Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/544 E. 2021/281 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/544 Esas
KARAR NO : 2021/281

DAVA : Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 20/08/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili aşamalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile dava dışı …, davalı … LTD. ŞTİ’nİn ortakları olduğunu, müvekkilinin hali hazırda davalı şirketteki hissesi %50; dava dışı ortak …’in hissesi % 50, şirketin ödenmiş sermayesi 10.000,00-₺ olduğunu, ortakların her ikisinin müşterek imzası ile davalı şirketin temsil ve ilzamı gerçekleştirilebildiğini, davalı şirket ile … A.Ş. ve … Ltd. Şti. arasında. 09,07.2019 tarihinde … İli, … İlçesi, … Mevkii, 125 Ada, 7 Parsele ilişkin olarak imzalanan İnşaat Yapımı ve Taahhüt İşleri Sözleşmesi gereğince. İnşaat yapma taahhüdü altına girildiğini, davalı şirketin kuruluş amacı da bu olduğunu, Dava dışı …’ün ve …’ün ortağı olduğunu ifade eden ancak kendilerince ulaşılabilen resmî kayıtlarda herhangi bir ortaklık bağı henüz tespit edilemeyen …’in yönlendirme ve talepleri ile …’ün yetkilisi olduğu … Ltd. Şti. ile imzalanan sözleşmeler gereği müvekkilinin vekili olduğu … Ltd. Şti tarafından gerek başka alt yükleniciler ile gerekse inşaat yapımına ilişkin birçok sözleşme alt yüklenici sıfatıyla yapıldığını, gerek … Ltd. Şti.’nin ve gerekse müvekkilinin hesaplarından dava dışı …’ün … Ltd. Şti’nin ve gerekse dava dışı …’ün ortaklan veya İlişkili oldukları … A.Ş. ve … A,Ş. hesaplarına nakden ödemeler yapıldığını, elden para ödemeleri yapıldığını, ayrıca … Şti. tarafından yukarıda belirtilen inşaat projesinin harfiyat ve kaba yapı işlerine devam edildiğini, bu işlerle ilgili olarak birçok çek keşide edildiğini, bu güne kadar … Ltd. Şti. hesaplarından ve müvekkili hesaplarından ödenen toplam bedel ve keşide edilen çeklerin karşılıklarının yaklaşık 11.000.000,00-₺ civarında olduğunu, kesin hesabın belirlenmesi çalışmalarının devam ettiğini, yapılan ödemelerin tamamı İnşaat yapımında kullanıldığı ifade edilmesine rağmen takriben yapılan hesaplamalarda inşaatlarda halı hazırda müvekkili ve müvekkilinin vekili olduğu … Ltd. Şti. tarafından yapılan veya yaptırılan işlerin toplamının ortalama 4.500.000,00-₺ civarında olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından … 19. Noterliği’nin … tarih ve … ve … yevmiye sayılı İhtarnameleri de keşide edildiğini, gönderilmiş olan ihtarnamelerde müvekkilinin hiçbir surette davalı şirkette ticari faaliyetine devam etmeyeceği, bu şirketin müşterek imza ile yetkilisi olduğu için alınabilecek her türlü geçersiz kararın ve davalı şirket adına yapılacak her türlü işlemin (vekalet verilmiş olması halinde vekaleten yapılacak işlemler dahil olarak kabul edilmediğini, imzalanan 09.07.2019 tarihli sözleşmenin gereklerinin müvekkilince yerine getirilmeyeceği, getirilmeyeceği ve feshine yönelik talepte bulunulacağını, müvekkili adına vekaletsız iş görme hukuki sebebi de dahil olarak yapılabilecek her türlü hukuki iş ve işlemin de kabul edilmeyeceğini, ihtardaki taleplerin aksine işlem yapılması halinde muhatapları aleyhine hukuki işlemlere başlanacağını ve bu sebeple tahakkuk edecek yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükleneceği hususları ihbar edildiğini, davalı şirketin diğer ortağı alan …, tüm bu işlemlerde fiilen bulunan ve imzalanan sözleşmede aracı olarak görülen …’in oğlu olup, tüm işlemlerde …’in talimatı ile hareket ettiğini. … Ltd. Şii. ve müvekkilinden tahsil edilen bedellerin yaklaşık 6.500.000,00-t’lik kısmına ilişkin olarak müvekkiline hiçbir bilgi verilmemekte iken, … Ltd. Şti. tarafından inşaat İçin düzenlenen çeklerin ve nakit ödemelerin …’ün ve … Ltd. Şti’nin ve ortağı oldukları … A.Ş, ve … A.Ş.’nin borçlarının ödenmesi için kullanıldığını, daha önceden var olan borçlar sebebiyle faktoring şirketlerine ve piyasaya dağıtıldığı tespit edildiğini, büyük bir kısmı da …, … ve belirtilen şirketlerce mal edinildiğini, müvekkilinin görüşme talepleri reddedildiğini, müvekkilinin aleyhine yapılan tüm bu işlemler, ortaklar arasında husumete yol açmış olup müvekkilinin mali haklarına tecavüz ettiğini, yukarıda belirttikleri tüm olaylar ortaklar arasındaki husumetin açık delilini oluşturmakta olduğunu, tarafların bu ortaklık ilişkisini ve şirketi birlikte devam ettiremeyeceği sonucunu doğurduğunu belirterek davalı şirketin ortaklan arasında meydana gelen husumet sebebiyle, davalı şirketin faaliyetlerine devam edemeyeceğinin tespiti ile davalı şirketin feshine, şirketin tasfiyesi amacıyla müvekkilinin veya mahkemece belirlenecek bir tasfiye memurunun, tasfiye işlemlerini yürütmesi için atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça yasal süresinde dosyaya cevap dilekçesi sunulmamış olup, davalı vekili aşamalardaki beyanında davanın reddini talep etmiştir.
Fer’i müdahil … vekili aşamalardaki beyanında şirketin fesih talebinin reddine ve davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkartılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı limited şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Davanın hukukî dayanağı olan TTK 636/3 maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. TTK’da haklı nedenlerin neler olduğu sayılmamıştır. Gerek doktrin gerek Yargıtay kararlarında genel olarak ortaklar arasında afectio sociatatis unsurunun ortadan kalkarak ortaklar arasında güven ilişkisini zedeleyen, ortadan kaldıran, ortaklık ilişkisini ve bu ilişkinin devamını çekilmez hale getiren ortaklık ilişkisinin devam etmesinde gerek şirket gerek ortaklar açısından herhangi bir faydanın kalmadığı somut olay olguları haklı neden olarak nitelendirilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için haklı sebebin mevcut olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil kayıtları ve davacı tarafça delil olarak gösterilen icra dosyaları getirtilmiştir. Taraflarca delil olarak sunulan sözleşme, ihtarname vs. deliller incelenmiştir. Tüm delillerin değerlendirilmesi, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sureti ile TTK 636/3’de ön görülen haklı sebeplerin somut olayda mevcut olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 10/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunun sonuç kısmında “…İncelenen davalıya ait 2019-2020 yılları ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdikinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu görülmekle, davalı şirket defterlerinin delil vasfı mahkemeniz takdirlerinde olduğu, davalı şirketten bir çok kez mail yolu ile defterlerin detayları ve mali tablolar İstenmiş olup, talep ettiğimiz veriler 07.09.2020 tarihi itibariyle tarafımıza gelmemiş ve bu nedenle Davalı şirketin Mali verileri incelenemediği, diğer taraftan HMK.219/2. Maddesi gereği rapor içerisinde belirtilen belgelerin dilekçe ekinde dosyaya sunulması halinde rapor mali yönden nihai sonuca ulaşabileceği, dosyanın mevcut durumu itibariyle haklı sebeplerin mevcudiyetinin anlaşılamadığı, bununla birlikte delillerin somutlaştırılması ve ispat vasıtaları ile mali bilgilerin ibrazının sağlanması hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Anılan bilirkişi raporunun 9. sahifesinde “2019 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi, 2019 Yılı Kapanış Hesaplar Dahil Detay Nizam, 2020/2. Dönem (6. Ay Sonu) Kurum Geçici Vergi Beyannamesi, 2020/2. Dönem Kapanmış Hesaplar Dahil Detay Nizam, 2019 Yılı Yevmiye Defterinin Kapanış Noter Tasdikli Sayfası”nın davalı taraftan talep edilmesine rağmen ibraz edilmediği, belirtilen belgelerin dosyaya sunulması halinde raporun mâli yönden nihai sonucuna ulaşılabileceği yönünde görüş bildirilmiş olup, davalı vekiline 2019 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi, 2019 Yılı Kapanış Hesaplar Dahil Detay Nizam, 2020/2. Dönem (6. Ay Sonu) Kurum Geçici Vergi Beyannamesi, 2020/2. Dönem Kapanmış Hesaplar Dahil Detay Nizam, 2019 Yılı Yevmiye Defterinin Kapanış Noter Tasdikli Sayfası’nı dosyaya ibrazı hususunda kesin süre verilmiş ve anılan ara karar uyarınca bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 03/03/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç kısmında “…Davalı vekilinin 25/01/2021 ön büro alındı belgeli dilekçesi ekinde ibraz ettiği belgelerin, dosyada mevcut belgeler olup, yeni sunulan herhangi bir belge yer almadığı, davalı şirkettin, kök raporumuzda bertiğimiz ve mahkemenin 24/12/2020 tarihli duruşmada dosyaya ibrazı yönünde karara bağladığı defterlerin detayları ve mali tabloları ibraz etmemiş olduğundan incelenemediği, dosyanın mevcut durumu itibariyle hakir sebeplerin mevcudiyetinin anlatamadığı, bununla birlikte delillerin somutlaştırılması ve ispat vasıtaları ile mali bilgilerin ibrazının sağlanması hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu denetime uygun, kanaat oluşturmaya ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı davalı şirketin ana sözleşmesinin 26/06/2019 tarihinde tescil edildiği, ortaklarının … , …, … olduğu, ortakların şirketi müştereken temsile yetkili oldukları, davalı şirket (yüklenici) ile dava dışı (anayükleyiciler) …Tic. A.Ş. ve İmar Yönetim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. arasında mülkiyeti …’ne ait olan … İli … İlçesi … Mevkii, 125 Ada, 7 Parsele ilişkin olarak 09/07/2019 tarihli inşaat yapımı ve taahhüt işleri sözleşmesi akdedildiği, davacı … ile fer’i müdahil … ve davalı şirketin diğer ortağı …’in anılan sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları sabittir. Davalı şirket anılan sözleşme uyarınca inşaat yapma taahhüdü altına girmiştir. Somut olayda davacı … vekili, söz konusu inşaat yapma taahhüdünden ötürü davalı şirketin diğer ortağı …’ün ve onun ortağı olduğunu ifade eden ….’in yönlendirme ve talepleri ile …’ün yetkilisi olduğu … Limited Şirketi ile imzalanan sözleşmeler gereği müvekkili …’nın vekili olduğu … Limited Şirketi tarafından gerek başka alt yükleniciler ile gerekse inşaat yapımına ilişkin bir çok sözleşmenin alt yüklenici sıfatı ile yapıldığını, gerek … Şirketi’nin ve gerekse müvekkili …’nın hesaplarından …’ün, … Şirketi’nin ve …’ün ortakları veya ilişkili oldukları … Şirketi ve … Anonim Şirketi hesaplarına nakden ödemeler yapıldığını, elden para ödemeleri yapıldığını ancak yapılan bu ödemelerin tamamının bu inşaatın yapımında kullanılmadığını, müvekkilinin bir nevi dolandırılmış olduğunu iddia ederek davalı şirketin ortakları arasında meydana gelen husumet sebebi ile davalı şirketin faaliyetlerine devam edemeyeceğinin tespiti ile davalı şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir. İspat kuralına ilişkin MK md. 6 hükmüne göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK md. 190/1 hükmüne göre “İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” bir vakıada kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Fesih koşullarının gerçekleştiğini iddia eden davacının iddiasının haklı görülebilmesi için anılan kurallar uyarınca fesih için haklı sebeplerin mevcudiyetini geçerli deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Fer’i müdahilin beyanı, dosyaya delil olarak sunulan ihtarnamelerin incelenmesi neticesinde yukarıda yazılı sözleşme çerçevesinde şirket ortaklarının bağlantılı bulunduğu şirketlere alt yüklenici olarak yapılan ödemeler ile ilgili ortaklar arasında ihtilaf bulunduğu ve bu ihtilafın kişisel husumete dönüştüğü, bu hususta karşılıklı ihtarnameler keşide edildiği sabit ise de davacı tarafça bildirilen delillerden ortaklardan hangisinin kusurlu olduğuna ilişkin kanaate ulaşmak mümkün olmamıştır. Diğer yandan haklı sebeple fesih davası açılabilmesi için haklı nedenlerin ortaya çıkmasında ortağın kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması gerekmektedir. Hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesinin de göz önünde tutulması gerekmektedir. Açıklandığı üzere her ne kadar ortaklar arasında ihtilaf mevcut ise de davacı ihtilafa neden olan olaylarda kendisinin kusursuz diğer ortakların kusurlu olduğunu ispat edememiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-₺ maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40-₺ harcın mahsubu ile bakiye 14,90-₺ harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine takdir olunan 4.080,00-₺ vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/04/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza