Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/139 E. 2022/744 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/139 Esas
KARAR NO : 2022/744
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 24/02/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkil ile davalının karşılıklı iradeleri doğrultusunda mal alım satımına ilişkin bir ticari ilişki kurulmuş olmasına karşın davalı borcun ifasını gerçekleştirmemiştir. Borcun ifası amacı ile tarafımızca …. İcra Müdürlüğü 2018/…E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Borçlunun itiraz etmesi üzerine ise bahsi geçen icra takibi durmuştur. Takibin durmuş olması aşağıda açıklanacak sebepler dolayısıyla hukuka aykırıdır. Davalı 26.02.2019 tebliğ tarihli itiraz dilekçesinde talebe konu olay ile ilgili borcunun bulunmadığı iddia edilerek borcun tamamına ve tüm fer’ilerine itiraz edilmiştir. Bu iddialar haksız ve yasal dayanaktan yoksun iddialar olup gerçeği yansıtmamaktadır. Şöyle ki; Her ne kadar borçlu yan borca, faize ve borcun tüm ferilerine itiraz etse de; borçlu ile müvekkil arasında takip konusunu oluşturan irsaliyeli faturalar alım satıma ilişkin olmak üzere ticaret gereği düzenlenmiş bulunup takip konusu alacağın ödemesi borçlu tarafça yapılmamıştır. Bilindiği üzere faturalar irsaliyeli fatura olarak düzenlenmiş olup hem söz konusu borcun oluştuğuna hem de malların davalı yana teslim edildiğine dair delil niteliğine haizdir.
Müvekkil şirket tarafından sözleşmeye konu ifanın yerine getirildiği hususu hem müvekkilin hem de davalının ticari defterleri incelendiğinde açık şekilde ortaya çıkacak olup davalının söz konusu takibe itirazı kötüniyetli olup iptali gerekliliği söz konusu olduğu için tarafımızca dava açma zorunluluğu hasıl olmuştur.
Davalı tarafın borcunun ifasını gerçekleştirdiğini herhangi bir evrakla destekleyememiş olması üzerine itirazda bulunması kötüniyetli şekilde tahsilat sürecini durdurmayı amaçladığını gözler önüne sermektedir.
Takibe dayanak oluşturan irsaliyeli fatura borcun varlığına dair delil niteliğindedir. İfası gerçekleştirilmemiş olan bedel, tespit açısından objektif bir yapıya sahip olmasından ötürü likit alacak olma özelliğine haizdir.
Yine takibe dayanak oluşturan söz konusu irsaliyeli faturaya karşı yukarıda da izah edildiği gibi borçlu tarafça faturaya uygun sürede itiraz edilmemiş olması, borcun yargılamayı gerektirmeyecek ölçüde açık bir borç ilişkisinden doğduğunu göstermektedir.
Davanın Kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, icra takibinin devamına, kötüniyetli davalının %20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yüklenmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkil Şirket ile davacı şirket arasında akdi bir ilişki bulunmadığı gibi müvekkil şirket, davacıdan herhangi bir mal ve hizmette almamıştır. Davalıya fatura karşılığı sattığı malların ödenmediğini ileri süren davacının, bu iddiası davalı tarafından kabul edilmediği takdirde, davacı akdi ilişkiyi ve faturada yazılı malları teslim ettiğini kanıtlamalıdır. Faturada yazılı olan malın kendisine teslim edilmediğini ve irsaliyedeki imzaların kendisine ait olmadığını savunarak davacı ile arasındaki ticari alım satımı davalının inkar etmesi halinde dava konusu malın davalıya teslim ettiğini davacı ispat etmelidir.
Davacının faturadaki malları davalıya satıp, teslim ettiğini ispatlaması gerekir. Tek başına fatura düzenlemesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir.
İtirazın İptali davasında ispat yükü davacı alacaklıdadır.
Faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez. Taraflar arasında ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesi de TTK 21/2 fıkrası anlamında bir sonuç doğurmaz . Davacı taraf takibin dayanağı olarak sunduğu faturaya itiraz edilmediğini iddia ettiğine ve davalı cevap vermediğine göre davalı münkir sayılır dolayısıyla davacı faturaya konu malların teslimini yazılı delille kanıtlamalıdır. Zira fatura tek başına malın teslim edildiğini ispat edemez.Faturaya itiraz edilmemiş ve davalı davaya cevap vermemiştir. Bu durumda davalı münkir sayılmalı ve davacı faturaya konu malların teslimini yazılı delille kanıtlamalıdır.
davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı şirket tarafından davalı şirketten olduğu iddia edilen alacak için düzenlenen fatura alacağının ve işlemiş faizinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vakii itirazın İİK.m.67 hükmü doğrultusunda iptali talebidir.
İcra dosyasının celp edilip incelenmesinde özetle şöyledir:
“……İcra Müdürlüğü 2018/… E. İcra Dosyası tarafından … İcra Müd. 2018/… E.
sayılı icra dosyası ile 11.03.2018 tarihinde icra takibi yapıldığı, borçlu vekilinin İcra Müdürlüğünün
yetkisiz olduğunu belirten itirazı üzerine; icra takibinin ….İcra Müd.’den yapılmaya
başlandığı;
Dava dosyasının içinde bulunan ….İcra Müdürlüğü 2018/… E. numaralı icra dosyası
incelendiğinde … A.Ş. aleyhine İshak Bilgisayar Ltd. Şti. vekili tarafından;
22.110,00 TL. Fatura
+ 869,93 TL. (%9 İşlemiş Faiz-Değişen Oranlarda Adi Kanuni Faizi)
olmak üzere toplam 22.979,93 TL “Tutarındaki toplam alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden
itibaren Asıl Alacağa (Fatura) – Yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda işleyecek adi kanuni faiz, icra gideri ve
vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebidir.” açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği,
Ödeme emrinin 30.01.2019 tarihinde tebellüğ edilmesi üzerine; borçlu vekili tarafından … İcra Müdürlüğü’ne; “…Borca, faize itiraz ediyoruz, takibin durdurulmasına karar verilmesini arz ve talep
ederiz.” açıklaması ile yapılan itiraz neticesinde duran takibin devamını, sağlamak üzere alacaklı
tarafından yukarıda özeti verilen itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır….”
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… talimat sayısıyla aldırılan bilirkişi raporu özetle şöyledir:
“… in 2017 dönemine ait ticari defterlerinden Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ve Envanter Defteri’nin AÇILIŞ tasdiklerinin Türk Ticaret Kanununun hükümlerine uygun olarak yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu, ancak Yevmiye Defteri’nin izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna (30.06.2018 tarihine) kadar yaptırılması gereken KAPANIŞ tasdikinin yapılmamış olduğu, Yevmiye Defterinin 6102 sayılı Yeni TTK ‘nın 64. Maddesinde ifade edilen kanuni şartları taşımadığı görülmüş ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olmadığı anlaşılmıştır. Yevmiye defterinin 1 ila 19. Sayfaları arası Bilgisayar marifeti ile yazdırılarak sonradan iptal edildiği, … MÜHENDİSLİK”in dava konusu yaptığı satış faturalarının Yevmiye defterinin 14. Sayfası 56. Yevmiye maddesinin 100 kasa hesabı kullanarak peşin ödeme olarak kayıt edilen kısmı tahrif edilerek yırtılarak ve kazıntı yapılarak İPTAL şerhi düşüldüğü, Yevmiye defterinin 20. Sayfasından başlayarak yeniden Bilgisayar marifeti yazdırılmıştır. … MÜHENDİSLİK’in yevmiye defteri’nin 32.sayfası 55.Yevmiye maddesine 07.10.2017 tarihli … numaralı 11.564,00TL tutarındaki ve 10.10.2017 tarihli … numaralı 5.782,00TL’lik faturaları 100 Kasa Hesabına Peşin Ödeme olarak kayıt edildiği, … MÜHENDİSLİK’in Yevmiye Defterinin 14. Sayfası 56. Maddesinde İptal Şerhi düştüğü kayıtlar, Yevmiye defterinin 33. Sayfası 56. Yevmiye maddesinde …numaralı cari hesaba kayıt edilerek, … MÜHENDİSLİK’in … GRUP’tan 97.731,18TL Alacaklı olarak kayıt edildiğine…”dair görüş sunulmuştur.
07/08/2021 tarihli bilirkişi kök raporu özetle şöyledir:
“…Husumete konu faturaların davalı tarafından teslim alındığı ancak ticari defterlerine intikal
edilmediği, bu faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği, ayıp ihbarında bulunmadığı tespit
edilmiş ise de;
Defter belge incelemesi bir ticari alacağın varlığına ilişkin, tarafların birbirlerini doğrulaması
halinde kuvvetli delil mahiyetinde olduğu ancak alacağın varlığına ilişkin tek başına kuvvetli delil
olamayacağı, alacağın varlığına ilişkin en kuvvetli delilin tarafların husumete ilişkin yaptıkları
yazışmalar ile herşeyden önemlisi husumete konu edilen hizmetin/ürünün teslim edilip
edilmediğinin ispatıdır. Bu hususta davacı her nekadar irsaliyeli fatura dava dosyasına sunmuş ise
de, bu faturaların VUK ve TTK gereği teslim alana imzalatılması gerektiği (harici imzalatıldı ise
buna ilişkin belgede olabilir) husumete konu irsaliyeli faturaların içeriği olan ürünlerin davalıya
teslim edildiğine ilişkin teslim yükümlülüğünün davacı tarafından ispat edilemediği, bu durumda
davacının davaya konu ettiği alacağın varlığına ilişkin teslime yönelik belge/bilgi sunmadığından,
gerek dosya muhteviyatı, gerek davalı nezdinde yapılan inceleme ile alacağın varlığına
rastlanılmadığı, Her ne kadar, alacağın varlığına rastlanılmadığı tarafımızca tespit edilmişse de, davacının
tespitlerimize ilişkin iddialarını ispat etmesi veya Sayın Mahkemenin davacı lehine karar vermesi
halinde, yargıda hedef süre dikkate alınarak dosyanın tekrar ek rapora gelmemesi için,
Davacının, davalıdan temerrüt tarihi 11.03.2018 itibariyle, takibe konu ettiği 22.110,00 TL için;
30.06.2018 Tarihine kadar % 9,75, 31.12.2019 Tarihine kadar % 19,50,
31.12.2020 Tarihine kadar % 13,75, 01.01.2021 Tarihinden sonra ise % 16,75 ticari temerrüt faizi talep edebileceğine…” dair görüş sunulmuştur.
16/03/20222 tarihli bilirkişi ek raporu özetle şöyledir:
“…Davalının 2017/Ekim dönemine ait düzeltme öncesi KDV ve BA beyanları ile düzeltme sonrası
KDV ve BA beyanları ile;
2017/Ekim dönemi KDV ve BA beyanı ile davacının tanzim ettiği 21 adet fatura karşılığı
102.383,00 TL. tutarındaki faturayı KDV ve BA beyanı ile beyan ettiği, akabinde aynı dönem beyanlarını düzeltme beyanı ile düzelterek davacıya ait 21 adet 102.383,00 TL. tutarındaki faturayı
kayıtlarına almadığı,
Davacının “Kök Rapor”a yaptığı itirazların Sayın Mahkeminin Takdirinde olduğunu belirterek,
Kök Rapor”da değiştirecek hususa rastlanılmadığından, Kök Rapordaki tespit, hesaplama ve
değerlendirmelerin aynen muhafaza edildiğine… “dair ek görüş sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamında yapılan inceleme sonunda, TMK’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190 maddesinde; ‘İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.’ şeklinde belirtilerek devamında 200. maddede, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 201. maddesinde, 202. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından dosyaya sunulan ve incelemesi yapılan ticari defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğinin bulunmadığı, davacının davalıya ürün teslimi yaptığını ispat edemediği anlaşılmıştır. Şu halde, davacının alacağın varlığını yemin delilinden başka bir delille ispat imkânı kalmamıştır. Mahkememizce davacı vekiline yemin delili hatırlatılmasına rağmen yemin teklifine bulunmadığı görülmüştür. Tüm bu nedenlerle subuta ermeyen davanın reddine, dair taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.
İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında borçlu-davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibe geçmede haksız ve kötü niyetli olması zorunludur. Somut olayda dava ispatlanamamış olup, davalıda cevap dilekçesi vermemiş ve kötü niyet tazminatı talebinde bulunmamıştır, davayı ispatlayamama hali kötü niyet sayılamayacağından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE ,
2-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 392,44-TL harçtan düşümü ile bakiye 311,74-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza