Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/741 E. 2020/311 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/741 Esas
KARAR NO : 2020/311

DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri, muris …’ın çocukları olup yasal mirasçı konumunda olduğunu, müvekkilleri, sundukları veraset ilamı ve ölüm belgesinde de belirtildiği üzere, 28.10.2019 tarihinde vefat eden babaları …’ın mirasçıları olduğunu, Muris …’ın sağlığında maddi durumu oldukça iyi olup, …Tic. Ltd. Şti’nin kurucusu, müdürü ve tek hissedarı olduğunu, muris ve davalı, müvekkillerden mal kaçırma kastıyla pay devri sözleşmesi yaparak murisin sahip olduğu şirketin tüm paylarını davalıya devrettiklerini, muris daha öncesinde de müvekkillerinden … ve … ile soy bağını, yasal paylarını almalarını engellemek amacıyla kurmadığını, davalı tarafın hisseleri satma tehlikesine karşılık hisseler hakkında ivedilikle ihtiyati tedbir kararının verilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile 6100 sayılı kanun’un 107. Maddesi hükmü gereğince, huzurdaki davada alacağa ilişkin halin vukuu halinde belirsiz alacak davası olarak ikame edilen işbu davanın gerekli bilirkişi raporu temini ve hesaplamalar yapılması sonrasında alacağın tespiti halinde harcı ikmal edeceklerini, öncelikle ileride yaşanacak hak kayıplarını önlemek için ‘…Tic. Ltd. Şti” şirketinin paylarına mahkememizce ihtiyati tedbir koyulmasına, limited şirket pay devrinin muvazaa nedeniyle geçersizliğine, mümkün olmadığı takdirde pay bedellerinin tahsiline, bu mümkün olmadığı takdirde tenkis nedeniyle saklı pay ihlali söz konusu olduğundan davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Söz konusu dava dilekçesi incelendiğinde muris muvazaası nedeniyle şirket pay devrinin iptali bunun mümkün olmaması durumunda saklı pay ihlali nedeniyle tenkis talebinde bulunulduğu anlaşıldığını, söz konusu tenkis talepleri için mahkemenin görevsiz olup Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, yine dava dilekçesinde hiçbir harca esas değer belirtilmediğini, şirket pay devrinin hangi miktarlar ile yapıldığı ticaret sicil gazetesinde yazmakta olup bu miktarlar üzerinden hissesi oranına göre harç yatırılmadığını, harç yatırılması için uygun bir süre verilmesi aksi durumda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu şirket müvekkili ile birlikte muris tarafından 2012 yılında ortak bir şekilde kurulduğunu, ortak bir şekilde kurulan şirkette 2015 yılında sermaye arttırımı yapıldiğini ve müvekkili hisse adedini arttırdiğını, 2019 yılında şirkette yaşanan problemler nedeniyle müvekkili tüm hisseleri muristen satın aldığını, ancak bu tarihlerde işlerde ciddi düşüş yaşandığını ve müvekkilinden borç para alınarak şirket idare edildiğini, tüm bu hususlar şirket defterlerinde de kayıtlı olduğunu, şirketin hali hazırda müvekkiline borcu bulunmadığını, dava konusu şirket danışmanlık şirketi olması sebebiyle kişilerin emeğinin yoğunluğuna dayalı bir şekilde faaliyette bulunan ve kazanç elde eden bir şirket olduğunu, murisin 2017 yılından beri kanser olması tüm çalışma hayatını bitirdiğini, bu sebeple müvekkili daha çok borç vererek şirketi ayakta tutmaya çalıştığını, açıklanan sebeplerle; haksız ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, muris muvaazasından kaynaklı, limited şirket pay devrinin muvazaa nedeniyle geçersizliği, mümkün olmadığı takdirde pay bedellerinin tahsili, bu da mümkün olmazsa tenkis talebinden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir
Dava; davacı tarafça muvazaalı olduğu ileri sürülen limited şirket hisse devrinin iptaline ilişkindir. Davacılar müteveffanın devrettiği payları üzerinde miras hakkına dayalı terekeyi ilgilendiren bir istekte bulunmaktadır. (Müteveffanın paylarının ve paylardan elde edilebilecek hakların aslında terekede kalması gerektiğini öne sürmektedir.) Davacılar müteveffanın ölümünden evvel yaptığı hisse devirlerinin muvazaalı olduğunu, bu bağlamda tereke üzerinden miras payının zedelendiğini ileri sürerek hak iddia etmektedir. Davalı müteveffanın eşi, davacılar ise müteveffanın çccuklarıdır.
Miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen malvarlığı haklarının (ticari şirket hisseleri) 6102 sayılı TTK’da tanımlanmış olması, davayı ticari dava kılmaz. Davanın (iddianın) temeli muris muvazaasıdır. Muvazaanın var olup olmadığı yönündeki iddia ve savunmaya ait delillerin tartışılması anlamında davanın konusunu oluşturan hisse senetlerinin reel değerlerinin belirlenmesi sürecinde ticari defterlerin ve kayıtların incelenmesi gereği de davayı ticari dava kılmaz. Genel bir ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığıdır. Bunu değerlendirme görevi de 6100 sayılı HMK’nın 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Dava muris muvazaasına dayalı hisse devrinin iptali davası olup, 4721 sayılı TMK’nun 576.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir dava olmakla ve 6102 sayılı kanunun 4.maddesinde yazılmış mutlak ticari davalardan olmadığı gibi aynı kanunun 5.maddesinde yazılı olduğu gibi nisbi ticari davalardan da olmadığı, bu itibarla ticari dava mahiyetinde olmayan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden Reddine,
2-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama masraflarına ilişkin kararın HMK 331/2. Maddesine göre yetkili ve görevli mahkemece nazara alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılması yönünde karar ittihazına,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/09/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza