Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/107 E. 2021/674 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/107 Esas
KARAR NO : 2021/674

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında mal alışverişinden kaynaklı ticari ilişki olduğunu, davalı tarafın …’nı sahibi olduğunu ve müvekkili şirketin davalı tarafa et satımı yaptığını, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde alacak ve borçların cari hesaba kayıt edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine karşı cari hesaptan kaynaklanan 751.192,55-₺’nin tahsili talebi ile … 37. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme emri ve eklerinin davalı tarafa 19/09/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafın icra takibine haksız olarak 25/09/2019 tarihinde süresi içerisinde itiraz ettiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, karşı tarafın itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, davalı borçlu adına 3. Kişinin davalının 400.000,00-₺ borcunu senetler ile müvekkili şirkete ödediğini, 3. kişinin bu ödemesinden sonra müvekkilinin davalıdan 351.192,55-₺ alacağı kaldığını, davalı tarafından … 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile ödeme emrinin iptali talepli şikayet başvurusunda bulunulduğunu, mahkemece 30/12/2019 tarihli inceleme neticesinde şikayetin reddine karar verildiğini, davalı tarafın ödeme emrine itirazı içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, bu itirazların yersiz olduğunu, müvekkilinin takip konusu alacağa konu emtiayı davalının … adresindeki işyerine teslim ettiğini, iş bu davada icra inkar tazminatının şartlarının oluştuğunu belirterek davanın kabulü ile davalının icra takibine itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı tarafından belirtilen… isimli işletmenin sahibi olmadığını, müvekkilinin 15/03/2019 tarihinde işletmeyi devrettiğini, 15/03/2019-31/07/2019 tarihleri arasındaki işlemlerden sorumlu olmadığını, müvekkili ile davacı şirket arasında olan ticari ilişki neticesinde müvekkilinin davacı firmaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen 400.000,00-₺’lik ödemenin kim tarafından yapıldığının açıklanması gerektiğini, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce … 37. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı … Şti. tarafından borçlu … aleyhine cari hesap alacağına dayanarak 751.192,55-₺ asıl alacağın 13/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek %19,5 oranında avans faizi ile birlikte tahsili talebi ile 13/09/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava, cari hesap alacağından kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile başlatılan takibe yönelik itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. HMK 50/1 md. uyarınca 6100 sayılı HMK’daki yetki hükümleri (HMK md. 6-18) ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. HMK’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olup, somut olayda alacaklı davacının yerleşim yeri icra dairesinde takibin yapılmış olması nedeni ile icra dairesine ilişkin yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Takibe konu alacağın ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı öne sürülmüş olduğundan takibe konu alacak TBK md. 146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olup, davalı tarafın yasal süresinde öne sürmüş olduğu zamanaşımı def’i kabul edilmemiştir.
Mahkememizce … unvanlı işletmenin bağlı olduğu … Vergi Dairesi Başkanlığı … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden 2015, 2016, 2017, 2018, 2019 yıllarına ait BA formları ve anılan işletmenin mükellef bilgileri getirtilip incelenmiş, davalı …’ın “…” adresinde “Diğer lokanta ve restaurantların içkili ve içkisiz” faaliyetleri ile ilgili olarak 20/03/1985-31/10/2019 tarihleri arasında vergi mükellefi olduğu, söz konusu adreste 15/03/2019 tarihinden itibaren …’in faaliyette olduğunun bildirilmiş olduğu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısından … sicil kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın cari hesap alacağından kaynaklanması nedeni ile davacının alacağının belirlenebilmesi için dayanak icra dosyası, tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek, tarafların dosyaya sunduğu sair tüm kayıt ve belgeler de nazara alınarak, davaya konu cari hesap alacağı nedeni ile davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığının, var ise hem takip tarihi hem de dava tarihi itibari ile alacak miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 30.06.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda “…Dava konusu uyuşmazlık, “davacı tarafından davalıya mal satıp teslim edilmesini konu edinen akdi ilişkiye dayalı cari hesap ilişkisinden dolayı, davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle bakiye cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı” noktasındadır. Raporun Mali Kısmındaki tespitlere göre; Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuştur. Davalı ise ticari defterlerine ibraz etmemiştir. Davacı ticari defterlerinde, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin 120.008 numaralı “alıcılar” hesabında takip edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2019 yılı öncesine dayandığı, 2018 yılından 626.227,27-TL borç bakiyesinin 2019 yılına devir ettiği yani davacı yanın davalı yandan 626.227,27-TL alacaklı olduğu, 2019 yılına ait cari hesap ekstresi incelendiğinde, davalı yana düzenlenen fatura kayıtlarının yer aldığı, her hangi bir tahsilat kaydının olmadığı, 13.09.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan 751.192,55-TL alacaklı olduğu görülmektedir. 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait BA formları incelendiğinde, formların yıllık bazında düzenlenmiş olduğu, davalının davacı yandan almış olduğu mal ve hizmetlere ilişkin olarak, 2015 yılında KDV hariç 198.050,00 TL, belge sayısı 45 adet, 2016 yılında KDV hariç 183.436,00 TL, belge sayısı 36 adet, 2017 yılında KDV hariç 228.512,00 TL, belge sayısı 39 adet, 2018 yılında KDV hariç 301.044,00 TL, belge sayısı 46 adet ve 2019 yılında KDV hariç 123.728,00-₺, belge sayısı 19 adet şeklinde bildirim yapıldığı, 2019 yılında yapılan 19 adet bildirim ile davacı yanın cari hesap ekstresinde yer alan fatura adetlerinin uyumlu olduğu, bu anlamda alış faturalarının davalı kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır. -Dava dosyasına celp edilen, davalıya ait 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait BA formlarının incelenmesi neticesinde, davacı yanın keşide ettiği faturaların davalı yanca kayıtlara alınmış olduğunun anlaşılmaktadır. İşbu Mali Tespitlere göre davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan bakiye 751.192,55-₺ tutarında cari hesap alacağı bulunduğu hususu davacı tarafından ispat edilmiştir. Davacı takip tarihinden sonra bu borcun ödenmesi için 400.000 TL ödenmiş olduğunu iddia ettiğinden, davacının bu iddiası kabul edilmek suretiyle, davacının talebi gibi takibin 351.192,55 TL üzerinden devam etmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır. Davacı alacağının, talebi gibi takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği kanaatine varılmaktadır…Yukarıda açıklanan gerekçeler ile; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle, takip tarihi itibariyle davalıdan bakiye 751.192,55-₺ tutarında cari hesap alacağı bulunduğu; Davacı takip tarihinden sonra bu borcun ödenmesi için 400.000,00-₺ ödenmiş olduğunu iddia ettiğinden, davacının bu iddiası kabul edilmek suretiyle, davacının talebi gibi takibin 351.192,55-₺ üzerinden devam etmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır. Davacı alacağının, talebi gibi takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiş olup dosya kapsamına uyan bilirkişi raporu denetime elverişli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; somut olayda davacı vekili, davalının “…” olarak bilinen işletmenin sahibi olup, müvekkili şirketten et satın aldığını, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide tarafların alacak ve borçlarının cari hesaba-muavin raporuna kayıt edildiğini, müvekkilinin davalıya karşı iş bu açık hesaptan-cari hesaptan kaynaklanan 751.192,55-₺ asıl alacak için … 37. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının icra takibine haksız olarak itirazı neticesinde takibin durduğunu, diğer yandan davalı-borçlu adına 3. kişinin borcun 400.000,00-₺’lik kısmını senetler ile müvekkiline ödediğini, müvekkilinin davalıdan 351.192,55-₺ alacağının kaldığını belirterek bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise müvekkilinin “…” isimli işletmeyi 15/03/2019 tarihinde devir ettiğini, müvekkilinin davacı firmaya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmuştur. Satım sözleşmesinde satılanın sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini ispat yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacı tarafın teslimi kanıtlaması halinde sözleşme bedelinin ödendiğinin ispat yükümlülüğü davalı taraftadır. Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü için yukarıda açıklandığı üzere tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek defter ve kayıtların ibraz edilmemesi halinde defter ibrazından kaçınılmış sayılacağı taraf vekillerine ihtar edilmiştir. Davalı taraf ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden ibraz edilen davacı taraf defterleri ve davalıya ait 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait BA formları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir. Mahkememizce benimsenen bilirkişi raporundan davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davalıdan 751.192,55-₺ alacaklı olduğu, 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait BA formları incelendiğinde, formların yıllık bazda düzenlenmiş olduğu, davalının davacı yandan almış olduğu mal ve hizmetlere ilişkin olarak, 2015 yılında KDV hariç 198.050,00 TL, belge sayısı 45 adet, 2016 yılında KDV hariç 183.436,00 TL, belge sayısı 36 adet, 2017 yılında KDV hariç 228.512,00 TL, belge sayısı 39 adet, 2018 yılında KDV hariç 301.044,00 TL, belge sayısı 46 adet ve 2019 yılında KDV hariç 123.728,00 TL, belge sayısı 19 adet şeklinde bildirim yapıldığı, 2019 yılında yapılan 19 adet bildirim ile davacı yanın cari hesap ekstresinde yer alan fatura adetlerinin uyumlu olduğu, bu anlamda alış faturalarının davalı kayıtlarında yer aldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının satım konusu emtiayı davalıya teslim ettiği davalı tarafından vergi dairesine sunulan BA formları ile de sabit olduğu ve … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısı ve bilirkişi raporunda yer alan tespitlerden davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 751.192,55-₺ alacak talebinde haklı olduğu kanısına varılmıştır. Her ne kadar takip 751.192,55-₺ üzerinden açılmış ise de davacı takip tarihinden sonra 400.000,00-₺ ödeme yapıldığını belirterek iş bu davayı 351.192,55-₺ üzerinden açarak takibin bu tutar üzerinden devamını talep etmiş olduğundan, davanın kabulü ile takibin 351.192,55-₺ üzerinden devamına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak miktarı toplamının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının … 37. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 351.192,55-₺ asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına,
Hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 70.238,51-₺ icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 23.989,96-₺ harçtan peşin alınan 7.997,50-₺ harcın mahsubu ile bakiye 15.992,46-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.000,00-₺ bilirkişi ücreti, 94,50-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.094,50-₺ ile 8.200,10-₺ harç gideri olmak üzere toplam 10.294,60-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 33.033,48-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/11/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza