Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/103 E. 2020/212 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103 Esas
KARAR NO : 2020/212

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/08/2011
KARAR TARİHİ : 18/06/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında 30.04.2008 tarihli ve 5 yıl süreli bir “Plastik Kasa Kiralama Sözleşmesi” nin akdedildiğini, sözleşmenin normal bitiş süresinin 31.03.2013 olduğunu, davacı şirket tarafından toplam 243.976 adet kasa ve sözleşmede yazılı kasa yıkama makinelerinin sözleşme şartlarına uygun olarak davalıya teslim edildiğini, Sözleşme gereğince kasaların üzerine logolar vurulduğunu, davalıya özel olarak üretildiğini, 5 yıl boyunca kira alacağını var sayarak ve davalı ile diğer kasalar konusunda iş birliğine gidileceğini umarak sözleşmede hüküm altına alarak böyle bir ticari ilişkiye girdiklerini, davalıya kasaları kayıtsız şartsız satın alma hakkının tanınmadığını, kasaları alması için müvekkili şirket ile mutabık kalınmasının ön koşul olduğunu, davalının taraflar arasındaki kira sözleşmesinin haksız ve hukuka aykırı olarak fesh ettiğini, müvekkilinin davalıdan olan alacağı sebebi ile davalı hakkında … 6 İcra müd. … esas sayılı dosyası ile kaybedilen kiralık kasaların bedelleri ve sözleşmenin haksız ve zamansız feshi nedeni ile mahrum kalınan kira bedellerinin tahsili için açılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, bu nedenle haksız yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı tarafça kasa başına belirlenen 4. EURO+KDV mülkiyet bedelinin fahiş olduğunu, İTO’dan sözleşme ve dava tarihi itibariyle değerinin sorulmasını talep ettiklerini, diğer taraftan, kasaların iade edilmesi halinde artık kullanılamayacağını veya hurda olarak değerlendirileceğini, bu durumda kasaların kullanılmış olarak teslim edileceğinin olağan hayat akışına uygun olduğundan “hurda” değerinin nazara alınması gerektiğini, davacının, davalı tarafından sözleşme md.8 gereği kasaların satın alınmasını talep etmesi halinde “kendileri ile mutabık kalınması şartını” getirmekte olduğunu, bunun ucu açık bir yorum olduğunu, kabul manasına gelmemek kaydıyla, hem kasa bedeli hem kıra bedelinin talep edilemeyeceğini, kaldı ki, davacının teslim edildiği iddia edilen kasaların tamamının teslimini ispat etmek durumunda olduğunu, davalının teslim aldığı kasaları iade ettiğini,… 29. Noterliği’nin … tarih ve … sayılı ihtarnamesinde belirtildiği üzere feshin hukuka uygun olduğunu, Sözleşmenin 8. Md. gereği davalı şirketin iyi niyetle kasaları satın almak istediğini ve davacı tarafla mutabık olmak istemişse de davacı tarafın kabul etmediğini, tedarik edilemeyen ve bu sebeple iade edilemeyen kasalar konusunda mutabık olunmak istenmişse de davacı tarafın olumlu yaklaşmadığını, bu durum devam ettikçe davalı şirket için çekilmez bir hal aldığını ve işlemin temelinde çöktüğünü, bu sebeplerle haklı olarak fesih yoluna gidildiğini,Ahde vefa ilkesi gereği, sözleşme yapılırken amaçlananların aynen yapılması gerekmekteyse de, zaman içinde davalı şirket için çekilmez hal aldığını, sözleşme dengesinin davalı aleyhine katlanılamayacak şekilde bozulduğunu, sözleşme ile hedeflenen amacın ortadan kalktığını, davacı tarafın ise davalının satın alma girişimlerine basiretli bir tacir gibi yaklaşmadığını, davalı şirketin defalarca kasaların satın alınması talebine iyi niyet kurallarına aykırı olarak olumsuz tavır sergileyen davacı tarafın iş bu kötü niyetinin hukuk tarafından himaye edilemeyeceğini, davacı tarafın hukuka aykırı faturasının yasal sürede kendilerince de kabul edildiği üzere … 29 Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini öne sürerek davanın reddi ile % 40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş ve tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları ve dava dosyası kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2011/481-2013/287 E.K. Sayılı 12/12/2013 tarihli kararı ile “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … 6 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 4.781.305,00 TL miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan1.912.522,00TL %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiş olup, kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2014/4781-7246 E.K. sayılı 03/06/2014 tarihli ilamı ile “…Davada dayanılan ve hükme esas alınan 30.04.2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin konusu; davalının tüm lojistik depolarında kullanacağı veya tedarikçilerine alt kiraya verebileceği plastik meyve kasalarının davacı tarafından temin edilerek davalıya kiraya verilmesidir. Sözleşmede kira bedeli kasa başına aylık 0,31 TL+Kdv olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4.maddesi “sözleşme dönemi boyunca kasaların herhangi birinin kayıp veya kullanılamayacak olması durumunda … kasa bedelini sözleşme sonunda … ödeyecektir. Kasa bedeli boyut ayrımı yapılmaksızın 4 Euro+Kdv olarak belirlenmiştir” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin 8.maddesi ise “……beş yıllık sözleşme süresince kira bedeli sabit kalacaktır. … dönem içinde kiraladığı kasaları satın almak istemesi halinde … ile mutabakata varması gerekecektir” hükmünü içermektedir. Davalı 22.07.2011 keşide tarihli ihtarname ile toplam 245.000 adet plastik kasadan ciddi adedinin kayıp olduğunu belirterek davacıya sözleşmenin feshini bildirmiş, ihtarın tebliğ edilememesi üzerine aynı konuda keşide ettiği ikinci ihtar 03.08.2011 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı, fesih bildirimi ile sözleşme ilişkisinin sona erdiğinden hareketle kaybolan kasa bedellerini ve sözleşme süresi sonuna kadar işleyecek kira bedellerinin tahsilini istemiştir. Kural olarak kiracı, kira sözleşmesi kapsamında kendisine verilen şeyi özenle kullanmak ve kira süresi sonunda da aldığı hali ile iade etmekle yükümlüdür. İadesi mümkün olmaya kasalara yönelik olarak taraflar sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşme sonunda ödenmek üzere 4 Euro+Kdv kasa bedeli kararlaştırmışlardır. Kasaların kaybedilmesi davalının kusuruna dayalı olup aksi davalı tarafından kanıtlanamadığından kasa bedellerine yönelik istemin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının yoksun kalınan kira bedeline yönelik istemine gelince; kira sözleşmesinin 4.maddesi ile tarafların hedeflediği husus; sözleşme konusu menkullerin (kasaları) sayıca bir kısmının kaybedilmesi veya kullanılamaz duruma düşmesi halinde kiracının kira parasında kesintiye gitmeyip sözleşme sonuna kadar kira bedelini tam ödemesi ve sözleşme sonunda da eksik kasa miktarı kadar (adeti 4 Euro+ Kdv üzerinden) kiraya verene tazminat ödenmesidir. Ne var ki davalı kasaların tamamına yakın bir kısmını kaybettiğini ileri sürmüş olup aksi davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Sözleşmeye konu kasaların tamamının veya tamamına yakın bir kısmının iadesi mümkün olmayacak şekilde kaybedilmesi her iki taraf yönünden sözleşmenin ifasını imkansız kılmıştır. İfa imkansızlığının söz konusu olduğu hallerde (sözleşme konusu şeyin yok olması, telef olması, kaybedilmesi vs.) kira ilişkisi kendiliğinden son bulacağından somut olayda sözleşmenin 4.madde hükmünün uygulanma imkanı da ortadan kalkacaktır. Geçerli bir borç ilişkisinin doğumundan sonra meydana gelen ve ifa imkanını kısmen veya tamamen ortadan kaldıran haller eğer borçlunun kusuru ile meydana gelmişse bu takdirde borçlu alacaklının bu yüzden maruz kaldığı zararı tazmin ile yükümlü olur. Somut olayda kusurlu imkansızlığa davalı sebebiyet vermiş olup bu kapsamda kiraya verene tazminat ödemekle yükümlüdür. Öte yandan zarar gören de TBK’nun 52.maddesi hükmü uyarınca zararın artmaması için kendisinden beklenen tutum ve davranışları sergilemekle yükümlüdür. Bu kapsamda mahkemece sözleşme ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren davacının zararın azalması için ne yapması gerektiğinin araştırılarak mevcut koşullar çerçevesinde makul bir süre belirlenerek kalan sözleşme süresine ilişkin tazminatın bu şekilde belirlenmesi gerekir. Kabul şekline göre de; dava kabul ile sonuçlanmış olup davacının takip aşamasında ve dava açarken ödediği yargılama harcının, yargılama giderleri kapsamında davalıya yükletilmesi gerekirken bu husus nazara alınmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA…” karar verilmiştir. Tarafların karar düzeltme talepleri doğrultusunda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2014/12311-2015/1812 E.K. Sayılı 25.02.2015 tarihli ilâmı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilâmına uyularak bilirkişi kurulundan ek raporlar alınmıştır ve yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 2015/399-2017/300 E.K. sayılı 04/04/2017 tarihli kararı ile “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında (kayıp kaçak alacağı için ) 2.817.883,76 TL, ( 2 aylık kira kaybı için) 178.492,84 TL olmak üzere toplam 2.996.376,80 TL miktarın üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Takip ve dava tarihindeki şartlara göre hükmolunan 2.996.376,80 TL miktar üzerinden hesaplanan 1.198.550,72 TL %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiş olup, kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/16651-2018/8636 E.K. sayılı 18.09.2018 tarihli ilamı ile “1-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir. Mahkemece, sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerine ilişkin gerekçede; “kasaların kaybolmasından davalının kusurlu ve sorumlu olduğu anlaşılmış olup, zarar görende TBK ‘nun 52 maddesi gereğince zararın artmaması için kendisinden beklenen tutum ve davranışları sergilemekle yükümlü olup, yapılan yargılama sırasında, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre; kasalar üzerinde davalının logosunun bulunduğu ve kasaların davalıya özel hazırlandığı anlaşılmış olup, bu tarz özel üretimlerde zararın artmaması ve zararın azalması için davacı tarafından yapılabilecek her hangi bir husus bulunmadığı, kasaların kaybolmasında ve zararın meydana gelmesinde davacının yapması gereken her hangi bir işlem olmadığı, dolayısıyla davacının herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının sözleşme süresinin sonuna kadar mahrum kaldığı kira bedellerini ve davalı tarafından kaybedilmiş olan kasa bedellerini talep etme hakkına sahip olduğu ve alınan bilirkişi raporları ile davacının talebe hak kazandığı” belirtilmiş ve bilirkişi raporuna göre; sözleşme süresi sonuna kadar olan 22 aylık kira bedeli 1.963.421,24 TL olarak belirtilmesine rağmen, gerekçe ile uyumsuz şekilde 2 aylık kira bedeli olan 178.492,84 TL yönünden itirazın iptaline karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle hüküm Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından bozulmasına karar verilmiştir. 2-Bozma nedenine göre tarafların davanın esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,” karar verilmiştir. Anılan bozma ilâmına karşı taraf vekillerinin karar düzeltme isteminde bulunmaları üzerine yeniden yapılan inceleme sonucunda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/249-9789 E.K. sayılı 05/12/2019 tarihli ilamı ile “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair düzeltme itirazları yerinde değildir. 2-Davacı vekilinin maddi hataya ilişkin karar düzeltme itirazlarına gelince; Mahkeme hükmü, hüküm ile gerekçe arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratıldığı bu nedenle Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle bozulmuş, bozma nedenine göre de tarafların davanın esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiş ise de bozma ilamının sonuç kısmında sehven hükmün davalı yararına bozulmasına ve davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verildiği görülmekle, davacı vekilinin bu yöndeki maddi hatanın düzeltilmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair karar düzeltme isteminin reddine , 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin 18.09.2018 günlü 2017/16651 E. -2018/8636 K. sayılı ilamının sonuç kısmının değiştirilerek, hükmün bozma ilamında açıklanan gerekçeyle davacı ve davalı yararına BOZULMASINA,” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı … Tic. A.Ş. tarafından borçlu … Merkezi aleyhine 30/04/2008 tarihli kasa kiralama sözleşmesinin haksız feshi nedeni ile sözleşmeden ve haksız fesihten kaynaklanan diğer haklar ve özellikle 7. maddeden kaynaklanan hak ve tazminat talepleri saklı kalmak üzere mahrum kalınan kira bedeli ile kayıp kasa bedelleri nedeni ile 4.781.995,94-₺ asıl alacağın 05/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek %15 oranında avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsili talebi ile 05/08/2011 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava, sözleşmenin haksız fesih nedeni ile kira süresi sonuna kadar olan kira bedellerinin ve kaybedilen plastik kasa bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali talebine ilişkindir. Somut olayda davacı/kiralayan ile davalı/kiracı arasında 30/04/2008 tarihli ve 5 yıl süreli “Plastik Kasa Kiralama Sözleşmesi”nin akdedildiği, anılan sözleşme uyarınca 243.976 adet kasanın kiralık olarak davalıya teslim edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan sözleşmede kira bedeli kasa başına aylık 0,31-₺+KDV olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4. maddesinde “…Sözleşme dönemi boyunca kasaların herhangi birinin kayıp veya kullanılamayacak olması durumunda … kasa bedelini sözleşme sonunda … ödeyecektir. Kasa bedeli boyut ayrımı yapılmaksızın 4 Euro+Kdv olarak belirlenmiştir” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin 8. maddesinde ise “…Beş yıllık sözleşme süresince kira bedeli sabit kalacaktır. … dönem içinde kiraladığı kasaları satın almak istemesi halinde … ile mutabakata varması gerekecektir” hükmü yer almakta olup, bu hükümden anlaşıldığı üzere davacı kendisine davalı tarafından çok uygun şartlar (kasa başına yüksek fiyat vs.) teklifi edilmediği müddetçe mutabakata varmaktan kaçınma hakkına sahiptir. Somut olayda davalı, … 29. Noterliği’nce düzenlenmiş … keşide tarihli ihtarname ile toplam 245.000 adet plastik kasadan ciddi adedinin kayıp olduğunu belirterek davacıya sözleşmenin feshini bildirmiş, anılan ihtarın tebliğ edilememesi nedeni ile … 29. Noterliği’nce düzenlenmiş aynı konu ve içerikteki 01/08/2011 tarihli ihtarnameyi keşide etmiş olup, anılan ihtarname 03/08/2011 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı anılan fesih bildirimi ile sözleşme ilişkisinin sona erdiğini belirterek kaybolan kasa bedellerini ve sözleşme süresi sonuna kadar kira bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle çözülmesi gereken hukukî sorun davalının sözleşmeyi haklı olarak feshedip feshetmediği sorunudur. Sözleşmenin yukarıda yazılı hükümlerine göre davalı, kasaların kaybolması nedeni ile sözleşmenin kendisi aleyhine çekilmez hale geldiğini ileri sürme ve sözleşmeyi haklı sebeple feshetme hakkına sahip değildir. Kaldı ki borçlar kanunu genel hükümleri uyarınca da kiracı, kira sözleşmesi kapsamında kendisine verilen şeyi özenle kullanmak ve kira süresi sonunda da aldığı hali ile iade etmekle yükümlüdür. Kasaların davalı tarafından kaybedilmiş olması önceden ön görülemeyecek olağanüstü bir durum niteliğinde değildir. Bu nedenle davalının sözleşmeyi feshetmesine gerekçe olarak gösterdiği sebeplerin davalıya sözleşmeyi haklı sebeple feshetme hakkı verecek nitelikte olmadığından davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği kanısına varılmış olup, bu tip sürekli edimli sözleşmenin haklı sebep olmaksızın feshedilmesi de haksız fesih niteliğindedir. Bu durumda anılan sözleşme hükümleri ve Borçlar Kanunu ilgili hükümleri uyarınca davacının davalıdan sözleşme süresinin sonuna kadar mahrum kaldığı kira bedellerini ve davalı tarafından kaybedilmiş olan kasaların bedelini de talep etme hakkına sahip olduğu, diğer yandan sözleşme ilişkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren davacının mahrum kaldığı kira bedeli zararının miktarının azalması için yapabileceği herhangi bir hususun da somut olayda tespit edilememesi nedeni ile tüm bu sebeplerden dolayı hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının 2.817.883,76-₺ kayıp kasa bedeli ve 1.963.421,24-₺ mahrum kalınan kira bedeli olmak üzere toplam 4.781.305,00-₺ alacak talebinde haklı olduğu kanısına varılmakla takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak miktarı toplamının %40’ı oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Somut olayda icra takibinde kısmen haklı çıkan davacı/alacaklının bakiye kısım için icra takibinde kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden reddedilen kısım yönünden davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmemiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne, davalının … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 4.781.305,00-₺ asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hüküm altına alınan alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 1.912.522,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 326.610,95-₺ nispi harçtan peşin alınan 71.012,65-₺ harcın mahsubu ile bakiye 255.598,30-₺ nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.650,00-₺ bilirkişi ücreti, 792,20-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 4.442,00-₺ üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 4.441,36-₺ ile 71.524,05-₺ harç gideri olmak üzere toplam 75.965,41-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 113,20-₺ tebligat posta gideri üzerinden davanın kabul (4.781.305,00-₺) kabul ve red (690,94-₺) oranına göre yapılan hesaplamada davacının sorumlu olduğu miktarın 1,00-₺’nin altında olması nedeni ile davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 136.438,05-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 690,94-₺ nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/06/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza