Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/729 E. 2020/125 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/729 Esas
KARAR NO : 2020/125

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari münasebette müvekkilinin davalıdan alacaklı durumda olduğunu, müvekkili şirketin alacağın tahsili için borçlu hakkında … 19. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını ancak davalının icra takibine müvekkiline herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle itiraz ettiğini, takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, alacağın likit ve muayyen olduğunu, borçlunun ödeme yaptığına dair bir itirazı ve sunduğu herhangi bir ödeme belgesinin de bulunmadığını, sadece soyut ve genel beyanları ile icra takibine itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretininin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, dilekçe ekinde sundukları belgeler ve müvekkili şirket kayıtlarında yapılacak inceleme sonucu davacı tarafa bir borcun bulunmadığının tespit edileceğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine dava konusu edilen değerin % 20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının aralarındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu, yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise müvekkilinin davacıya olan borcunu çek ve nakit olarak ödediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce 2014/908 Esas, 2018/85 Karar sayılı karar ile ” … 19. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 01/08/2013 tarihinde 71.528,96 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %17,75 oranında faizi ile tahsili hususunda ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 12/08/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 14/08/2013 havale tarihli dilekçesi ile takibe müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı ve faiz oranının fahiş olduğundan bahisle itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ödeme savunması kapsamında dayandığı çeklerin tahsil edilip edilmediği, edilmiş ise ödemenin kime yapıldığı hususları sorulmuş, davalı tarafça ödeme makbuzları sunulmuş olduğundan davacı şirkette çalışan kişilerin listesi SGK’dan getirtilmiş, tarafların ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde iddia ve savunma kapsamında mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın ticari defterlerinden yevmiye defterinin usulüne uygun olarak tutulduğunu ancak envanter defterinin kapanış onayının süresi içerisinde yapılmamış olması nedeniyle usulüne uygun olarak tutulmadığını, davalının ticari defter sunmadığı, davacının ticari defterlerine göre 2012 yılı sonunda davacının davalıdan 90.254,31 TL alacaklı olduğunu, davalının 2011 yılında yaptığını bildirdiği ve Mahkememizce tahsili ilgili bankalardan sorulan çeklerin davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, 2011 yılı için sunulan ödeme makbuzlarından 5.000,00 USD tutarlı makbuzda davacı çalışanına ait imzanın olduğunu, 2012 yılı için ödeme olarak sunulan çeklerden toplam 42.500,00 USD tutarındaki çeklerin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığını, çeke ilişkin makbuzda davacı çalışanlarına ait imzanın bulunmadığını, 2012 yılı ödemesi olarak sunulan 50.000,00 USD’lik çekin davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu ancak 50.692,00 USD’lik çekin kayıtlı olmadığını, dosyada bilgi ve belgesinin de olmadığını, 2012 yılına ilişkin olarak sunulan 5.750.00 USD’lik para makbuzunun 3.500,00 USD’lik kısmında davacı çalışanına ait imza olduğunu, buna göre davalının takibe konu edilen tutar kadar davacıya borçlu olduğunu, davacının kabul etmediği ve kayıtlarında olmayan çeklerin ödeme olarak kabul edilmesi halinde ise davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığını tespit ve beyan etmiştir.
Rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora itiraz ve beyanlar sunulmuş, Mahkememizce 12/04/2016 tarihli celsede davalı tarafa … Bank … şubesi … çek nolu 17.500,00 USD bedelli ve 426 çek nolu ve 25.000,00 USD bedelli çeklerin sureti dosyada bulunmadığından çek bilgilerinin veya fotokopisinin sunulması ve yine bu çeklerle ilgili muhatap banka ile yapılacak uluslararası yazışmalar için işlemleri başlatmak, para makbuzlarının asıllarını sunmak, ödeme savunması kapsamında dayanılan 10.000,00 USD’lik senedin davacı tarafa teslim edildiğine dair tüm delillerini ve iade edilen mallara ilişkin sevk irsaliyeleri başlığı altında belirtilen belgelerin asıllarını sunmak ve iade faturalarındaki imzaların kime ait olduğunu ve hahgi fatura nedeniyle düzenlendiklerini açıklamak üzere kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde davalı vekilince ihtar edilen hususlar yerine getirilmemiş, kök rapordan sonraki ara kararlar da dikkate alınarak değerlendirme yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişi ek raporunda özetle; toplam 42.500,00 USD’lik çeklerle ilgili ek bir belge sunulmadığını, bu nedenle yeni bir değerlendirme yapılmadığını, makbuzlar üzerinde davacı çalışanlarına ait imzaların olması nedeniyle değerlendirmenin mahkememize ait olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde davalının takibe konu edilen alacağın ödenmiş olduğunu beyan etmekle alacağın varlığını kabul ederek ispat yükünü ters çevirerek kendi üzerine aldığından ödeme savunmasını ispat etmek zorunda olduğu, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davacı defterlerinde kayıtlı olan ödemeler dışında defterlerinde kayıtlı olmayıp çalışanlarına ait imzaları içeren para makbuzlarının asıllarının davalı tarafından sunulmadığı ve imzanın aidiyeti hususunda bir inceleme yapılamadığı, bu ödeme makbuzlarının ödeme savunmasını ispat ettiği kabul edilse dahi yine davacı defterlerinde kayıtlı olmayıp, davalı tarafça verilen kesin sürede gerekli işlemler yapılmadığından, ilgili bankadan akıbeti sorulamayan çekler ve kayıtlı olmayan senet toplamına göre davalının davacıya takip tarihi itibariyle talep edilen tutarda borçlu olduğu, alacağın likit ve itirazın haksız olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin devamına ve davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Karar, davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1721 Esas, 2019/1532 Karar sayılı ve 05/12/2019 tarihli ilamı ile; “Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin kısa kararında“1-Davanın Kabulüne, davalının … 19. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 71.528,96 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, 2- 14.305,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında “Davanın Kısmen Kabulüne, 20.913,93 TL tazminatın 22/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HUMK’nun 381/2. (HMK m. 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca ilk derece mahkemesince yeni bir hüküm kurulması gerekir.” gerekçesiyle kaldırılarak dosya Mahkememize geri gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamının incelenmesi ile 2014/908 Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda, kısa kararın tefhiminden sonra gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sehven başka bir dosyanın hüküm fıkrasından alıntı yapılarak gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu, daha önce Mahkememizce hükmedilen kararda değiştirilecek bir husus bulunmadığı, davacının takip tarihi itibariyle alacaklı ve takibe itirazın haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, takibin devamına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davalının hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜNE, davalının … 19. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 71.528,96 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına,
2- 14.305,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar ve ilam harcı 4.886,14 TL’den peşin alınan 862,45 TL harcın mahsubu ile kalan 4.023,69 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 254,50 TL posta ve tebligat masrafı, 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 904,50 TL yargılama gideri ile 886,75 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 10.098,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 2019/02/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza