Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/692 E. 2021/182 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/692 Esas
KARAR NO : 2021/182

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında 23/08/2017 tarihinde akdedilen “…” (Mutabakat Sözleşmesi) (Sözleşme) uyarınca müvekkili şirketin davalı tarafa müşteriler tarafından talep edilen özellikle doludan etkilenen araçlarda oluşan zararları uzmanlık alanına girdiği üzere boyasız özel teknik ile gidermeyi, davalı tarafın ise sözleşmede belirtilen şekilde müvekkiline ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, sözleşme akit tarihi itibari ile uzmanlık gerektiren doludan zarar gören araçların tespitini yapabilecek olan özellikli tarayıcı cihazın yalnızca müvekkili şirkette bulunduğunu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi kapsamında yapılacak işin sözleşmede ayrıntılı şekilde düzenlendiğini, sözleşme kapsamında tarafların 638 adet aracın tamirini gerçekleştirdiğini, davalı tarafın … Sigorta firmasından yapılan iş karşılığı bedelin tamamını tahsil ettiğini, davalı firmanın müvekkili tarafından düzenlenen bir kısım faturaları ödediğini, 29/12/2017 tarih … fatura numaralı ve …tarih … fatura numaralı faturaların bedelini ödemediğini, ilgili faturaların karşı tarafa iletildiğini, faturalara ilişkin herhangi bir itiraz bulunmadığını, faturaların ödemesinin yapılacağının bildirildiğini, ödemelerin uzun süre yapılmaması üzerine müvekkili tarafından davalı ile iletişime geçildiğini, 154.137,29-€’nun aynı para cinsinden ödenmesi kaydı ile 120.000,00-€ ödeme yapılması halinde anlaşılacağının belirtildiğini, davalı tarafça müvekkiline hitaben 2 fatura karşılığında 720.000,00-₺ ödeme yapılacağını kabul ettiğine dair borç kabul tutanağının düzenlenerek gönderildiğini ancak faturaların teslimine ve borç kabulüne rağmen ödeme yapılmadığını, bu sebeple davalı aleyhine … 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça 02/10/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile borca, fer’ilerine ve faiz oranına itiraz edildiğini, itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın kabulü ile davaya konu icra takibine itirazın iptali ile davalı tarafın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı taraf ile müvekkili şirket arasında münakit sözleşmenin sadece ingilizce dilinde düzenlenmiş olması sebebi ile 805 sayılı Kanunun kamu düzenine ilişkin emredici hükümleri karşısında geçersiz olup davacı lehine hüküm doğurmayacağını, davacı tarafça dosyaya sunulan sözleşme ve faturaların geçersiz olduğunu, bu kapsamda dava değeri de göz önüne alındığında HMK uyarınca senetle ispat zorunluluğu bulunduğundan iş bu davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce … 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 120.000,00-€ asıl alacağın 18/09/2019 takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar ve fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden işleyecek değişen oranlarda kamu bankalarınca Euro hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranları ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte tahsili talebi ile 18/09/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlular vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın temelini ve muhtevasını teşkil eden 23/08/2017 tarihli sözleşmenin taraflar arasında akdedildiği, sözleşmenin tarafı olan davacı şirketin Alman Hukuku’na göre kurulduğu ve merkezinin Almanya’da olduğu, davalı şirketin ise Türk Şirketi olduğu ve anılan sözleşmenin İngilizce dilinde düzenlendiği sabittir. Davalı, anılan sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmiş olması sebebi ile 805 sayılı Yasa uyarınca geçersiz olduğunu ve davacı lehine hüküm doğurmayacağını savunmuştur. Bu durumda somut olayda öncelikle çözülmesi gereken hukuki sorun anılan sözleşmenin 805 sayılı Yasa uyarınca geçerli olup olmadığı sorunudur. İktisadi müesseselerde mecburi Türkçe kullanılması hakkında 805 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar.” düzenlemesi yer almakta olup, 2. maddesinde “Ecnebi Şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türk müessesatı ile ve Türkiye tebaasından olan efrat ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devair ve memurini Devletten birine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir.” düzenlemesi yer almaktadır. Görüldüğü üzere 805 sayılı yasanın 1. maddesi uyarınca Türk Şirketlerinin Türkiye’de yaptığı sözleşmelerde Türkçe dilinin kullanılması zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaksızın düzenlenen sözleşmeler ise 805 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre geçersizdir ancak 2. madde uyarınca sözleşmenin taraflarından birinin yabancı olması halinde Türk Şirketleri ile yapacakları sözleşmelerde Türkçe kullanılması zorunluluğu bulunmadığından uyuşmazlık konusu sözleşmenin 805 sayılı Yasa’ya aykırı olmadığı, dolayısı ile geçerli olduğu kabul edilmiştir. Diğer yandan davalı tacirdir ve anılan sözleşmenin davacı şirketin yabancı şirket olması nedeni ile Türkçe dilinde düzenlenmesinin mecburiyet olmadığını bilmekle yükümlü olup, kaldı ki anılan sözleşme nedeni ile taraflar arasında ticari ilişkinin de gerçekleştiği sabittir. Mahkememizce, somut olayın açıklanan özellikleri karşısında “Geçersizlik” iddiasının öne sürülmesinin dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiği kabul edilmiştir. Uyuşmazlığın sözleşme ilişkisi ve dayanak faturalardan kaynaklanması nedeni ile davacının takip tarihi itibari ile alacağının belirlenebilmesi için sözleşmenin noter onaylı tercümesi, fatura, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek sözleşme kapsamında davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığının, var ise takip tarihi itibari ile alacak miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 09/02/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında “…Davacı ile davalı arasında 23.08.2017 tarihli Sözleşme akdedildiği; bu sözleşmeyle, davalının getireceği motorlu araçlara (otomobillere), davacının geliştirmiş olduğu hasar onarım sistemi uygulanmak suretiyle araçlarda doludan dolayı meydana gelmiş olan hasarlar giderilmesinin ve elde edilecek gelirin taraflar arasında paylaşılmasının kararlaştırıldığı, Davacının, akdi ilişkiye istinaden davalı adına düzenlediği, takip ve dava konusu iki adet faturadan dolayı davalıdan alacaklı olduğu iddiası ile takip başlattığı, Davacı yurt dışı yerleşik firma olmakla, TTK hükümlerine göre tutmakla yükümlü olduğu ticari defter söz konusu olmadığından, davacı ticari defterleri nezdinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, Davacının dava dosyasına sunmuş olduğu, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiyi gösteren cari hesap ekstresinde, takibe konu faturaların kayıtlı oldukları, 26.03.2018 tarihi itibarıyla davacının davalıdan 2 adet fatura toplamı 154.137,29 Euro alacaklı olduğu, ancak davalının yazılı beyanı ile borcun 31.01.2019 tarihine kadar 120.000,00 Euro olarak ödeneceğinin taahhüt edilmiş olması nedeni ile, davacının huzurdaki davaya konu takibi 120.000,00 Euro olarak başlattığı, İncelenen davalıya ait 2017-2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdik/beratlarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalının kendi kayıtlarına nazaran, takip konusu 2 adet fatura dahil olmak üzere 18.09.2019 takip tarihi itibariyle davacıya 777.106,04 TL borçlu olduğu, davalının ticari defterleri aleyhine delil teşkil ettiğinden, takip konusu iki adet faturadan dolayı davacının davalıdan alacaklı olduğunun davalı defterleri ile ispat edilmiş olduğu, ayrıca davalının “31.01.2019 tarihli yazılı taahhüdü” ile de bu hususun ispat edilmiş olduğu, Ancak davalının yazılı beyanı ile borcun 31.01.2019 tarihine kadar 120.000,00 Euro olarak ödeneceğinin taahhüt edilmiş olması nedeni ile, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle, talebi gibi, 120.000 Euro alacağı bulunduğu, bu alacağın takip tarihinden itibaren işletilecek yasal döviz faizi ile birlikte tahsili gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiş olup, bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporunda yer alan tespitlerden davalının dava konusu döneme ilişkin olarak incelenen 2017, 2018, 2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdik/beratlarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defterlerinde davacı şirket ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin 320.01.368 numaralı “satıcılar” hesabında takip edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 23/08/2017 tarihli sözleşme ile başladığı, davacı şirket tarafından düzenlenen icra takibine dayanak 29/12/2017 tarih … numaralı 477.393,00-₺ tutarlı ve 26/03/2018 tarih, 23295TR numaralı 243.462,50-₺ tutarlı faturaların bu hesap altında, 01/04/2018 tarihinde kayıt altına alındıkları, anılan hesabın 18/09/2019 takip tarihi itibariyle bakiyesine göre davalının kendi kayıtlarına göre davacıya 777.106,04-₺ borçlu olduğu ve borç tutarının kapanış maddesiyle mutabık olduğu, bu durumda alacağın HMK 222 madde hükümleri uyarınca ispatlanmış olduğu, diğer yandan davalı şirket kaşesi ile davalı şirket adına … tarafından davacı şirkete gönderilen yazıda mevcut borcun 31/01/2019 tarihine kadar -Euro kurundan ödeneceğinin taahhüt edildiği ancak ödeme yapılmadığı, neticeten söz konusu 2 adet fatura nedeni ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 154.137,29-€ alacaklı olduğu, tüm bu sebeplerden dolayı davacının takip talebinde haklı olduğu, davalının takibe itirazının haksız olduğu kanısına varılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının … 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
Hüküm altına alınan 120.000,00-€’nin takip tarihi itibari ile -₺ karşılığı olan 752.400,00-₺’nin %20’si üzerinden hesaplanan 150.480,00-₺ icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 51.396,44-₺ harçtan peşin alınan 13.079,25-₺ harcın mahsubu ile bakiye 38.317,19-₺ karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.000,00-₺ bilirkişi ücreti, 114,50-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.114,50-₺ ile 13.253,95 harç gideri olmak üzere toplam 15.368,45-₺ yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 54.670,00-₺ nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/03/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza