Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/158 E. 2022/679 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/158 Esas
KARAR NO : 2022/679

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı şirketin … ilçesinde kurulu işletmesinde kullanılmak üzere makine aksamlarının yapılması hususunda 07/09/2012 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme konusu bedelin 900.000,0-₺ olarak belirlendiğini, davalı firma tarafından tüm ihtarlara rağmen bakiye kalan 345.000,00-₺ bedelin ödenmediğini ve davalı tarafça … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… esas sırasında müvekkili aleyhine menfi tespit davası açıldığını, anılan davanın reddine karar verildiğini ve kararın yargıtay incelemesinden de geçmek sureti ile müvekkili şirket lehine kesinleştiğini, bu kapsamda cari hesap ilişkisinden kaynaklı olarak müvekkili şirkete 345.000,00-₺ borcu bulunan davalı aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından sözleşmeye göre temerrüde düştüğü tarih itibariyle işlemiş yasal faizi ile birlikte takibe geçildiğini, davalı tarafın itirazları neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek davanın kabulü ile … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; işbu davaya konu sözleşme ile ilgili … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasında açılmış bulunan davanın henüz kesinleşmemiş olduğunu, öncelikle anılan davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, diğer ynadan uyuşmazlık konusu sözleşmede belirlenen sürede sözleşmenin yerine getirilmemesi üzerine 07.02.2013 tarihinde taraflar arasında ek sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşmede 28.02.2013 tarihinde, 2 adet filtre tesisin çalışır durumda müvekkili şirkete teslim edileceğinin kabul edildiğini, karşı tarafın davaya konu sözleşme kapsamında belirlenen sürede işi müvekkili şirkete teslim etmediğini, müvekkili şirket tarafından … 24. Noterliği’nin, … yevmiye nolu, … tarihli ihtarnamesiyle, ek sözleşmede kararlaştırılan tarihte, tesisin çalışır halde teslim edilmemesi halinde ödemelerin istirdadı ve tazminat talep edileceğinin karşı tarafa ihtar edildiğini, sözleşmede yüklenici tarafından ifası gereken 2 adet HR 150 çamur pompası ve 6 adet Siklonun müvekkili şirket tarafından temin edilerek sisteme monte edilmesinin sağlandığını, çamur pompası için 21.601,08 EUR. karşılığı olarak 50.810,06-TL, siklon apeksi için 21.277,32 -TL olmak üzere toplam 72.087,38 TL ödenmek zorunda kalındığını, bu kapsamda müvekkili şirketin dolaylı maddi zararlara maruz kaldığını belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı …Şti. tarafından borçlu …Tic. A.Ş. aleyhine 07/09/2012 tarihli sözleşme dayanak gösterilerek 345.000,00-₺ asıl alacak, 198.634,93-₺ işlemiş faiz olmak üzere toplam 543.634,93-₺’nin 01/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsili talebi ile 01/10/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 07/09/2012 tarihli sözleşme ve 07/02/2013 tarihli ek sözleşme ile davalının (yüklenici), davacının (iş sahibi) … Şantiyesi’nde sözleşmede yazılı tesisi yapıp iş sahibine teslim etmeyi üstlendiğini, işin bedelinin sözleşmede 900.000,00-₺ olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereği bütün edimlerini yerine getirdiğini ancak tüm ihtarlara rağmen bakiye kalan 345.000,00-₺ ödenmediğinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını öne sürmüş, davalı vekili ise davacının anılan sözleşmeye konu işi süresinde teslim etmediğini, bazı işlerin müvekkili tarafından yapıldığını, anılan sözleşmeye ilişkin müvekkili tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasında açılmış derdest dava olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında akdedilen 07/09/2012 tarihli sözleşme ile 07/02/2013 tarihli ek sözleşme uyarınca davacı yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, eksik ve ayıplı iş olup olmadığı, davacının anılan sözleşme ilişkisi nedeni ile takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu tutarın tespiti gerekmektedir. Mahkememizce davalı tarafın savunmasında geçen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E.K. sayılı kararının “Kesin Hüküm” teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi için anılan dava dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı … A.Ş. tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine 20/03/2013 tarihinde menfi tespit talepli dava açıldığı, … A.Ş. tarafından… Ltd. Şti. aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasında 19/07/2013 tarihinde açılan alacak davasının iş bu dava ile birleştirildiği, yargılama sonunda 2013/76-2017/1050 E.K. sayılı 18/07/2017 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği, anılan karara ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/1621-2018/118 E.K. sayılı 31/01/2018 tarihli ilamı ile “… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2017 tarih ve 2013/76-2017/1050 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 72.087,38-₺’nin birleşen dava tarihinden (19/07/2013) taleple bağlı kalınarak reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” karar verildiği, anılan BAM ilamına ilişkin Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/2484-2019/1851 E.K. sayılı 17/04/2019 tarihli ilamı ile “…2-Asıl ve birleşen dosya davacısı iş sahibi, asıl ve birleşen dosya davalısı yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 07.09.2012 tarihli sözleşme ve 07.02.2013 tarihli ek sözleşme ile davalı yüklenici, davacı iş sahibinin … şantiyesinde katı tesis atığını kek yapıp suyunu arıtmasıyla ilgili tesisi yapıp iş sahibine teslim etmeyi üstlenmiştir. Sözleşmeye konu malzemenin teknik özellikleri 3. maddede gösterilmiş olup 6.1. maddesinde imalâtların iş sahibi adresine teslim olduğu, montaj ve devreye almanın yüklenici firmaya ait olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin 7. maddesine göre komple tesis bedeli montaj dahil olmak üzere 900.000,00 TL olup bedele KDV dahil değildir. Davacının iddiası ve tarafların beyanlarından davacı tarafça sözleşme konusu işle ilgili 325.000,00 TL’nin nakit ödendiği, toplam 230.000,00 TL’lik 3 adet çek verildiği ve bu çeklerin tamamının yargılama sürecinde tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Asıl davayla ilgili yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve ek raporunda tesisin sözleşme, ek sözleşme ve eklerine göre, sözleşmede üç adet öngörülmesine rağmen iki adet filtre pres, yine sözleşmede üç adet olduğu belirtilmesine rağmen iki adet filtre pres pompası olduğu, tesisin faal olduğu, siklon sisteminin kurulması ile ilgili makinanın iş sahibi tarafından temin edildiği belirtilmiş olup mahkemece bilirkişi rapor ve ek raporuna itibar edilerek asıl dava reddedilmiş ise de davalı yüklenici asıl davaya cevap dilekçesinde filtre pres ve filtre pres pompalarını öngörülenden az ve birleşen davaya cevabında siklon makinasının da kalan iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle kendisi tarafından temin edilmediğini beyan ettiğine göre davalı yüklenicinin sözleşme kapsamında işin tamamını eksiksiz olarak tamamlayıp teslim ettiğinin kabulü mümkün değildir. Birleşen davada iş sahibinin bedelini talep ettiği makina ile filtre pres ve filtre presi pompasının iş sahibi tarafından temin ve monte edildiğinin kabulü zorunludur. Sözleşmede bedel toplam olarak kararlaştırıldığından götürü bedellidir. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin hakettiği iş bedeli ya da iş sahibinin fazla ödemesi olup olmadığı veya sorumlu olacağı iş bedelinin belirlenmesi için, sözleşme ile üstlenilen işin tamamına göre eksik ve kusurlar dikkate alınmak ve düşülmek suretiyle gerçekleşme fiziki oranının tespit ve bu oranın götürü bedele uygulanarak yüklenicinin hakettiği imalât bedeli bulunduktan sonra yapıldığı kanıtlanan ödemelerle karşılaştırılarak ödenmesi gereken kalan iş bedeli, fazla ödeme olup olmadığı ya da borçlu bulunulan miktarın tespiti gerekmektedir. İş sahibinin birleşen davada talep ettiği eksik iş ve imalâtların giderim bedeli, ancak iş bedelinin tamamen ödenmesi halinde yükleniciden talep edilmesi mümkün olup davacının iddiası ve tüm dosya kapsamına göre davacının ödemediğini kabul ettiği ve borçlu bulunmadığının tespitini istediği 345.000,00 TL, birleşen davada talep edilen eksik iş bedeli 72.087,38 TL’den daha fazla olduğu iş bedelinin tamamı ödenmediğinden birleşen davadaki eksik işlerin giderim bedeline hükmedilmesi mümkün değildir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesi’nce ilk derece mahkemesinin kararı kaldırıldığına göre hükme esas raporu düzenleyen teknik bilirkişi kurulundan talimat yoluyla, eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle yüklenicinin sözleşme ve ek sözleşmeyle üstlendiği iş ve imalâtların, işin tamamına göre fiziki gerçekleşme oranının ne olduğu ve bu fiziki gerçekleşme oranının sözleşmedeki toplam götürü bedele uygulanması suretiyle davalı yüklenicinin gerçekleştirdiği imalât bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp davacı iş sahibi tarafından nakit olarak ödenen 325.000,00 TL ve yargılama sırasında tahsil edilen çek bedelleri toplam 230.000,00 TL olmak üzere toplam 555.000,00 TL ödeme yaptığı kabul edilerek asıl davadaki menfi tespit ve istirdat istemi konusunun da sonucuna uygun bir karar verilmesi, birleşen davanın reddedilmesi gerekirken, yüklenicinin kabulüne rağmen işin eksiksiz tamamlandığı kabul edilerek ve iş bedelinin tamamının ödenmemesi halinde eksik işlerin giderim bedelinin tahsiline hükmedilemeyeceği gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi karanının bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 31.01.2018 gün, 2017/1621 Esas 2018/118 Karar sayılı hükmünün taraflar yararına BOZULMASINA…” karar verildiği, anılan bozma ilamına ilişkin olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/1504-2021/2444 E.K. sayılı 23/12/2021 tarihli ilamı ile “…Bozma sonrası talimat yoluyla alınan ek bilirkişi raporunda işin fiziki gerçekleşme oranı usul ve yasaya uygun olarak %80 oranında belirlenmiştir. Buna göre davalı yüklenicinin talep edebildiği (900.000,00 TL x %80) bedel olan 720.000,00 TL’den 05/12/2019 tarihli bozma alımında da belirtildiği üzere toplam 555.000,00 TL’lik ödeme düşüldüğünde davalı yüklenicinin 165.000,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda asıl davayla davacı iş sahibi borçlu olmadığının tespitini talep ettiğine göre davacının 900.000,00 TL sözleşme bedeli üzerinden davalı yükleniciye 180.000,00 TL tutar kadar borçlu olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkının saklı tutarak nakit bedel yönünden 1.000,00 TL, verilen çek yönünden ise 15.000,00 TL borçlu olmadığının tespitini istemiş olmakla, taleple bağlı kalınarak davacının toplamda 16.000,00 TL tutar kadar davalıya borçlu olmadığının tespitine, 08/03/2010 tarihli çekin iptali ile, 15.000,00 TL çek bedelinin davacıya istirdadına karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2017 tarih ve …Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜ ile, davacının davalıya toplamda 16.000,00 TL tutar kadar borçlu olmadığının tespitine, 4-…bank, … Şubesine ait … çek nolu, 08/03/2013 tarihli 15.000,00 TL çekin iptali ile, 15.000,00 TL çek tutarının davacıya istirdadına…7-Birleşen davanın reddine…” şeklinde karar verildiği, anılan BAM ilamının 16/02/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda ortada bir kesin hükmün söz konusu olup olmadığının Medeni Usul Hukuku kuralları çerçevesinde irdelenmesi gerekmektedir. Kesin hüküm HMK md. 303’de düzenlenmiş olup, şekli ve maddi anlamda kesin hüküm olarak ikiye ayrıldığı kabul edilmektedir; şekli anlamda kesin hüküm ile kast edilen o karara karşı artık kanun yoluna başvurulamayacağıdır. Somut olayda yukarıda kronolojik olarak açıklandığı üzere karar kesinleşmiştir. Dolayısı ile bu durum şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir. Maddi anlamda kesin hüküm ise yargı kararlarına tanınan yasal gerçekliktir. Yargı kararlarına tanınan bu durumdan dolayı aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanarak aynı konuda yeni bir dava açılmaması gerekmektedir. Huzurdaki uyuşmazlıktaki taraflar ile yukarıda incelenen menfi tespit davasındaki taraflar aynıdır. Her iki davada öne sürülen davanın sebepleri aynıdır. Kesin hükmün son şartı dava konularının aynı olmasıdır. HMK dava konularının aynı olmasını ilk davanın hüküm kısmı ile 2. davanın talep kısmının aynı olması olarak tanımlamıştır. Kanun koyucu kural olarak burada hüküm demişse bazı durumlarda gerekçe maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir (Bkz. KURU, s 772). Hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçe de kesin hüküm teşkil eder. Somut olayda yukarıda incelenen Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/1504-2021/2444 E.K. sayılı ilamının gerekçesinde “…bilirkişi raporunda işin fiziki gerçekleşme oranı usul ve yasaya uygun olarak %80 oranında belirlenmiştir. Buna göre davalı yüklenicinin talep edebildiği (900.000,00 TL x %80) bedel olan 720.000,00 TL’den 05/12/2019 tarihli bozma alımında da belirtildiği üzere toplam 555.000,00 TL’lik ödeme düşüldüğünde davalı yüklenicinin 165.000,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır…” denilmiştir. Gerekçede davanın olguları ayrıntılı olarak açıklandıktan sonra hüküm kurulmuştur. Bu sebeple huzurdaki uyuşmazlık bakımından gerekçenin de hükme dahil olduğunun kabulü gerekmektedir. Kural kesin hüküm için kararın hüküm fıkrasının esas alınması ise de istisnaen gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu hallerde gerekçe de hüküm fıkrası ile birlikte kesin hükmün kapsamına dahil edilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/20-583 E. 2012/789 E.K. sayılı ilamında bu duruma işaret edilmektedir. Somut olayda mahkememizce gerekçenin hüküm fıkrasına bağlı olduğu kabul edilmiş olup, bu nedenlerle de gerekçenin kesin hüküm kapsamında mütalaa edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı … A.Ş.’nin davalı …Ltd. Şti.’den takip tarihi itibari ile 165.000,00-₺ alacaklı olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar 07/09/2012 tarihli sözleşmede sözleşme bedeli ve ödeme tarihleri belirlenmiş ise de taraflar arasında bilahare 07/02/2013 tarihli ek sözleşme yapılmış olup, icra takibinden önce yasanın belirlediği biçimde temerrüt gerçekleşmemiş olduğundan davacının takip tarihi itibari ile işlemiş faiz talebinde ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talebinde bulunamayacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına karar verilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında kabul edilen dava değeri üzerinden alacaklı-davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması zorunlu olup, davacı şirketin alacağının varlığı ve miktarı ancak yargılama sonucunda belirlendiğinden alacağın likit olmadığı gözetilerek davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında reddedilen dava değeri üzerinden borçlu-davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacı-alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun davalı borçlu tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup, somut olayda davacı-alacaklının yukarıda incelenen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E.K. sayılı 18/07/2017 tarihli kararından sonra icra takibi başlatmış olması hali de nazara alınmak sureti ile iş bu takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının … 6. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 165.000,00-₺ asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına,
Yasal koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
Yasal koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 11.271,15-₺ nispi harçtan peşin alınan 9.283,93-₺ harcın mahsubu ile bakiye 1.987,22-₺ nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 79,00-₺ tebligat posta gideri üzerinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 23,98-₺ ile 9.396,93-₺ harç gideri olmak üzere toplam 9.420,91-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 25.750,00-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 56.008,89-₺ nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi gereğince davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza