Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/730 E. 2021/838 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/730 Esas
KARAR NO : 2021/838

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili 17/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle : Davalı adına kayıtlı olan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi bulunduğunu, söz konusu … plakalı aracın 02/09/2018 tarihinde … plaka sayılı araca çarpması sonucu maddi hazırlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tutanağında davalıya ait sigortalı … aracı kullanan sürücünün kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu, alkol raporuna göre de 1.51 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, kaza nedeniyle zarar gören … plaka sayılı araçta meydana gelen değer kaybı için müvekkili şirket tarafından zarar görene 14.000,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı, ödenen tazminatının faizi ile birlikte rücuen tazmini için davalı sigorta ettiren aleyhine … 12. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı tarafından borca, faize ve ferilerine itiraz edildiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4 maddesine göre sigorta ettirene rücu hakkının bulunduğunu, 1.51 promil alkollü ve ağır kusurlu olması nedeniyle meydana gelen hasar ve değer kaybını tazmin sorumluluğunun olduğunu, bu nedenle haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin devamına %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamış ancak 11.03.2020 tarihli celsede 20.000-TL hasar bedeli ödediğini ancak 16.000-TL değer kaybı çok fazla olduğunu , bu nedenle itiraz ettiğini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Mahkememiz dosyası ile birleşen … 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinden özetle; Davalı adına kayıtlı olan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi bulunduğunu, … plakalı aracın 02/09/2018 tarihinde … plaka sayılı araca çarpması sonucu maddi hazırlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde %100 orannıda kusurlu olduğu, alkol raporuna göre de 1.51 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, söz konusu kaza nedeniyle araçta meydana gelen masraflara karşılık Sigorta Tahkim Komisyonu ‘nun …tarih ve … esas …. Karar sayılı Uyuşmazlık Hakem kararı uyarınca … İcra Dairesi ‘nin …esas sayılı dosyasına müvekkili şirket tarafından 2.728,82 TL ödendiğini, ödenen tazminatının faizi ile birlikte rücuen tazmini için davalı sigorta ettiren aleyhine … 12. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davanın takibe borca ve ferilerine itiraz ettiğini, dava konusu olay sonucunda, zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı nedeniyle zarar görene ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsili için … 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve bu dosyaya vaki itirazın iptali için … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas esas sayılı dosyası İle itirazın iptali davası açıldığını, bu davalı ile … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … esas sayılı dosyası arasında zararın aynı olaydan kaynaklanması nedeniyle bağlantı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK ‘nun 166. Maddesi gereğince davanın birleştirilmesine karar verilmesini, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava; davacının, dava dışı zarar görene yapılan ödeme nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıya rücuen alacak talebiyle başlatılan icra takiplerine yapılan itirazın iptali taleplerine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
Yine 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma ve yukarıda değinilen yasal düzenlemeler neticesinde; asıl ve birleşen davada, davacının kendi sigortalısına karşı rücuen alacak talebiyle başlatmış olduğu icra takiplerine yapılan itirazların iptali talebiyle iş bu davaların açılmış olduğu; davalının tacir olmadığı; davacı ile davalı arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklı olarak açılan bu davalarda , davalının tüketici konumunda bulunduğu ve asıl ve birleşen davalara bakmaya Tüketici Mahkemesi’nin görevli bulunduğu anlaşılmakla , görev dava şartı eksikliği nedeniyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Asıl ve birleşen davaların, mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre USULDEN REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-Kararın kesinleşmesinin ardından 2 haftalık kesin süre içerisinde talepte bulunulması halinde asıl ve birleşen dava dosyalarının görevli mahkemeyi gönderilmesi
4- Asıl ve birleşen davalarda harç, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, asıl ve birleşen davaların davacısı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın gerekçesinin tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/12/2021

Katip
☪e-imzalıdır.

Hakim
☪e-imzalıdır.