Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/616 E. 2020/380 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/616 Esas
KARAR NO : 2020/380

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/11/2010
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 17/09/2010 tarihinde işe gitmek için yolcu olarak bindiği davalılardan … adına kayıtlı, kaza esnasında diğer davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile trafikte davalı … adına kayıtlı ve kaza sırasında …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı halk otobüsünün çarpışması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazaya karışan … plakalı aracın davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye 11/06/2010-11/06/2011 tarihleri arasında ZMMS Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, yine kazaya karışan diğer aracın ise davalı … A.Ş.’ye 24/09/2009-24/09/2010 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, dava konusu kaza nedeni ile müvekkilinin 28/09/2010 tarihinde taburcu olduğunu ancak halen çalışamadığını beyanla davacının kaza dolayısı ile uğradığı gerek yoksun kalınan gelir, gerek tedavi giderleri ve bakım bedeli için dava ile ilgili her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçedeki limit ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine müvekkilinin kaza dolayısı ile yaşadığı acı ve ızdırabın telafisi olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın yine kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sigorta şirketi hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 17/09/2010 tarihinde davalıların malik ve sürücüsü olduğu … plakalı ve … plakalı her iki aracın çarpışması neticesinde yaralandığını, kazaya karışan … plakalı araç ile … plakalı her iki aracın davalı … A.Ş. tarafından ZMMS Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacının bu kaza nedeni ile beden tamlığının ihlali nedeni ile uğradığı maddi zararın 53.039,47 TL olduğunu, kendisi kaza tarihinde … Ltd. Şti.’nde çalışmakta olup aylık gelirinin 944,51 TL olduğunu, kazaya karışan müvekkilinin %22,2 oranında sürekli malül kaldığını beyanla iş bu dava dosyasının … 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, müvekkilinin beden tamlığının ihlali ve %22,2 oranında sürekli malüliyeti sebebi ile 53.039,47 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda davacının kusur ve zararı ile bu zarar ve davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün eylemi arasındaki illiyet bağının ispatlamasının gerektiğini, kazaya davacı tarafın müterafik kusuru ile sebebiyet verdiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumlu olması halinde sorumluluğunun poliçedeki limitle sınırlı olduğunu, bu nedenle bilirkişi incelemesi yaptırılarak kusur oranları ve davacı tarafın gerçek zararının tespitinin gerektiğini, yine ceza dosyasının kesinleşmesinin bu dosya açısından bekletici mesele yapılması gerektiğini, iş bu davada müvekkili sigorta şirketi temerrüde düşmediğinden bahisle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, iş bu davada ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kazanın oluşumu sırasında zaten çelişki bulunması sebebi ile yeniden kusur durumunun değerlendirilmesinin gerektiğini, yine davacı tarafça talep edilen tazminat istemi yerinde olmadığı gibi manevi tazminat isteminin de yerinde olmadığını ve talebin fahiş olduğunu beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … mahkememizce yapılan yargılama sırasında 29/03/2011 tarihli celsede; dava konusu olayın meydana gelmesinde maliki olduğu aracın asli kusurunun bulunmadığını, tali kusurlu olduğunu beyan ederek aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ise aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava trafik kazası nedeniyle oluştuğu iddia edilen bakıcı gideri, ulaşım gideri ve geçici iş göremezlik zararları ile manevi zararların tazmini birleşen dava ise sürekli iş göremezlik zararının tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce 2014/720 Esas sayılı dosya ile birleşen dosyada deliller toplanmış, davacının maluliyeti, kusur durumu ve davacı tarafça talep edilen tazminat kalemleri yönünden aktüerya bilirkişisinden rapor alınmış ve dava dilekçeleri ile ıslah dilekçesi doğrultusunda 13/10/2015 tarihli karar ile; “Esas dava açısından maddi tazminat talebi yönünden yapılan yargılama sırasında alınan ve aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu esas alınmak sureti ile alınan raporda davacının dosyaya tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, yine bir başkasının sürekli bakım ve yardımına muhtaç olduğunun rapor ile tespit edilmesi halinde bakıcı gideri talebinde bulunulabileceği, dosya kapsamı itibari ile davacının bir başkasının sürekli bakım ve yardımına muhtaç olduğuna ilişkin bir rapor bulunmadığından bu konuda herhangi bir hesaplama yapılmadığı bildirilmiş olmakla asıl dava açısından bilirkişi raporundaki tedavi ve bakıcı giderine ilişkin tespitler esas alınarak bu yöndeki talebin kanıtlanamadığından esas davadaki maddi tazminat isteminin reddine karar verme gereği doğmuş olup, esas davadaki manevi tazminat açısından ise mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan deliller, tarafların ekonomik sosyal durumunun araştırılması için yazılan yazılara verilen cevabi yazılar ile dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde dava konusu olay nedeni ile davacının malül kaldığı dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu raporundan anlaşılmakla davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan BK49. maddesi gereğince davacının manevi tazminat talep koşullarıının oluştuğu düşünülmekle davacının manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın tarafların kusur oranına göre 1.500,00 TL’sinin … plakalı araç sürücü ve maliki olan … ve …’tan, 500 TL’sinin de … plakalı araç malik ve sürücüsü olan davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.
Birleşen davada ise alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak 17/09/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının çalışma gücünde %22,2 eksilme meydana gelmesine, 2 aylık iyileşme süresinde %100 malül sayılmasına ve kazanın oluşumunda davacının kusursuz olmasına nazaran davacı …’ın beden tamlığının ihlali nedeni ile uğramış olduğu maddi zararın 53.039,47 TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiş olmakla aynen benimsenen bilirkişi raporu gereğince davalıların kusur oranları dikkate alınarak davanın kabülü ile 53.039,47 TL’nin davalıların kusur oranlarına göre (… plakalı araç dava konusu olayda %75 oranında kusurlu bulunduğundan dava konusu aracın kaza tarihi itibarıyla maliki olan davalı … ve olay anındaki sürücüsü olan davalı … (53.039,47-TL’nin %75’i=) 39.779,60 TL’sinden, … plakalı araç (dava konusu olayda %25 oranında kusurlu bulunduğundan) dava konusu aracın kaza tarihi itibarıyla maliki olan davalı … ve olay anındaki sürücüsü olan davalı … ise (53.039,47 TL’nin %25’i=) 13.259,89 TL’den, davalı … ise kazaya karışan ve olayda kusurlu oldukları tespit edilen her iki aracın ZMMS sigortacısı olduğundan bilirkişi tarafından tespit edilen ve poliçe limitleri dahilinde kalan 53.039,47 TL’nin tamamından sorumlu olmak kaydı ile davalı … yönünden dava tarihinden, diğer davalılar açısından ise kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verme gereği doğmuştur.” gerekçesi ile asıl davada maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın tarafların kusur oranına göre 1.500,00 TL’sinin … plakalı araç sürücü ve maliki olan davalılar … ve …’tan, 500,00 TL’sinin de … plakalı araç malik ve sürücüsü olan davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen davada davanın kabulü ile 53.039,47 TL’nin davalıların kusur oranlarına göre (… plakalı araç sürücü ve maliki olan davalılar … ve … 39.779,60 TL’sinden, … plakalı araç sürücü ve maliki olan davalılar … ve … ise 13.259,89 TL’den, davalı … ise 53.039,47 TL’nin tamamından sorumlu olmak kaydı ile) davalı … yönünden dava tarihinden, diğer davalılar açısından ise kaza tarihi olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Verilen kararın tarafların vaki temyizi ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5539 Esas ve 2019/2997 Karar sayılı kararı ile ” Somut olayda, davacı tarafından, daha evvel … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı asıl dosyada, bakıcı gideri, tedavi ve ulaşım gideri, geçici iş göremezlik talebi bakımından aynı taraflar arasında dava açıldığı anlaşılmaktadır. Asıl davada, mahkeme, maddi tazminata ilişkin tüm talepleri reddetmiş fakat gerekçesinde davacı tarafın asıl davada istediği geçici iş göremezlik red gerekçesini açıklamamış dolayısı ile asıl davada geçici iş göremezliği gerekçesiz olarak reddetmiştir. Temyiz konusu 2014/233-2014/234 E-K Sayılı birleşen davada ise, davacı tarafından geçici iş göremezlik talep edilmediği halde talebi aşacak şekilde ve birleşen dava ile çelişki yaratacak şekilde hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2 aylık geçici iş göremezlik için hesap edilen 1.889,02 TL maddi tazminatı da kapsayan daimi maluliyet tazminat tutarı ile birlikte 53.039,47 TL olarak hesap edilen maddi tazminatın tamamına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Davacı vekili, asıl davada dava dilekçesinde davacının geçici iş göremezliği nedeni ile 1.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, ıslah dilekçesi ile bu talebini 1.833,53 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece, asıl davada davacı tarafın maddi tazminata ilişkin tüm talepleri reddedilmiş fakat karar gerekçesinde davacı tarafın asıl davada istediği geçici iş göremezlik red nedenleri açıklanmamış dolayısı ile asıl davada geçici iş göremezlik talebi gerekçesiz olarak reddedilmekle asıl davada davacının geçici iş göremezliğine dair maddi tazminat istemine ilişkin müspet ve menfi bir hüküm kurulmamıştır.
Mahkemece, asıl davada, davacının ATK’dan alınan raporuna göre 2 ay tıbbi iş göremezliği göz önünde bulundurularak geçici iş göremezliğine dair maddi tazminat istemi de değerlendirilerek bu konuda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Müteselsil sorumluluk yasadan kaynaklanan bir sorumluluktur. Asıl dava ve kaza tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu’nun “müşterek borçluların mesuliyeti” başlığını taşıyan 142. Maddesinin 1. Fıkrasına göre “alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhtardır.” Aynı maddesinin 2. Fıkrasında ise ” borcun edasına kadar bütün borçluların mesuliyetinin devam edeceği” hükme bağlanmıştır.
Yine Borçlar Kanunu’nun 50. maddesinde “birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim bunların birbiri aleyhine rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesinin tayin eyler” hükmü açıkça zarara sebebiyet verenler arasındaki kusur oranlarının kendi aralarındaki rücuu durumunda önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Açıklanan ilkeler altında somut olaya baktığımızda; davacı vekili müvekkiline verilen maddi zararın tamamının müştereken ve müteselsilen tazmini talebiyle karşı araç sürücüsüne, işletenine ve trafik sigortacısına, davacının yolcu olduğu araç sürücüsü ve malikine karşı dava açmıştır. Dava konusu kaza, çift taraflı meydana gelmiş, olaya ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış olup düzenlenen 25/06/2012 tarihli raporda davalı sürücü Edip Şengül’ün dava konusu olayda %75, davalı sürücü …’nın %25 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcu …’ın kusursuz olduğu tespit edilmiş ve davalıların kusuru oranında hesaplanan tazminat hüküm altına alınmıştır.
Davacının davasını teselsül hükümlerine göre açmasına, zararın tamamının davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmesine, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olmasına, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de zararın tamamını isteyebilmesine göre davalıların tazminatın tamamından sonra sorumlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Borçlar Kanununda, sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklindedir. Zarara uğrayan, işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı ya da hastabakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de isteyebilir. Ayrıca tedavi için yapılan ulaşım giderlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Somut olayda; birleşen dosya dava dilekçesinde bakıcı gideri de talep edilmiş olup, hükme esas alınan maluliyete ilişkin bilirkişi raporunda davacının iyileşme süresinin 2 ayı bulacağı ve bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olduğu belirtilmiştir. Bu durumda davacı yararına %100 malul sayıldığı geçici iş göremezlik dönemi için bakıcı giderlerinin belirlenmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu kalemin reddine dair karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Tedavi gideri, yaralanan kişinin sadece hastanede yapılan giderlerinden ibaret olmayıp, bunun dışında ilaç, pansuman, medikal malzeme gibi tedavi sırasında yapılacak diğer zorunlu giderleri de kapsar. Bu giderlerin tamamının fatura ile kanıtlanması mümkün değildir.
Somut olayda; davacı, birleşen davada kaza tarihinden sonra yapılan ilaç, yol parası ve sair masraflar karşılığı olarak, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 800,00 TL talep etmiştir. Mahkemece, tedavi giderine dair herhangi bir belge sunulamadığı gerekçesi ile bu kalem talep reddedilmiştir.
Bu durumda mahkemece; konusunda uzman doktor bilirkişiden, davacı …’ın kazadaki yaralanması ile tedavisinin mahiyeti, tedavi süresi ve şekli ile tedavi belgeleri dikkate alınmak suretiyle, tedavi sürecinde yapılması muhtemel ve belgelenmemiş tedavi giderlerinin ve yol masrafının miktarı konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre davacı isteminin karara bağlanması gerekirken; eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde; mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanma ve malul kalma nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının daimi işgöremezlik oranı ve kusur oranları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir. ” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce tarafların bozmaya karşı beyanları alınarak usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, dosya doktor ve aktüerya bilirkişisinden oluşan heyete tevdii edilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda özetle; müteveffa davacının geçici iş göremezlik zararının 1.889,02 TL, sürekli iş göremezlik zararının 108.245,32 TL, bakıcı gideri zararının 1.521,00 TL, ulaşım gideri zararının 200,00 TL ve tedavi gideri zararının 800,00 TL olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş ve Mahkememizce denetime açık, hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Tüm dosya kapsamının Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda değerlendirilmesi neticesinde; asıl davada davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 01/02/2011 tarihli talep açıklama dilekçesi ile 2.000,00 TL maddi tazminatın 200,00 TL’sinin ulaşım gideri, 800,00 TL’sinin bakıcı gideri ve 1.000,00 TL’sinin geçici iş göremezlikten doğan zarar talebine ilişkin olduğu açıklanmıştır. Davacı vekili 02/01/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile bu taleplerinden bakıcı giderini 1.797,36 TL, geçici iş göremezlik zararı talebini ise 2.833,53 TL’ye yükseltmiştir. Dosya kapsamında alınan 14/12/2012 tarihli ATK raporunda davacının iyileşme süresinin 17/09/2010 tarihinden itibaren 2 ay olacağı tespit edilmiş olup Mahkememizce bozma sonrası alınan 07/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda bu süre için talep edilebilecek geçici iş göremezlik zararının 1.889,02 TL, bakıcı giderinin 1.521,00 TL olduğu ve yine davacının evi ile tedavi gördüğü hastane arasındaki ulaşımı için talep ettiği 200,00 TL’nin ulaşım giderinin uygun olduğu tespit edilmiş olduğundan ıslah dilekçesi doğrultusunda asıl davada ulaşım gideri talebinin kabulüne, geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri zararının ise kısmen kabulü ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Asıl davada manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede, müteveffanın yaralanmasının ve meydana gelen zararın ağırlığı, kazanın oluş şekli, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile uyulan bozma ilamı nazara alınarak talebin kısmen kabulü ile 12.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Birleşen davada davacı vekili sürekli iş göremezlikten doğan zararın tazminini talep etmiş olup her ne kadar bozma ilamında, Mahkememizce hükümde geçici iş göremezlikten doğan zararın da sürekli iş göremezlik zararının içerisine dahil edilerek talep edilmemesine rağmen hüküm altına alındığı gerekçesi ile hükmün bu yönden ve ayrıca davalıların sorumlulukları müştereken ve müteselsilen olduğundan hükümde tüm bedel yönünden tüm davalıların sorumlu tutulması yönünden bozulmasına karar verilmiş ise de, bozma öncesi alınan raporda sürekli iş göremezlik zararı 53.446,04 TL olarak tespit edilmiş, Mahkememizce ise taleple bağlı kalınarak 53.039,47 TL tazminata hükmedilmiştir. Hükmedilen bedel içerisinde geçici iş göremezlikten doğan zarar bulunmamaktadır. Mahkememizce alınan 07/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda zararın 108.245,32 TL olduğu tespit edilmiş ise de, taleple bağlı kalınarak önceden olduğu gibi 53.039,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş, uyulan bozma ilamı uyarınca tüm bedelin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Asıl davada maddi tazminat talebinin KABULÜ ile; 200,00 TL ulaşım gideri, 1.833,53 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 997,36 TL bakıcı gideri tazminatının davalılar …, …, … ve …’dan 17/09/2010 tarihinden ve davalı … A.Ş.’den ise 04/11/2010 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
2-Asıl davada manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 12.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, …, … ve …’dan 17/09/2010 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Birleşen İstanbul 22. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/233 Esas sayılı dosyasında davanın KABULÜ ile 53.039,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar …, …, … ve …’dan 17/09/2010 tarihinden ve davalı … A.Ş.’den 04/07/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Asıl davada karar ve ilam harcı 1.066,32 TL’den peşin alınan 375,05 TL harcın mahsubu ile kalan 691,27 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, (davalı … A.Ş.’nin sorumluluğunun 138,25 TL ile sınırlı tutulmasına),
5-Asıl davada davacı tarafından bozma öncesi yapılan 957,70 TL yargılama gideri ile yargıtay temyiz harcı 163,70 TL ve bozma sonrası yapılan 359,60 TL posta ve tebligat masrafı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.681,00 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.742,65 TL ile 392,20 TL ilk harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, (davalı … A.Ş.’nin sorumluluğunun 426,97 TL ile sınırlı tutulmasına),
6-Asıl davada davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7Asıl davada davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddolunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
10-Birleşen davada karar ve ilam harcı 3.623,13 TL’den peşin alınan 181,20 TL harcın mahsubu ile kalan 3.441,93 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
11-Birleşen davada peşin yatırılan 210,20 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
12-Birleşen davada davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 7.695,13 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
13-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/09/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“TASHİH ŞERHİ”

Mahkememizce verilen 2019/616 Esas ve 2020/380 sayılı kararın 1 nolu beninde rakam hatası yapıldığı anlaşılmakla hükmün “1-Asıl davada maddi tazminat talebinin KABULÜ ile; 200,00 TL ulaşım gideri, 1.833,53 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 997,36 TL bakıcı gideri tazminatının davalılar …, …, … ve …’dan 17/09/2010 tarihinden ve davalı … A.Ş.’den ise 04/11/2010 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,” şeklinde olan 1 nolu bendinin “1-Asıl davada maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 200,00 TL ulaşım gideri, 1.889,02 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 1.521,00 TL bakıcı gideri tazminatının davalılar …, …, … ve …’dan 17/09/2010 tarihinden ve davalı … A.Ş.’den ise 04/11/2010 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,” şeklinde tashihine karar verildi. 09/10/2020

Katip Hakim
E-imza E-imza