Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/724 E. 2020/483 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/723 Esas
KARAR NO : 2020/348

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Mahkememizce verilen 2811/2017 tarih ve 2016/519 Esas 2017/1038 sayılı karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 04/11/2019 tarih ve 2019/1083 Esas 2019/1735 Karar sayılı ilamıyla kaldırıldığı ve mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Davalı, müvekkili şirketten haksız ve mesnetsiz olarak hizmet bedeli karşılığı olmayan, Kayıp – Kaçak Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Perakende Satış Bedeli ve sair adlarla, elektrik kullanım bedeli yanında hukuken dayanağı bulunmayan bedelleri ekleyerek, kamu gücünü kullanarak davaya konu haksız bedelleri tahsil yoluna gittiğini, Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli kayıp kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmakta olduğunu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediğini, Fakat buna rağmen bu kayıp kaçak bedeli, kurala uyan abonelere yansıtıldığını, Kayıp – kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin olarak tahsil edilen ücretin tüketiciye önceden herhangi bir bildirim yapılmaksızın tek taraflı olarak kurum tarafından belirlenip faturaya yansıtılmasının haksız şart niteliğinde olması, bu şekilde kaçak elektrik kullanmayan tüketiciden kullanmadığı elektrik bedelinin tahsil edilmesinin dürüstlük kuralı ve iyi niyete aykırı olması sebebiyle, haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkili şirket tahsil edilen, bilirkişi marifetiyle tespit edilecek olan, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00-TL kayıp – kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedellerinin müvekkili şirkete istirdadını talep ettiğini, kayıp – kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli ve sair adlar altında haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 50.000,00 TL bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, Zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca huzurdaki davanın muhatabı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’ olduğunu, Zira, müvekkili şirket EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, Müvekkili şirketin kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli vb adlardaki bedelleri tahsil etme hak ve yükümlülüğü abonelik sözleşmesine değil kanuna dayandığını, Davacının davaya konu faturaları ihtirazi kayıtsız kabul etmesi, süresinde itiraz etmemesi, bedellerin iadesi için davalılara yazılı müracaatta bulunmaması sebebiyle davacı tarafından faiz talebi yerinde olmadığını, Davacı tarafından faiz talep edilemeyeceği hususunun esas hakkında hüküm kurulurken sayın mahkemece dikkate alınmasını talep ettiğini, Yukarıda arz ve izah nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Tarafların ticari defter ve kayıtları, Banka kayıtları, faturalar, Yargıtay Kararları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen kararın taraf teşkili sağlanmadığından bahisle bozulmasına karar verilmiş ve bozma kararına uyulmakla, taraf teşkili sağlanmış ve davalı olarak gösterilene tebligat çıkartılmış
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 13/05/2016 yılında açılan dava devam ederken 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. Maddelerine göre dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Öte yandan yargılama masraflarının kime yükletileceği, lehe veya aleyhe vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği hususunda mevzuatımızda açıkça bir hüküm bulunmamaktadır. Somut olaya en yakın hüküm HMK 331/1. Maddesi olup bu husus “dava açıldığı andaki haklılık” durumuna göre neticeyi tayin etmektedir. Dava açıldığı tarih itibari ile davacının davasında haklı olduğu ve sunulan fatura detaylarına göre 40.683.06 TL tahsilat yönünden iddiasını ispat ettiği anlaşılmakla bu bedel üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’nin peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile kalan 799,48- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 6.088,80-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ile tebligat gideri olan 174,35-TL ‘nin kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 141,86-TL ile peşin olarak ödenen 54.40 TL harç olmak üzere toplam 196.26 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/09/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza