Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/556 E. 2020/166 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/556 Esas
KARAR NO : 2020/166

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı abone arasında 21.10.2016 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin imzalandığını, işbu sözleşme uyarınca müvekkili şirket nezdinde davalı işyerine … abone numarasıyla indirimli elektrik enerjisi tedarik edildiğini, davalının tacir olduğunu ve taraflar arasında imzalanan sözleşme ile taraflar arasında çıkacak tüm uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, yine müvekkilinin kayıtlarının münhasır delil olarak kabul edildiğini, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının haksız olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme 01.12.2016 ve 01.12.2018 tarihlerini kapsamakta olmasına karşın davalı tarafça sözleşme bitiş tarihinden önce iş yeri tahliyesi nedeniyle aboneliğin sonlandırıldığını, davalı tarafça en az iki ay önceden iş yeri tahliyesine ilişkin bildirim yapılmadığı için sözleşmedeki cezai şartın muaccel hale geldiğini, şüphesiz ki abone tarafından talep edildiği takdirde müvekkil şirketçe abonenin yeni iş yerine abonelik taşıma vb işlemleri gerçekleştirilebilecek iken, abone tarafından bu yönde bir talepte bulunulmadığı gibi sözleşmeden doğan bildirim yükümlülüğünün de yerine getirilmediğini, bu nedenle davalı hakkında cezai şartın tahsili için … 35. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla davanın kabulüyle davalının takibe yapmış olduğu yetki ve esas hakkındaki itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzlandığını, iş bu sözleşmenin davacı şirketin elektrik enerjisi tahsisine ilişkin olduğunu, müvekkilinin tacir olmadığını, bu nedenle örevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin adresi itibariyle yetkili mahkemenin Bandırma … Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin iş yerini sonlandırma kararı ile birlikte ticari faaliyetlerini de sonlandırmış olduğunu, davacı şirket yetkilileri tarafından müvekkiline adres değişikliği nedeniyle sözleşmenin fesh edilebileceği bilgisi verilerek yanlış bilgilendirildiğini, daha sonra davacı şirket tarafından müvekkiline faturalandırmalar yapıldığını, müvekkili tarafından bu faturaların da ödendiğini, müvekkili …’da yaşarken bile kendisine faturalandırma yapılmış olduğunu, hiç bir şekilde enerji kullanmamasına rağmen davacı şirket tarafından faturalandırma yapıldığını, müvekkilinin itiraz ettiğini ancak halen daha bir sonuç alamadığını beyanla davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce … 35. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş, … Vergi Dairesinden davacının hangi usulde vergilendirildiği ve vergiye esas kazanç bildirimi sorulmuş, gelen cevaptan gerçek usulde vergilendirildiği, işletme hesabına tabi olduğu ve gelirinini VUK 177/2. maddesinde belirtilen sınırları aşmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Yine TTK’nın 11/1. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış ve maddenin 2. fıkrasında ise Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği düzenlenmiştir.
Esnaf tanımı, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinin a bendinde; “Esnaf ve sanatkar: İster gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler” şeklinde, TTK’nın Esnaf başlıklı 15’inci maddesinde ise; “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır” şeklinde yapılmıştır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463’üncü maddesine göre 21 Temmuz 2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, … sayılı esnaf ve sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesi ile “Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmi Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkar siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” kararlaştırılarak basit usulde vergilendirilenler, işletme hesabına göre defter tutanlar ve Vergi Usul Kanunu’nun 177/1.maddesinin 1-3 fıkralarında yazılı limitlerin yarısını ve 2. fıkrasında yazılı limitin tamamını aşmayanlar esnaf olarak kabul edilmişlerdir. Her ne kadar 6762 sayılı TTK yürürlükten kalkmış ise de 6102 sayılı TTK’nın 11. maddesinde öngörüldüğü şekilde yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmamış olduğundan uygulanmaya devam etmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, açıklanan tüm yasal mevzuatın bir arada değerlendirilmesi neticesinde; işletme hesabına göre defter tutan ve geliri VUK 177/2. maddesinde öngörülen parasal sınırların altında kalan davacı tacir değil esnaf olup dava konusu edilen alacak da bu anlamda her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmamış ve mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği ve Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.11/03/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza