Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/536 E. 2023/323 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/536 Esas
KARAR NO : 2023/323

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08 2019
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : “…Müvekkil şirket ile … Tic. A.Ş. arasında, 07.05.2018 başlangıç tarihli Toptan Satış Sözleşmesi imzalanarak ticari ilişki kurulmuştur. İşbu sözleşmenin konusunu; müvekkil şirkete ait ürünlerin davalı tarafça satın alınması ve davalının, satın aldığı ürünleri kendi perakende mağazalarında satması oluşturmaktadır.sözleşmeye göre davalı tarafın DBS limitini kapatma veya azaltma hakkı, müvekkil şirketin yazılı onayına bağlı tutulmuştur. Aksi halde ise davalı tarafın, açık siparişlerinin %20’si nispetinde tazminat ödemekle yükümlü olacağı düzenlenmiştir. Sözleşmede ver alan işbu açık hükme karşın, müvekkil şirketin bilgisi dahilinde olmaksızın ve yazılı onayı alınmaksızın davalı tarafça 28.01.2019 tarihinde DBS limiti kapatılmış ve bu suretle sözleşmenin 7.2. Maddesi açıkça ihlal edilmiştir. Davalı şirketin, sözleşmeye aykırı bir şekilde DBS limitini kapatması nedeniyle sözleşmenin 7.2. maddesi uyarınca ödemekle yükümlü olduğu tazminat bedeline istinaden müvekkil şirket tarafından 26.03.2019 tarihli … numaralı ve 108,138,40 TL bedelli fatura tanzim edilmiştir. Akabinde müvekkil şirket tarafından, sözleşme feshedilmeksizin … 27. Noterliğinin… tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 26.03.2019 tarihli … numaralı ve 108.138,40 TL bedelli faturanın 30.04.2019 tarihine kadar Ödenmesini talep edilmiştir. Davalı taraf ise … 27. Noterliği’nden keşide ettiği … tarihli … yevmiye numaralı cevabı ihtarname ile müvekkil şirket tarafından tanzim edilen ve takibe dayanak olan faturayı kabul etmediğini bildirerek hiçbir ödeme gerçekleştirmemiştir. Davalı şirket takibe itirazında- taraflar arasında münakit 07.05.2018 başlangıç tarihli Toptan Satış Sözleşmesi’nin geçerli olmadığını iddia etmişse de ilgili sözleşme, yasal olarak tüm unsurları barındıran, taraflarca tanzim ve imza edilmiş, hukuken geçerli bir toptan satış sözleşmesidir. Sipariş verdiğimiz hiçbir ürün bulunmamaktadır. Bu sebeple tarafımıza teslim edilmiş üründen dolayı hiçbir borcumuz olmadığından kesmiş olduğunuz … numaralı ve 108.138,40 TL bedelli faturayı kabul etmemiz mümkün değildir. Müvekkil tarafından kesilen faturanın ürün alımına istinaden kesilmediği, davalının sözleşmeyi ihlal etmesi sebebiyle haklı cezai şart talebine istinaden kesildiği izahtan varestedir. Takibe konu alacak miktarı, 07.05.2018 başlangıç tarihli Toptan Satış Sözleşmesi’nin 7.2. maddesi uyarınca, davalı şirketin önceden yerine getirilmiş olan açık siparişlerinin %20’si tutarına tekabül etmektedir. Bu halde davalı şirketin, borç tutarını tahkik ve tayin edebilecek durumda olduğu aşikâr olup haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle takibin durmasına neden olan davalı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, davamızın kabulüne, davalı tarafça … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan haksız itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden devamına, haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle takibin durmasına neden olan, davalı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine, karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…Taraflar arasında geçerli olabilecek şekilde imzalanmış bir sözleşme bulunmamaktadır. Gerçekten de ticaret şirketleri basiretli tacir gibi davranmakla yükümlü olup, bir iş yapmadan, bir sözleşme imzalamadan belirli araştırmakla yükümlü bulunmaktadır Davacının dayandığı sözleşme müvekkil şirket yetkililerince imzalanmadığından, müvekkil şirketin bu sözleşme ile bağlı olması mümkün değildir.. Müvekkil şirket davacıdan 3.000 adet ürün satın almış, davacıda bu ürünlerin faturasını keserek müvekkil şirkete göndermiş ve müvekkil şirket tarafından da satın alman ürünlerin bedeli davacıya banka kanalı ile ödenmiş ve cari hesap sıfırlanmıştır. Daha sonra ise davacı taraf yeniden ürün satmak istemiş ise de müvekkil şirket tarafından ürünlere talep olmaması sebebi ile ürün alımı yapılmamıştır. Davacının DBS ile bir bedel talep edebilmesi için öncelikle satmış olduğu ürünler sebebi ile alacaklı durumda olması gerekmektedir. Oysa müvekkilden hiçbir alacağı bulunmamaktadır. Haksız ve mesnetsiz davanın reddine, masraf ve ücreti vekâletin davacı uhdesine yazılmasına, davacının %20’den az olmamak üzere İcra inkâr tazminatına mahküm edilmesine ve tarafımıza verilmesine, karar verilmesini …” talep etmiştir.
DELİLLER:
17/05/2021 tarihli bilirkişi raporu, 24/10/2022 tarihli bilirkişi raporu, 08/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporu, … 25. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, İTO’dan gelen cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; sözleşme ve faturadan kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67. madde uyarınca iptali talebine ilişkindir.
… 25. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından , davalı aleyhine sözleşme ve faturadan kaynaklı olarak 108.138,40 TL nin ödenmesi talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış olduğu; ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği ve davalının takibe itirazı üzerine takibin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 23/09/2020 tarihli ara kararı ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi ile inceleme yapılarak rapor tanzimi istenmiş; bilirkişi tarafından düzenlenen 07/04/2021 tarihli raporda özetle “…dava konusu uyuşmazlık, “taraflar arasında akdedilmiş olan 07.05.2018 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı; davalının davacıya vermiş olduğu Doğrudan Borçlandırma Sistemi Limitini kapatması nedeniyle davacının davalıd ezal şart talep etmeye hak kazanıp kazanmadığı” noktalarındadır. Sözleşmeyi imzalayan kişinin tek başına davalı şirketi temsile yetkili olmasa bile; bu kişi davalı şirketin ortaklarından biri olduğundan ve de sözleşmenin altını davalı şirketin kaşesi üzerine İmzalamış olduğundan, “görünüşte temsil yetkisi” teorisi gereği bu sözleşmenin geçerli olduğu ve davalı şirketi bağladığı kanaatine varılmaktadır. Kaldı ki, davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilmiş olan 11.04.2019 tarihli e-mail ihtarında, “sözleşme hükümlerinden” söz edilmiş olması, bu sözleşmeye davalı şirket tarafından TBK.md.49 uyarınca örtülü olarak onay (icazet) verildiğini ve sözleşmenin uygulandığını göstermektedir. Bu nedenle de sözleşmenin geçerli olduğu ve davalı şirketi bağladığı kanaatine varılmıştır. Fakat davacının, dava konusu ceza faturası tutarının ödenmesini davalıdan talep etmeye ve bu tutarın ödenmediği gerekçesiyle sözleşmeyi, sözleşmenin 16.2 nolu maddesi hükmü uyarınca feshetmeye hak kazanması için; sözleşmenin 7.1 nolu maddesi hükmüne istinaden davalının, 500.000 TL bedelli Doğrudan Borçlandırma Sistemi Limitini davacının kullanımına sunmuş olması ve davalının, dava konusu faturanın düzenlenmesinden önceki tarihte, davacıya tanımış olduğu Doğrudan Borçlandırma Sistemi Limitini kapattırmış olması gerekmektedir. Bu hususlar (şartlar) gerçekleşmiş ise, davacı, Sözleşmenin 7.2 nolu maddesi uyarınca davalıdan cezai şart talep etmeye hak kazanacaktır. Cezai şartın tutarı ise, “davalı/müşterinin önceden davacı tarafından yerine getirilmiş olan açık siparişlerinin %20’si tutarı” olarak hesaplanacaktır.ancak davacı bu hususların (şartların) gerçekleştiğini ispata yönelik somut delil sunmamıştır, banka tarafından gönderilen yazıdan da, bu hususların (şartların) gerekleştiği anlaşılmamaktadır. Bu nedenlerle, dava dosyasında var olan deliller itibariyle, davacının söz konusu fatura bedelinin tahsilini davalıdan talebe hak kazanamadığı kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin 7.2 nolu maddesi hükmüne göre, davacı sözleşmeyi feshetme hakkını kullanmamış olsa bile, söz konusu cezai şartın tahsilini davalıdan talebe hak kazanacaktır. Davacının talebine rağmen davalının işbu cezal şart tutarını ödememesi halinde ise (ki somut olayda davalı, davacının talebine rağmen ödememiştir) davacı, sözleşmenin 16.2 nolu maddesi hükmüne istinaden sözleşmeyi haklı sebeple feshetmeye hak kazanacaktır. Nitekim davacının da, söz konusu cezai şart tutarının davalı tarafından ödenmemesi üzerine, sözleşmenin 16.2 nolu madde hükmüne istinaden sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıdaki kısımda açıklanan şartlar gerçekleşmiş ise, kanaatimizce davacı sözleşmeli haklı olarak feshetmiş olacaktır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacının davalıdan takip tarihi itibariyle, iddia ve talep ettiği gibi bir alacağı bulunmadığı; zira bu alacağa hak kazanması için gerekli olan şartların gerçekleştiği ispat edemediği..” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin kök rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 24/10/2022 tarihli ek raporlarında özetle “… Bankasının 18.05.2022 tarihli yazısında; “İlgi yazınız gereğince yaptığımız araştırmada …şubemizdeki … no.lu hesabına … TİCA.Ş.’ ye ait olduğu tespit edilmiştir. Yaptığımız araştırmada 29/01/2019 tarihinde …TİC.A.Ş’ nin DTS limitinin 500.000,00 TL olduğu 02.04.2019 tarihinde sıfırlandığı tespit edilmiştir.” İfadelerine yer verildiği, Davacı yanın keşide ettiği cezai şart faturası DBS hesabının kapatılma tarihinden önce ancak limitlerin düşürülme tarihinden sonra düzenlenmiş görünmekle, sözleşmede “DBS limitinin kapatılması ya da azaltılması” koşulları ayrı ayrı belirtildiğinden, 29.01.2019 tarihindeki ilk DBS limitinin düşürüldüğü tarih itibarıyla tazminat talep şartlarının gerçekleştiği, dava konusu cezai şart faturasının da bu tarihten sonra (26.03.2019) düzenlenmiş olduğu, bununla birlikte, davacı yan vekilinin kök rapora karşı beyan dilekçesinde yer verdiği davalı şirketin sözleşme kapsamındaki açık siparişlerine ilişkin davacı şirket kayıtlarına ait tablodaki verilerin heyetimizce doğrulanmasının olanaklı olmadığı, zira davacı yan vekili de söz konusu tablonun davacı şirket kayıtlarından elde edildiğini beyan etmekte olup, bahse konu tabloda yer alan “açık sipariş” verilerinin, davacı şirketin ticari defter kayıtları ile doğrulanabilir nitelikte olmadığı, kaldı ki davalı şirket de açık siparişlerinin bulunmadığını beyan ettiği, taraf ticari defterleri nezdinde yapılan karşılaştırmada da dava konusu cezai şart faturası dışında kalan borç/alacak bakiyesinde tarafların mutabık olduklarının anlaşıldığı, diğer yandan bahse konu tablodaki açık sipariş oldukları ileri sürülen siparişlerin 2019 yılı Ocak, Şubat, Nisan, Mayıs ve Haziran dönemlerinde (delivery month) teslim edildikleri anlaşılmakla, davacı yanın davalı yana keşide ettiği cezai Şart faturasının 26.03.2019 tarihinde keşide edilmiş olduğu, oysa açık siparişlerin, cezai şart faturasının düzenlendiği tarihten önceki döneme ait olması bekleneceği, ancak tablodaki verilerin bu hususun aksine bir durumu ifade ettiği, Anılan tablo tablodaki veriler dikkate alındığında tazminat tutarının 540.692,00 x 0,20 =108.138,40 TL olacağı hesaplanmakla birlikte, davacı yanın takibe konu ettiği cezai şart faturası tutarının, rapor içerisinde açıklanan nedenlere dayalı olarak yerindeliğinin heyetimizce doğrulanamadığı…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, mahkememizin 25/11/2022 tarihli ara kararı ile davacı tarafın ek rapora karşı beyan ve itirazları değerlendirilerek ek rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 07/12/2022 tarihli ek raporlarında özetle “…Ek raporda yer verilen tespit ve değerlendirmeler aynen muhafaza edilmiş olup, davacı yan vekilinin ek rapora karşı beyan dilekçesinde sunduğu e-posta metninin, davacı iddialarını ispat kuvveti yönünden takdirinin mahkemeye ait olduğu, zira sunulan e-posta metninin tek başına, davalı yanca verilmiş açık siparişlerin mevcudiyetini ispat kuvvetinin bulunmadığı…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı tarafça, dava dilekçesinde ” yemin” deliline dayanılmış olması nedeniyle, 15/02/2023 tarihli celsede davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafça yemin deliline dayanılacağı belirtilmekle, davalı şirket yetkililerine meşruhatlı yemin davetiyesi çıkartılmış, 24/05/2023 tarihli celsede davalı şirket yetkilileri … ve … yemin teklifini eda ederek , her hangi bir açık sipariş verilmemiş olduğunu beyan etmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında süregelen ticari bir ilişki bulunduğu, 28.01.2019 tarihinde DBS limitinin davalı tarafça kapatıldığı ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2. Maddesinin ihlal ettiğinden bahisle davacı tarafça tazminat( cezai şart ) bedeli talebiyle 26.03.2019 tarihli … numaralı ve 108,138,40 TL bedelli faturanın tanzim edildiği ve bu faturaya istinaden davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebiyle iş bu davanın açılmış olduğu, davacı tarafın sözleşmenin 16.2 nolu maddesi hükmü uyarınca taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmeye hak kazanması için; sözleşmenin 7.1 nolu maddesi hükmüne istinaden davalının, 500.000 TL bedelli Doğrudan Borçlandırma Sistemi Limitini davacının kullanımına sunmuş olması ve davalının, dava konusu faturanın düzenlenmesinden önceki tarihte, davacıya tanımış olduğu Doğrudan Borçlandırma Sistemi Limitini kapattırmış olmasının gerektiği, bu hususlar gerçekleşmiş ise, davacını, sözleşmenin 7.2 nolu maddesi uyarınca davalıdan cezai şart talep etmeye hak kazanacağı, cezai şartın tutarının ise, “davalı/müşterinin önceden davacı tarafından yerine getirilmiş olan açık siparişlerinin %20’si tutarı” olarak hesaplanacağı düzenlendiği ancak davacı tarafça bu hususların gerçekleştiğinin dava konusu fatura bedeline ilişkin olarak alacak koşullarının oluştuğu hususunun ispat edilemediği, davacı tarafça yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle davalı şirket temsilicilerine yemin teklifinin kabul edilerek, yemin metni doğrultusunda yeminlerin eda edildiği, dolayısıyla davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatının reddine
3-Karar ve ilam harcı 179,90 TL’nin peşin alınan 1.306,05 TL den mahsubu ile bakiye 1,126,15 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği ret olunan kısım üzerinden hesap ve takdir olunan 17.220,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. Maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı. gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza