykırı ve haksız şekilde ileri sürülen tüm taleplerin reddine, husumet itirazlarının kabulüne, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davacıya gönderilen 3. Haciz ihbarnamesi nedeniyle, davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiş ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; … 15. İcra Dairesi’ nin …E sayılı dosyada davacının menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. Maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Davanın yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı değerlendirilmiştir. Her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün TMK,İİK,TBK uyarınca yapılacağı ve genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; TTK nun 4 ve 5 maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsiz olduğu, HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır ilkesi gereği Mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığını sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK nun 115/2 maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/11/2020

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*