Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/539 E. 2020/681 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/539 Esas
KARAR NO : 2020/681

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetli; Davalı aleyhine … 21. İcra Müdürlüğü …esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket tarafından başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, borçlu tarafından yapılan itiraz, takibi sürüncemede bırakmak kastı ile yapıldığını, davalının söz konusu icra takibine ilişkin itirazın iptali gerektiğini, davalı ile müvekkili arasında yapılan ticari iş neticesinde müvekkili şirket miktar ve fatura noları belirli olan malları davalı tarafa sattığını ve teslim ettiğini, davalı taraf ise cari hesap ekstresine dayanan fatura bedellerinin toplamı olan 33.181,13-TL tutarı ödemekten kaçındığını, davalı tarafa yapılan tüm şifahi taleplerin sonuçsuz kalması üzerine icra takibi başlatılması mecburiyeti hasıl olduğunu, bunun üzerine davalı hakkında … 21. İcra Müdürlüğü…esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ne var ki davalı taraf, başlatılmış olan icra takibine hiçbir dayanak göstermeksizin müvekkili şirkete hiçbir borcu olmadığını öne sürerek kötü niyetle itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, izah edilen sebeplerle, fazlaya ilişkin hak ile alacakları saklı kalmak kaydıyla borçlu davalı tarafın … 21. İcra Müdürlüğü …esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline takibin devamına, kötü niyetli itirazı ile takibi durduran davalı tarafın, itiraz tarihinde geçerli olan mevzuat gereği alacağın %20’siniden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket müvekkilinin şirketten … 21. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi ile 17.363,05-TL tutarında vade farkı faturasının ödenmesini talep ettiğini, müvekkili şirketin davacı şirket ile vade farkına ilişkin hiçbir sözleşmesi bulunmadığı gibi iki şirket arasında vade farkı fatura uygulaması da bulunmadığını, bu nedenle de müvekkili şirketin davacı şirkete bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket … 12. Noterliğinin …tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davaya konu vade farkı faturasını ihtar ekinde iade ettiğini, açıklanan nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının incelenerek davanın usulden reddine, kabul edilmediği taktirde esasa ilişkin itirazları doğrultusunda davanın esastan reddine, davacı şirketin açıkça hukuki hakkı olmadığını bile bile dava açması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… 21. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası.
2-… Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünün… tarihli …. sayılı cevabi yazısı.
3-… Vergi Dairesi Müdürlüğünün …tarihli … sayılı BA/BS formları.
4-… Vergi Dairesi Müdürlüğünün …tarihli … sayılı cevabi yazısı.
5-Mahkememizce atanan …12/11/2020 tarafından sunulan bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı aleyhine … 21. İcra Müdürlüğü …esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiği, anlaşılmakla,
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce … 21. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklısı … A.ş. tarafından, borçlu …aleyhine 17.363,05 TL asıl alacak olmak üzere, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. Maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, tarafların arasında dava konusu olan alacağın mal satımından kaynaklı faturaya ilişkin değil, tarafların arasında ki cari hesaptan kaynaklı vade farkına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın yetki itirazı bulunmakta ise de, HMK’nın 6. maddesine göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.
Buna göre, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti açısından, tarafların defterlerinin incelenmesine karar verilmiş olmakla, mali müşavir bilirkişi tarafından 12/11/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre,”… Davacı ve davalı taraf yasal defterleri açılış kapanış tasdikleri zamanında yapılmış olduğu, yasal defterlerde kazıntı ve çizintiye rastlanmadığı bu nedenle ibraz edilen defterler nezdinde her iki şirket defterlerinin de lehine delil olma özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Davacı yasal defterlerinde davalı …, … nolu hesap kodu ile takip edildiği, davacı yanca düzenlenen 19.02.2019 tarihli … seri nolu ve 17.363,15.-TL bedelli faturanın … yevmiye nosu ile davacı yan yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, Takip tarihi olan 06.03.2019 tarihinde davalıdan 17.363,15.-TL alacaklı olduğu,
Davalı yasal defterlerinde davacı … AŞ. 320.50 nolu Satıcılar hesabında takip edilmektedir. Davacı tarafından keşide edilen 19.02.2019 tarihli …seri nolu ve 17.363,15.-TL bedelli faturanın … yevmiye nosu ile davacı yan yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı yanca yasal süresi içerisinde davacıya noter kanalı ile iletildiği, Takip tarihi olan 06.03.2019 tarihinde davacıya borç ya da alacağı bulunmadığı görülmektedir…” şeklinde rapor sunulduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı defterlerinde borca sebep fatura görünüyor ise de, fatura, düzenlenmesine sebep olan akdi ilişkiden farklı olarak taraflardan yalnızca birisi tarafından düzenlenen, imzalanan bir belge olduğundan faturayı düzenleyenin iradesini açıklamakla birlikte, adına düzenlenenin iradesini açıklamamaktadır. Bu durumda fatura, düzenleyenin aleyhine kullanılabilecek bir belge olarak görülebilir. Öte yandan TTK m. 21/2’nin maddesinde yer alan: “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiş olup davalı tarafından faturaya itiraz edilmiştir.
Somut olayda davacı yanca davalı adına keşide edilen vade farkı faturasının taraflar arasında teamül olup olmadığı noktasındadır.
6102 sayılı TTK m.1/2 uyarınca “hakkında ticari bir hüküm bulunmayan işlerde mahkeme ticari örf ve adete göre karar verebilir. Bir konuda ticari örf ve adetin veya HUMK m.293 deki (senede raptında teamül oluşup oluşmadığının) kabul edilebilmesi için; işlemin yapıldığı bölgede halin icabına, gereklerine ve tarafların durumuna göre herhangi bir işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zamanla herkes tarafından uyulmak suretiyle kararlı bir nitelik kazanmış bulunması ve aynı zamanda kamuoyu tarafından bu teamüle inanılmış bulunması şarttır (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 28.2.1994 gün E.213, K.1964)
Vade farkı talep edilebilmesi veya alacak iddiasında bulunan tarafın bu alacağını ispat edebilmesi için 2 koşuldan birinin varlığı gerekmektedir: Bunlar;
1)Tarafların vade farkını yazılı bir sözleşmeyle kararlaştırmaları,
2)Yazılı bir sözleşme bulunmasa bile vade farkı konusunda taraflar arasında bu yönde alışa gelmiş bir uygulamanın bulunmasıdır.
Taraflar arasında vade farkına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı görülmektedir. Taraflarca keşide edilen fatura ve yapılan ödemeler incelendiğinde ise, yapılan ödemeler genellikle fatura bedeli kadardır. 25.04.2014 tarihinde davacının düzenlediği iki adet fatura ile borçlu duruma geçen davalının 15.05.2014 ve 10.06.2014 tarihinde yaptığı ödemeler ile borcunu kapattığı, taraflar arasında, vade farkına ilişkin sözleşme bulunmadığı ve defter incelemesine göre de, taraflar arasında vade farkı ödemesi yönünden bir ticari teamülün oluşmadığı, teamül kabul edilebilmesi için en az iki vadeye ilişkin faturanın itirazsız ödenmesi gerektiği ve teamüle esas olabilecek faturalara defterde rastlanılmadığı, her ne kadar davacı çalışanları tarafından davalı tarafa atılan bir mail içeriğinde vade farkına ilişkin bir teklifte bulunulmuş ise de, bunun kabul edilip, edilmediğinin belli olmadığı, tek taraflı mailin icap-kabul olgusunu tamamlamış kabul edilemeyecği, diğer siparişler ve ödemelerde vade farkı uygulanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 130,86-TL harçtan düşümü ile bakiye 76,46-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza